- Gündem
- 28.10.2025 20:12
Altay Tankı TSK'ya teslim edildi
Yerli ve milli imkanlarla üretilen 3 Altay tankı, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle teslim edildi.
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : DHA
 
                    Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde BMC Ankara Tank ve Yeni Nesil Zırhlı Araçlar Üretim Tesisi’nin açılışı ile 3 yeni Altay tankının teslim töreni birlikte gerçekleştirildi. Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Katar Savunma Bakanı Şeyh Saud Bin Abdurrahman Bin Hasan Bin Ali Al Sani, BMC Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı ve çok sayıda davetli katıldı.
Törende, 3 adet yeni nesil ana muharebe tankı Altay, TSK’ya teslim edildi. Modern muharebe koşullarına uygun olarak yerli ve milli olarak geliştirilen Altay tankları, 2023 yılında test için TSK'ya teslim edilmişti. Testlerin sonucunda geliştirilmiş 3 Altay tankı, TSK’ya bugün teslim edilirken, 2026 yılında 11, 2027'de 41, 2028'de ise 30 adet olmak üzere toplamda 85 adet T1 konfigürasyonlu versiyonuyla teslim edilecek. 2028 yılında ise 165 adet T2 konfigürasyonlu tank teslim edilecek. 5 yıl içinde 250 adet Altay tankı TSK envanterine girmiş olacak. Modern savaş alanlarının tüm ihtiyaçlarına cevap vermeyi hedefleyen Altay tankında gece görüş sistemleri, aktif koruma teknolojileri, yüksek mayın koruması, üstün ateş gücü, nükleer ve kimyasal tehdit algılama sistemi, gelişmiş zırh koruması bulunuyor. Altay tankı, yüksek hareket kabiliyetiyle de dikkat çekiyor.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: HER AY 8 ALTAY TANKI İMAL EDİLECEK
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayinin gelişmesi, güçlenmesi, tam bağımsızlık hedefine ulaşması için çalışan herkese teşekkür ederek, "Geçen sene 23 Ekim tarihinde TUSAŞ tesislerine yönelik kalleş saldırıda şehit olan vatan evlatlarını rahmetle ve minnetle yad ediyorum. Başkanlığını yaptığım Savunma Sanayi İcra Komitesi’nde alınan kararlar ışığında, savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hedefine doğru sağlam adımlarla ilerliyoruz. Bir yandan yeni projeleri, yeni savunma ürünlerini geliştirip devreye alırken, diğer yandan yeni tesislerimizin açılışını yapıyor, yerli ve milli araçlarımızı envanterimize katıyoruz. Bundan 2 ay önce 47 araçtan oluşan sistemler sistemi çelik kubbeyi kahraman ordumuza kazandırmıştık. Aynı şekilde ASELSAN’ımızdaki 14 üretim tesisimizin açılışını yapmış, 1,5 milyar dolar yatırım değerine sahip Oğulbey Teknoloji Üssü’nün temellerini atmıştık. Bugün de BMC Ankara Tank ve Yeni Nesil Zırhlı Araçlar Üretim Tesisimizin açılışını gerçekleştiriyoruz. Araştırma ve geliştirme merkezleriyle, test alanlarıyla, zırhlı laboratuvarları ve eğitim parkurlarıyla 840 bin metrekarelik alana yayılan bu devasa tesiste inşallah bin 500’ü aşkın nitelikli personelimiz görev yapacak. Robotik kaynak sistemlerinden ileri sensör teknolojilerine, simülasyon altyapısından veri analitiğine kapsamlı bir teknoloji üssü daha savunma ekosistemimize entegre olacak. 63 bin metrekare kapalı alana sahip, seri üretim hattımızda her ay 8 adet Altay tankıyla muharebe sahasının kalesi olarak tarif edilen 10 adet Altuğ imal edilecek" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer savunma ürünlerinde olduğu gibi Altay tanklarında da hedeflerinin özellikle kritik malzemelerde kimseye bağlı olmamak olduğunu söyleyerek, "Ambargolara rağmen nasıl bugünkü aşamaya geldiysek, inşallah bundan sonraki süreci de başarıyla yürüteceğiz. Her zaman söylüyorum, bakın bugün bir kez daha tekrar ediyorum; hedeflerimize giden yolda önümüze çıkan ve çıkartılan engeller bizi sadece yavaşlatır, belki biraz geciktirir ama menzile varmamıza asla mani olamaz. Ya bir yol bulur ya bir yol açar, eninde sonunda hedeflediğimiz yere ulaşırız. Stratejik önemi fevkalade yüksek bu modern tesisin bizleri hedeflerimize bir adım daha yaklaştıracağına inanıyorum" diye konuştu.
YENİ BİR JEOPOLİTİK DENKLEM KURULMAKTA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ölçekte süregiden askeri, siyasi ve ekonomik rekabetin her geçen gün boyut ve şekil değiştirdiğini belirterek, "Yeni araçlar, yeni imkanlar, yeni kabiliyetler bu mücadelenin hem seyrini etkiliyor hem de kapsama alanını genişletiyor. Gümrük vergilerinin teknolojik kırılmaları tetiklediği, enerji politikalarının gıda güvenliğini doğrudan tehdit ettiği hassas bir dönemin içindeyiz. Şunu bir defa çok net görebiliyoruz; yeni bir jeopolitik denklem kurulmakta. Uluslararası sistem yalnızca kabuk değil, mecra da değiştirmektedir. Sayısı bir elin 5 parmağını geçmeyen güçlerin küresel sistemi domine ettiği düzende ciddi kırılmalar yaşanmaktadır. Yakın tarihte defalarca şahit olduğumuz üzere ne uluslararası kurumlar ne de beynelmilel hukuk insanlara yeterli güveni ve güvenceyi artık veremiyor. Haklı olmanın yetmediği, hakkınızı korumak için güçlü olmanız gerektiği bir dünyada yaşadığımız gerçeğiyle sürekli yüzleşiyoruz. Bunu önce 1990’lı yıllarda Bosna’da gördük, daha sonra 14 yıl boyunca komşumuz Suriye’de gördük, en son 70 bin masumun hayatını kaybettiği Gazze soykırımında gördük. Çoğu çocuk ve kadın binlerce, yüz binlerce kardeşimiz buralarda katledildi, toplu kıyıma uğradı, fakat ne uluslararası hukuk ne de dev bütçeli kurumlar bu zulümlerin ve katliamların önüne geçemedi. Küresel barış ve güvenliği sağlamakla görevli yapılar hiçbir adım atmadı. Bırakın engellemeyi, birçok bölgede eli kanlı zalimleri koruyup kolladılar. Şurası bir gerçek ki, günümüzde onurlu bir şekilde yaşamak istiyorsanız her alanda güçlü olmak, caydırıcı olmak mecburiyetindesiniz. Ekonominizi güçlendirmek, dışa bağımlılığınızı azaltmak, kapasitenizi arttırmak, yani kendi göbeğinizi kendiniz kesmek durumundasınız. Aksi takdirde üzülerek ifade ediyorum, kurtlar sofrasına dönüşen bu yeni düzende kimse kimseye acımaz, gözünün yaşına bakmaz" dedi.
TÜRKİYE’Yİ GÖZ ARDI EDİLEMEZ BİR ÜLKE HALİNE GETİRDİK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, risk ve tehditlerin asimetrik biçimde arttığı bu dönemin farkına en erken varan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu kaydederek, “İlk günden itibaren değerlendirmelerimizi yaptık, tedbirlerimizi aldık, tabiri caizse dersimize çok iyi çalıştık. Son 23 yılda savunma sanayi, diplomasi ve güvenlik başta olmak üzere attığımız adımlarla Türkiye’yi göz ardı edilemez bir ülke haline getirdik. Mazlumun zalime boyun eğmediği, güçlünün güçsüzü ezmediği adil bir dünya için diplomatik, askeri, siyasi, ticari ve ekonomik tüm imkanlarımızı seferber ettik. En sıkıntılı zamanlarında dostlarımızın yardımına koştuk. Kardeşlerimizin yaralarını sardık. Türkiye’ye nerede ihtiyaç duyulduysa, imkanlarımız ölçüsünde elimizden geleni hiçbir bagaj taşımadan yapmaya gayret ettik. Bununla birlikte muhannete muhtaç olmamak için de kendi teknolojimizi kendimiz üretmeye başladık. Savunma sanayinde devletimizin desteği, özel sektörün dinamizmiyle birleşince hamdolsun son yıllarda büyük bir ivme yakaladık. Sizleri bir 20 yıl, 25 yıl geriye götürmek istiyorum. Ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk? Toplu iğne, silahtan bahsetmiyorum; hayır. Ama şu anda hamdolsun silahlarını üreten bir Türkiye var. Savunma sanayinde yüzde 20’yi bile üretemiyorduk; ama şimdi yüzde 80’i yakaladık. İnsansız hava araçları, nerede, böyle bir imkanımız var mıydı? Yok. Ama şimdi insansız hava araçlarını üreten, silahlı insansız hava araçlarını üreten, Akıncı’sını üreten bir Türkiye var. Son teknolojiye sahip hava, kara, deniz araçlarımızla destan yazmaya devam ediyoruz. Artık yalnızca takip eden değil, takip edilen bir devletiz. Modern silah sistemlerinden kompleks koruma paketlerine, sürüş destek modüllerinden elektronik harp altyapısına kadar her hamlesi, her ürünü merakla beklenen bir ülkeyiz" dedi.
BAĞIMLILIK İLİŞKİSİNE BAŞ KALDIRDIK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sektördeki 3 bin 500’ü aşkın savunma sanayi şirketinin, 100 binin üzerindeki nitelikli personel ile arı gibi çalışmayı, küresel barış, huzur ve güvenliğe doğrudan katkı yapmayı sürdürdüğünü kaydederek, “Dışa bağımlılık oranımız yüzde 80’in üzerindeydi, şimdi artık yüzde 20 bile değil. Güvenlik güçlerimizin neredeyse tüm ihtiyaçlarını yerli ve milli savunma araç ve ekipmanlarımızla temin ediyoruz. Savunma sanayinde bin 400’ün üzerinde projemiz var. İHA ve SİHA alanında dünyanın en başarılı ilk 3 ülkesi arasındayız. Halihazırda dünyadaki en büyük 11’inci savunma ihracatçısıyız. 2024’te dünya ihracat pazarında yüzde 65’le yerimizi aldık, yani dünya genelinde satılan her 100 insansız hava aracından 65’ini biz tedarik ettik, tam 180 ülkeye ürün ihraç ettik. 2025’te bu sayının daha da artacağını öngörüyoruz. Bu rakamları daha da artırmak, çeşitlendirmek, detaylandırmak mümkün. Geçmişte haksız uygulamalara, çiftte standartlara, baskı ve ambargolara maruz kalmış bir ülke olarak kaybettiğimiz zamanı telafi etmeyi başardık. Bunu da ana muhalefetin temsilcisi olduğu, komplekslerini bir türlü yenemeyen kifayetsizlerin engelleme girişimlerine rağmen yaptık. Ne diyorlardı? Onlar 'yapamazsınız' diyorlardı. Biz 'yaparsa bu ülkenin evlatları yapar' dedik ve yola koyulduk. Genç mühendislerimize, genç kardeşlerimize, bu ülkenin genç beyinlerine inandık, onlara güvendik. 'Boyunuzdan büyük işlere kalkışmayın, başımızı belaya sokmayın' diyenlere rağmen yaptık. 'Siz teknolojiden ne anlarsınız oturun oturduğunuz yerde' diyenlere rağmen bütün bunları başardık. Yoksa biz de bizden öncekiler gibi davranabilir, hiçbir riske girmeden statükonun konforlu alanında iktidarımızı rahatça sürdürebilirdik. Ama biz bu düzene itiraz ettik, bu bağımlılık ilişkisine başkaldırdık. Kelimenin tam anlamıyla, kelle koltukta bir mücadeleyle hamdolsun sadece 23 yılda dünyanın gıptayla baktığı, kimilerinin sevinçle, kimilerinin de endişeyle takip ettiği bir savunma ekosistemini ülkemizde inşa ettik" diye konuştu.
DÜNYA SAHNESİNE ÇIKARACAĞIMIZ YENİ ÜRÜNLERİMİZİ GELİŞTİRECEĞİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayine yapılan bütün yatırımların gerçek değerinin gelecek yıllarda çok daha iyi anlaşılacağını vurgulayarak, “Bugün muhalefetin küçümsediği, itibarsızlaştırmak için her yolu denediği projelerin neye tekabül ettiğini bizden sonraki nesiller daha net görecekler. Biz ulaştığımız noktayı asla yeterli bulmuyoruz. Şu Altay tanklarını bugün burada görüyoruz, yeterli mi? Bize göre yeterli değil. Biz çok daha ileri teknolojiyi yakalamak durumundayız. Bu Alman teknolojisiydi, biz şimdi onu çok daha ileri taşıdık. Bugün burada olduğu gibi büyük bir kararlılıkla hamlelerimize devam ediyoruz. 1,5 milyon mühendislik saatiyle, 35 bin kilometreyi kapsayan test süreciyle, 3 bin 700 fiili atışla tüm aşamaları geçen Altay tanklarımızın ilkini bugün kahraman ordumuza teslim etmenin gururunu yaşıyoruz. Güncel muharebe ortamına en yüksek düzeyde adapte olmak üzere yeni sistemlerle donatılan Altay tankımız, en zorlu çevre koşullarına uygun olarak geliştirildi. Gerek atış gücü gerek devamlılık gerekse mobilite kabiliyetlerine dönük testleri hamdolsun başarıyla tamamladı. Bu yıl başlattığımız teslimatı önümüzdeki senelerde daha da artan sayılarla gerçekleştireceğiz. Takip eden partilerde ise yerli ve milli imkanlarla geliştirdiğimiz Batu Güç Grubu ile birlikte Altay tanklarımızı ordumuzun envanterine katacağız. Altay’la birlikte Leopar 2-A 4 modernizasyon projemizin de teslimini önümüzdeki sene yapacağız. Dost ve müttefik ülkelerin de yoğun ilgisiyle Altay yurt dışı pazarlarda Türk savunma sanayisinin etki ve görünürlüğüne önemli bir katkı sunacak. Altay’la birlikte tank teknolojisinde yeni bir dönemin kapılarını ardına kadar açmış oluyoruz. Altay’ın üretim ve geliştirme sürecinde edindiğimiz tecrübeyle dijital kontrol sistemlerinden, yapay zeka destekli karar alma yapılarına, otonom hareket yeteneklerinden ileri koruma sistemlerine büyük bir yetkinlik kazandık. Bu birikimi en iyi şekilde değerlendirecek, gelecekte dünya sahnesine çıkaracağımız yeni ürünlerimizi inşallah daha da geliştireceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ardından teslimi yapılan Altay tankları gösteri sürüşü gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler, Altay tanklarının gösterisini izledi.
GÜLER: DÜNYADA GIPTA İLE TAKİP EDİLEN DURUMDAYIZ
Törende konuşan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Bir asır önce ne yazık ki savunma sanayisi dışa bağımlı olan, bir tüfeği dahi dışarıdan ithal eden bir ülkeydik. İmkanların böylesine yetersiz olduğu bir ortamda bağımsızlığına olan tutkusu ve iman gücüyle istiklalini elde eden asil milletimiz inanç ve adanmışlıkla çalışarak, ülkemizin hak ettiği konuma gelmesi için elinden gelen gayreti göstermiştir. 'Siz yapamazsınız, başaramazsınız' diyenlere rağmen aziz milletimize güvenen zat-ı devletlerinin ortaya koydukları yüksek irade, stratejik vizyon ve kararlı duruş bugün ulaştığımız seviyede belirleyici olmuştur. Çok şükür artık kendi güçlü savunma sanayine sahip sayılı ülkelerden biri olarak dünyada gıpta ile takip edilen bir durumdayız. Savunma sanayimizin etkinlik ve gücü sayesinde Türkiye bölgesinde ve dünyada rol model olurken, savunma ve güvenlik alanı başta olmak üzere diplomaside ve dış ticarette de etkisini artırmakta, başta dost ve kardeş Katar olmak üzere pek çok ülkeyle ikili iş birliğini üst düzeyde geliştirmektedir" dedi.
MUHAREBE GÜCÜNÜ ÜST SEVİYEYE ÇIKARACAK
Güler, bölgede ve dünyada yaşanan hassas gelişmeler ile Türkiye'nin bulunduğu stratejik coğrafyanın yerli ve milli savunma sanayii ürünleriyle donatılmış güçlü ve etkin bir orduya sahip olmayı zorunlu kıldığına dikkat çekerek, "Büyük bir heyecan ve yoğun gayretlerle yürütülen bir rüyayı gerçeğe dönüştüren yerli ve milli Altay tankı projemiz de bunlardan biridir. İhtiva ettiği yüksek ateş gücü, ciddi zırh koruması ve hareket kabiliyetleri ile tankların başta konvansiyonel harp olmak üzere asimetrik ve zorlu harekat ortamındaki vazgeçilmez rolü bu projenin ordumuz ve savunma sanayimiz açısından ne kadar kıymetli olduğunu da ortaya koymaktadır. Bu yönüyle Altay tankımız, Kara Kuvvetlerimizin muharebe gücünü daha üst seviyelere çıkaracak, aynı zamanda personelimizin güvenliğini de artıracaktır. Esasen dünyadaki emsalleri arasında seçkin bir konuma sahip olan ve başarıyla gerçekleştirdiğimiz harekatlarda etkin roller üstlenen Türk tankçısı, Altay tankı gibi kritik silah ve sistemlerin gücüyle bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üstlendiği tüm vazifeleri büyük bir başarıyla yerine getirecektir. ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonumuz ve 'Terörsüz Türkiye' hedefimiz doğrultusunda ülkemizi savunma sanayinde dünyanın en iyilerinden biri yapana kadar artan bir şevk ve gayretle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
GÖRGÜN: ALTAY PROJESİ BİR VİZYON TEMELİDİR
Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ise açılışı gerçekleştirilen tesisin sadece Altay ana muharebe tankının üretim hattı değil, aynı zamanda Türkiye'nin mühendislik gücüne, teknolojik derinliğine ve stratejik vizyonuna duyduğu sarsılmaz inancın somut bir ifadesi olduğunu söyledi. Görgün, "Başlangıçta bir hedef olan yerli ve milli üretim bugün artık bir gerçek, bir standart, bir gurur vesilesidir. Altay projesi yalnızca bir platform değil, savunma sanayimizin kabiliyetlerini şekillendiren bir okuldur, bir vizyon temelidir. Sizlerin tam bağımsız savunma sanayi hedefiyle şekillendirdiği bu vizyon bugün sadece bir hedef değil, bir sistematik yenilenmeye, kurumsallaşmış bir ekosisteme dönüşmüştür. Bir zamanlar savunma sanayiinde yurt dışından temin ettiğimiz alt sistemleri artık biz üretiyoruz. Hem de daha güçlü, daha dayanıklı, daha akıllı biçimde ve sadece kendimiz için değil, dünyaya ihraç edebileceğimiz sistemler ortaya koyuyoruz. Yürüttüğümüz millileştirme, yerlileştirme hamleleriyle tanklarımızın kritik alt sistemlerinin yerli ve milli imkanlarla entegre edilebilmesi için büyük bir teknik ve insan kaynağı seferberliğini hayata geçirdik. Altay ile büyük kalibre silah üretim yeteneği, kompozit malzemelerle zırh sistemi üretim yeteneği gibi birçok alanda daha önce elimizde olmayan yetenekler kazandık. Aynı zamanda Altay sayesinde teknolojik olarak dünya ile yarışabilecek aktif koruma sistemi ve atış kontrol sistemi gibi ürünleri ortaya çıkardık" dedi.
YILDA 96 ALTAY TANKI ÜRETİLECEK
Görgün, 800 mühendis, 1250 işçi ve 90 alt yükleniciden oluşan dev bir ekip, 17,5 milyon mühendislik saati, 35 bin kilometrelik testler ve 3 bin 700 atışla yeni Altay'ı geleceğe hazırladıklarını belirterek, "Altay'ımız, 2 yıl garanti ve 6 yıl lojistik destekle, sahada uzun ömürlü bir başarıyı garanti etmektedir. 35 bin sayfa tasarım, 16 bin gereksinim, 120 test prosedürü ve 50 bin test adımıyla her ayrıntısı mükemmelliğe adanmış bir mühendislik harikasıdır. Bu güçlü altyapı yalnızca bugünün ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayacak; geleceğin tanklarını, geleceğin zırhlı araçlarını şekillendirecek, kara platformlarında milli kabiliyetin çıtasını daha da yukarıya taşıyacaktır. Bu fabrika, Türkiye’nin tank ve zırhlı araç üretiminde dünyanın sayılı merkezlerinden biri oldu, 682 bin metrekarelik bu alanda robotik kaynak sistemleriyle yılda 96 Altay tankı üretilecektir. Türkiye’nin savunma sanayiindeki yükselişi, artık sınırları aşan, iş birlikleri kuran, teknoloji geliştiren bir model halini almıştır. Türkiye’nin savunma sanayii yolculuğu artık yalnızca kendi ihtiyaçlarına cevap veren bir yapıda değil; global rekabette pay alan, standardı belirleyen, ortak geliştiren, teknoloji paylaşan bir modeldir" ifadelerini kullandı.
Kaynak : DHA
 
 
         
                                     
                                     
                                     
                                    