- Gündem
- 06.07.2025 23:34
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Hilal Susuz, şiddete maruz kalan kadınların karakola başvurduklarında yaşadıklarının ‘normal’ bir şeymiş gibi hissettirilerek caydırılmaya çalışıldıklarını anlattı. Cezai indirimlerin erkek şiddetini beslediğine de dikkat çeken Susuz, “Alabileceği indirimleri, internetten araştırıp kadınları öldürmeye giden erkekler var” dedi
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Türkiye’de kadınların en önemli sorunlarından biri şiddet ve kadın cinayetleri. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun sitesinde katledilen kadınların anısına yer alan dijital sayaç da, şiddetin vardığı korkunç boyutu gözler önüne seriyor: 2019 yılında 390 kadın katledildi. Platform üyelerinden Hilal Susuz, şiddete maruz kalan kadınların ilk olarak karakola başvurduğunu ancak burada yaşadıkları şiddetin ‘normal’ bir şeymiş gibi hissettirildiğini anlatarak “Kadınlar şiddete uğradığında en yakın polis merkezine gittiklerinde caydırılmaya çalışılıyor. Kadın evliyse eğer barıştırılmaya çalışılıyor, bekarsa caydırana kadar şikayetçi misin diye soruyorlar” ifadelerini kullandı. Kadın cinayeti davalarında uygulanan cezai indirimlerin erkek şiddetini beslediğine de dikkat çeken Susuz, şunları kaydetti: “Tahrik indirimi ve iyi hal indirimi, zaten faillerin ezberlediği indirim biçimleri. Bu indirimleri almaya yönelik ifade veriyorlar. Cinayet öncesinde, alabileceği indirimleri internetten araştırıp kadınları öldürmeye giden erkekler var.”
ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEKSİN!
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Hilal Susuz, “Platform olarak, yaşamın her alanında şiddete maruz kalan kadınlara ‘Asla Yalnız Yürümeyeceksin’ diyoruz. Peki kadına yönelik şiddetin korkunç boyutlara vardığı Türkiye’de, kadın hakları mücadelesi nasıl bir noktada? Kadınlar haklarını, yıllardır verdikleri mücadeleler sonucu kazandı. Kadın mücadelesi çok güçlü bir şekilde devam ediyor. Mücadele içinde olsun veya olmasın artık her kadın, kadın cinayetlerinin farkında. Şiddete maruz kalsın veya kalmasın haklarının farkında. Başına bir şey geldiği zaman yalnız olmadığının farkında” dedi.
10 AYDA 390 KADIN KATLEDİLDİ
Kadınların en çok kendi hayatları hakkında karar almak isterken şiddete maruz kaldıklarını dile getiren Susuz, “Birliktelik teklifini kabul etmediği, ayrılmak istediği erkekler tarafından öldürülüyor kadınlar. 2019’un ilk 10 ayında 390 kadın öldürüldü. Kadınlar en yakınındaki erkekler tarafından öldürülüyor. Yüzde 50’den fazlası ateşli silahlarla öldürülmüş. Her raporda şüpheli ölümler mevcut. Kadınlar öldürülmüş ama kim tarafından veya ne şekilde öldürüldüğü tespit edil(e)miyor” ifadelerini kullandı.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE 6284 SAYILI KORUMA KANUNU!
Susuz, “Kadına yönelik şiddet mi artıyor yoksa görünürlüğü mü artıyor?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Kadına yönelik şiddet artıyor. Çünkü kadına yönelik şiddeti besleyen etkenler hız kesmeden devam ediyor. Kadınlar en çok ateşli silahlarla öldürülürken, bireysel silahlanmanın önünü açmak kadın cinayetlerinin önünü açmak demektir. İstanbul Sözleşmesi’nde de yazdığı gibi şiddeti normalleştirmek yasaktır. Buna rağmen şiddeti normalleştirecek, cinsiyetçi politik söylemler kadına yönelik şiddeti artırır. Kadınların kazanılmış hakları olan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Koruma Kanunu’nu tam ve eksiksiz biçimde uygulamak kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddeti durduracak. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’ne göre devletin bütünlüklü bir önleme, koruma, kovuşturma ve politika geliştirme yükümlülüğü vardır.”
HAKLARIMIZA SALDIRIYORLAR
Susuz, İstanbul Sözleşmesi’nin ‘aile yapısını bozduğu’ yönündeki eleştirilere ilişkin, “Kadınların kazanılmış haklarına sistematik bir şekilde saldırılmasının sonucunu ağustos ve eylül aylarındaki kadın cinayeti rakamlarına bakarak anlayabiliriz. O dönem bu saldırılar ana akım medyada ve sosyal medyada yer bulmuştu. Bunun sonucunda öldürülen kadınların sayısı iki kat artış göstermişti. Biz takip ettiğimiz davalarda sanık avukatlarından bile duyduk, gördük. Farklı davalardaki farklı sanık avukatları aynı tarzda kadınların kazanılmış haklarına mahkeme salonunda saldırdı. 6284 sayılı yasa sayesinde kadınlar birçok haktan yararlanabiliyor. Mesela en az 1 ay süreyle şikayetçi olduğumuz kişiye karşı uzaklaştırma talep edebiliyoruz. Barınma yeri, iş yerinin değiştirilmesi, koruma süresi boyunca maddi yardım verilmesi ve şiddet uygulayan kişinin telefon veya internet aracılığıyla rahatsız edememesi gibi haklar. Kadınlar büyük mücadeleler sonucunda kazandığı bu hakları için kolay kolay pes edecek değil” diye konuştu.
CEZAİ İNDİRİMLER ŞİDDETİ BESLİYOR
Kadın cinayeti davalarında uygulanan cezai indirimlerin erkek şiddetini beslediğine dikkat çeken Susuz, “Tahrik indirimi, iyi hal indirimi zaten faillerin ezberlediği indirim biçimleri. Bu indirimleri almaya yönelik ifade veriyorlar. Cinayet öncesinde internetten alabileceği indirimleri araştırıp o şekilde karısını öldürmeye giden erkekler var. Genelde şiddet, tehdit veya hakaret davalarında sanığın ilk suçu ise hep belli oranda indirim yapılıyor. Ama biz biliyoruz ki şiddet bir defaya mahsus değildir” dedi.
CAYDIRILMAYA ÇALIŞILIYORLAR
Şiddet gören kadınların ilk olarak karakola başvurduğunu ancak burada yaşadıkları şiddetin ‘normal’ bir şeymiş gibi hissettirildiğini anlatan Susuz, “Kadınlar şiddete uğradığında en yakın polis merkezine gittiklerinde caydırılmaya çalışılıyor. Eğer evliyse barıştırılmaya çalışılıyor, bekarsa caydırana kadar ‘Şikayetçi misin?’ diye soruyorlar. Bize başvuran birçok kadın polise başvurmak yerine ilk olarak bize başvuruyor. Nedeni ise bu kurumlara güvenmemesi oluyor. Şiddete maruz bırakılan kadınların can güvenliğini sağlamakla yükümlü olan kolluk güçleri, mağdur bir kadın arkadaşımızı ve şüpheliyi aynı araçla polis merkezine götürmeye çalışıyor. Gecenin bir saati ağlayarak polis aracından inip karakola yürüyerek gitmek zorunda kalıyor arkadaşımız. Şiddete maruz kalmış bir kadını şiddeti uygulayan erkekle aynı ortamda tutmak var olan şiddeti devam ettirmektir” şeklinde konuştu.
KADINLARA HABER VERİLMELİ
Kadınların kendisine şiddet uygulayan erkeklerin, cezaevine girdiklerinde dahi güvende olmadığını ifade eden Susuz, “Cezaevinden izinli ayrılıp cinayet işleyenlerin haberlerini son zamanlarda sıkça okuyoruz. Hatta bunların bazıları kadına şiddet nedeniyle hükümlü mahkumlar oluyor. Bu kişilerin izinli oldukları zamanlar kadınlara bildirilebilir. Çünkü kadına karşı şiddet uyguladığı için bu cezayı almış. Bu durumda erkek cezaevine girse dahi kadının korunması devam eden bir süreç. İzinli oldukları süreçte kadınlar daha titizlikle korunmalı ve çok dikkatli takip edilmeli” dedi.
‘NORMALLEŞEN’ ŞİDDET
Kadının maruz kaldığı diğer şiddet türlerine de değinen Susuz, “Adına şiddet demediğimiz ama temelde şiddet olan ve günlük hayatta çoktan normalleşmiş davranışlar neler?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Şiddet, sadece fiziksel değildir. Şiddet türleri psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet olarak ele alınıyor. Aslında şiddet olan fakat normalleşmiş davranışlar maalesef ki mevcut. Kadınların hayatlarına dair karar alma konusunda maruz kaldıkları en ufak bir baskı şiddet olarak tanımlanmalıdır. Öldürülen ve fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınlar öncesinde mutlaka diğer şiddet türlerine de maruz bırakılmışlardır.” ‘Feminizm Herkes İçindir’ in sadece bir kitap adı olmadığını da savunan Susuz, sebebini şöyle açıkladı: “Çünkü feminizm en temelinde toplumsal cinsiyet eşitliğini savunur ve bunun için mücadele eder. Cinsiyete dayalı maruz bırakıldığımız her türlü ayrımcılığa karşı mücadeleye devam.”