Artık korku duvarını aştık

Deprem felaketinin ardından politikacılar arasında başlayan “siyaset üretmeyin” tartışmasında muhalefete gelen eleştirilere yanıt veren CHP’li Aslanoğlu, “O söylemlerden artık korkmuyoruz. Bu toplum o korku duvarını çoktan aştı” dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 14.02.2023 08:05
  • Güncelleme Tarihi : 14.02.2023 08:05
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Artık korku duvarını aştık haberinin görseli

TENZİLE AŞÇI - ÖZEL HABER

“Asrın felaketi” olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli ve 10 ilde büyük yıkıma neden olan deprem felaketinde bir hafta geride kalırken arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Depremin ardından belediye başkanları, STK’lar, dernekler ve birçok politikacı afet bölgesine akın ederken kısıtlı iletişim imkanlarına rağmen acının resmi günbegün gözler önüne serildi. On binlerin hayatını kaybettiği, 80 binin üzerinde vatandaşın yaralandığı ve kentlerin yerle bir olduğu felaket bölgesine giderek depremzedeleri dinleyen CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, bölgeye dair izlenimlerini İlkses’e anlattı.

ÇALIŞMALAR ÇOK YAVAŞ İLERLİYORDU

Afet bölgesine ilişkin genel izlenimlerini aktaran Aslanoğlu, “Kaynaklar ilk 2 gün zaten ulaşmamıştı. 2. günden sonra kaynaklar ulaşmaya başlamıştı ancak ulaşan kaynakların yönetiminde bir zafiyet, planlama ve organizasyon eksikliği vardı. Bu, bulunduğumuz her yerde göze çarpıyordu. Bir yerde askerler var duruyorlar. Bir yerde kurtarma… Bir yerlerden talimat bekleniyor ama saniyelerle yarışılıyor. Ben oradayken içerisinde 121 kişinin olduğu bir binadaki kurtarma çalışmalarına tanık olmuştuk. Çalışmalar çok yavaş ilerliyordu. 2 gün sonra geçtiğimiz enkazdan sağ çıkarılanlar oldu. Demek ki 2 gün sonra bile sağ çıkarılabiliyordu. En başta hızlı olunsaydı çok fazla canı kurtarma olanağımız vardı. Ama organizasyonlarda bir türlü bu yakalanamadı” dedi.

İNSANLAR GÜNLER KAYBETTİ

Depremin ardından ülke çapında, milyonların destek olduğu yardımların dahi iyi yönetilemediğini ve bölge halkının hala temel ihtiyaçlarının karşılanamadığına dikkat çeken Aslanoğlu, “Deprem çok büyük bir deprem. Bütün bunlara hak vermekle birlikte götürdüğümüz kaynakları bile doğru kullanamadığımızı, yavaş olduğumuzu gördük. 1 hafta geçti depremin üzerinden ve hala tuvalet, çadır gibi ihtiyaçları götüremediğimiz yerler var. Bu artık kaynaklarla ilgili değil. Sizin bunu önceden planlamış olması lazım. Yaklaşan şeylerle ilgili olarak elinizde neler olduğunu biliyor olmanız lazım. Sağ olsunlar vatandaşlar, odalar, STK ve dernekler ellerinden geleni yapıyorlar. Biz burada her zaman olduğu gibi ‘başkası siyaset yapmasın’ ya da ‘başkasına ondan bir fayda sağlanmasın’ üzerine kurulu iğrenç bir şeyle geçirdik. Sonuçta ‘o getirmesin, bu yapmasın, durum ben yapacağım’ gibi şeylerle bu insanlar günler kaybetti” diye konuştu.

ARAMA KURTARMA YAPILMADI

Afet bölgesinde yerinde inceleme yaptığı Gaziantep’teki korkunç tabloyu kelimelere döken Aslanoğlu, “Gaziantep merkez ve Nurdağı’nı gördüm. Nurdağı’nda yıkılmamış bina neredeyse hiç yoktu. Ayakta kalan binalarında kolonları gitmişti. Tek katlı ya da iki katlı evler bile yıkıktı. Bizler o tek katlı iki katlı evlerde bile arama kurtarma faaliyetleri yürütemedik. Bırakın çok profesyonel arama kurtarma ekiplerini… Birkaç kişi ve yanında birkaç askerle bile müdahil olunabilecek çok fazla vardı. Ama oralarda bile insanlara ulaşamadık” ifadelerini kullandı.

OHAL CANLARI GERİ Mİ GETİRECEK?

OHAL kararını da değerlendiren Aslanoğlu, “OHAL bize nasıl bir fayda sağlayacak bilemiyorum. İnsanların kesici-delici alet getirmesini engellemek… Kim niye öyle şeyler götürüyor, bunlarla ilgili yaşanan bir durum mu vardı? OHAL canları mı geri getirecek, OHAL çadır mı yapıyor, OHAL’le fabrikaları kapattık çadır ve konteynır üretimine mi geçtik? OHAL’in bunların hiçbiriyle bir ilgi yok. Sadece görünen kötü görüntüler var. Hem yapılan yapılmayan çalışmaları gözledik hem de her ilde kötücül görüntüleri görüyoruz. Bir bakanın kamera kadrajına girme çalışmasını görüp kahrolduk. Çocukların getirilip yüzlerinin açılarak kendilerine görüntü malzemesi yapılmasını gördük ve üzüldük. Depremin kendisi yetmiyor, bir de bu arkadaşların yaptıklarına üzülüyoruz” ifadelerin kullandı.

DEPREMZEDEYİ DİNLEMEK SİYASET Mİ?

Yaşanan deprem felaketinin ardından iktidar ve muhalefet partileri arasında başlayan “siyaset üretmeyin” polemiğinde de “korku” ayrıntısına dikkat çekti ve şunları söyledi; “Cumhurbaşkanının artık şunu fark etmesi gerekiyor. O söylemlerden artık korkmuyoruz. Bu toplum o korku duvarını çoktan aştı. Oraya yardım götürmek, dayanışmak, biriyle oturmak, sadece söylediğini dilemek siyaset mi? Bunları yapmayalım mı? Bunları yapmasak insan olur muyuz? İmkanı olan herkes bir depremzedenin yanına gidip dinleyecek ve derman olacak. Ben CHP İzmir İl Başkanıyım. Gittiğim yerlerde de öyleyim. Ama biz orada CHP’nin politikalarını mı anlatıyoruz? Siyaset böyle olur. Yoksa birisiyle yıkılmış bir binanın karşısında yan yana durup susmak siyaset mi! Birilerine umudu aşılamaya, yardım eli uzatmaya, bir derdini çözmeye çalışıyoruz. Biz buna devam edeceğiz. Bununla ilgili ne kadar zulümleri varsa ellerinden geleni artlarına koymasınlar. Korkmuyoruz. Yerel iktidarda olalım ya da olmayalım… Bu tür hizmetler en hızlı belediyeler tarafından yapılır. Devletin diğer kurumlarının organizasyonları buna çok yetili değildir. AFAD şunu yaptı ya da yapamadı diyemem. Ama bir meslek erbabı olarak şunu biliyorum: Bir acil durum planları yok. Kimin, neyi ne zaman yapacağını bir yere yazmamışlar daha önce. Daha önce çalışmış olmanız lazım. Kim nereye gidecek, hangi iş makinesi nereye gidecek bunun biliniyor olması gerekiyor. Bu, sonradan karar vereceğiniz bir şey değil. Anlaşılan AFAD, aynı Kızılay ve diğer kurumlar gibi bu konudan bihaber kendi birkaç yandaşına vermişler. Sonuç da bu.”