‘Aşk’ değil kadın cinayeti

Türkiye’de 2018 yılında 440 kadın öldürüldü. Öldürülen her iki kadından birinin faili, kocası veya erkek arkadaşıydı. İzmir’de 6 yıl önce öldürülen Pınar’ın babası Zeki Ünlüer soruyor: “Böyle sevmek mi olur?”


  • Oluşturulma Tarihi : 14.02.2019 08:21
  • Güncelleme Tarihi : 14.02.2019 08:21
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
‘Aşk’ değil  kadın cinayeti

E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Türkiye’de 2018 yılında 440 kadın öldürüldü. 2019 yılının Ocak ayında ise 43. Öldürülen her iki kadından birinin faili, kocası veya erkek arkadaşıydı. Aldatılma şüphesi, kadının boşanma isteği, erkeğin barışma isteğinin reddi ve namus/töre, erkeklerin kadınları öldürme ‘bahanelerinden’ bazıları oldu. Kadına yönelik şiddet bunu haklılaştıran söylemlerden beslenirken, cinayetlerin erkeğin perspektifinden haberleştirmesi de buna eşlik ediyor. İstatistiklere dönüşmüş ölü bedenler, ‘aşk cinayeti’, ‘sevdiği için öldürdü’ gibi manşetler medyada yer bulmaya devam ederken; bundan 6 yıl önce evlenme teklifini kabul etmediği gerekçesiyle öldürülen Pınar’ın babası Zeki Ünlüer soruyor: “Böyle sevmek mi olur?”
BÖYLE SEVMEK Mİ OLUR?
Pınar Ünlüer, evlendikten bir süre sonra boşandı. Boşandığında velayeti kendisine verilen oğlu henüz 8 aylıktı. Oğlunu her gün okula kendisi götürüyordu. Bir gün Okan Özparıltı, kendisine evlilik teklifinde bulundu. Pınar Ünlüer, bu teklifi reddetmesine rağmen Özparıltı, peşini bırakmadı ve tehdit etmeye başladı. O sırada Pınar Ünlüer’in annesi beynindeki ur nedeniyle kemoterapi tedavisi görüyordu. Pınar Ünlüer, bu yüzden aldığı tehditleri ailesinden gizledi. Yine bir gün Pınar Ünlüer, oğlunu okulun önünde beklerken Okan Özparıltı tarafından pompalı tüfekle vurularak öldürüldü. Pınar Ünlüer’in katili Okan Özparıltı, yargılamanın ardından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Toplumsal bir travma olan kadın cinayetlerinin tek mağduru yalnızca öldürülen kadınlar değil. Cinayet sonucu hayatını kaybedenlerin aileleri de büyük bir travma yaşıyor. 63 yaşındaki baba Zeki Ünlüer, kızıyla birlikte kendinin de öldüğünü ve her cinayet haberinin ardından aynı acıyı yeniden yaşadığını anlatıyor. Ünlüer, “Kızım bir psikopatın kurşunlarıyla öldü. Kızıma evlenme teklif etmiş, evlenme teklifini reddettiği için de öldürmüş. Hala inanamıyorum ve kabullenemiyorum. Böyle sevmek mi olur? Ceza indirimi alabilmek için söylüyorlar bunu. Seven insan sevdiğine kıyabilir mi? Bütün bunlar hukuksuzluktan oluyor. Çünkü cinayeti işleyen kişi ne kadar az ceza alacağını biliyor ve önemsemiyor. Bizim istediğimiz cezalar ağırlaştırılsın” diye konuştu.



HER CİNAYETTE AYNI ACI
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile Türkiye’nin çeşitli illerinde görülen kadın cinayeti davalarına da destek amacıyla katılan Ünlüer, “Ben bütün ölenleri kızım olarak görüyorum ve davalarına gidiyorum. Ama bir işe yaramıyormuş gibi geliyor. Çünkü hala kadın cinayetleri yaşanıyor. İnsan öldürmek bu kadar kolay mı? Çocuklar öksüz kalıyor, evlat acısı yüreğimizi yakıyor. Her gün aynı acıyı yaşamaktan yorulduk. 6 yılı geçti kızımı kaybedeli ama acım hala taze. Psikolojim bozuk, bir torunum var; o beni hayata bağlıyor. 6 yaşında annesiz kaldı, anne kokusu almadan büyüdü. Şimdi babaannesi ve halası bakıyor. Her gün okuluna gidip onu görüyorum. Adalete inanmıyorum artık. İnsanına göre mi işliyor bilmiyorum… Artık kadın cinayetlerini duymak istemiyorum. Çocuklar yetim, analar babaların gözleri yaşlı kalmasın. Bir tane kızım vardı, her şeye bedeldi. Kadere inanmıyorum, böyle kader olmaz. Vicdansızlık, canilik bu. Her cinayet haberini duyduğumda aynı acıyı yaşıyorum. Bunun olmadığı gün yok. Caydırıcı önlemler alınmalı artık. Her gün kadınlar ölüyor ama bir şey yaptıkları yok. İçerden çıkınca o adamla karşılaştın diyelim ne yapacaksın, sen de onu mu öldüreceksin? Sorunu çözecek mi bu?” ifadelerini kullandı.
MEDYA CİNAYETLERİ MEŞRULAŞTIRIYOR
Funda Gülmez, 2017 yılında birlikte yaşadığı Ümit Şentürk tarafından vahşice öldürüldü. Anne Sevim Gülmez’e göre; cinayetin ardından ana akım medya, Gülmez’in öldürülmesini “aldattı” manşetleri ile vererek suçu meşrulaştırdı ve sanığın tahrik indirimi almasına referans oluşturdu. 1 yıl süren davanın ardından kızını öldüren kişinin yalnızca 25 yıl hapis cezası aldığını belirten Gülmez, “Sesimi kimselere duyuramadım. Herkes evine gitti ama ben acımla kaldım. Bu acıyı ancak yaşayan bilir. Keşke bir kurşun sıkıp öldürselerdi diyecek hale geldim. Çünkü doğrayarak hunharca katlettiler kızımı. İyi halden cezası indirildi. Bir insanın hayatının bedeli 25 yıl mı? Azmettirenler, delilleri yok edenler beraat etti. Bu adalet mi? 27 yaşındaki bir insanın hayatının bedeli bu mu? Önceden böyle kirli duygular, kirli emeller yoktu. Bir tane kızım var, bekar. İşten eve gelene kadar kalbim yerinden fırlıyor. Kızım sapasağlam eve gelebilecek mi diye. Artık benim kızım korkuyor. Kimseyle arkadaşlık kuramıyor. Erkeklere güvenemiyor. Hala tanımadığım numaralardan telefonlar ve mesajlar alıyorum. Bana ve aileme hakaretler ediliyor. Suç duyurusunda bulunacağım” dedi.



HER GÜN GÖZYAŞI DÖKÜYORUM
Kadın cinayetlerinde verilen cezaların bir caydırıcılığı olmadığını dile getiren Gülmez, şunları söyledi: “Kızım masal oldu; bir varmış bir yokmuş… Artık Funda’m yok. 2 yıldır bu acıyla yaşıyorum, her gün gözyaşı döküyorum. Gece yastığa başımı koyduğumda ağlıyorum. Büyütürken ayağı taşa değmesin diyorsun ama şimdi toprakta yatıyor. Cinayetin ardından 1 yıl bıçakla temas edemedim, yemeğimi komşular yapıyordu. Nefesim bile bana ağır geliyor artık. Sokakta bazen kızımın parfümünün kokusu geliyor burnuma. Doya doya içime çekiyorum. Utanmasam gidip kucaklayacağım, yalvaracağım; ne olursunuz kokunuzu içime çekeyim diye... Bu tür insanlara ağır cezalar verilmedikçe daha çok Fundalar ölecek ve Ümit gibileri daha çok cinayet işleyecek. Mahkeme başkanı, anneliğimi yargılayarak bana duruşmada ‘daha önce neredeydin?’ diye sordu. Benim anneliğimi yargılayacağına vahşi boyuta gelinmiş cinayetlerin önüne geçilecek adımlar atsınlar. Katiller belli, adalet yok.”