- Gündem
- 17.05.2025 00:57
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün basında yayınlanan ilk fotoğrafı Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Mehmet Emin Elmacı’nın araştırmaları sonucu gün yüzüne çıktı
ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL RÖPORTAJ
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk fotoğrafının 18 Haziran 1912’de Fransız L’Illustration gazetesinde yayımlandığı biliniyordu. O fotoğrafta, Mustafa Kemal Atatürk ve Enver Paşa yan yana at üzerinde töreni izliyor. Ancak bu fotoğrafın ilk olmadığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Mehmet Emin Elmacı’nın araştırmaları sonucu ortaya çıktı. Elmacı, Atatürk’ün yayınlanan ilk fotoğrafı ve hikayesini bizlerle paylaştı.
Geçtiğimiz günlerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün basında yayınlanan ilk fotoğrafını gün yüzüne çıkardınız. Bu fotoğrafın ortaya çıkış hikayesi nedir?
Bunun hikayesi 4-5 sene öncesine dayanıyor. Özellikle Çanakkale Savaşı’nda Mustafa Kemal’in öneminin olmadığına dair söylentiler üzerine daha önceden bildiğim bu konuyu ilk kaynaklardan araştırmaya başladım. Birinci elden Çanakkale’deki başarı haber ve fotoğraflarına ulaştıktan sonra bu konu ikinci plana düştü. Çünkü daha önceki tarihlere de gittiğimde Mustafa Kemal Atatürk’ün yayınlanmış fotoğrafları da ortaya çıkmaya başladı. Dolayısıyla bu noktada “Mustafa Kemal 1919 öncesi tanınıyor muydu?” sorusu önem kazandı ve onun adının geçtiği ve fotoğrafının ilk ne zaman yayımlandığı ve konusu ön plana geçti. Biliyorsunuz bir insanın tanınmasının en önemli göstergesi, yaşadığı dönemde yaptıklarının adı ile beraber kamuoyuna yansımasıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün bugün yaşamı süresince çekildiği birçok fotoğraf herkes tarafından bilinmektedir. Ancak; bizim için önemli olan Mustafa Kemal’in adı ve fotoğrafının ilk olarak basına nerede, nasıl yansıdığı oldu. Şu an birinci el gazete ve dergileri taramış bir tarihçi olarak özellikle belirtiyorum ki; Mustafa Kemal’in Çanakkale’de Anafartalar ve Arıburnu’nda başarılarından önce de adıyla birlikte fotoğrafları gazetelere çıkmıştır. Bu çıkışın ilk başlangıcı da Trablusgarp Savaşı’ndaki fotoğraflarıdır.
Pek sizden önce bilinenler hangileri?
Bir kaç sene öncesine kadar Mustafa Kemal’in bilinen ilk adıyla birlikte yayımlanmış fotoğrafı Çanakkale Savaşı sonrası 1915 yılının 29 Ekim’inde Yunus Nadi’nin gazetesi Tesvir-i Efkar’daki idi. Yunus Nadi bunu sansürden kaçırarak yayınlatmış. Yani Enver Paşa’nın bir kişinin ön plana çıkmasını istememesi nedeniyle Mustafa Kemal’in başarısı sansürlenecekken, Yunus Nadi cesaret etmiş, sansürü atlatmış sonrasında da bu nedenle gazete kapanma cezası da almıştı. Kara savaşlarında başarılı olan Mustafa Kemal’in fotoğrafı bir tarafta diğer tarafta da Deniz savaşlarında başarılı olan Cevat Paşa’nın fotoğrafı ve altında da onları tanıtan bir yazıyı yazmış ve yayınlatmış, Yunus Nadi ana sayfasında. Bilinen ilk buydu.
Fakat tabi araştırmalar çoğaldıkça, bilimsel olarak, teknolojik gelişmeler sonrasında gazeteler de internete de girmeye başladıkça farklı örnekleri de çıkmaya başladı. Sonrasında benim de hocam olan Zeki Arıkan; Trablusgarp Savaşı sonrası Eylül 1912 tarihli Şehbal dergisindeki Enver Bey ile Mustafa Kemal’in fotoğraflarını bulmuştu. Daha sonra ise yine bir başka araştırmacı Haziran 1912 tarihli yine Trablusgarp Savaşı sonrası Fransız L’Illustration gazetesinde oraya giden “mücahitlerle” ilgili haber yaparken ki; mücahit deniliyor onlara… Mustafa Kemal ve Enver Bey’in hem at üstünde hem de karşı karşıya konuşurlarken fotoğraflarını buluyor. Yayınlıyor. Fakat işin garibi şu: bu ilk örnek bir yabancı basındaydı. 1912 senesi Haziran ayındaki bu Fransız gazetesindeki fotoğraflı haberi; benim bulduğum fotoğrafa kadar bilinen Mustafa Kemal’in adının da geçtiği ilk yayınlanmış fotoğrafı oluyordu.
Sizin bulduğunuz fotoğraf ve bunların önemi hakkında ne dersiniz?
Tabii mutlaka bizim Türk basınında da olmalıydı bu fotoğraflar. O inatla dönemin neredeyse tüm basınını taradığımda Mustafa Kemal’in daha önce yayımlanmış ve adının da olduğu bir fotoğrafı bulmuş oldum. Aslında önce L’Illustration’daki fotoğrafın hemen birkaç gün sonrasında Servet-i Fünun’da aynı fotoğrafı buldum ancak orada Enver Bey’in adı vardı ancak Mustafa Kemal’in adı yoktu. Nihayet biraz daha araştırınca ve daha geriye gittiğimde; 1912 Mayıs ayında bir fotoğrafını daha buldum. Nuri Conker ile mitralyözün başında… Fotoğrafı daha önemli kılan da sayfanın içindeki tanıtıcı yazıydı. Zira yazıyı yine onu 1915’de tanıtmış olan ve o an İzmir mebusu Yunus Nadi yazmış ve fotoğrafları kendisinin bulup dergiye verdiğini anlatmış. Ve daha önemlisi de “burada çok önemli komutanlar var. Genç pırıl pırıl…” Diyerek Mustafa Kemal’in adını vermişti. Tabi o dönem paşa değiller. Mustafa Kemal Bey şeklinde ve binbaşı olarak geçiyor. İşte bu fotoğraf günümüzde de bilinen bir fotoğraftır ama önemli olan bilinen yayımlanmış ilk fotoğrafının olmasıdır. Burada önemli olan Mustafa Kemal’in o fotoğraflarının herkes tarafından görülüp, adının bilindiği, tanınan kişi olmaya başlamasıdır. Adı da var çünkü… İnsanlar Mustafa Kemal diye kafalarına yerleştiriyorlar. Bu oldukça önemli çünkü buradan biz Mustafa Kemal’in Çanakkale’den önce de tanınan bir kişi olduğunu göstermiş oluyoruz. Böylece ilk kez Mustafa Kemal’in adından söz eden bir yayın olmuş oldu. Bu anlamda önemli. Ayrıca bu önemli subaylar tarafından verilen mücadele sonrası İtalyanların saldırıları önleniyor ve bu fotoğrafların dünyada da yayınlanması ile bütün dünyada da tanınmaya başlıyorlar.
Daha sonraki örnekler de var mı araştırmanızda?
Evet daha çok örnek var. Örneğin bakın bu çok önemli; 1913 yılında Mustafa Kemal İzmir’de ve Tevfik Rüştü Aras ile buluşuyor. Ve geldiği zaman İzmir gazetesi, meşhur Haydar Rüştü Öktem’in daha sonra da milli mücadeleyi destekleyecek, Anadolu Gazetesinde küçücük bir haber var. Sene 1913. Dikkat edilsin. Ekim olması lazım. Şöyle diyor: “Derne’de başarılı olan daha sonra da balkan savaşlarında” Edirne Muharebesinden bahsediyor. “Başarısını orada da gösteren Mustafa Kemal Bey” diyor. “İzmir’e gelmiş. Kendisine hoş geldin diyoruz” diyor. Yani düşünün. Anadolu gazetesi İzmir’de yayınlanıyor. İzmir’e gelen bir Mustafa Kemal’i okuyucularına hoş geldin diye duyuruyor. Bu çok önemli. Sizi beni duyurmaz. Yani Mustafa Kemal önemli bir kişi. Kamuoyu O’nu daha önce Şehbal, Servet-i Fünun ve L’Illustration gazetelerinden tanınıyor zaten. Derne’deki başarısı var. Oradaki savaşta katkısı var. O dillere geliyor artık. Herkes bunun farkına varıyor ki gazeteciler de önem veriyor.
Ya Çanakkale Savaşı yılları?
Tabii kamuoyu ve aydın kesimin tabi herkesin onu tanıdığı asıl savaş Çanakkale o kesin. 1915 Nisan ve Ağustos aylarındaki önemli başarıları onu tekrar ön plana çıkartıyor. Bazen sansürlü bazen biraz önce de belirttiğim üzere fotoğraflarıyla dergi ve gazetelerde çıkmaya başlayan Mustafa Kemal Paşa’nın adı ve fotoğrafları yine kamuoyunun önünde idi. Hatta araştırmalarımda dönemin İngiliz ve Alman basınında da adının fotoğraflarının geçtiğini buldum. Burada önemli bir bilgi daha vermem gerekiyor. O tarihlerde Mustafa Kemal’in adı her yerde geçiyor. İstanbul’da duvarlara adının yazıldığı ilanlardan söz edilir. Çanakkale sonunda Edirne’ye yeni görevine gittiğinde Vali tarafından bando ile resmi törenle karşılanır ve anılarda talebelerin ve halkın ellerinde “Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Paşa” yazılı pankartların olduğu anlatılır. Bir bilinmeyen bilgi daha size; 1917’de Urfa’da bugün hala ayakta olan, onun ve Çanakkale’de şehit olan Urfalıların anısına yapılmış ilk anıt “Yol gösteren Anıt Çeşmesi” de dikilmiştir.
Peki 1918’e gelişte Mustafa Kemal Paşa artık tanınan bir kişi mi?
Evet kesinlikle. Ben, 1918’te Mustafa Kemal’in farklı fotoğraflarını da buldum. Mesela 1917 son ayında Mustafa Kemal Paşa, Vahdettin ile birlikte Alman imparatorunu ziyarete gidiyor. Gidiş fotoğrafları var. Altında adı var. Orada artık Mustafa Kemal Paşa. Dolayısıyla artık herkes tanıyor.
Hele 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelişi ve sonrası bir siyaset dehası ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Biz tarihçiler tarafından Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a geldiği o 13 Kasım sonrası 6 aylık bir süreç; Samsun’a çıkana kadar. Bu 6 aylık süreç Kurtuluş Savaşı’nın temellerinin atıldığı süreç olarak gösterilir. Bana göre de Mustafa Kemal müthiş bir siyasi zeka. Öncelikle 3 gazetede ikisi fotoğraflı olarak geliş haberi yapılmış İstanbul’a. Bu önemli. Ayrıca gazeteleri taradıkça 1918’in o 6 aylık sürecinin ilk aylarında 3 gazetede demeci çıkıyor hem de fotoğraflarının da olduğu. Görüşlerini kamuoyuna yansıtıyor. İngilizler ile ilişkiler. Millet Meclisine önem verişi. Meclisinin iş yapmasını istemesi. Bazı siyasi olaylara girmesi. Yani müthiş. Üç gazetede farklı farklı tarihlerde mülakatları var. Herkes okuyor. Fotoğrafını görüyor. Hatta 1918’de Tevfik Paşa hükümetinin, İngiliz yanlısı olduğunu düşündükleri için arkadaşlarıyla kulis yapıp, Tevfik Paşa kabinesi düşürüp, Ahmet İzzet Paşa kabinesini yerine getirebilmek için meclise gidiyor. Milletvekilleri ile kulis bile yapıyor.
Özel örnekler var mı basına yansıyan onunla ilgili?
Evet bu 6 ay çok ilginç. Mustafa Kemal Paşa o kadar dirayetli bir adam ki… Şöyle bir ortam var. İttihatçılar kaçmış. Hürriyet ve İtilaf Fırkası iş başına gelmiş. Damat Ferit iş başında. Tamamen İngiliz yanlısı politika. İngiliz yanlısı politika izleyen gazetelerden Mustafa Kemal’e bazıları adını vererek bazıları genel, saldırılar oluyor. Mustafa Kemal Paşa, bunların hepsine yanıt veriyor. Ama öyle güzel yanıtlar ki… Hepsi müthiş. Mesela o dönem bir gazete Damat Ferit’in hükümetine önerilerde bulunmak için yazdığı bir yazıda; vatansever paşalara “alçaklar, haydut başları" deyip “vagon vagon para çaldılar” suçlamasında bulununca iş Mustafa Kemal Paşa’ya düşmüş. Önce Harbiye Nezaretine bir dilekçe yazarak tüm komutanlar adına bu yazıya sert bir yanıt vermiş ve aynı dilekçesini daha sonra bir çok gazeteye de göndermişti. Sert dilekçesinde Mustafa Kemal; bu yalan iftiraları atan kişilerin cezalandırılmasını da istemişti. “Osmanlı ordularını ve onların namuslu kumandanlarını bu suretle teşhir edebilmek kabiliyeti; ancak vatan ve milletin mahv ve izmihlalini arzu eden alçakta bulunabilir” diyerek arkadaşlarının da adını vererek savunmuş ve “Binaaleyh harbi umumi içinde kumanda ettiğim Anafartalar Grubu, İkinci Ordu, Yedinci Ordu ve en nihayet Yıldırım Orduları Grubu ve şahsım adına bu namussuzca iftirayı red ve sahibini telin ederim” dedikten sonra da bu “melun müfteri” nin cezalandırılmasını istemişti… İttihatçılar nerdeyse “vatan haini” ilan ediliyor. Eski defterler açılıyor. 31 Mart 1909 isyanında İttihatçı askerler “Abdülhamit’in ziynet eşyalarını almakla” suçlanıyor bir gazetede. İsimler veriliyor. İsim bulduk deniliyor. Mustafa Kemal’inde ismi geçiyor. Mustafa Kemal buna da oldukça sert yanıt veriyor. “Hayretlerde kaldım, bu kim bilir hangi hasis ve gizli bir menfaat uğruna, kim bilir hangi zavallı bir izansız tarafından tertip edilmiş bir iftiradır. Bu o kadar gülünç, facia ki; söyleyecek söz bulamıyordum. Fakat bugün namusa da hürmet kalmadığını görmekle gayet müteessirim. İşte o kadar!” Oldukça sert yanıtlar. Mustafa Kemal bu yanıtlarla da tüm basında ve kamuoyunda tanınıyor. Kişiliği ve karakteri hissediliyor. Bağımsızlıktan ve kendi kişiliğinden ödün vermiyor. Birçok kişi hiç demeç vermezken Mustafa Kemal gidiyor, dilekçe veriyor hem de şikayet ediyor. Mustafa Kemal her şeyi görüyor ve takip ediyor.
Son sözleriniz ne olur?
Bu noktada Mustafa Kemal Atatürk’ün yayımlanmış fotoğrafları üzerinde “xarkeolojik bir kazı” yapılmış ve bilinen en erken fotoğrafı ve ondan söz eden haberler ortaya çıkmış oldu. Mustafa Kemal’in tanınmasıyla ilgili 1912 ile 1918 arası hikayeyi geniş bir şekilde hazırladım. İyi bir fırsat bulursam da tarihe mal olması açısından kitap olarak yayımlatmak da istiyorum. Böylece, daha bir kurtuluş savaşı vermeden, Cumhuriyeti ilan etmeden ve yeni bir devlet kurup, devrimleriyle ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırıp tarihe geçmeden önceki tanınırlığı görülmüş oldu. Bu fırsatı verdiğiniz için de teşekkür ederim…