Sayfa Yükleniyor...
‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ filminde annesinin cezası nedeniyle hapishanede büyüyen Barış, avluda gökyüzünü ve uçurtmaları gözlüyordu. Bugün hala Barış gibi anneleriyle birlikte cezaevinde tutuklu bulunan 684 çocuk var. Üstelik 'içeride' olanlar yalnız onlar değil. Çocuk cezaevlerinde ise 12-17 yaş arası tutuklu ve hükümlü toplam 3 bin 100 çocuk kalıyor
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
1989 yapımı ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ filminde annesinin cezası nedeniyle hapishanede kalmak zorunda olan Barış, avluya tebeşirle çizilen bir uçurtmanın neden uçmadığını soruyordu. Özgürce büyüyen, ağaçlara dokunan, gökyüzüne bakabilen yaşıtlarının aksine; hapishane avlusunda gökyüzünü ve uçurtmaları gözlüyordu. Bugün hala Barış gibi anneleriyle birlikte cezaevinde tutuklu bulunan 0-6 yaş arası 684 çocuk var. Üstelik ‘içeride’ olanlar yalnız onlar değil. Türkiye genelinde Ankara, İstanbul, İzmir, Hatay, Kayseri, Tarsus, Diyarbakır olmak üzere 7 kapalı çocuk cezaevinde; 12-17 yaş arası tutuklu ve hükümlü toplam 3 bin 100 çocuk kalıyor. Yarısından fazlası cezaevinden çıktıktan sonra tekrar suça sürüklenip, geri dönüyor. Gereği yıllardır yapılmamakta; ceza, ıslah etmenin her zaman önünde. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden alınan bilgiye göre, çocukların kapatıldığı infaz kurumları arasında en çok şikayet, Şakran ve Sincan Çocuk Cezaevi’nden geliyor. Bu şikayetler arasında çıplak arama, disiplin cezaları, cezaevi görevlileri tarafından kötü muamele, kantin fiyatları ve kapalı görüş başı çekiyor.
TEKRAR SUÇA SÜRÜKLENME ORANI YÜZDE 65
Kendini, ‘insan hakları çalışanı’ olarak tanıtan Zafer Kıraç, 25 yıldan bu yana hak temelli çalışan çok sayıda sivil toplum örgütünün kurulmasına katkı sağladı. Bunlardan biri olan Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nde (CİSST) 10 yıl boyunca yönetim kurulu başkanlığını yapan Kıraç, çocuk mahkumların cezaevi koşullarını anlattı. CİSST kurulduğu andan itibaren çocuk tutukluluğuna son verilmesinin gerekliliği inancıyla çalışmalara başladıklarını belirten Kıraç, “Her ne yapmış olurlarsa olsunlar, olmaları gereken yer burası değil dedik. Ve kadınlar; özellikle bebek ve 0-6 yaş arası anneleriyle kalan çocukların anneleri kadınlar... O kadar fazla ki sayı, dünyada lideriz bu konuda. Eşi benzeri yok tam 684 bebek… Bir sorunumuz var bizim, hapsedince her şey çözülecekmiş gibi bir duygumuz var. Oysa niye hapsettiğimizi çok iyi bilmemiz gerekiyor, yoksa bu bir intikam almaya dönüşüyor. Eğer hapsettiğiniz çocuğun oraya gelme koşulları aynı kalıyorsa; yoksulluk, eğitimsizlik, istismar ve bir de hapishane koşulları bir rehabilitasyona uygun değilse, günü gelince ‘Hadi güle güle’ dediğinizde artık daha da kötü ortama yolluyorsanız o çocuklara yazık oluyor. Zaten tam da bu nedenle çocukların tekrar suçla ilişkilenip hapishaneye geri gelmeleri yüzde 65 civarında. Korkunç bu!” dedi.
AVRUPA’DA BİRİNCİ SIRADAYIZ
Türkiye genelinde 12-17 yaş arası yaklaşık 3 bin 100 tutuklu ve hükümlü çocuk mahpus bulunduğunu belirten Kıraç, “Çocuk mahpus sayısında Avrupa’da birinci sıradayız. Dünyada ise beşinci… Evde ya da okulda olması, oyun oynaması, kendini geliştirmesi gereken yerlerde olması gerekirken; 24 saat kapalı bir kurumda ve ağır şartlarda yaşayan çocuklar var. Çocuklar için hapishaneler, daha fazla suçla tanıştıkları ve sürekli istismara uğradıkları yerler. Çocuk bir kere hapishaneyle tanıştığı zaman, tekrarı kolaylaşıyor. Eskiden 12-18 yaş grubu verisi olurdu bakanlık sitesinde. Şimdi bu veri 12-17 diye geçiyor. Peki 18 yaşında kaç mahpus var acaba? Bunu öğrenemiyoruz. Ama 18-21 yaş arası aşağı yukarı 50 bin genç olabilir ve bu inanılır gibi değil” ifadelerini kullandı.
KAPALI GÖRÜŞ KALDIRILMALI
Çocuk mahkumların cezaevi koşulları hakkında konuşan Kıraç, çocuklar dört duvar arasında neler yaşadığını şöyle anlattı: “Pozantı cezaevinde yaşananlar, taciz ve istismar olayları henüz zihinlerimizde tazeliğini koruyor. Çocuk cezaevlerinde kapasite çok fazla, ortak alanlar yeterli değil. Uzman ve çocuk psikolojisinden anlayan personel sayısı oldukça az. Hatta 70 ilin hapishanesinde çocuklarla ilgilenebilecek kapasitede uzman yok. Çocuklar, infaz koruma memurlarına emanet. Oysa bu memurların büyük bölümü işini sevmeyen, eğitim seviyesi düşük, çocuk psikolojisini bilmeyen insanlar. Üstelik bu personeller çok fazla öfkeliler. Ring araçları korkunç. Çocuklar tıpkı büyükler gibi bu arabalarla nakil yapılıyorlar. Korku filmi gibi. Görüşler hala tıpkı büyükler gibi. Ayda 4 kez görüş hakkı var. Çocuklar yine büyükler gibi 3’ü kapalı 1’i açık görüşe tabiler. Çocuk nasıl bir büyük gibi muamele görür? Niye çocuk diyoruz o halde? Çocuklar için kapalı görüş kaldırılmalıdır, bütün görüşler açık olmalıdır. Kapalı görüş camın ve tel örgünün arkasından, telefon ile konuşma yapılan görüştür. Bu onur kırıcı, hiçbir iyileştirici yanı olmayan, zalimce bir uygulamadır. Cezaevinde kalan kız çocuklarının sayısı ise 140 civarında. Kız çocukları, kadın hapishanelerinde çocuk koğuşlarında kalıyorlar. Ortak alanlarda kadın mahpuslarla karşılaşıyorlar, bu olmaması gereken bir durum. Çok fazla etkinlik yapılmıyor sayıları az olduğu için.”
Cezaevlerinin bağımsız denetime açılması gerekliliğini vurgulayan Kıraç, “Uyduruktan teftiş, denetim değil bağımsız izlemeye izin verilmelidir. Bu tüm sorunları çözer. Sivil toplum kuruluşlarından, alanında yetkin çocuk konusunda çalışan derneklerden, vakıflardan, uzmanlardan, akademisyenlerden oluşacak bağımsız izleme... Bunun yolu yöntemi belli. Uygulayan ülkeler başarıyor. Biz de yapmalıyız” şeklinde konuştu.
ANNELERİ İLE HAPSE ATILAN ÇOCUKLAR
Anneleriyle beraber bazen doğumdan, bazen de doğumdan kısa süre sonra cezaeviyle tanışan çocuklar, ceza infaz sisteminde karşılaşılan en can yakıcı sorunlardan biri. 0-6 yaş arasında olan çocuklar anneleriyle birlikte cezaevinde kaldıklarında, çocuklar da mahkum oluyor. Yasal mevzuata göre; cezaevinde bulunan annelerin çocukları için üç seçenekleri bulunuyor. Dışarıda çocuklara bakacak yakınları varsa onlara bırakabiliyorlar; devlet koruması altında olan çocuk yuvalarına verebiliyorlar ya da çocuk annesiyle birlikte 6 yaşına kadar cezaevinde kalabiliyor. Anneleriyle birlikte hapishanede kalan 0-6 yaş arası 684 çocuk olduğunu kaydeden Kıraç, “Şartlar çok kötü. Fiziksel ve ruhsal gelişimleri için uygun değil. Yapılması gereken annelerin ev hapsine alınmasıdır. Bu sisteme geçilmelidir. Oyuncaktan, yeterli beslenmeye ve güvenliğe kadar çok fazla problemleri var” ifadelerini kullandı.
ROMANTİK DEĞİL GERÇEKÇİ BİR İSTEK…
“Çocuk hapishaneleri kapatılsın” diyen Kıraç, şunları söyledi: “Bakanlık romantik bulmuştu bu önerimizi. Halbuki Almanya başardı. Çocuk hapishaneleri kapatılsın derken, çocuklar suçla ilişkilenip dursun bizde görmezden gelelim affedelim demiyorum. Çocuğun suçla ilişkilendiği ortamı ortadan kaldıralım. Paramızı, emeğimizi bu amaca harcayalım. Ve illa çocukları hapsetmemiz gerekiyorsa toplum temelli ‘rehabilitasyon merkezleri’ açılmalıdır. Bu merkezler sivil toplum kuruluşlarına açık olmalıdır. Çocuklara suçlu gibi değil onları anlamaya çalışan bir akıl ve vicdan gerekiyor. Bir hapishane çalışanı çakal bu çocuklar demişti. İnfaz koruma memurları değil psikolog ve sosyal hizmet uzmanları çocuklar ilgilenmelidir. Çocuk hapishaneleri kapatılsın! Hiç ‘romantik’ diyerek hafife alınacak bir durum değil bu. Çok gerçekçi bir istek... Başarabiliriz.”
SOSYAL ETKİNLİKLER DURMUŞ DURUMDA
Türkiye’de 7 ilde çocuk hapishanesi ve 3 eğitim evi olduğunu ifade eden Kıraç, “Toplam 7 ilde çocuk hapishanesi var. Ama diğer illerdeki yetişkin hapishanelerinde de çocuk mahpuslar kalmakta. Bu hapishanelerde çocuk koğuşu denen bir bölümde kalıyorlar. Avrupa cezaevi kuralları ve çocuğun yüksek yararı ilkesi göz önüne alındığında; bu çok sakıncalıdır. Şakran, Silivri, Sincan ve Maltepe gibi kampüs hapishanelerde çocuk hapishaneleri yaptılar. Şehirden uzak, ailenin gelip gitmesi için zaman ve para lazım. Rehabilitasyonda ilk kural aile, arkadaş ve avukatlara erişimdir. Kampüs hapishaneleri bu açıdan insan hakları hele çocuk haklarına çok aykırıdır. Maalesef uzun bir süredir çok fazla kötü muamele, dayak, darp, taciz haberleri alıyoruz. Sosyal etkinlikler neredeyse durmuş durumda. Bu konuda bütün yapılanlarda geriye doğru bir gidiş var” dedi.
ŞİKAYETLERİN BAŞINDA ÇIPLAK ARAMA GELİYOR
Kıraç, “Mevcut sistemde çocukların sadece ‘cezalandırıldığı’, ‘ıslah ve topluma geri kazandırma’ odaklı hareket edilmediği söylenebilir mi?” sorusunu ise şöyle yanıt verdi: “Onarıcı adalet sistemine geçmeliyiz ama biz intikamcı ve cezalandırıcı bir adalet uyguluyoruz. Cezalandırmak problemi çözmüyor. En çok şikayet alınan çocuk cezaevleri; Şakran ve Sincan. Şikayetlerin başında ise çıplak arama, personel davranışları, kantin fiyatları ve kapalı görüş geliyor. Çocukların neyin değişmesini istersin sorusuna verdikleri cevap ise görüşlerin hepsinin açık olması. Bir de karakollar ve mahkemelerden şikayetçiler. Hala çocuk karakolları ve çocuk mahkemeleri sayıları çok az.”
YATAĞA AÇ GİRİYORLAR
İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu’nda çalışmalar yürüten Ali Aydın ise, çocukların cezaevlerine alınırken, ters kelepçeleme ya da çıplak arama gibi çeşitli hak ihlallerine maruz kaldığını dile getirerek, “Yine çocuk cezaevlerinde kameraların görmediği kör noktaların olması, psikologların yetersizliği, çocukların ihtiyaçları için ayrı bir ödenek olmaması, disiplin cezaları, aileleri ile görüşmelerde sıkıntı yaşamaları, aileleri ile görüşme sorunları, yemeklerin kötü olması, çoğu zaman aç bir şekilde yatağa girmeleri, eğitim, sağlık olanaklarına yeterince erişememe gibi sorunlar bilinmektedir. Biz insan hakları savunucuları ‘çocuklar değil, çocuk cezaevleri kapatılsın’ diyoruz. Çocukların suçla ilişkilenmesi tek başına yeterince korkunç bir toplumsal sorundur. Bunun nedenleri kapsamlı bir biçimde ele alınmalı ve koruyucu-önleyici politikalarla desteklenen bütünlüklü bir mücadele stratejisi geliştirilmelidir. Ardı arkası kesilmeyen çocukların kaldığı cezaevlerindeki kötü muamele iddialarının, cezaevlerinin çocukların topluma yeniden kazandırılmasında bir işlev görmediğini gösterdiğini, aksine onların yaşamlarında olumsuz anıların pekişmesine neden olduğunu ortaya koymuştur” ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi