Avukat Kiraz’dan, 7269 eleştirisi

Depremzedeleri hatırlatarak 7269 sayılı kanunda ciddi bir iyileştirmeye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Avukat Kiraz, “Yüzyılın felaketi diyoruz ama yüzyılın hizmeti değil… Herkes bireysel anlamda hem sorumlu hem de kusurlu” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 04.04.2023 11:52
  • Güncelleme Tarihi : 04.04.2023 12:03
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Avukat Kiraz’dan, 7269 eleştirisi haberinin görseli
Avukat Kiraz’dan, 7269 eleştirisi haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER 

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Türkiye’de kentsel dönüşüm gündem konularından biri oldu. Özellikle bu süreçte ‘7269 Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’ oldukça tartışılıyor. 

“Yüzyılın felaketi diyoruz ama yüzyılın hizmeti değil” sözlerini kullanarak kanunu tekrar hatırlatan Kentsel Dönüşüm Uzmanı Avukat Senem Kiraz, kanunda ciddi bir iyileştirmeye ihtiyaç olduğunu kaydetti. Yapılan yanlışların hız kesmeden devam ettiğini belirten Kiraz, “1999 depreminden bu güne geldiğinizde mevzuat anlamında belki çok daha ileride olabiliriz ama fiiliyat ve sonuç anlamında çok da ilerleyemediğimizi görüyoruz” dedi. Öte yandan, kamu otoriteleri kadar vatandaşların da sorumlu ve kusurlu olduğunu dile getiren Kiraz, bireysel olarak yapılabilecekleri aktarıp, “Yani vatandaş olarak bizler çok da çaresiz değiliz” cümlelerine dikkat çekti. 

senem kiraz

CAN, MAL, HUKUK GÜVENLİĞİ… 
Av. Kiraz, konuşmasına şöyle başladı: “Organizasyon eksikliğinden, sürecin baştan yanlış planlanmasından, doğru yönetilememesinden kaynaklı mağduriyetler her geçen gün artıyor. Olabildiğince kalıcı konutlara ya da daha iyi konumdaki geçici barınma alanlarına ihtiyaç var. Kanunlar ve bunlara imkan veren hükümlerimiz de mevcut. Mesela 7269 Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun. Sadece çadır kent özelinde değil, devlet bu şekilde mağdur olanlar için kiralama hatta satış yapma hakkına dahi sahip. Hem deprem, hem selden kaynaklı mağduriyetler için devlet adına nasıl ki kiralamalar yapılıyorsa, kamu binalarında bu mağdur vatandaşlarımız adına da yapılabilmelidir. Hatta konutlar satın alınarak ya da kiralama yapılarak onların çok daha insani şartlarda konaklaması sağlanabilir. Bu noktada ciddi bir eksiklik olduğunu görüyorum. Yüzyılın felaketi diyoruz ama yüzyılın hizmeti değil. Deprem bölgelerine çok daha ortalarda hatta onun da altında bir hizmet götürüldü. Peki, şimdi olmazsa ne zaman olacak? Devletin kaynakları bu kişiler için ne zaman kullanılacak? Endişe herkeste artıyor. Önce can, sonra mal, ardından hukuk güvenliği!” 

FİİLİYAT VE SONUÇTA İLERLEYEMEDİK
“Bizim doğayla mücadele etmememiz gerekiyor. Doğaya saygı gösterip, uyumlu olmamız lazım” diyen Kiraz, “Fakat hız kesmeden devam eden yanlışlarımız var. Birincisi yanlış yere, yanlış zemine inşaat, ikincisi ise eksik malzeme! Bu yanlışları yaparken doğayı suçlayamazsınız. Bunlar tamamen insan kusuru. 1999 depreminden bu güne geldiğinizde mevzuat anlamında belki çok daha ileride olabiliriz ama fiiliyat ve sonuç anlamında çok da ilerleyemediğimizi görüyoruz. Evet, binalar 99 öncesi ve daha az yapı güvenliğine sahip ama biz günümüzde yapılan yeni binaların da çöktüğünü görüyoruz. ‘Ne yapabiliriz’i düşündüğümüz zaman daha minimal ve daha büyük ölçekli yapacaklarımız karşımıza çıkıyor. Daha büyük ölçekli yapılacaklar elbette kamu otoritelerinin elinde. Yanlış zeminlerin, dere yataklarının, alüvyonların, tarım arazilerinin inşaata açılmaması gerekiyorken, bu alanlara imar izni veren kamu otoriteleri, vatandaşa ‘neden buraya ev yapıyorsunuz?’ diyemez” sözlerini kullandı.  

2-154

HEM SORUMLU HEM KUSURLU 
Vatandaşların bireysel anlamda yapması gerekenlere de dikkat çeken Kiraz, “Oturduğumuz binanın depreme ne kadar dayanıklı olduğunu araştırmak en önemlisi. Zeminim sağlıklı mı, zeminim sağlıklı ise binam 99 öncesi mi, değil mi? Mümkün olduğunca buna bakmak lazım. En azından yeni bir ev satın alırken belediyeden ruhsatı, ruhsata ek olarak bütün zemin projelerini, statiğini, mekaniğini inceleyerek, bilgi alarak seçim yapmalıyız. Mevcut evlerimizin depreme güvenliğini test etmeliyiz. Yani vatandaş olarak bizler çokta çaresiz değiliz! Suçlu herkes. İmar affını eleştiriyoruz değil mi? Kısa dönemde altı imar affı verildi deniliyor. Ama ciddi bir talep olduğu için karşılığında bir af yasası geliyor. Vatandaş zamanında yaptığı kaçak, aykırı yapıyı yasal bir güvence altına almak istiyor. Yani talep eden vatandaş da kusurlu, buna izin veren idare de… Biliyoruz ki imar affı beklentisiyle İzmir’de birçok yerde kaçak inşaat yapıldı. Evet, buna göz yuman yerel yöneticiler sorumlu ama önce dönüp kendimize bakalım. Herkesin ortak noktasının bina güvenliği olması lazım. Herkes bireysel anlamda hem sorumlu hem de kusurlu” eleştirisinde bulundu.  

İYİ BİR FONLAMAYA İHTİYAÇ VAR 
Yaklaşan seçim dolayısıyla taleplerini de paylaşan Av. Kiraz, “7269 sayılı kanunda ciddi bir iyileştirmeye ihtiyaç var. Bu konuda Türkiye Barolar Birliği’nin de çalışmaları mevcut. Biz hukukçulara kulak verilmesini istiyoruz. Hukukçular olarak sürece müdahale eden, tekerine çomak sokan kişiler olarak yansıtılabiliriz ama aslında hukuk herkese lazım. Vatandaşa da, kamu otoritesine de… Hukukçulara danışılmalı, destek alınmalı ve bence işbirliğine ihtiyacımız var. Buradaki inşaat mühendisi de, hukukçu da, kamu otoritesi de, hepimiz aynı şey için çalışıyoruz. Birbirimizi dinlersek, iyi bir yardımlaşma ağı oluşturursak kanunla, mevzuatla başlayan süreçte çok daha iyi bir yol alabiliriz. Kentsel dönüşüm kapsamındaki binaların yapımı aşamasında çok iyi bir fonlamaya, iyi bir mali politikaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle yönetimi kazanacak olan siyasi erkten talebim 7269 sayılı kanunu onarmaları ve doğru bir şekilde faaliyete geçirmeleri” dedi. 

İZMİR'DE KENTSEL DÖNÜŞÜM