Sayfa Yükleniyor...
Türkiye sahip olduğu 12 binden fazla bitki çeşitliliğine rağmen, baharat sektöründe istenilen yerde değil. Türkiye, 850 milyon avro hacimli sektörde sınıfta kaldı
EMİRCAN IŞILDAK
Tıbbi ve aromatik bitkiler açısından çok zengin bir altyapıya ve 12 binden fazla bitki çeşitliliğine sahip olmasına rağmen Türkiye, sektörden avantaj sağlayamıyor. Dünya üzerinde ticaret hacmi 850 milyon avroyu geçen baharat sektöründe, Türkiyenin ihracatı çok düşük durumda.
Tüm Aktarlar ve Baharatçılar Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Derneği (TABDER) Üyesi Aktar Lütfü Can Uçar, sektörü değerlendirerek, açıklamalarda bulundu. Uçar, geleneksel amatör üretimden, planlı ve organize üretim aşamasına geçilmesi gerektiğini vurguladı.
ÜRETİM SİSTEMLEŞMELİ
Sektörde ilerlemenin üretimde profesyonelleşmekten geçtiğini söyleyen Uçar, Bu problemin temel sebebi üretimden kaynaklanıyor. Üretim bazında altyapı çalışmalarının olmaması en büyük etkenlerden birisi. Ülkemizde maalesef planlı ve organize bir üretim sistemi yok. Eski usullerle, imece yöntemiyle köylülerimizin toplama yaptığı bir alandan bahsediyoruz. Yabani bir üretim yöntemi ve ticareti söz konusu. Bitkilerin sağlık açısından kullanılıyor olması nedeniyle bu yabanilik bizim aslında memnun olduğumuz bir bakış açısı. Fakat üretim söz konusu olduğunda ve pazarlama işin içine girdiğinde bu yöntem kesinlikle yeterli değil. Daha sistemli bir çalışma gerekiyor. Ürünlerin dış piyasada tutunabilir bir noktaya gelmesi noktasında üretim merkezlerinin ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bu üretim merkezleri butik bir şekilde de kurulabilir, organize bir sisteme de başvurulabilir. Ancak mutlaka dağdan, topraktan toplayıp pazarlama anlayışından çıkmamız, daha profesyonel olmamız lazım şeklinde konuştu.
PAZARLAMA YETERSİZ
Uçar, ürünlerin pazarlamalarının daha iyi yapılması gerektiğini belirterek, Ürünlerin albenisini artırmaya yönelik girişimler yapılabilir. Mesela Antalya tarafında yetişen bir adaçayımız var. Yayla çayı adını verdiğimiz bu ürün görsel açıdan en düzgünü, tadı ve kokusu da en güzel ürünümüz. Toroslarda yetişiyor bu ürün. Ancak bunun pazarlaması yok. Ülkemize özgü bir tat ve özellikli olan bir ürünümüz ancak, böylesine turist çeken bir yerde bile satışı yapılamıyor. Buna benzer örnekler çoğaltılabilir. Bu işin üretim merkezleri ve halkla ilişkiler ekseninde, pazarlama unsuru yaratacak şekilde hazırlanması gerekiyor. Köylülerimizin kendi başına değil de birliktelik içerisinde çalışması gerekiyor. Kooperatifler kurulmalı. Bu sektörde gözümüzü açmalıyız. Avrupa Birliği organik ürünlere büyük destek veriyor. Bizde ise yeni yeni hayatımıza giren bir disiplin. Akademik olarak da bu tarz eğitimsel alt yapıya ağırlık verirsek, tarımsal yönden daha fazla gelir elde edebiliriz yorumunda bulundu.
SINIFTA KALDIK
Sektörün büyümesi için hükümetin bu konuda destek vermesi gerektiğini belirten Uçar, Türkiyenin gelişmekte olan bir yapıda olduğunu söyledi. Uçar, Gelişmekte olan bir Türkiyeden bahsediyoruz. İktisat dilinde gelişmekte olan pazarlar alanında bulunuyoruz. Ülkemizde hemen hemen her sektörde gelişim gösterme çabası ve gayreti içinde bulunuyorsak, baharat ve aromatik bitkiler sektöründe de atılım göstermemiz lazım. Biz bu alanda yalnızca yüzde 10 gelişebilmişiz. Halen daha hacı baba mantığıyla doğadan çıkan bitkileri toplayıp satmaya çalışıyoruz. Bu mantıkla bu sektör maalesef yürümez. Avrupa bu işe vakıf bir durumda. Sistemli ve programlı şekilde büyümeye devam ediyorlar. Bizim de ülke olarak bu çıtaya erişmemiz hem üreticiyi, hem satıcıyı hem de tüketiciyi memnun eder değerlendirmesini yaptı.
YEREL DÖNGÜDEYİZ
Bilinçli üretimin altını çizen Uçar, Mesela bu konuda örnek verecek olursak, en faydalı bitkiler arasında yer alan ıhlamur, bugün köylerden oradan buradan toplanıyor. Ancak gel gelelim artık çoğu tarım alanlarımıza yakın sanayi bölgeleri ve işletmeler var. Otoyollar var. Biz bu ıhlamuru kötü hava ve atmosfere sahip alanlardan toplasak, o bitkinin sağlığından çok zararını görmüş oluruz. O ıhlamurdan yaptığımız bir çayı bir çocuğa, bir bebeğe içirmeye kalksak, zarar vermiş oluruz. Dolayısıyla üretimin bilinçli bir programla yürütülmesi gerekir. Topraklarımızda çok değerli ürünler yetişiyor ancak bundan ciddi anlamda faydalanamıyoruz. Çok yerel bir döngü içerisindeyiz dedi.
Haber Merkezi