- Gündem
- 24.07.2025 00:59
Sayfa Yükleniyor...
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye'nin yeni bir icra iflas kanununa ihtiyaç duyduğunu belirterek, hazırlanan taslağın yakın zamanda TBMM'ye sunulacağını açıkladı. Tunç, elektronik icra sistemlerinden dijital dönüşüme kadar atılan adımlarla icra teşkilatında büyük bir dönüşüm yaşandığını vurguladı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara'da düzenlenen İcra Müdür ve Müdür Yardımcılığı Kura Töreni'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çağın ihtiyaçlarına cevap verecek yeni bir icra iflas kanununa ihtiyacı olduğunu söyledi. Bilim kurulu tarafından hazırlanan ve değerlendirmeye açılacak olan taslağın, görüşlerin toplanmasının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulacağını açıklayan Tunç, icra sisteminde dijitalleşmeden yapay zekâ destekli uygulamalara kadar birçok yeniliğin hayata geçirildiğini ifade etti. Elektronik satış, merkezi takip sistemi ve UYAP entegrasyonu gibi uygulamalarla hem vatandaşların adalete erişiminin kolaylaştığını hem de icra dairelerinin iş yükünün azaldığını belirtti.
İcra dairelerinin hukuk devleti ilkesinin sınırları içinde, yargı denetimine açık, ölçülü ve tarafsız şekilde görevlerini yerine getirdiğine dikkati çeken Tunç, şöyle devam etti:
"İcra dairesi, hak arayanın meşru beklentisine cevap veren bir kamu otoritesi olarak çalışır. Mahkemelerin verdiği kararların hayata geçirilmesinde, alacaklının hakkını zamanında alabilmesinde, borçlunun ise hukuk çerçevesinde korunmasında icra mensuplarının üstlendiği görev son derece önemlidir. Borcun tahsili, hakkın teslimi, mağdurun zararının tazmini, mülkiyetin korunması gibi birçok alanda icra teşkilatı, devletin hukuk devleti olma vasfını sahada temsil eder. Bu sistemin sağlıklı işlemesi için de icra teşkilatının güçlü, donanımlı ve liyakatli kadrolara sahip olması şarttır."
Bakan Tunç, atanacak 400 kişiden 300'ünün açıktan atandığını belirterek, bunlardan 292'sinin hukuk fakültesi mezunu, adaylardan 195'inin kadın, yaş ortalamasının ise 26 olduğunu hatırlattı.
Adalet Bakanı Tunç, icra sisteminin kalitesini daha da artırmak amacıyla dijital icra uygulamalarından, elektronik satış sistemlerine kadar birçok düzenlemenin hayata geçirildiğini dile getirdi.
"Yeni icra modeli ile büyük bir dönüşüm başlattık" ifadesini kullanan Tunç, ilk aşamada dosya sayısı 10 bin ile 100 bin arasında olan mahallerde bulunan birden fazla icra dairesini tek çatı altında birleştirdiklerini belirtti.
Dosya sayısı 100 binin üzerinde olan yerlerde ihtisaslaşmış icra daireleri kurarak uzmanlaşmanın sağlandığını anımsatan Tunç, "Bir başka önemli adım ise Elektronik Dosya Sistemi'dir. Bugün itibarıyla icra-iflas dosyalarının yüzde 99'u yapay zeka destekli tarama yöntemiyle UYAP'a aktarılmıştır." bilgisini paylaştı.
Tüm iş ve işlemlerin dijital ortamda gerçekleştirilmesiyle işlemlerde hız ve kolaylık sağlandığını vurgulayan Tunç, bir diğer yeniliğin ise abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan icra takiplerine yönelik getirilen Merkezi Takip Sistemi olduğunu ifade etti.
Sistem sayesinde icra dairesine gitmeden, UYAP entegrasyonuyla oluşturulan bir sistem üzerinden sanal ortamda işlemlerin yürütülmesine imkan tanındığını kaydeden Tunç, "Böylece icra dairelerinin iş yükünü önemli ölçüde hafiflettik. 2019 yılından bugüne kadar toplam 8 milyon 300 bin dosya başarılı bir şekilde yürütülmüştür. İş yükündeki bu hafifleme sadece verimlilik açısından değil, çevresel etkileri bakımından da önemli kazanımlar getirdi. Bu süreçte 7 bin 55 ağacın kesilmesi önlenerek hem çevre hassasiyeti korunmuş hem de ciddi bir kamu tasarrufu elde edilmiştir." diye konuştu.
Haczi kalkmış ve artık muhafazasına gerek kalmayan yedieminde bulunan malların tasfiyesine ilişkin olarak da 7445 sayılı kanunla düzenleme yapıldığını hatırlatan Tunç, "Buna göre geçmişte yedieminlerde yıllarca atıl şekilde bekletilen ve çürümeye yüz tutan bu malların ekonomiye kazandırılmasını sağladık. Bu kapsamda 17 bin 47, bunun büyük bölümünü otomobiller oluşturuyor." dedi.
Bakan Tunç, icra sistemine ilişkin yapılan önemli değişikliklerden birinin de elektronik satış olduğuna dikkati çekti.
Elektronik satışla icra daireleri önündeki birtakım nahoş olayların önüne geçildiğini aktaran Tunç, "Elektronik satış sayesinde artık malın gerçek değerinde satışı gerçekleşerek hem borçlunun hem alacaklının menfaatine bir sistem devreye girmiş oldu." sözlerini sarf etti.
İcradaki yeniliklerle icra teşkilatında çağın gereklerine uygun bir dönüşüm gerçekleştirildiğini belirten Tunç, "Özellikle yapay zeka ve otomasyon sistemleriyle iş süreçlerini daha hızlı ve güvenli hale getirdik ve vatandaşlarımızın adalete erişimini kolaylaştırdık." değerlendirmesinde bulundu.
Adalet Bakanı Tunç, "Son 23 yılda adalet hizmetlerinin, modern, sağlam fiziki altyapı ve güçlü insan kaynağıyla desteklenmesi gerektiği anlayışıyla yoğun çalışmalar yürütüyoruz." diye konuştu.
Adalet teşkilatının, adaletin tecellisini sağlayabilmesi için 3 önemli ihtiyacının bulunduğunu kaydeden Tunç, bunların ihtiyaca cevap veren bir mevzuatın bulunması, fiziki kapasitenin arttırılması ve insan kaynağı olduğunu vurguladı. Bakan Tunç, adalet teşkilatına peyderpey olmak üzere toplam 20 bin yeni sözleşmeli personel alımı yapılacağını anımsattı.
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde icra ve iflas sistemi kapsamında ortaya konan hedeflerden birinin de alacaklı ve borçlu arasındaki hassas dengenin gözetilmesi olduğunu dile getiren Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kapsamda yapılabilecek hususlar var, yasal düzenlemeler var. Şu anda yeni bir icra iflas kanunuyla ilgili çalışmamız var. Bilim kurulumuz uzun yıllardır çalışıyordu. Eski Adalet Bakanlarımızdan Prof. Dr. Selçuk Öztek ve bilim kurulu heyeti çalışmalarını sonlandırdı. Taslak görüşlere açılacak. İlgili herkes taslağı değerlendirecek ve görüşler doğrultusunda da taslak son şeklini aldıktan sonra milletvekillerimizin takdirine arz edeceğiz. Eski kanunumuz bir asırdan bu yana uygulanan bir kanun. Bazı konularda yeni gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda değişiklikler gerekiyor."
İcra sistemine ilişkin değer ve tutarı belirli bir miktarın altındaki alacakların takibinde hızlı, ekonomik ve taraf menfaatini gözeten alternatif takip yolu geliştirileceğini vurgulayan Tunç, elektronik dosya sisteminin kullanımının artırılacağını ve icra dairelerindeki derdest fiziki dosyaların UYAP sistemine aktarılmasının sağlanacağını dile getirdi.
Konkordato konusunda da düzenleme ihtiyacı bulunduğuna işaret eden Tunç, "Konkordato kurumunu güven veren ve sürdürülebilir bir ekonomik yapı için etkin bir araç haline getirmeliyiz. Konkordato kurumu ekonomik anlamda zor duruma düşmüş bir şirketi kurtarması açısından önemli ama o şirketten alacaklı olan birçok şirketin de konkordato kurumu nedeniyle zor duruma düşmemesi lazım. Bu noktadaki hassas dengeyi gözeterek yeni düzenleme ihtiyaçları söz konusu. Bu konuyu da değerlendireceğiz." ifadesine yer verdi.
Konuşmanın ardından, kura çekimiyle 400 icra müdürü ve müdür yardımcısının görev yerleri belirlendi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "terör örgütü üyesi 700 kişinin tahliye edileceği" iddiasına ilişkin, "200 kişinin tahliye edildiği, 700 kişinin tahliye edileceği şeklinde birtakım afaki rakamlar veriliyor. Bunlar doğru değil. Anayasa Mahkememizin kararı çerçevesi içerisinde suç ve ceza dengesi ve ceza adaleti bakımından gerçekleştirilen bir husus söz konusu." dedi.
Tunç, Dikmen Hakimevi'nde düzenlenen İcra Müdür ve Müdür Yardımcısı Kura Töreni'nin ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Anayasa Mahkemesinin (AYM) iptal kararı üzerine terör örgütü üyesi 700 kişinin tahliye edileceğine yönelik iddiaların sorulması üzerine Tunç, Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci ve 314'üncü maddelerinde "örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına suç işleyen kişilerin" hem işledikleri suçlardan hem de örgüt üyeliğinden cezalandırılmalarıyla ilgili hükmün bulunduğunu söyledi.
Bu hükmün AYM tarafından iptal edildiğini anımsatan Tunç, iptal kararıyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenleme yapılmadığını belirtti.
Özellikle toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılanlarla ilgili yürütülen adli süreçlerde problemlerle karşılaşıldığına işaret eden Tunç, şöyle devam etti:
"Bir kişi yasa dışı bir gösteri yürüyüşüne katıldığında 2911 sayılı Kanun'a göre bir ceza alıyordu. Ama o yasa dışı gösteriyi düzenleyen örgüt hangi örgüt ise o örgütün üyesi gibi ayrıca bir cezalandırma söz konusuydu. Burada Anayasa Mahkemesi, bir fiilden dolayı her iki suç bakımından ayrı ayrı cezalandırmayı suç ve ceza dengesi bakımından ağır bulduğu gerekçesiyle bir iptal kararı vermişti. Bu iptal kararı doğrultusunda Meclisimizde yeni bir düzenleme yapılmayınca bu şahısların işledikleri suçlardan ceza alacağı ama örgüt üyesi olmadıkları için örgüt üyesi gibi cezalandırılamayacağı gibi bir sonuç ortaya çıktı.
Burada basına intikal eden rakamlar da doğru değil. Burada 200 kişinin tahliye edildiği, 700 kişinin tahliye edileceği şeklinde bir takım afaki rakamlar veriliyor. Bunlar doğru değil. Anayasa Mahkememizin kararı çerçevesi içerisinde suç ve ceza dengesi ve ceza adaleti bakımından gerçekleştirilen bir husus söz konusu. Burada işte '200 kişinin, 700 kişinin PKK üyesi olduğu için tahliye edildiği' gibi bir haber, bu şekilde yansıtılması bir takım yanlış anlamalara sebebiyet veriyor."
"Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin değerlendirmeleri sorulan Tunç, sürecin Türkiye için hayati öneme sahip bir konu olduğunu söyledi.
Tunç, bölücü terör örgütü PKK'nın kendini feshetmesi ve silahları yakmasının önemli olduğuna dikkati çekerek, "Terör örgütünün silah bırakmasıyla ilgili süreç takip ediliyor. Devletimizin ilgili kurumları tam bir koordinasyon içerisinde bu süreç takip ediliyor. TBMM'de de bu konuda bir komisyon kurulması çalışmaları da başladı ve gerekli görüşmeler, partiler arası diyaloglar da devam ediyor. Bu süreç içerisinde hepimizin temennisi çocuklarımızın, milletimizin geleceğe güvenle bakması ve terörden arınmış, huzurlu bir Türkiye'ye kavuşmak." değerlendirmelerinde bulundu.
Şehit ailelerini incitecek, milleti rahatsız edecek hiçbir adımın atılmadığını vurgulayan Tunç, sürecin şeffaf yürütüldüğünü aktardı.
DEM Parti ile Adalet Bakanlığında görüşmeler gerçekleştirdiklerini anımsatan Tunç, dile getirilen hususları değerlendirdiklerini ifade etti.
Bakan Tunç, "Özellikle yargı uygulamaları, idare ve gözlem kurullarının kararlarıyla ilgili birtakım talepler gelmişti. Özellikle uygulamadan kaynaklanan problemler varsa bunların da süreç içerisinde giderilmesiyle ilgili çalışmalar sürüyor. Hasta hükümlü ve tutuklularla ilgili talepler oldu. Bunlarla ilgili yapılabilecekler zaten mevzuatımız çerçevesinde yapılabiliyor ve bu noktadaki süreci hep beraber takip ediyoruz." ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Milletvekili Turhan Çömez'in "Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'a İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden verilen raporun Adli Tıp Kurumu tarafından tahrif edildiği" iddiası sorulan Tunç, "Adli Tıp Kurumunun bu şekilde bir tahrifat yapması kesinlikle söz konusu değil. Böyle bir konuşma külliyen yalan. Bazı kişiler maalesef 'yalancılık hastalığına tutulmuş' diyebiliriz. Bunun tıptaki karşılığını da onlar biliyor." cevabını verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan Çalık'ın tedavisinin İzmir Şehir Hastanesinde sürdüğünü belirten Tunç, şunları kaydetti:
"Serbest bırakılmasıyla ilgili talepler çerçevesinde de özellikle Adli Tıp Kurumuna şehir hastanesinin raporları intikal ettirildi. Kendisi de Adli Tıp tarafından muayene edildi. Tüm hastane belgeleri, hastane raporları değerlendirilerek Adli Tıp birtakım tetkiklerin yapılmasına karar verdi ve bu tetkiklerle ilgili olarak da şu anda İzmir Şehir Hastanesinde yatışı devam ediyor. Bu tetkik ve tedavilerin ardından Adli Tıp yeniden bir rapor düzenleyecek ve bu rapor çerçevesi içerisinde Adli Tıp'ın kararı doğrultusunda da yargı makamları gerekli kararları vereceklerdir."
Bakan Tunç, Mattia Ahmet Minguzzi cinayetiyle ilgili soruşturmada gelinen son aşamanın sorulması üzerine, olay ilişkin yaşları 18'den küçük 4 şüphelinin İstanbul Anadolu Adliyesi 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasının devam ettiğini belirtti.
Minguzzi ailesinin tehdit edilmesi ve mezarların tahrip edilmesiyle ilgili olanlar hakkında da yargı mercilerince hüküm verildiğini ve çeşitli sürelerde hapis cezası aldıklarını anımsatan Tunç, Minguzzi ailesinin ceza adaleti sistemine ilişkin birtakım önerilerinin olduğunu dile getirdi.
Ceza adaleti sistemine ilişkin caydırıcılık konusunda düzenlemeler yapıldığına işaret eden Tunç, şöyle devam etti:
"Bu önerilerle İstanbul Milletvekilimiz Tuğba Turgut Hanımefendi de yakından ilgilendi. Onlarla beraber de bir çalışmamız oldu. Burada özellikle çocuk yaşta, gerek suç mağduru olabilir, gerekse suça sürüklenen çocuk olabilir, bu noktada çocukların ceza adaleti sistemi bakımından hem caydırıcılık bakımından hem de suç mağduru çocukların özellikle suça maruz kaldıklarında, bu maruz bırakanların etkin bir soruşturmaya tabi tutulması bakımından soruşturma, kovuşturma ve infaz aşamasında yapılabileceklerle ilgili değerlendirmelerimiz oldu. Ceza Kanunumuza göre 12 yaşın altında ceza sorumluluğu yok. 12-15 yaş arası adli tıp raporuyla beraber sorumluluk oluyor ve cezada indirim söz konusu oluyor. 15-18 yaş arası yine rapor ve cezada belli bir indirim var. Bunların hepsi tabii ki yeniden değerlendirilebilecek konular."
Çocukların korunmasının çok önemli olduğuna işaret eden Tunç, "Özellikle çocukların suçtan korunması, çünkü çocuklar çevresindeki tehlikelere karşı en savunmasız kişiler. O nedenle devletin de ailelerin de bu noktada yapacağı çalışmalar var. Bu konuda özellikle Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da özellikle yasal düzenleme ihtiyacında birtakım talimatları oldu. Bu noktadaki çalışmalarımız devam ediyor. Önümüzdeki günlerde de milletvekillerimizin takdirlerine çocuk yargılamalarıyla ilgili yeni bir yargı paketini milletvekillerimizin takdirlerine arz edeceğiz." diye konuştu.
Bakan Tunç, üniversite öğrencisi Ayşe Tokyaz cinayetine ilişkin soru üzerine, kadına şiddetin kırmızı çizgileri olduğunu, daha önce bu konuda yasal düzenlemeler yapıldığını vurguladı.
Tokyaz cinayetine ilişkin soruşturmaya dair bilgi veren Tunç, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Tabii soruşturmaların etkin bir şekilde yapılması önemli. Ayşe Tokyaz cinayetiyle ilgili olarak 7 kişi, şu anda tutuklu, bir kişi firari. Kasten öldürme suçundan tutuklandılar. Orada soruşturma devam ediyor ve etkin bir şekilde devam edecek. Bu cinayetin sorumluları yargımız tarafından hak ettikleri cezaya çarptırılacaklar. Tabii öncesinde Diyarbakır'da işlenen bir cinayetle ilgili de bu şahıs şüpheliydi ve onunla ilgili de dava süreci devam ediyor. Orada da bir tutuklama kararı verilmiş durumda. Hem Diyarbakır soruşturması, hem İstanbul'daki olay sonrası soruşturma, Diyarbakır'daki davaya dönüştü, iddianame düzenlendi. Orada dava devam ediyor. İstanbul'daki de yakın zamanda soruşturma tamamlandığında dava sürecini hep beraber takip edeceğiz arkadaşlar."