Bakımsızlık tezgahları bitirdi

İzmir’in en eski semti Kadifekale’de surlar içinde kadınlar, ürettikleriyle yoksulluğu yenmeye çalışıyor. Ancak Kadifekale’deki bakımsızlık ve ön yargılar kadınların mücadelesine gölge düşürüyor. Bu nedenle şimdilerde sadece 3 tezgah kaldı


  • Oluşturulma Tarihi : 07.08.2018 07:17
  • Güncelleme Tarihi : 07.08.2018 07:17
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Bakımsızlık tezgahları bitirdi

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Erkek egemen anlayışın hüküm sürdüğü çalışma yaşamında, Kadifekale’deki kadınlar görünmeyen ev içi emeklerinin yanında, ikinci bir işte çalışarak yaşamlarını kazanıyor. Kurdukları seyyar halı tezgahıyla seccade, kilim, çanta ve heybe dokuyarak ekonomik özgürlüklerini sağlamaya çalışan kadınlar aynı zamanda tandır ekmeği de yapıyor. Fakat bu mücadelenin karşılığı 4 yıl önce alınıyordu. 8 tezgahla başlayan 16 yıllık gelenek şimdilerde ise 3 tezgahla devam ettiriliyor. Her ne kadar kültürlerini yaşatmak için çalışsalar da Kadifekale’ye hiç kimsenin uğramadığını dile getiren kadınlar, bazen hiç satış yapmadan evlerine döndüklerini söyledi. Bunun yanında eskisi gibi turist gelmediğini de kaydeden kadınlar, “Bundan 4 yıl öncesine kadar turist geliyordu. Ancak artık kimse buraya gelmiyor. Biz buna rağmen her gün burada tezgah açmaya ve dokuma yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Kadınlar her ne kadar pes etmeyeceklerini vurgulasalar da; kale içindeki bakımsızlık ve yeterli güvenlik önleminin olmaması, Kadifekale insanına duyulan ön yargılar, evsizlerin ve tinercilerin kaleyi mesken bellemesi geleneğin sürdürülmesini güç kılıyor.
TURİSTLER İÇİN DİL ÖĞRENDİLER
Kadifekaleli kadınların çoğu Mardin’deki ninesinden, annesinden öğrendiği kilimi dokuyarak, sokakların griliğini renklendiriyor. Fabrikalaşmaya inat el emeğini savunan kadınların tezgaha serdikleri boncuklar, tespihler, çantalar ve heybeler dokuma müzesini andırıyor. Günde ortalama 8 saat çalışarak, bir kilimi 25 gün, bir seccadeyi ise 5 günde dokuduklarını anlatan kadınlar, seccadeyi 100 TL’den kilimi ise 400- 600 TL’den satıyor. Çoğu okuma yazma bilmeyen Mardinli kadınların, turistlere dokuduğu ürünleri satmak için kendi çabalarıyla İngilizce, Yunanca, İtalyanca kelimeler öğrendikleri de dikkat çekti.
“BÖYLE KALE Mİ OLUR?”
16 yıl kale içinde üretimde bulunan, Türkçe konuşmakta dahi zorlanırken sırf ekmek parası için yabancı dil öğrenmeye çalışan kadınlar, artık ne yazık ki tüm bu çabaların karşılığını alamıyor. Her ne kadar kültürlerini yaşatmaya devam etmek için çalışsalar da Kadifekale’ye hiç kimsenin uğramadığını dile getiren Nuran Tekin, bazen hiç satış yapmadan evlerine döndüklerini söyledi. Bunun yanında eskisi gibi turist gelmediğini de kaydeden Tekin, “Bundan 3 yıl öncesine kadar turist geliyordu. Ancak artık kimse buraya gelmiyor. Dışarıdan kaleye benziyor ama içi kale değil. Böyle kale mi olur? Hiç kalede düğün yapılır mı? Gelip burada düğün yapıyorlar. Yeşillikte yok, her yer çalı çırpı. Kalenin alt tarafında evler var. Kafasına göre herkes çıkıp giriyor. Ne tel örgü var ne bir duvar. Girişte de güvenlik önlemi yok. Evsizi, tinercisi boy geziyor. Kız kaçırıp buraya getiriyorlar, kızın ağabeyleri kaleye gelip kavga çıkarıyor. Çocuk babasına bakmıyor, baba yaşlı haliyle gelip burada dileniyor, dilendiği için de oğlu gelip dövüyor. Kadifekale insanını kötü biliyorlar. Korkudan dolayı da kimse gelmiyor. İlk başladığımızda 8 tezgahtık, şimdi ise 3 kaldık. Tandır yapan da kalmadı. Saat oldu akşam 4 biz hala ürün satamadık. Mal elimizde kalıyor. 4 yıl önce her şey çok güzeldi. Turistler yağıyordu resmen. Fakat biz bunlara rağmen her gün burada tezgah açmaya ve dokuma yapmaya devam edeceğiz” dedi.
REHBERLER KOMİSYON İSTİYOR!
Dokuduğu ürünlerden elde ettiği gelirin, harcadığı emeğe denk gelmediğini vurgulayan Hazime Aydın ise aynı ürünlerin Kemeraltı Çarşısı’nda iki, üç katı fiyatına satıldığını belirtti. Aydın, çalıştığı işten dolayı ayakları ve kollarının sürekli ağrıdığını, kış aylarında ise ellerinin soğuktan dolayı uyuştuğunu söyledi. İzmir’e gelen turistlere rehberlik yapan kişilerin, kendilerinden komisyon almadıkları için el emeği ürünlerini kötülediklerini ifade eden Aydın, turistlere dokuduğu ürünleri satmak için kendi çabasıyla İngilizce, Yunanca, İtalyanca ve Türkçe kelimeler öğrendiğini kaydetti. Kadınlara fırsat verilmesi durumunda, kadınların birçok şeyi gerçekleştirebileceğinin altını çizen Aydın, “Ne yazık ki babam beni okutmadı, bundan dolayı hakkımızı arayamadık geride kaldık. Okuma yazmayı ilkokula giden çocuklarımın ders kitaplarından öğrendim. Okusaydım eğer, birçok şey yapardım” dedi.
BELEDİYE TANDIRLARI YIKTI
Nusule Yılmaz da, Mardin’deki köylerinden göç ederek, 10 yıl boyunca tandırda ekmek pişirenler arasında. Ancak Büyükşehir Belediyesi’nin ekmek teknesi olan tandırları kalenin görüntüsünü bozduğunu ileri sürerek yıkması sonucu geçim kaynağı da yok oldu. Yılmaz, kimi zaman evinin bahçesine kurduğu tandır ile ekmek yapıp satıyor kimi zaman da sur içerisine gelip halı dokuyor. Tandırda pişireceği ekmek için yoğurduğu hamur ve yaktığı ateşten dolayı birçok zorluk yaşadığını dile getiren Yılmaz, “Hamur yaptığımda ellerim ve ayaklarım ağrıyor. Tandırdaki ateşten dolayı gözlerim ağrıyor, dumandan dolayı nefes darlığı çekiyorum. Sonra doktora gidip bir avuç dolusu parayla da ilaç alıyorum. Ben bu işten memnun değilim, ama mecburum” ifadesini kullandı. Yılmaz, yaşının 53 olduğunu ancak çalıştığı işte yıprandığı için insanların kendisine ‘Pire’ (Nine) diye seslendiğini kaydetti.

Haber Merkezi