Sayfa Yükleniyor...
Gönüllü Meteorolog Alper Zeybek, son zamanlarda Türkiye’de yaşanan sel, kum fırtınası, hortum gibi ekstrem hava olaylarını değerlendirerek önemli uyarılarda bulundu
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Son zamanlarda yaşanan iklim olayları ve doğal afetlerdeki artışlar iklim değişikliğinin ülkemizde daha net bir şekilde hissedilmesine sebep oluyor. İklim bilimciler uzun yıllardır yaptıkları açıklamalarla insanları uyarsalar da ne yazık ki söylenenler dikkate alınmıyor; ağaçlar ve ormanlık alanlar katledilmeye, sular gereksiz yere harcanmaya devam ediyor. Bu kötü gidişata dur denilmediği için de ekstrem hava olayları Türkiye üzerinde etkisini yoğun bir şekilde göstererek Karasal İklim’den Tropikal İklime geçildiğini işaret ediyor. Gönüllü Meteorolog Alper Zeybek, 2008-2009 sonbahar-kış sezonundan itibaren Gönüllü Meteoroloji ile hava tahmini yaparak ilgilendiğini belirterek gözlemlerini gazetemiz aracılığı ile okurlarımıza aktardı.
MEVSİMLERİ ESKİSİ GİBİ YAŞAMIYORUZ
Deprem ve hava durumları arasındaki ilişkiye dair merakının 2-3 sene önce Deprem Tahmin Uzmanı Kadir Sütçü ile internet üzerinden sorduğu bir soru üzerine başladığını bildiren Alper Zeybek, “Kadir Sütçü sayesinde hava tahminlerindeki tutarsızlıkların neden kaynaklandığını düşünürken depremlerin önemli rol oynadığını anlamış oldum. Hava tahminine dair ilk ilgim 3-4 Kasım 1995 gecesi Kaşıyaka-Çiğli sel felaketini yaşadığımız Yamanlar deresinin taşması ile 3-4 saat gibi kısa sürede metrekareye 105 kg yağış, anlık rüzgar hızının 150 km/sa ulaştığı, açıklarda dalga boyunun 10 m’ye vardığı ve maalesef 65 vatandaşımızın öldüğü felaket ile başladı. Bu olay, meteorolojik afetler için erken ikaz ve ihbarın ne kadar önemli ve hayati olduğunu anladığım müessif (kötü) bir hadisedir” dedi. Türkiye’de son yıllarda mevsimleri eskisi gibi yaşayamadığımıza dikkat çeken Zeybek, “Dikkat edilirse sonbahar ve ilkbahar mevsimleri belirginliğini kaybetti. Yaz ayları çok uzadı ve son derece kurak ve sıcak geçiyor. Nisan ayında bereketli yağışları göremiyoruz bu yağışlar mayıs-haziran aylarına kaydı ki tarımsal açıdan mahsulün doluya karşı hassas olduğu bir dönemdir bu. Kış aylarında da eskisi gibi Orta Akdeniz ve Balkanlar üzerinden gelen cephesel yağışların sayısı azaldı. Kış aylarında kar yağışları azaldı. Yurdumuzda kuvvetli soğuklara ve zaman zaman kar yağışlarına sebep olan Sibirya yüksek basınç alanı da ülkemize pek inmiyor artık. Kar ve yağmur şeklindeki yağışlar azalınca taban suyu seviyesi azaldı. Bu da özellikle Konya Ovası gibi bölgelerimizden başlayarak su kullanımının da artmasıyla obruklaşma dediğimiz duruma sebep oluyor kanaatindeyim” ifadelerine yer verdi.
BARAJLARDAKİ DOLULUK ALARM VERİYOR
2019-2020 sonbahar kış sezonu dair gözlemlerini de aktaran Alper Zeybek, “Özellikle batı bölgelerimizde sonbahar ve kış sezonu kurak ve az karlı geçince, mayıs ile başlayan sıcaklar eylül ayına da uzanınca barajlarımızda doluluk oranlarının alarm vermeye başladığı gözüküyor. Depremsellik de önemli tabi. Eğer depremler normalinden az olursa maalesef ısınma artıyor. Deprem Tahmin Uzmanı Kadir Sütçü’nün belirttiği üzere depremler dünyada ve ülkemizde normal sayılarının altında meydana geldiğinde küresel ısınma, normal ve üzerinde ise küresel soğumaya yol açıyor. Bunun sebebi çok uzun ve kurak sıcak geçen yaz ayları boyunca yüzey sıcaklarının artması. Toprak çok kurudu. Eylül ayı ile beraber atmosferin üst seviyelerinde serin hava geçişi başlaması ile beraber yer seviyesi ile üst atmosfer arasındaki kararsızlık artışa geçti. Bu durumda ani ekstrem hava olayları görülüyor. Yer seviyesi dün çok fazla ısınmıştı +35 C ‘lere kadar. Ankara’da ve atmosferin üst seviyesinde ani serin hava geçişi, kararsızlık ve konvektif hava hareketini arttırarak görülmedik bir kum fırtınası ve akabinde sağanak yağışlara yol açmış oldu” açıklamasında bulundu.
Zeybek sözlerine şu şekilde devam etti: “İleriki yıllarda eğer ısınma trendi devam ederse, baharlar belirsizleşmeye devam eder, kış aylarında yağmur ve kar şeklinde yağışlar azalırsa, mayıs-haziran gibi aylara da bahar yağışları kaymaya devam ederse deniz suyu sıcaklarındaki artışın da devam etmesi ile zannediyorum yaz aylarından sonbahar aylarına geçişte 2018 sonbaharında kıl payı atlattığımız ve ülkemizi değil Yunanistan’ı vuran Medicane yani Akdeniz tropikal siklonlarını daha sık görmeye başlayacağız gibi, Karadeniz’de bu yaz gördüğümüz deniz suyundaki aşırı ısınma ve kuzeyden inen serin hava ile çok kısa sürelerde görülen aşırı yağışları vb daha fazla gözlemleyebiliriz. Tabi bu konu asıl olarak atmosferi anlık değerlendirmekten çok uzun vadeli meteorolojik modelleme yapabilen klimatologların cevaplaması gereken bir soru. Ancak benim muhtemel beklentilerim bu yönde.”
KURU TARIM YAYGINLAŞABİLİR
Zeybek, yağışların artması için bolca ağaç dikilmesi gerektiğini de söyleyerek “Kuraklığın devamı halinde barajlarımızdaki su miktarı yetersiz kalırsa özellikle denize kıyısı olan şehirlerimizde deniz suyundan şebeke suyu elde etmek için arıtma tesisleri kurulması düşünülebilir. Konya ovası gibi kurak ve taban suyu seviyesinin azaldığı bölgelerde kuru tarım yaygınlaştırılabilir. Su tasarrufu konusunda daha dikkatli olmamız gereken bir döneme girdik gibi gözüküyor. Kuraklığa daha dirençli tohumları ekebiliriz mahsul olarak. Ülkemizdeki ısınma trendini azaltabilmek için bolca ağaçlandırma çalışmaları yapmalıyız. Maalesef bu yaz anormal derecede fazla orman yangını vuku buldu. Orman varlığımızın azalması ülkemizde ortalama sıcaklıkları arttırıyor, yağışları azaltıyor. Bolca ağaç dikmeliyiz, su kaynaklarımızı temiz tutarak korumalıyız” dedi.
Haber Merkezi