- Gündem
- 13.05.2025 09:58
Öğrencilerin yaşadığı barınma krizinin gölgesinde, ‘Buca Cezaevi’ alanının nasıl planlanacağına dair süren tartışmalara ayrı bir pencere açan Eğitim-Sen İzmir Üniversiteler Şube Başkanı Akıncı, “Alanın öğrenci yurdu olarak değerlendirilmesi en iyi seçenek” dedi
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Türkiye’de pek çok öğrenci, artan ev kiraları ve özel yurt ücretlerinin yanı sıra öğrenci sayısına göre yetersiz kalan devlet yurtları sebebiyle barınma problemi yaşıyor. Bir şekilde barınma gibi en temel ihtiyaçlarından birini karşılayabilenler ise ya beslenme ya da sosyal faaliyet giderlerinden kısmak zorunda kalıyor. Öğrenim hakkına erişime darbe vuran mevcut tabloyu değerlendiren Eğitim-Sen İzmir Üniversiteler Şube Başkanı Ümit Akıncı, kentte öğrenci sayısının 143 bin 500, devlet yurdu kapasitesinin ise 16 bin olmasını “Yurt kapasitesi sorunu aynı odaya daha fazla ranza koymakla çözülemez” sözleriyle eleştirdi. Öğrencilerin yaşadığı barınma krizinin gölgesinde, yıkımı tamamlanan ‘Buca Cezaevi’ alanının nasıl planlanacağına dair süren tartışmalara da ayrı bir pencere açan Akıncı, “Alanın öğrenci yurdu olarak değerlendirilmesi görünen en iyi seçenek. Kentteki barınma sorununu tamamıyla çözemeyecek olsa da önemli bir adım olacaktır” önerisinde bulundu.
ÖĞRENCİ BESLENMESİNDEN KISIYOR
Üniversite öğrencilerinin başta barınma krizi olmak üzere yaşadığı sorunlara dikkat çelen Akıncı, “Mevcut ekonomik tablo öğrencilerin yükseköğretim kurumlarında öğrenim hayatlarına devam etmelerini engelleyecek boyutlara ulaştı. Başta barınma ihtiyacı olmak üzere, beslenme, diğer öğrenim giderleri, sosyal faaliyet gibi ihtiyaçlar bu şartlar altında çoğunluk için karşılanabilir olmaktan bir hayli uzak. Hal böyle olunca öğrenciler nitelikli bir yükseköğretime ulaşamıyor diyebiliriz. Her ilde bir üniversite olduğu söylenecektir ancak çoğu üniversitenin gerekli altyapıdan ve öğretim kadrosundan mahrum olduğu herkesin malumu. Zaten bu nedenle hala öğrencilerin büyük bir kısmı görece büyük illerdeki üniversiteleri tercih etmek durumunda kalıyor. Bir şekilde en temel ihtiyaçlarını karşılayabilen kesim de, öğrenim hayatını gereği gibi geçiremiyor. Hali hazırdaki ekonomik tabloda, ya öğreniminden ya beslenmesinden ya da sosyal faaliyetlerinden kısmak zorunda kalıyor” dedi.
ÖĞRENİM HAKKINA DARBE
Barınma sorununun son dönemde daha da görünür durumda olduğunun altını çizen Akıncı, “Yetersiz devlet yurdu kapasiteleri sorunu, aynı odaya daha fazla ranza koymakla çözülemez. Özel yurtlara yönelmek zorunda kalan öğrenciler burada da kapasite sorunu ile karşı karşıya. Özel yurtlardaki yüksek barınma bedelleri ve zaman zaman karşımıza çıkan denetimsizlik gibi sorunlar bu seçeneği de ‘makul bir seçenek’ olmaktan uzaklaştırıyor. Geriye kalan ev kiralama seçeneği de, son dönem artan kiralar nedeniyle yanına yaklaşılabilir bir çözüm değil. En temel ihtiyaç olan barınma ihtiyacının karşılanamıyor oluşu en başta öğrencilerin öğrenim hakkına erişimini engelliyor. Devlet yurtlarında kendisine yer bulabilmiş öğrenciler de yetersiz beslenme, yetersiz altyapı gibi nedenlerle nitelikli bir öğrenim hayatı sürdüremiyor. Barınma ihtiyacı basitçe geceleri uyumaya indirgenemez. Yeterli ve nitelikli çalışma alanı, nitelikli ve herkesçe ulaşılabilir beslenme, yeterli sosyal faaliyet alanları gibi imkanlar olmaksızın barınma ihtiyacının karşılandığından bahsedilemez” ifadelerini kullandı.
143 BİN ÖĞRENCİYE 16 BİN YURT KAPASİTESİ
Kentteki devlet yurtlarının kapasitesinin yeterli olmadığını kaydeden Akıncı, “Elbette bu yetersizlik diğer büyük illerde de mevcut. Gençlik ve Spor Bakanlığının Ağustos 2022’de yaptığı açıklamaya göre; Türkiye genelinde 800 bin kapasite mevcut. Bu kapasitenin yaklaşık 16 binlik kısmı İzmir’de. İzmir’deki devlet üniversitelerinin önlisans ve lisans öğrenci sayıları yaklaşık olarak Dokuz Eylül Üniversitesi 57 bin, Ege Üniversitesi 50 bin, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi 15 bin, İzmir Demokrasi Üniversitesi 10 bin, İzmir Bakırçay Üniversitesi 6 bin 500 ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 5 bin civarında. Yani toplam 143 bin 500 gibi bir sayı var elimizde. Yaklaşık 21 bin civarında da lisansüstü öğrenci mevcut İzmir’de. İzmir üç büyük ilden biri ve il dışından gelen öğrencilerin sayısı bir hayli fazla. Sonuç ortada, 143 bin 500 öğrenciye karşılık 16 bin devlet yurt kapasitesi!” vurgusu yaptı.
Akıncı, özel yurtlara ilişkin ise şunları söyledi: “Sayıları 44 olan özel yurtlar için de yaklaşık 12 bin yatak kapasitesinden bahsediliyor. Özel yurtlarda, devlet yurtlarına göre daha yüksek barınma/beslenme bedelleri talep ediliyor. Yazık ki özel yurtların bir kısmı yeteri kadar denetlenmediği için, nitelikli bir barınma hizmeti sunup sunmadıkları noktasında soru işaretleri mevcut.”
TARTIŞMALI ALAN İÇİN YURT ÖNERİSİ
Öğrencilerin yaşadığı barınma krizinin gölgesinde, yıkımı tamamlanan Buca Cezaevi alanının nasıl planlanacağına dair süren tartışmalara da ayrı bir pencere açan Akıncı, “Buca Cezaevi alanının öğrenci yurdu olarak değerlendirilmesi görünen en iyi seçenek. İzmir’deki en yüksek öğrenci sayısına sahip Dokuz Eylül Üniversitesi’nin öğrenci kapasitesinin önemli bir kısmı Buca’da. Yıkılan Buca Cezaevi alanına devlet yurdu inşa edilmesi, İzmir’deki barınma sorununu tamamıyla çözemeyecek olsa da önemli bir adım olacaktır. Üniversite öğrencilerinin barınma hizmeti, kamusal bir hizmet olan yükseköğretimin ayrılmaz bir parçasıdır. Piyasanın insafına terk edilemez. Doğrudan kamusal kaynaklardan çözülmeli ve kamusal bir hizmet olma niteliği göz ardı edilmeksizin sunulmalıdır. Bu nedenle acilen Kredi Yurtlar Kurumu bünyesindeki yurtlarda kapasite artırılmalı, nitelik yükseltilmelidir” açıklamasını yaptı.