Barışı katledenleri asla unutmayacağız

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Srebrenitsa’da Potoçari mezarlığında düzenlenen soykırım töreninde “20’inci Yüzyıl’da Avrupa’nın ortasında barışı katledenleri asla unutmayacağız” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 13.07.2022 07:49
  • Güncelleme Tarihi : 13.07.2022 07:49
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Barışı katledenleri asla unutmayacağız haberinin görseli

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN/BOSNA HERSEK

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Bosna-Hersek temaslarının ikinci gününde İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen ve 8 bin 372 kişinin Sırp güçlerince katledildiği Srebrenitsa Soykırımı’nın 27’nci anma yılı etkinliklerine katıldı. Sabah erken saatlerde İzmir heyetiyle birlikte Potoçari’ye giden Başkan Soyer, savaş sırasında 25 bin Boşnak’ın canlarını kurtarmak için sığındığı eski akü fabrikasına gelerek buradaki anı defterini imzaladı. Soyer, soykırımın 27’inci yılı anısına deftere şu cümleleri yazdı: “Ekmek kadar, su kadar, nefes kadar barışa muhtacız. Barış, yaşam kaynağımız. Barış tesadüfen gelmez. Barış için sevmeye, yetinmeye, birbirimize güvenmeye, bir de barışı elimizden alanları unutmamaya ihtiyacımız var. 20’nci yüzyılda Avrupa’nın ortasında barışı katledenleri asla unutmayacağız. Barışı mutlaka güçlendireceğiz. Faşizme karşı el ele omuz omuza duracağız. Barış için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Bugün burada tüm İzmir halkının vicdanını temsilen ve 11 Temmuz 1995’te hayatlarını kaybedenlerin anısının huzurunda saygıyla eğilerek aziz hatıralarını yad ediyoruz.”      

ANITA BEYAZ ZAMBAK BIRAKTI

Soyer, anı defterinin ardından eski akü fabrikasında kurulan Dr. Paul Lowe’nin “Kuşatma”, yazar Nermina Memić’in “Uyarı” ve küratörler Azir Osmanović, Elma Hašimbegović, Elma Hodžić’in “(Asla) Geçmemiş Olanların İzinde” adlı sergisini gezdi. Serginin ardından heyet birçok ülkeden temsilcinin katıldığı resmi anma törenine katıldı. Resmi törenin ardından Potoçari Anıt Mezarlığı’na geçerek Srebrenitsa anıtına beyaz zambak bırakan Soyer, soykırımda hayatını kaybedenler için dua ederek cenaze törenine katıldı. Törende, 27 yıl önce katledilmesine karşın kimliği bu yıl tespit edilen 50 kişi için cenaze namazı kılındı. Cenaze namazının ardından isimleri okunan 50 kişi toprağa verildi.

ÇETNİKLERİN FOTOĞRAFLARINI ASTILAR

Soykırımı anma gününde de Sırplar ellerinden geldiğince Srebrenitsa’ya ulaşmak isteyenler için zorluk çıkardı. İzmir kafilesinin Saray Bosna’dan Srebrenitsa’ya yolculuğu sırasında Sırp polisler sürekli güzergah değişikliği yaparak kafilenin tören alanına zamanında ulaşmasını engellemeye çalıştı. 3 saat süren yolculuk süresi 4 saate kadar çıktı. Srebrenitsa, Bosna-Hersek Federasyonu’nun içinde yer alan Sırp Özerk Bölgesi’nin sınırları içinde kaldığı için bölgede yaşayan Sırplar provakosyon amaçlı evlerine Sırbistan bayrakları astı. Evlerinin önlerine Srebrenitsa anmasına giden kafileleri provake etmek için Bosna Savaşı’nda katliam yapan Sırp çetniklerin fotoğraflarını astıkları da görüldü. Bosna Hersek’in farklı bölgelerinde Müslüman Boşnaklara yönelik katliam, işkence ve sistematik tecavüzler gerçekleştiren Çetnikler, Bosna’daki savaşta on binlerce insanın ölmesine, binlerce kadının tecavüze uğramasına, milyonlarca insanın evini terk etmesine neden olmuştu.

“İNSANIN TÜYLERİ DİKEN DİKEN OLUYOR”
Anma etkinliğinde Potoçari’de bulunan İzmirli Sibel Ayaslan ve eşi Bosnalı Senahid Sulliç İzmir basınına açıklamalarda bulundu. Eşinin ailesinden birçok kişiyi kaybettiğini belirten Sibel Ayaslan, “Eşim duygusal olarak çok yoğun ve üzgün olduğu için bu konuda konuşamıyor, ailesinden çok kişiyi kaybettiği için çok üzgün. Aile de dün, bugün ağladılar, ben de üzülüyorum. Burada artık yaşayamıyor, Almanya’da emekli olduğu zaman Türkiye’de yaşamak istiyor. Çünkü ben de gezdiğim zaman görüyorum. Küçük küçük mezarlar var. Nereye baksam insanın tüyleri diken diken oluyor. Eşim çok fazla yakınını kaybetti, o çok üzgün. Ben ilk defa geldim ama çok kötü” dedi.

“ÖZGÜRLÜĞE KAVUŞMAK İÇİN”
Her yıl düzenlenen ve soykırıma kurban giden vatandaşların anılması amaçlanan Marş Mira’ya (Barış Yürüyüşü) katılan 62 yaşındaki Türk vatandaşı Yusuf Ahmet Kulca da basın mensuplarına yürüyüş ile bilgi vererek şunları dile getirdi: “Marş Mira yürüyüşü canını kurtarmak isteyen kişilerin, güvenli bölgeye doğru gittikleri bir yol. Bu dağlardan, derelerden, tepelerden özgürlüğe kavuşmak için yürüdüğü bir yol. Biz de tam tersini yürüyoruz. Özgürlüklerine kavuştukları yerden zulme uğradıkları buraya gelene kadar yürüyoruz. Toplam 110 kilometre civarında, günde ortalama 27-28 kilometre yürüyoruz. Gerçekten çok zor bir yürüyüş. Soykırım bir insanlık suçu, bunun unutulmamasından yanayız. Bunun ırkı, dini yok. Ben ilk defa katıldım, 27 yıldır katılmak istiyordum. Yürüyüşte uçurumdan düştüm. Ayın 8’inde başlıyor, ayın 10’unda bitti bu sene, gündüz yürüyoruz gece yürümüyoruz. Sabah 8’de başlıyor 9-10 saat yürüyoruz. Çok zor bir yürüyüş, İnsanların kaçış rotası bu. Onların neler yaşadıklarını yaşadık. Mayınlı bölgelerden geçtik. Herkesin Marş Mira yürüyüşünü denemesi gerekiyor.”