Başka bir sabun mümkün

Kıyıları örümcek ağı gibi saran balık çiftlikleri, taş ocakları ve RES yatırımlarının saldırısı altındaki Karaburun’da miras niteliğinde varlıkların korunması için çabalayan iki girişimci, ekolojik sabun imalatına başladı


  • Oluşturulma Tarihi : 11.10.2018 08:11
  • Güncelleme Tarihi : 11.10.2018 08:11
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Başka bir sabun mümkün haberinin görseli
Başka bir sabun mümkün haberinin görseli

E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
“Üretmek için yeryüzünü yok etmemize gerek yok. Karşı tepedeki keçi ağılına yürümek, maki bitki örtüsünün şifalı bitkilerinden ihtiyaç kadarını özenle toplamak, civardaki zeytin bahçelerinin yağlarını kullanmak çok zor değil. Ucunda ölüm yok, sonunda hayat var.” Binlerce yıllık birikimin mirası olan doğal yapısı, nadir ekosistemi, zengin biyolojik çeşitliliği ile eşsiz kırsal yaşam örneklerinden birisi olan Karaburun; kıyıları örümcek ağı gibi saran balık çiftlikleri, taş ocakları ve her köşeye oturtulan RES yatırımlarının saldırısı altında. Yöre halkı bir yandan tüm bunlarla mücadele ederken bir yandan da miras niteliğinde varlıkların ve yarımadanın kadim kültürünün sürdürülebilmesi için çabalıyor. Karaburun’da bulunan 300 metre rakımlı Sarpıncık, Türkiye’nin en batısında yer alan bir köy. Genç nüfus, iş olanaklarının kısıtlılığı ve yaşam alanlarının kuşatılması nedeniyle sürekli olarak büyük şehirlere göç ettiğinden köyde yalnızca 110 kişi yaşıyor. Sarpıncık ve çevre köyleri kalkındırmaya destek olmak amacıyla 2012 yılında İzmir Kalkınma Ajansı, Sarpıncık Köyü’nde bir sabun atölyesi açıldı. Atölye, yöre halkına yeni bir kazanç kapısı açsa da zaman içerisinde üretim durdu ve atıl hale geldi.



SABUNLA KALKINMA ATAĞI
Aykut Uçar ve Özge Yılmaz, iki genç girişimci. Biri iktisat mezunu diğeri ise kendi alanında uzman bir mali müşavir. Katkı verdikleri bazı projeler vesilesiyle İzmir kırsalındaki pek çok ilçede kırsal kalkınma odaklı araştırmalar yaptılar. Zeytince Derneği çatısı altında Karaburun’da çeşitli projeler yürüttüler ve Zeytin Okulu’nun kurucuları arasında yer aldılar. “Başka bir dünya mümkün” anlayışından hareketle ekolojik bir üretim modeli yarattılar. Sarpıncık’ta atıl halde bulunan sabun atölyesini belediyeden kiralayıp, 5 bin adet üretim kapasiteli atölyeyi yeniden işler hale getirdiler. Şimdi, Karaburun’un kaliteli zeytinyağları, Mimas Dağı’nın eteklerinde özgürce dolaşan kültür mirası keçilerin sütü ve bölgede yetişen bitkilerden çıkarılan yağların katkılarıyla; ekolojik ayakizi düşük, herhangi bir kimyasal içerik barındırmayan Mimas Sabunları’nı üretiyorlar. Üretimin her aşamasında köy halkıyla birlikte hareket ederek kırsal kalkınmaya da destek oluyorlar. Hedefleri, Karaburun’un balık çiftlikleri, taş ocakları ve RES’lerle değil keçi sütü sabunları ile anılması.



KARABURUN’A İLK ADIM
29 yaşındaki Aykut Uçar, İzmir doğumlu. Ege Üniversitesi İktisat Bölümü’nde lisans eğitimimi tamamladı ve lisansüstü eğitimini Bölgesel Kalkınma İktisadı üzerine sürdürüyor. Katkı verdiği bazı projeler vesilesiyle İzmir kırsalındaki pek çok ilçede kırsal kalkınma odaklı çalışma ve araştırma yapma fırsatına erişti. Doğayı, insanı, iktisadı anlamak için girdiği bir dost meclisinden Zeytince Derneği’nin kuruluş hikayesinin bir parçası olarak çıktı. Uçar, Karaburun’u tanıma ve sevdalanma öyküsünden şöyle bahsetti: “Ekolojik yaşam pratikleri konusuna merak duyan ve çoğunluğu akademisyenlerden oluşan bir grup tarafından 31 Aralık 2013 tarihinde Zeytince Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’ni kurduk. Derneğin temel amaçlarından biri, doğayı daha iyi kavramak ve doğayla uyumlu ekolojik yaşam pratiklerini hayata geçirmekti. İzmir Büyükşehir ve Karaburun belediyelerinin desteğiyle hayata geçirdiğimiz Zeytin Okulu, zeytin ve zeytin ürünleri başta olmak üzere bölgedeki doğal ve kültürel varlığın korunmasına, zenginleşmesine ve tanıtımına katkı koyarak, istihdamı artırdı. Zeytin Okulu, Efes-Mimas Kültür Rotası üzerinde, bu rotanın ziyaretçileri, yürüyüşçüleri ve bisikletçileri için bir uğrak noktası olmanın yanında, zeytin ve zeytin ürünleri başta olmak üzere doğal, kültürel ve endüstriyel varlıkların korunmasını ve bölgede bu varlıklara dayalı istihdam ve gelir yaratılmasını amaçlayan bir eğitim ve dayanışma merkezi olarak faaliyet gösteriyor.”



BELEDİYEDEN KİRALADIK
Aslen mali müşavir olan Özge Yılmaz ile Zeytince Derneği’nde tanıştıktan sonra kırsal kalkınma alanında üretime karar verdiklerini dile getiren Uçar, “İkimiz de bölgede yaşayan insanlar değildik. Dernek çalışmaları sayesinde Karaburun’a sevgi besleyen insanlardık. Ama yaklaşık 5 yıl kaldıktan sonra Karaburun’un hangi köşesini öğrendik. Zamanla burada bir hayat kurma ve Karaburun’un mevcut değerine katkıda bulunma fikri cazip gelmeye başladı. Köyde atıl durumda bir sabun atölyesi vardı. Hem göçü önleyebilmek hem de kadın istihdamını artırabilmek için 2012 yılında faaliyet göstermiş. Kadınlara sabun imalatı eğitimleri verilmiş bir süre. Daha sonra atıl hale gelmiş ve belediyeye devredilmiş. Orayı işler hale getirip katma değer yaratmak çok kolay değildi ama 1 yıl önce bunu denemeye karar verdik. Atölyeyi kiralamak için belediyeye başvuruda bulunduk. Bakımını ve onarımını yaptık. Bu iş için doğru insanlarla temas kurduk ve ufak ufak denemeler yapmaya başladık” diye konuştu.



KATMA DEĞER YARATTILAR
Karaburun’da özellikle yaşlı kadınlarının zeytinyağından sabun yapmayı çok iyi bildiklerini söyleyen Uçar, “Hasat döneminden sonra zeytinler sıkılır, geriye sofralık olmayan içinde bir miktar tortu barındıran yağlar kalır. Bazı köylü kadınlar hala bunlardan sabun yapıyor. Ayrıca Karaburun’da yüzyıllardır keçicilik de yapılıyor. Yaptığımız araştırmalarda öğrendik ki daha önceki yıllarda kadınlar zeytinyağından sabun yaparken şifalı olması sebebiyle sabunların içerisine bir miktar keçi sütü koyarlarmış. Elimizde bir sabun atölyesi, zeytinyağı ve keçi sütü vardı… Piyasada keçi sütüne büyük bir talep var. Sarpıncık bölgesi de keçiciliğin çok aktif yapıldığı bir yer. Atölyemizin sağında ve karşısında keçi ağılı var. O kadar yakınız ki keçi sütüne... Keçi sütünü de zeytinyağını da edinmemiz çok kolaydı. Karaburun’da var olan tüm değerlerini bir araya getirerek bir katma değer yarattık” ifadelerini kullandı.



KADINLAR HER AŞAMADA GÖREV ALIYOR
Bölgeye özgü yerel ürünleri kullanarak şimdiye kadar 6 çeşit sabun çeşidi ürettiklerini kaydeden Uçar, şunları söyledi: “Sabunların içerisinde kullandığımız bazı yağlar var. Kantaron, defne, lavanta gibi. Kadınların dağlardan topladıkları bitkileri alıp yağımızı çıkarıyoruz ve sabunlarımıza katıyoruz. Paketleme aşamasında köy kadınların el becerilerinden faydalanıyoruz. Kadınlar bu işin her aşamasında var. Zeytinyağını da köydeki üreticilerden alıyoruz. Ekolojik harekete bağlı bir üretim yapıyoruz. Eğer aradığımız ham madde Sarpıncık Köyü’nde yoksa civar köylere bakıyoruz. Bize en yakın yerden almaya çalışıyoruz. İmalat aşamasında kadınlar destek veriyor ama şu an büyük çapta bir üretimimiz yok. Sabun ustamız 2012 yılında hayata geçirilen sabun yapımı atölyesinde danışmanlık yapmış. 45 yıldır bu işi yapıyor, mesleği babasından devralmış. Ben de şu an kendisinden el alıyorum. Sabun nasıl üretilir, hangi aşamasında hangi yöntemler kullanılır, nelere dikkat etmem gerekiyor diye bilgiler öğreniyorum.”
GÜNDE 5 BİN ADET ÜRETİM KAPASİTESİ
Atölyeyi işler hale getirdikten sonra kadınlara sabun üretimi konusunda eğitimler vermeye başlayacaklarını ifade eden Uçar, şunları söyledi: “Genelde sabun kötü yağdan yapılır şeklinde bir algı var insanlarda. Biz sabunu döküntü yani tortulu yağdan yapmıyoruz. İyi yağ kullanırsanız iyi sabun çıkarırsınız. Karaburun’un çeşitli yerlerini gezerek yağlarımızı öyle topluyoruz. Yağların kalitesine, içindeki tortu miktarına bakıyoruz. Berrak ve tortusuz bir yağ, sabun için çok ideal oluyor. Bunun yanında keçi sütü açısından çok avantajlıyız. Diğer işletmelere göre hem ucuza alıyoruz hem de her yanımız keçilerle dolu. Keçi sütü sabunu da bu ara çok popüler. Cildi yenilemek ve nemlendirmek gibi özelliği var. Şu an düşük kapasitede üretim yapıyoruz. Düzenli üretim yapıyor olsak günde 5 bin adet sabun çıkarabiliriz. Karaburun çeşitli yerlerinde satış noktalarımız var. Biz Karaburun’un sabununu yapıyoruz. Tüm ham maddeleri buradan sağlıyoruz. İsmimiz Mimas. Her şeyi ile Karaburun’u barındıran bir sabun ve önce Karaburun’un bu sabunu sahiplenmesi ve farkına varması lazım.”
DÜNYAYA TANITABİLECEĞİMİZE İNANIYORUZ
Ekolojik ve yöreye has aromalarla üretilen sabunlar ile Karaburun’a bir marka kazandırdıklarını belirten Uçar, “Karaburun Kent Konseyi, Karaburun Belediyesi, yerel esnaf, inisiyatifler, kooperatifler bizi çok destekliyor. Gönüllü ruhuyla var olduğumuzu bildiklerinden bizim için olumlu bir imaj oluyor ve bunun karşılığını alıyoruz. Karaburun denildiğinde akla Mimas Sabunları gelsin, Mimas Sabunları denildiğinde de akla Karaburun gelsin istiyoruz. Karaburun bunu yapmaya çok hazır. Bu ara dünyada zeytinyağı trendi yükselişte. Zeytinyağlı sabun üreten kozmetik firmalar var ama doğala dönüş de var. Çok özgün bir ürünümüz var ve bundan faydalanmak istiyoruz. Biz bu özgünlüğü dünyaya tanıtabileceğimize inanıyoruz. Çok yeniyiz ama satışlarımız güzel gidiyor. Özellikle Karaburun’dan büyük talep var. Karaburun’a giren insanlar mutlaka Mimas marka bir sabun alıp çıkıyorlar. İnternet üzerinden tanıtım ve satış yapıyoruz, festivallere katılmaya başladık. Mimas markası için üretim yapıyoruz ama bizim standardımızı kabul edecek başka markalar için de üretim yapacağız” dedi.
ÇOK PAYDAŞLI BİR İŞ
“Başka bir dünya mümkün” anlayışından hareketle bir model yaratmaya çalıştıklarını dile getiren Uçar, “Geleneksel sabun imalatı yeniden popülerleşmeye başlasa da piyasaya hakim olan endüstriyel sabunlar. Ayrıca bunların içerisinde insan sağlığına çok ciddi zararlar veren ürünler kullanılıyor. Biz önce maliyetleri değil insan sağlığını ve doğallığı tercih ediyoruz. Sabunlarımıza koku ve renklendirici gibi ürünler yok. Aynı zamanda ekolojik ayakizi de bırakmak istemiyoruz. Bu dünyayı var edebilmek için üretimin her aşamasında doğa ile uyumlu doğru modelle üretim yapmanız gerekiyor. Üretimin yüzde 95’inde elektrik kullanılmıyor. Kazanlarda pişiriyoruz, elimizle kesiyoruz, paketleme aşamasını elle yapıyoruz. Karaburun’un zeytinyağının kalitesi ve fiyatları yüksektir. Fiyatları düşürmek için başka bir yerden yağ getirebilirsiniz. Ama yine bir ekolojik ayakizi bırakırsınız. Ayrıca ben ham maddemi yerelden temin etmek istiyorum, yerelde üretmek istiyorum ve Mimas Sabunları yerelin markası olsun istiyorum. Bu yüzden tüm ham madde içeriğini Karaburun’dan sağlamaya çalışıyoruz. Çok paydaşlı bir iş yapmaya çalışıyoruz. Bir kooperatif değiliz ama onun gibi davranmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.