Başkan Yaprak: Tütünde sürdürülebilirlik şart!

İzmir’in Türkiye’de üretilen tütünün yüzde 90’ından fazlasını işletip yurt dışına ihraç eden bir konumda olduğunun altını çizen Yaprak, Türkiye’nin sürdürülebilirliğe odaklanması gerektiğini söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 13.07.2021 11:11
  • Güncelleme Tarihi : 13.07.2021 11:11
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Başkan Yaprak: Tütünde  sürdürülebilirlik şart! haberinin görseli

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER

Türkiye’nin uluslararası piyasalarda marka değeri olan en önemli tarımsal ürünlerinden bir tanesi de tütündür. Türkiye’de yetiştirilen oryantal tütünler, dünya piyasalarında uzun yıllar boyunca gördüğü yüksek talep sayesinde ‘Türk Tütünü’ ismi ile anılmaktadır. Anadolu topraklarına ilk tütün fidesinin dikilmesinden bu yana tütün; üretimi, ticareti ve tüketimi ile adeta bu toprakların siyasal, ekonomik ve toplumsal tanıklığını yansıtan bir ürün haline gelmiştir. Biz de gazete olarak Tütün Eksperleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Servet Yaprak ile tütünün son güncel durumunu konuştuk.

GİRDİ MALİYETLERİ ARTTIYOR!

Tütün üreticilerinin yaşadığı sorunlara da dikkat çeken Yaprak, girdi maliyetlerinin artmasıyla üreticinin tütünden kazancının azaldığını belirtti. Yaprak, şunları söyledi: “Öncelikle tütün üreticilerin bilimsel olarak ne durumda olduğunu anlamamız için Ege Bölgesi’ne ilişkin bir maliyet çalışmamız var. Bu maliyet çalışması ile Ege Bölgesi’nde 2020 yılında üretilen ve alım satımı 2021 yılında yapılan tütünün kilogram maliyeti ortalama 23,2 TL olarak gerçekleşmiştir. Üretici bu tütünün kilogramını maksimum sözleşme baş fiyatı olarak 27,5 TL’ye satma şansına sahip. Bu da bize tahminen ortalama alım rakamının 25,5 TL olduğunu düşünürsek maliyetin yüksek olduğunu görüyoruz. Zaten çok uzun zamandır hep bu konuya dikkat çekiyoruz. Girdi maliyetlerinin yüksekliğinde bahsettik. Üretici bu nedenle aslında para kazanmakta güçlük yaşıyor. Bu rakamlar ışığında, tütün üreticisinin eline kendi işçilik yevmiyesi dışında bir şey geçmediği, hane başına yıllık üretimin ise ortalama bin 500 kilogram olduğu göz önüne alındığında, üretici gelirinin asgari geçim seviyesinin altında olduğu gözükmektedir. Zaten üreticinin kullandığı gübre ve mazotta yaşanan fiyat hareketliliği ile tütünde yaşanan fiyat artışına bakıldığında üretici açısından önemli kayıplar yaşandığını da görebiliyoruz.”

TÜTÜN FONU KALKTI, İTHALAT KAZANDI!

Türkiye’de tütün fonunun sıfırlanmasıyla yurtdışından tütün alımının kolaylaştığına dikkat çeken Yaprak, bu durumun ithalatı arttırdığını dile getirdi. Yaprak, “Ege ve Karadeniz bölgelerinde yetişen tütünün yaklaşık yüzde 90’nını yurt dışına satıyoruz. Burada çok önemli bir ihracat gelirimiz var. Ancak, Türkiye 2020 yılında 51 bin 845 ton tütün ihracatına karşılık, 115 bin 459 ton tütün ithal etmiştir. Fındık ve üzümden sonra ülkemizin en önemli tarımsal ihraç ürünü olan tütün, 2012 yılından itibaren ithalat karşısında üstünlüğünü yitirmiştir. 2020 yılında tütün ihracatı bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 10 artış gösterdi. Bu rakamlar, tütün piyasasının dönüşmesi ile ilgili bir durum. Tütün piyasası tekelci olduğu dönemlerde yurtiçinde üretilen önemli bir bölümü tütün mamullerine dönüşüyordu ve mamullerin satışı oluyordu. Bunun yanında ülkemizde tütün tüketim kültürü de değişti. Bu dönüşümler ister istemez ithalat ve ihracatımızı da etkiledi. Ülkemizde tütün fonu dediğimiz bir uygulama da vardı. Bu tütün fonu 1986 yılında uygulamaya konulmuştu. İthal edilen tütünlerde kilogram başı 3 dolar fon alınıyordu. Bu rakam 2010 yılından itibaren kademeli olarak düşürüldü ve 2018 yılının sonunda da sıfırlanmış oldu. Dolayısıyla tütün fonunun kalkması içerden değil dışarıdan tütün tedarikini kolaylaştırdı” dedi.

KURAKLIKTAN EGE TÜTÜNÜNE DARBE!

Yaşanan kuraklıkla birlikte Ege ve Karadeniz bölgelerinde yüzde 20’lik bir rekolte kaybı tahmin ettiklerini de sözlerine ekleyen Yaprak, “Türkiye’de sözleşmeli ve kayıt dışı şeklinde iki farklı tütün üretimi var. Bu kayıt dışı üretimin bir kısmı kayıtlara geçiyor. Dolayısıyla biz de onun bir kısmını toplam üretim rakamlarının içine dahil edebiliyoruz. Kuraklığın çok fazla yaşandığı yıllarda yüzde 20 rekolte kaybı yaşanabilir. Bu yıl da özellikle Ege Bölgesi kurak bir yıl geçirdi. Bu yüzden tahminlerimize göre Ege ve Karadeniz bölgelerinde rekolte kaybı yüzde 20’ye yaklaşacaktır ama diğer bölgelerimizde artış var. Bu bilgiler ışında şunu da ifade etmem gerekirse 2020 yılındaki tütün üretimi on yıl önceki rakamları yakaladı” diye konuştu.

DOLAR KURU DA ÜRETİCİYİ VURDU!

Uzun yıllardan sonra tütün alım fiyatının 4 doların atına düştüğünün altını çizen Yaprak, “2021 yılında alım satımı yapılan tütünlerde tahmini rakamlarla, tütün piyasası değerlendirildiğinde; Ege Bölgesi’nde rekoltenin 41 milyon kilogram civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Ege Bölgesi’nde sözleşme baş fiyatı 27,50 TL’dir. Bununla birlikte ortalama alım fiyatının 25,50 TL civarında oluştuğu düşünülmektedir. Çok önemli bir kısmı ihraç edilen Ege Bölgesi tütünlerinde, uzun yıllardan sonra alım fiyatının 4 dolar altına gerileyerek 3,50 USD civarında gerçekleştiği de gözleniyor. Bu gerilemenin sebebi dövizde yaşanan kur hareketleri. Dolayısıyla bu, üreticinin kaybı açısından dikkat çekici bir durum” şeklinde konuştu.

TÜTÜNÜN YÜZDE 90’I İZMİR’DE İŞLENİYOR

İzmir’in Türkiye’de üretilen tütünün yüzde 90’ından fazlasını işletip yurtdışına ihraç eden bir konumda olduğuna vurgu yapan Yaprak, Türkiye’nin tütün açısından iki noktaya odaklanması gerektiğini de söyledi ve ekledi: “Yaprak tütün ihracatçısı firmalar, tütünü sözleşmeli olarak satın alarak, İzmir ‘de konumlanmış tesislerinde işleyip yurt dışı piyasalara sunmaktadır. Bu tesislerin 150 milyon dolar yatırım değeri ile birlikte yarattığı istihdam yaklaşık 3 bin 500 kişidir. Türkiye’de uzun yıllardır tütünü yurtdışına ulaştıran firmalar var. Bu firmalar İzmir’de bulunuyor. Türkiye’de üretilen tütünün yüzde 90’nı İzmir’deki bu tesislerde işleniyor ve yurt dışına ihraç ediliyor. Buradaki yatırımlar yıldan yıla artacaktır. Türkiye’nin tütün açısından 2 noktaya odaklanması gerekiyor. Yaprak tütün üretiminin sürdürülebilirliği ve ihracatının artırılması. Toplam miktar olarak ihracatın azalarak geldiğini görüyoruz. Oryantal tütünde pazardaki söz sahibi ülke biziz ve piyasaları biz domine ediyoruz. Ancak burada ihracat rakamlarının gerilemesi değil yukarı çekmenin yollarını bulmamız lazım. O yüzde üretimde sürdürülebilirlik ve üretici kazancının artması ile ihracat değerlerinin artması çok önemli iki nokta. Yerli üretim zorunluluğu iç piyasadan alımları artıracak. Bu tesislerde işlenilen ürün miktarında da artış yaşanacaktır. 2025 yılına geldiğimizde toplam iç piyasada tüketilen tütün mamullerinde kullanılacak yerli tütün oranı yüzde 30’u bulacak.”