Belediyelere sığınma evi çağrısı: Gidecek yer bulamayınca şiddete boyun eğiyorlar!

Belediyelere sığınma evi çağrısı: Gidecek yer bulamayınca şiddete boyun eğiyorlar!

Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve vahşetin ulaştığı boyuta karşı örgütlenme vurgusunu yineleyen kadın örgütleri, şiddetsiz hayata ilk adım olarak öne çıkan ‘sığınma evi’ konusunda da yasal yükümlülüğü bulunan belediyelere çağrı yaptı


  • Oluşturulma Tarihi : 25.11.2023 06:50
  • Güncelleme Tarihi : 25.11.2023 07:31
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Belediyelere sığınma evi çağrısı: Gidecek yer bulamayınca şiddete boyun eğiyorlar!

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Kadın cinayetleri, Türkiye’nin son yıllardaki en önemli toplumsal sorunlarının başında geliyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun sitesinde katledilen kadınların anısına yer alan dijital sayaç da, bu şiddetin vardığı korkunç boyutu gözler önüne seriyor. Son 11 ayda 357 kadın erkekler tarafından katledildi... Bugün, 25 Kasım. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü... Mor Dayanışma Üyesi Didar Gül ve İzmir Kadın Meclisi Üyesi Tülin Osmanoğulları ile her geçen gün artan şiddeti, vahşeti, yargıdaki cezasızlık kültürünü, ‘iyi hal’ indirimlerini, bir gecede kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’ni, kadın sığınma evlerinin durumunu ve bu konuda yasal yükümlülüğe rağmen sorumluluk almayan belediyeleri konuştuk.

şiddet 2

ŞİDDET VE VAHŞET TIRMANIYOR

Türkiye’de kadına karşı şiddet ve vahşetin ulaştığı boyuta dikkat çeken Mor Dayanışma Üyesi Didar Gül, “Yaşadığımız topraklarda şiddet her geçen gün bizi sarmalıyor. Adeta şans eseri yaşadığımız bir atmosferde gidiyoruz 25 Kasım’a. İstanbul Sözleşmesi’nden kadınların tüm itirazına rağmen çekilen iktidar şimdi de 6284’e göz dikiyor. Bunu yaparken bir yandan yaşam garantimiz elimizden alınıyor, bir yandan da erkeklere ‘Sen öldür, arkandayız’ deniyor aslında. Bu yüzden sokakta da mecliste de sosyal medya da trol ordusuyla da topyekûn bir kuşatma var karşımızda. Ve artık kadın cinayetlerinde korkunç vahşetlerle karşı karşıya kalıyoruz. Pınar Gültekin örneğinde olduğu gibi onlarca kadın vahşice öldürülüyor. Şiddet ise her yerde. Bunun karşında örgütlenmekten başka şansımız kalmadı. Kadınların kendini güçlendirmesi lazım. Bu güçlenmenin en büyük adımı kendi öz örgütlerinde kadın örgütlerinde yer almaları olacak. Birlikte ses çıkardığımızda hep kazandık. Bu sesi şimdi bu korku ikliminde büyütme ihtiyacı var” dedi.

didar

CEZASIZLIK CESARET VERİYOR

Pek çok kadın davası takip eden ve cezasızlık kültürünün fail erkekleri cesaretlendirdiğini savunan Gül, “Katiller, failler arkalarındaki erkek-devlet gücünden besleniyor. ‘Erkek vuruyor, devlet onu koruyor’ derken sadece dikkat çekmek için bir slogan atmıyor bir gerçeği teşhir ediyoruz. Mahkeme salonlarına bu net yansıyor. Kravat takan, akli dengesinin yerinde olmadığını söyleyen, ‘Kadın da şöyle yaptı, böyle dedi’ diyerek öldürülen kadını suçlayan ve yargılayan savunmalar var. Şimdiye kadar takip ettiğimiz dosyaların çoğunda klasik yalanları dinledik. ‘Psikolojik sorunlarım var’ yalanı. Ve sürekli mağdur suçlayan, bir sebep arayan biçim. Maalesef bu sadece katil tarafından da olmuyor yargı sistemi de böyle işliyor. O yüzden arkalarındaki gücün somut yanını görüyor ve güveniyor kendisine. Cezasızlıkla ödüllendirme arttıkça şiddette artıyor” ifadelerini kullandı.

şiddet-1

DAHA FAZLA SIĞINAK İÇİN KAMPANYA

Şiddetten kaçışta kritik rol oynayan sığınma evlerinin kentteki sayıca azlığına dikkat çeken Gül, yasal zorunluluğa göre nüfusu 100 binden fazla olan ilçe belediyelerine şu çağrıyı yaptı: “İki ay önce ‘Yalnız Değilsin Mor Dayanışma Var’ diyerek başlattığımız kampanya ile hem kadınları örgütlenmeye çağırdık hem de sorunlara odaklandık. Şiddet arttıkça artık polise gitmeyi çözüm olarak görmeyen kadınlar, kadın derneklerine ve bizlere geliyorlar. Bizler de gerekli yönlendirmeleri yapıp dayanışma örüyoruz. Fakat kapasite yetersizliği bizi tıkıyordu. Sizin yaptığınız haber ile aslında bu gerçeği çok çarpıcı fark ettik ve bunu gündemleştirme kararı aldık. Elbette amacımız sığınaksız bir dünya ama bu şiddet sarmalında şu an kadınlar için sığınak şart. Bu gerçeği ve ihtiyacı gören yerden kampanyamızı şekillendirdik ve daha fazla sığınak için imza kampanyası başlattık. Çalışmalarımızın bulunduğu Narlıdere, Balçova, Konak, Buca, Bornova, Karşıyaka, Çiğli ve Menemen’de standlar açarak imzalar topluyoruz. 4 milyondan fazla nüfusun olduğu bir kentte şiddetin oranını düşündüğümüz zaman 181 kapasiteli sığınak kimle konuşsak onu sarsıyor. Üstelik mevcut sığınakların güvenlikle ilgili bir dizi zaafı gözler önünde. Buradan belediyelere çağrımız şu; nüfusu 100 binden fazla olan her belediye güvenilir sığınak talebine cevap üretmeli. Biz kadınlar olarak korunaklı sığınaklar açtırmak için kararlıyız ve bu işin peşindeyiz.”

ÖRGÜTLENMEK EN SOMUT ÇAĞRIMIZ

Son olarak 25 Kasım’da kadınları sokağa davet eden Gül, “Şiddetin, tacizin, tecavüzün karşısında birlikte mücadele etmek ve kadın örgütlerinde örgütlenmek en somut çağrımız. Hiçbir kız kardeşimiz kendini bu sarmalın içerisinde yalnız hissetmesin çünkü Mor Dayanışma var, kadın örgütleri var. Burada kadınların yeri hazır. Bulunduğu yerden bir tuğla koymak çağrımız. Bu bazen bizimle imza toplamak oluyor, bazen çalışmanın içerisinde yer almak bazen ise sadece bir imza vermek. Sonuçta tüm bu çabalar sesimizi büyütüyor. Unutmayalım ki birlikte güçlüyüz. 25 Kasım’da tüm kadınları öfkesini ve umudunu kuşanıp saat 17.00’de yağmur çamur demeden Alsancak Gar önüne bekliyoruz” çağrısı yaptı.

tülin

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YÜRÜRLÜĞE GİRSİN

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Kadın Meclisi Üyesi Tülin Osmanoğulları ise, “Kadınlara yönelik ekonomik, fiziksel, psikolojik, cinsel, dijital ve flört şiddetti giderek artıyor. Artan şiddetin, vahşetin boyutunu anlatmak için şu verileri verebiliriz. Türkiye’de son 6 yılda bin 857 kadın cinayeti, bin 013 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiş. Bunlar şiddettin en son boyutu. Kadın yönelik şiddeti durdurmak için öyle yeni arayışlar yeni uygulamalar peşine düşüp vakit kaybetmeye gerek yok. Hemen İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girsin ve etkin uygulansın. Takip ettiğimiz davalarda faillerin hepsi erkek egemen sistemden besleniyor, birbirlerini taklit ediyor. Hepsi birbirinin aynı ifadeleri veriyor. Çünkü işe yaradığını biliyorlar. Hatta faillerin cinayeti işlemeden önce internette nasıl indirim alabilirim diye araştırma yaptıkları tespit edilmiştir. Cezasızlık kültürü elbette yaygın. İşte bu yüzden biz örgütlü kadın mücadelesi veren kadınlar o davaları sonuna kadar takip ediyor adliye önlerini mahkeme salonlarını boş bırakmıyoruz. Faillerin hak ettikleri cezayı alana kadar mücadele veriyoruz.

GİDECEK YER BULAMIYORLAR

Sığınma evleri konusunda belediyelerin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeleri gerektiğini kaydeden Osmanoğulları, “Kadın gördüğü şiddetten kurtulmak istediğinde gidecek sığınma evi bulamıyor. 14 yaşındaki erkek çocuğunu alamıyor yanına. Öğrenci ise kadın bırakıp çıkamıyor ve şiddete boyun eğiyor. Belediyeler desen İzmir’de sığınma evleri ve kapasiteler o kadar az ki… Belediyelere çağrımız daha fazla sığınma evi açmaları ve sığınma evinden çıkmak isteyen kadınların iş, barınma, çocuklarının eğitim, psikolojik destek sağlayarak sığınma evinden çıkmalarını sağlamak. Dikkat ederseniz hiçbir belediye başkanı adayının bu konuda ne vaat ne de çalışması var. Erkek egemen sistem hepsinin hücrelerine kadar işlemiş. Kadınlara çağrımız örgütlü kadın mücadelesine katılmaları. Çünkü hayatlarımız, özgürlüğümüz, geleceğimiz seçim pazarlığı oldu. Bu yüzden hep birlikte mücadele vermeliyiz. Bütün kadınları 25 Kasım’da eyleme davet ediyorum” açıklamasını yaptı.

BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Şehit Aybüke öğretmen kabri başında anıldı

İlginizi Çekebilir...

Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script