Besin kaynakları çöp olmasın!

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Uğur Toprak, gıda atıklarının sürdürülebilirlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek “Besin kaynağı olan gıdanın çöp olmaması için uğraşılmalıdır” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 18.11.2019 12:01
  • Güncelleme Tarihi : 18.11.2019 12:01
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Besin kaynakları çöp olmasın! haberinin görseli

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası (GMO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Toprak, sürdürülebilir gıda konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Artan nüfus ile birlikte kitlesel üretimin sadece mevcut kaynakları hızla tüketmediğini aynı zamanda geleceği de ciddi şekilde tüketmeye başladığını belirten Toprak, “Aslında insanlar gelecekte dünyanın doğal kaynaklarının ne derecede tükeneceğini tahmin edebiliyor. Ama buna rağmen bu tehlikeyle savaşan çok az bir kesim olduğu görülmektedir” dedi.
BİLİNÇSİZ TÜKETİM ANLAYIŞI
Dünyada herkese kadar yetebilecek kadar gıda bulunduğunu ancak buna rağmen halen dünyanın azımsanmayacak kadar büyük bölgelerinde açlık yaşandığına vurgu yapan Toprak, “Yeterli miktarda gıda bulunsa da adil dağılım olmadığı sürece dünyanın belli bölgelerinde ne yazık ki açlık yaşanmaya devam edecektir. Açlığın yanı sıra obezite sorununda da ciddi bir artış gözlenmektedir. Bunun nedeni de fazla gıda tüketiminin yanında sağlıksız gıda tüketimlerinin artmasıdır. Ne yazık ki hızlı tüketim sağlanması adına yapılan üretimlerin ve insanların alış-veriş alışkanlıklarının bu yöne kayması ile bilinçsiz tüketim anlayışı olmuştur. Besin değeri önemsenmeden, gıda ürünlerinin içeriği bilinmeden yapılan alış-verişin obezitenin artmasında rolü büyüktür” diye konuştu.
SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GIDA
Toprak, temiz ve sağlıklı gıdaya ulaşmanın giderek zorlaşmasından dolayı sağlıklı yaşamanın lüks haline geldiğinin altını çizerek, “Dünyanın belli bölgelerinde oluşan açlığı engellemek ve gelecek nesillerin obezite olma riskini azaltmak için sürdürülebilir gıda ve tarım sistemleri uygulanmaya başlanmalıdır. Sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerinin dünyanın birçok bölgesinde başarılı sonuçlar elde edildiği görülmüştür. Sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerinin yürütülmesi konusunda geri kalmış ülkemiz, coğrafik konum ve iklim koşulları yönünden tarım yapmaya oldukça elverişlidir. Bu şansı değerlendirmek ve geliştirmek adına ivedilikle sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerinin konvansiyonel üretimin önüne geçmesi sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.
DOĞA KENDİ SINIRLARINI ÇİZER
Küresel iklim krizinin tarım alanlarını dolayısıyla da gıda kaynaklarının azalmasına neden olacağını ifade eden Toprak, “Bu durum dünyanın çok daha büyük bir bölümünün açlıkla mücadelesini artıracaktır. Tarımsal üretimler, konvansiyonel üretimlerden uzaklaşmadığı sürece ne yazık ki bunun önüne geçilemeyecektir. Konvansiyonel üretim sınırsız değildir. Konvansiyonel üretim için kullanılan tohumun, gübrenin ve ilacın ithal edildiğini düşünürsek aslında faydadan çok zararı olduğu da görülür. Yerli tohum kullanmak, organik tarım yapmak ve yapılan uygulamaların izlenebilirliğini sağlamak bir çözüm olacaktır. Konvansiyonel üretim sonucu toprak değerini kaybedince topraktan vazgeçmek çözüm değildir. Tarımsal arazilerde üretimdeki yönelim, miktar bazlı olmamalıdır. Sürdürülebilir üretim yapmaya dönülürse toprak verimliliği dolayısıyla alınan ürünün verimliliği de artacaktır. Ekosistem insanlar tarafından oluşabilen bir sistem değildir, doğa kendi sınırlarını kendisi çizer. Yaşanabilecek olan ekolojik krizi önlemek için ekosistemin sınırlarına insanlar tarafından müdahale olmamalıdır” ifadelerini kullandı.
EKMEK ATIĞI ÇOK FAZLA
Sürdürülebilir tarım ve gıdanın birbirine bağlı olduğunu ancak ortaya çıkan gıda atıklarının sürdürülebilirlik ilkesine aykırı olduğunu belirten Toprak, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Özellikle ülkemizde ekmek, ulaşımı en kolay olan gıdadır. Bu nedenle ekmek atığının çok ciddi miktarlara ulaştığı görülmektedir. Bunun yanı sıra sebze, meyve gibi kilogram usulü satılan gıdaların ihtiyaçtan fazla miktarda alınması ve nasıl koruyacağının bilinmemesi sonucu çöpe atılmaktadır. Bunun önüne geçebilmek için; öncelikle alış-veriş listesi yapma alışkanlığı kazanılmalı, gıdaların muhafaza şartları bilinmeli, tüketilecek miktardan fazla yemek pişirilmemeli, tavsiye edilen tüketim tarihi ve son tüketim tarihi arasındaki farkı bilinmelidir. (tavsiye edilen tüketim tarihi gıdanın kalitesi ile ilgilidir ve o tarihe kadar uygun koşullarda saklandığında gıdanın tüm özelliğini koruyacağı anlamına gelir. Son tüketim tarihi ise gıda güvenilirliği ile ilgilidir ve o tarihten sonra tüketilmesinin insan sağlığına zararlı olacağı anlamını taşır.) Kısacası besin kaynağı olan gıdanın çöp olmaması için uğraşılmalıdır. Küçük işletmelerin varlığı dünyada var olan gıda dağılım adaletsizliği ve açlık sorununu yenebilmek adına bir yol olarak görülmektedir. Kooperatifleşme ile düzgün çalışma sahası oluşturarak, kontrollerin ve desteklerin artması sağlanmalıdır. Böylelikle tekelleşmenin de önüne geçilerek rekabet ortamı yaratılacaktır.”