Bir kaçış, bir özlem, bir matem

Bugün Anneler Günü… Ayşe, şiddetten kaçıp yeni geldiği bir ülkenin otel odasında çocuklarına sarılıp yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. İsimsiz bir kadın Suriye’deki çocuklarına kavuşabilme, Ahmet ise 9 aylıkken kaybettiği annesinin Suriye’deki mezarına giderek matem tutmanın hayalini kuruyor


  • Oluşturulma Tarihi : 13.05.2018 08:00
  • Güncelleme Tarihi : 13.05.2018 08:00
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Bir kaçış, bir özlem, bir matem

E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Henüz 12 yaşındayken zorla evlendirilen Ayşe, 12 yıl süren evliliği boyunca her gün eşinden şiddet gördü. Çocukları da şiddet mağduruydu. Üstelik 12 yaşındaki kızı da kendi gibi zorla evlendirilmek üzereydi. 33 yaşındaki genç kadın beş çocuğuyla Irak’tan kaçıp kilometrelerce yol kat ederek geldiği bir ülkenin otel odasında çocuklarına sarılıp yeniden bir hayat kurmaya çalışıyor. 34 yaşındaki Suriyeli isimsiz bir kadın, taciz ve şiddet tehdidi altında yaşayarak Suriye’deki çocuklarına kavuşabilme umudunu koruyor. 22 yaşındaki Ahmet ise henüz 9 aylıkken kaybettiği annesinin Suriye’deki mezarına giderek matem tutmanın hayalini kuruyor. Bugün Anneler Günü ama onlarınki pek kutlu değil.

HAMİLEYKEN PARKLARDA YATTI

Aslında kendi gibi çok güzel bir adı var. Ama ne adının ne de yüzünün bilinmesini istemiyor. Onun bu hikayede bir adı yok. Suriye’nin Halep kentinde dünyaya geldi. Henüz 15 yaşındayken ilk evliliğini yaptı. 10 yıl süren evliliği boyunca eşinden şiddet gördü. Ailesi sahip çıkmadığı için boşanamadı. Ta ki eşi başka bir kadına aşık olana kadar… Boşandıklarında 25 yaşındaydı. Üç çocuğu ile yıllarca görüştürülmedi. Dört yıl boyunca ailesinin yanında kaldı fakat sürekli baskı görüyor, evden dışarı çıkarılmıyordu. 29 yaşındayken aile baskısı yüzünden 55 yaşındaki bir adamın ikinci eşi oldu. Dini nikahlı eşinden iki çocuk dünyaya getirdi. Evlendikten bir yıl sonra savaş nedeniyle Türkiye’ye gelmeye karar verdiler. Kocasının ilk eşi ve çocukları onlardan önce kaçtı. İzmir’e geldiklerinde kadın onu eve almak istemedi. İki gün boyunca tek başına parklarda kaldı. Üstelik o sırada 3 aylık hamileydi.

ÇOCUKLARINA KAVUŞMA UMUDU

Parkta yalnız olduğunu gören bir aile ona sahip çıktı. Yardım toplayıp ona bir ev tuttular. Aylarca yanına uğramayan kocası, eve gidip yapılan yardımları zorla elinden almaya çalıştı. Direnince şiddet uyguladı. Karakola giderek şikayetçi oldu. Ancak istememesine rağmen barıştırıp, şikayetçi olmaması konusunda ikna edildi. Ardından tekrar şiddet gördü, rapor aldı. O olaydan sonra eşi bir daha eve gelmedi, çocuklarla ilgilenmedi. Şu an 34 yaşında. Mülteci bir kadın olmanın tüm zorluklarını yaşıyor. Komşuları tarafından baskıya maruz kalıyor. Kendi ve çocukları için çok korkuyor. İş çıktıkça 3 yaşındaki çocuğunu komşulara bırakıp temizlik işlerinde gidiyordu. Ancak 1,5 yaşındaki kızı doğduğundan beri kimse ona iş vermiyor. Onu bırakacak kimsesi yok. Suriye’deki çocuklarını üç yıldır göremiyor; bahsederken gözleri doluyor.

TACİZ VE ŞİDDET TEHDİDİ ALTINDA

Mülteci bir kadın ve anne olmanın her türlü zorluğuna tanıklık eden genç kadın, yaşadıklarını şöyle anlattı: “15 yaşında henüz daha bir çocukken Suriye’de ilk evliliğimi yaptım. Bu evliliğimden 18, 15, 10 yaşlarında üç çocuğum var. Evliliğim 10 yıl sürdü ve kocamdan şiddet görmeme rağmen ailem bana sahip çıkmadığı için ayrılamadım. Daha sonra kocam başka bir kadına aşık oldu ve benden boşanmak istedi. Çocuklarımın velayetini de bana vermedi. Çocuklarımla görüşemedim. Boşandığımda 25 yaşındaydım. 4 yıl ailemin evinde yaşadım. Boşanmış, yalnız bir kadın olmam nedeniyle dışarı çıkmama bile izin vermediler. Aile baskısı yüzünden ikinci eş olarak 29 yaşındayken 55 yaşında bir adamla evlendim. Evlendikten bir yıl sonra savaş nedeniyle Türkiye’ye geldik. Eşimin ilk karısı ve çocukları bizden önce Türkiye’ye gelmiş ve İzmir’e yerleşmişlerdi. Beni eve almadılar ve darp ettiler. Günlerce parklarda kaldım. Parkta yalnız olduğumu gören bir aile bana sahip çıktı ve bir ev ayarladılar. Bir cami imamı hayırseverlerin bana yardım etmesini sağladı. Bu sürede bana hiçbir şekilde yardım etmeyen eşim sürekli eve gelip bana yapılan yardım paralarını benden almaya başladı. Direnince beni dövdü. Bana geldiğini öğrenen ilk eşi tarafından da darp edildim. Karakola giderek şikayetçi oldum. Ancak istemememe rağmen bizi barıştırıp şikayetçi olmamam konusunda ikna ettiler. Ancak daha sonra tekrar darp edildim ve darp raporu aldım. Karakol olaylarından sonra eşim bir daha evime gelmedi. Sürekli taciz ve şiddet tehdidi altında yaşıyorum. Avrupa’ya gitmek istiyorum. Başvuru yaptım. Kabul edilmedi şimdi yeniden yapacağım. Gittiğimde çocuklarımı da yanıma almak istiyorum.”

HEM ANNE HEM BABA

Ayşe, 33 yaşında. Irak’ın Bağdat şehrinde yaşıyordu. Polis olmak istiyordu ama henüz 13 yaşındayken sevmediği bir adamla zorla evlendirildi. Beş çocuk dünyaya getirdi. Evliliğinin ilk günü başlayan şiddet, 12 yıl boyunca devam etti. Hamileyken bile şiddet gördü. Kocası evden dışarı çıkmasına izin vermiyor, ona ev hapsi yaşatıyordu. Yalnızca o değil, çocukları da şiddet mağduruydu. Şeker hastası küçük oğlunun vücudundaki izleri ve kendi kolundaki bıçak yaralarını göstererek, “Bunları o yaptı” diyor. Kocasının 12 yaşındaki kızlarını yaşlı bir adamla evlendirmek istediğini anlatıyor saçlarını okşayarak. Son şiddet olayında biraz daha kalırsa öleceğini düşünerek o gece evden kaçmaya karar verdi. Çocuklarını da alarak Türkiye’ye geldi. 6 ay boyunca Yalova’da yaşadı. 1 ay önce İzmir’e geldi. Bir ev tuttu. Ev sahibi kendisini taciz etmeye çalışınca oradan da kaçtı. 10 gündür beş çocuğuyla birlikte bir otelde kalıyor. Temizlik işlerine giderek çocuklarına bakıyor. Tek hayali onlar için güzel bir gelecek kurabilmek.

ÇOCUKLARIMI OKUTMAK İSTİYORUM

Ayşe, yıllarca maruz kaldığı şiddeti ve kaçış öyküsünü şöyle anlattı: “Evlendiğimiz ilk akşam benden sabun istedi. Hemen götürmedim diye beni saatlerce dövdü. 12 sene boyunca bunu yaşadım. Bıçakla kollarıma kesikler atıyordu. Çocuklarımı da dövüyordu. Bizim ülkemizde boşanmak yasak. Beni evden dışarı çıkarmıyordu. Ev hapsindeydim. Kimseyle konuşturmuyordu. 6 ay önce her yerimi morartana kadar dövdü. O gece evi terk ettim. Beş çocuğumla Irak’tan kaçarak Türkiye’ye geldim. Yalova’ya yerleştim. 1 ay önce İzmir’e geldik. Bir ev tuttum. Ev sahibi beni taciz etmeye çalıştı. Oradan da kaçtım. 10 gündür bu otelde kalıyoruz çocuklarımla. Hem kendimi hem çocuklarımı kurtardığım için mutluyum. O halde yaşamaktansa burada aç kalmaya razıyım. Çocuklarım bir gün olsun sevgi görmedi. Babaları sadece dövmek için yaklaşırdı onlara. Onları okutmak istiyorum. Kimseye muhtaç olmalarını istemiyorum. Bundan sonra güzel bir hayatımız olsun istiyorum. Umudum var. Bir anne olarak en büyük isteğim bu.”

MEZARINA UZAK OLMAK İSTEMİYORUM

Ahmet, 22 yaşında. 3 yıl önce Halep’ten geldi. Kimsesi yok, Basmane’de ucuz bir otelde kalıyor. İş çıktıkça inşaatlarda çalışıyor, “Okumak isterdim ama ekmek bulamıyorduk” diyor. İki kardeşini savaşta kaybetti. Babasından bir yıldır haber alamıyor. Annesi, o henüz 9 aylıkken yanarak hayatını kaybetti. “Annem yaşasaydı başımın üstünde gezdirirdim” diye ifade ediyor anne özlemini. Hayali bir gün ülkesine geri dönebilmek. Çünkü annesinin mezarına uzak olmak istemiyor. Hiç bilmediği bir ülkede yeniden hayat kurmaya çalışan Ahmet, “3 yıl önce savaştan kaçarak İzmir’e geldim. Savaşta İki kardeşim öldü. Orada iş yoktu, para yoktu, yemek yoktu. Çalışıp para kazanabilmek için geldim. İş çıktıkça inşaatlarda çalışıyorum. Babamdan son bir yıldır haber alamıyorum. Annem zaten ben 9 aylıkken yanarak hayatını kaybetti. O sağ olsaydı başımın üstünde gezdirirdim. Onu yalnızca fotoğraflarından tanıyorum. Elimdeki ekmeği bile ihtiyacı olanla paylaşırım. Hayalim bir gün ülkeme geri dönebilmek. Okumak isterdim ama durumumuz yoktu. Yiyecek ekmek bulamıyorduk. Babaannem bize baktı yıllarca. Avrupa’ya gitmek istemiyorum. Gidenlerin çoğu geri dönüyor. Ben ülkeme gitmek istiyorum. Annemin, kardeşlerimin mezarına uzak olmak istemiyorum” diyor.

Haber Merkezi