Sayfa Yükleniyor...
Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde, farklı illerden bir araya gelip Kobani'ye yardım götürmek üzere toplanan SGDFli 32 gencin hayatını kaybettiği bombalı saldırı sonrası, İzmir İnsan Hakları Dermeği, Ezilenlerin Sosyalist Partisi ve patlamadan sağ kurtulan gençler düzenledikleri basın açıklamasıyla, katliamdan hükümeti sorumlu tuttu
ONURHAN ALPAGUT
Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde, farklı illerden bir araya gelip Kobani'ye yardım götürmek üzere toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu(SGDF) mensuplarına düzenlenen 32 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırı sonrası, İnsan Hakları Dermeği, Ezilenlerin Sosyalist Partisi ve patlamadan sağ kurtulan gençler düzenledikleri basın açıklamasıyla, katliamın sorumlusu olarak hükümeti gösterdiler. Toplantıda konuşan İzmir İnsan Hakları Derneği İl yöneticisi Caner Canlı, "20 Temmuz 2015 Türkiye'de savaşın başlaması için milat olmuştur" diye konuştu.
"HÜKÜMETİN POLİSİ HALKIMIZA SALDIRDI"
Suruçta yaşanan patlamadan yaralı olarak kutulan Pınar Gayıp ise, yaşanan patlamadan hükümetin sorumlu olduğunu iddia etti. Gayıp, "AK Parti hükümeti katliamın yaşandığı günden bugüne sorumluları bulmak yerine IŞİD'e göstermelik operasyonlar gerçekleştirmiş ve hedef tahtasına demokrat ve yurtsever güçleri koyarak büyük bir pişkinlikle katliamın sorumluluğunu ve iş birliğinin üzerini örtmeye çalışmıştır. Ak Parti-IŞİD işbirliğinin en önemli kanıtlarından biri ise katliamı gerçekleştiren caninin kimliği bilinmesine ve telefonlarının dinlenmesine hiç bir güvenlik önlemi alınmaması ve soruşturulmamasıdır. Katliamın ardından yaralı arkadaşlarımızı hastaneye götürmeye çalışırken hükümetin polisi buradaki halkımıza saldırmış ambulanslara gaz bombaları atarak katliamın boyutunu büyütmeye çalışmıştır" diye konuştu.
"MÜCADELEMİZİN YOLUNDA İLERLEYECEĞİZ"
Yaşanan patlamanın ardından taziye çadırlarına devletin saldırdığını ifade eden Gayıp , "Halkımız yaşanan bu katliamın faillerinin açığa çıkmasını beklerken, şehit düşen arkadaşlarımızın cenaze törenlerine, anmalarına ve taziye çadırlarına saldıran devletin hedefi olmuştur. Halklarımızın Suruç şehitlerini sahiplenmesini sindiremeyen Ak parti hükümeti sayısız operasyon ile yüzlerce kişiyi gözaltına alarak tepkileri bastırmaya çalışmaktadır. Bizler yüreği özgürlükten yana atan gençler olarak bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonrada gerici ve kirli iç savaş siyasetine karşı duracak ve mücadelenin yolunda ilerleyeceğiz" dedi.
"TAHAMMÜLÜMÜZ YOK"
Ezilenlerin Sosyalist Partisi üyesi Ezgi Bahçeci konu ile ilgili konuşmasında, "Suruçta hayatını kaybeden yoldaşlarımızın acısını bizler de paylaşıyoruz. Birlik ve dayanışmayı sahiplenen bir örgütün üyesi olarak bundan sonraki her süreçte SGDF'nin yanındayız. Katliamın üzerinden 1 hafta geçti ve gençler bilerek, istenerek katledildi. Barışa ve devrime yüzünü çeviren yoldaşlarımız ve arkadaşlarımız faşist zihniyet tarafından öldürüldü. Bu insanların barış ve güzellikten yana tahammülleri yok artık. Önemli verdikleri tek şey ise, iktidarlarını kaybetmemek. Ülkemizde operasyonların ardı arkası kesilmiyor. Onlarca insan tutuklandı. Buradan diyoruz ki bizleri baskılarla yıldırmaya, çalışanlar bilsinler bizler bir ölür, bin doğarız" şeklinde konuştu.
"20 TEMMUZ MİLATTIR"
İzmir İnsan Hakları Derneği İl yöneticilerinden Caner Canlı ise yaptığı açıklamada, "Kobane'deki çocuklara fidan, oyuncak ve kitap götürmeye çalışan çocuklarımız orada terörist saldırı sonucu şehit düştüler. 20 Temmuz 2015 Türkiye'de savaşın başlaması için milat olmuştur. Otuz bir tane sosyalist yoldaşımız Suruç'ta katledildi. Bir yerde katliam varsa, katliamın dosyası gizli ve karanlık olursa burada devletin parmağı değil, devletin bir numaralı sorumluluğu vardır. Oraya gidecek kişilerin çantalarında sadece oyuncak, fidan ve kitaplar vardı. Bu gençlerimizi hiç gözlerini kırpmadan öldürdüler. Aslında orada ölen otuz bir genç değil, ülkede ki milyonların yürekleriydi. Verilen mesaj açıktı. Eğer sizler Kobane, Suruç'a ne amaçla olsun giderseniz sonunuz ölüm olacaktır. Bize göz dağı vermek istediler. Burada bölge halkı, devrimciler, sosyalistler arasına fitne, fesat sokmaya çalıştılar. Sandılar ki bizi korkutacaklar. Bizler dernek olarak yaşam hakkının en kutsal hak olduğunu savunuyoruz. 20 Temmuz'dan sonra ölen her kim olursa bizdendir. Tarih itibariyle ölen herkesten de devlet sorumludur. Devlet bizlerin can güvenliğini sağlayamıyorsa, görevini yapmıyor demektir" şeklinde konuştu.
Haber Merkezi