- Gündem
- 15.05.2025 00:56
Bisikletli Yaşam Platformu’nun verilerine göre Türkiye’de son 2 yılda en az 300 bisiklet sürücüsü kazalarda yaşamını yitirdi
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Trafikte motorlu taşıtların çarpması sonucu yaşanan bisikletli ölümleri giderek artarken, bir acı haber de Van’dan geldi. Geçen pazar günü bisikletiyle işe giden hemşire Ayser Büyükyıldız, bir kamyonetin çarpması sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından ‘bisikletli ölümleri’ yeniden gündeme taşınırken, Bisikletli Yaşam Platformu’nun verileri kahreden tabloyu gözler önüne serdi. Platformun verilerine göre Türkiye’de son 2 yılda en az 300 bisiklet sürücüsü yaşamını yitirdi. Bisiklet kullanımının her geçen gün yaygınlaşmasına rağmen kamu kurumlarının bunu güvenli bir ulaşım tercihine dönüştürecek adımları atmadığını belirten Platform Sözcüsü Mustafa Karakuş, ölümleri cezasızlık ve denetimsizliğin arttırdığını da sözlerine ekledi. Karakuş, ölümlerin önüne geçebilmek için yapılması gerekenleri de sıraladı.
BİSİKLET KULLANIMI ARTIYOR
Türkiye’de ulaşım amaçlı bisiklet kullanımının her geçen gün arttığını belirten Karakuş, “Vatandaşlarımız pandemi döneminde sosyal mesafeyi korumak amacıyla, pandemi sonrasında ise ekonomik zorluklar ve trafiğin her geçen gün daha çekilmez hale gelmesinden dolayı alternatif, çevreci ve ekonomik ulaşım aracı olan bisiklete yönelmeye başladılar. Ülkemizde eksik ve güvenli olmayan bisiklet altyapısına rağmen vatandaşlarımız bisiklet kullanmayı sürdürüyor ve bisiklet satışları artmaya devam ediyor” dedi.
ULUSAL BİSİKLET STRATEJİSİ YOK
Bisiklet kullanımının artmasına karşın kamu kurumlarının bunu güvenli ve vazgeçilmez bir ulaşım tercihine dönüştürecek gerekli adımları yeterli ölçüde atmadığını dile getiren Karakuş, “Maalesef ülkemizde bisikletli ulaşımın gelişmesi için devlet kurumları arasında ortak bir akılla kabul edilmiş ve hayata geçirilmeyi bekleyen bir ‘ulusal bisiklet’ stratejisi yok. Bu sebeple kurumlar arasındaki iletişim ve koordinasyon eksikliği günlük hayata yansıyor ve güvenli bisiklet altyapısı oluşturulamıyor. Örnek vermek gerekirse, Milli Eğitim Bakanlığı okullarda bisiklet ve trafik eğitimi derslerine henüz başlamadı. Ehliyet kurslarında ‘bisiklet’ anlatılmıyor ve sınavlarda sorulmuyor. TCDD trenlerinde bisiklet taşımayla ilgili sıkıntılar mevcut. Çevre bakanlığı birtakım düzenlemelere gitti fakat henüz ortaya çıkmış net bir plan ve uygulama bulunmuyor. Karayolları stratejik eylem planında uygulanan pek çok madde henüz hayata geçirilemedi. UKOME’lerde bisiklet bir ulaşım aracı olarak kabul görmüyor. Emniyet mensupları, örneğin trafik polisleri bile bisikletlilere ‘kaldırımdan sürün, yoldan sürmeyin’ uyarılarında bulunuyor. Buradaki sorunun ana nedeni ülke olarak bisiklet kültürünü henüz özümsememiş ve hayatımıza geçirmemiş olmamızdır. Bisikletli ulaşım ve bisikletli yaşam konusunda ilerlememiz için devletin her kademesindeki karar verici yetkililerin kendi yaşamlarında bisikleti kullanmaları, bisiklete yakın olmaları ve bu kültürü benimsemesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
CEZASIZLIK ÖLÜMLERİ ATTIRIYOR
Bisikletli Yaşam Platformu’nun verilerine göre Türkiye’de son 2 yılda en az 300 bisikletlinin araç çarpması sonucunda hayatını kaybettiğini söyleyen Karakuş, bu ölümleri cezasızlığın arttırdığının altını çizerek “Bisikletli ölümlerini artıran sebeplerin en başında cezasızlık, eğitimsizlik, bilinçsizlik ve denetimsizlik geliyor. Ülkemizde trafikte yaşanan ölümlerin en büyük sebepleri arasında eğitim eksikliği, denetim azlığı ve bilinçsizlik sayılabilir. Trafik, kurallarla ve eğitimle belirlenmiş bir alandır. Bu alanda yeterli eğitim yoksa, denetim ve kontroller eksikse sürücüler yaptıkları hataları sürekli hale getirirler ve bir süre sonra kuralsızlık kural olmaya başlar. Ülkemizde bu durum maalesef geçerli. Karayollarında ve şehir içi yollarda daha fazla denetim yapılmalı daha sık kontroller uygulanmalı ve bu denetimler sonucunda tespit edilen kural ihlal ihlalleri anında cezalandırılmalı. Bunun yanında yaya, bisiklet ve motosiklet gibi kırılgan yol sürücülerini korumak için sürekli farkındalık ve iletişim kampanyaları tekrarlanmalı. En önemlisi de hız limitleri düşürülmeli. Şehir içi araç hız limitleri azaltılmalı” dedi.
KAZA DEĞİL CİNAYET
Özellikle ‘kaza’ değil, ‘bisikletli cinayeti’ terimi kullandıklarını vurgulayan Karakuş, bunun arkasındaki sebebi ise şöyle açıkladı: “Kaza, bir kişinin elinde olan bütün imkanları, eğitimi ve tecrübeyi kullanmasına rağmen önleyemediği ve sonucu diğer insanları etkileyen olaydır. Fakat bisikletli ölümleri kaza olarak nitelendirilemez. Bisikletli ölümlerini incelediğimizde çoğu zaman yolun sağında ilerleyen bisikletliye arkadan veya yandan gelen aracın çarptığını görüyoruz. Bu çarpışma aşırı hız, hatalı sağdan geçme, alkollü araç kullanma, dikkatsizlik veya kural ihlalinden dolayı gerçekleşiyor. Böyle olunca ölüme sebebiyet veren sürücü kaza yapmış olmuyor, bilakis yoldaki diğer kullanıcıların canına kast etmiş ve öldürmüş oluyor. Yani cinayet ile eşdeğer bir iş yapıyor. Buradaki cinayet aleti; 1 tonluk, yüzlerce beygir gücünde, hızı yükseldikçe ölüm saçabilen bir metal kutu. Metal kutu, kurallar haricinde kullanıldığında cinayet aleti ve silaha dönüşüyor.”
FARKINDALIK ÇALIŞMASI BAŞLATILMALI
Bisikletli ölümlerini durdurmak için yapılması gerekenleri sıralayan Karakuş, “Ülkemizde geniş bir kampanya ve farkındalık çalışması başlatılmalı. Bu kampanyada tüm devlet kurumları ortak bir dille ve stratejik bir plan ile hareket etmeli. Aynı ‘sigaraya karşı’ verilen mücadelede olduğu gibi trafikte bisikletin yol hakkı olduğunu anlatan kamu spotları çekilmeli. Şehir içinde kısa mesafelerde otomobil yerine bisiklet veya diğer ulaşım alternatiflerinin kullanılması teşvik edilmeli. Konunun TBMM gündemine alınması ve özel bir oturum yapılması gerekir. Gelişmiş ülkelerden bisiklete dair kanuni yaptırımlar örnek alınmalı. Adalet Bakanlığı öncülüğünde ölümlü trafik kazalarında uygulanan yasal cezaların artırılması, caydırıcı önlemlerin alınması ve ceza hukukunda ilgili değişikliklerin yapılması gerekir. İçişleri Bakanlığı öncülüğünde son 10 yılda yaşanan bisikletli ve ölümlü trafik kazalarının incelenmesi ve kaza haritasının çıkarılmalıdır. Çıkarılan haritaya göre o bölgede önlemler artırılmalı ve fiziksel altyapı düzenlenmelidir. Şehir içinde hız sınırlarının 30 km/saate düşürülmesi. Bisiklet konusunda çalışan STK’lar desteklenmeli” vurgusu yaptı.