- Gündem
- 07.07.2025 19:44
Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği, Mültecileri Haberleştirmek faaliyetleri kapsamında basın mensuplarıyla bir araya geldi
EMİRCAN IŞILDAK
Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) İngiltere Büyükelçiliğinin desteği ile başlattığı Refwork (Mültecilerle Yapılan Çalışmalara Yönelik Kapsamlı Yaklaşımlar) projesinin, Kendi Kendine Danışmanlık ve Mültecilerle Çalışmak ile birlikte üçüncü aşamasını oluşturan Mültecileri Haberleştirmek faaliyetleri kapsamında düzenlenen bölgesel basın buluşmalarının ikincisi, çok sayıda ulusal ve yerel basın temsilcilerinin katılımlarıyla İzmirde gerçekleşti.
Organizasyonda, SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak konuşma yaptı. Kavlak yaptığı konuşmada 1995 yılında Ankara merkezli olarak çalışmaya başlayan derneğin çalışmalarından bahsederken, sığınmacı-mültecilerin basında ne şekilde yer aldıklarına dair de geniş kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi.
İZMİRDE 100 BİN SURİYELİ VAR
Kavlak, Dünya genelinde 65 milyondan fazla yerinden olmuş kişi bulunmaktadır ve sadece 2015 yılında 12 milyon kişi yaşadıkları yerden olmuşlardır. Son verilere göre, dakikada 24 kişi ülkesinden ayrılmak zorunda kalmış olup, günde 34 bin kişi maalesef yaşadıkları topraklardan ayrılmak zorunda kalırken, dünyadaki her 113 insandan biri mülteci veya yerinden edildi diye konuştu. Kavlak, Türkiyede geçici koruma kapsamında bulunan Suriyeli sayısının 2 milyon 753 bin 696 olduğunu, Suriyelilerin yaklaşık yüzde 9unun Türkiyedeki 25 ayrı kampta yaşadığını, en yoğun şehirlerin ise sırasıyla Şanlıurfa, İstanbul, Hatay, Gaziantep, Adana, Mersin, Kilis, Mardin, Bursa ve İzmir olduğunu ifade etti.
MÜLTECİ HABERLERİNE DİKKAT ÇEKTİ
Kavlak, Refwork projesinin üçüncü aşaması olan Mültecileri Haberleştirmek faaliyetleri kapsamında gerçekleştirdiği sunumda, mülteci sorunlarına ilişkin doğru ve profesyonel haber üretimi, sığınma ve göç kavramlarının hatalı kullanımından veya yanlış kavramlarla ilişkilendirilmesinden kaynaklanan sorunların olduğunu vurguladı. Basının en etkin kültürel iletkenlerden olduğunu belirten Kavlak, basının yönlendirme gücünün kullanılış biçimine göre, mültecilere yönelik algının olumsuz yönde tetiklenmesine, beslenmesine neden olabileceği gibi toplumsal muhalefet biçimlerinin meşrulaştırılmasına da yol açabileceğini, bu nedenle basının dilinin kutuplaştırmayı pekiştirmeden sorumluluk duygusuyla kullanılmasının önemli olduğunu vurguladı. Medyanın kullandığı dilin ve iletişim yöntemlerinin eşitlikçi ve kültürel çeşitliliğe saygılı bir şekilde kullanılmasına yönelik bir farkındalık buluşması gerçekleştirdiklerine vurgu yapan Kavlak, mülteciler konusunun hak temelli ele alınmasının söylem sıkıntılarının aşılmasında büyük önem oluşturduğunu belirtti.
TERMİNOLOJİYE DİKKAT ÇEKTİ
Basın özgürlüğünün sınırının aynı zamanda kişi özgürlüğünün sınırı olduğunu hatırlatan Kavlak, haber dilinin üreticisi olan medya kuruluşları ve çalışanlarıyla gerçekleştirdikleri buluşmada kritik terminolojiye açıklık getirip, Türk halkı ile mültecilerin entegrasyonunun başarısı için tavsiye niteliğinde ilkeler oluşturmayı hedeflediklerini dile getirdi.