- Gündem
- 21.05.2025 12:37
BTA, yeni sezona "Getto" oyunu ile merhaba dedi. Seyircisiyle bu sezon ilk defa buluşan BTA sahnesi, sergilediği oyunla büyük bir beğeni topladı
ONURHAN ALPAGUT
İzmir sahnelerinin istikrarlı kültür hareketi olan Bilimsel Tiyatro Atölyesi (BTA), 2016-2017 sezonunu açtı.
BTA, salondaki biletli seyircilerin yanında, en az üçte bir seyircinin de ayakta izlediği muhteşem bir oyunla açılış yaptı. Poule du Bouchet'in romanından Hayretin Filiz'in oyunlaştırıp yönettiği "Getto" isimli oyun, 105 dakikalık bir performans olarak BTA'nın bu seneki ilk oyunu olarak seyirciyle buluştu. 16 oyuncuyla sahnelenen Getto'da; geçtiğimiz yıl, Türkiye'de ilk kez hazırlanan, Türk tiyatrosunun öncü kadın oyuncularından biri olan "Eliza Binemeciyan" adlı çalışmasıyla Direklerarası Seyircileri Jüri Özel Ödülü kazanmış olan Işık Yalkın Karyeniç'ten, yine geçtiğimiz eylül ayında "Genç Yetenek" ödülü kazanmış olan Eda Tutuk ve Ege Akgün'e kadar, birbirinden yetenekli oyuncular görev alıyor.
FAŞİZMİN ÇİRKİN YÜZÜNÜ ORTAYA KOYUYOR
Her türlü teknik hazırlık dahil, kostüm ve eğitim çalışmalarını kendi kurdukları istasyonlar aracılığıyla gerçekleştiren BTA'lılar, Getto'larının çağa ayna tutan bir oyun olduğunu söylüyorlar. "Getto"; insancıl değerlerin alaşağı edildiği Nazi faşizminin Avrupa'yı yıkıp geçtiği, İkinci Dünya Savaşı'nın cinnet günlerinde, Varşova'da yaşayan matbaacı Henryk Winter ve ailesi üzerinden, bir insanlık suçu olan faşizmin çirkin yüzünü ve ona karşı direnmeyi anlatan bir oyun.
DUVARIN DİBİNDE YAŞAMAK
1940 Kasım ayında Varşova'da yaşayan tüm Yahudiler, kendileri için belirlenmiş ve şehrin geri kalanından soyutlanacak bir bölgeye zorla yerleştirilirler. 3 metreden daha yüksek, üst tarafına dikenli teller yerleştirilmiş bir duvarın yapımına başlanır. Varşova Gettosu böyle doğar. Varşova Gettosu, alan ve nüfus bakımından Nazi Almanyasının kurduğu gettoların en büyüğüdür. Şehrin nüfusunun yaklaşık yüzde otuzunu oluşturan 350 bini aşkın Yahudi, şehrin toplam alanının yüzde 2,4'ünden ibaret bir alana hapsedilir. Hapsedilen Yahudilerden 250 binden fazlası da, önce VarşovaMalkinia demiryolu hattına bağlanan Umschlagplatz'a (sürgün noktası) taşınıp; oradan daTreblinka Toplama Kampı'na götürülerek, tarihe utanç olarak geçen bir soykırıma maruz kalırlar. 19 Nisan 1943 tarihinde başlayan Varşova Gettosu Ayaklanması; Alman işgali altındaki Avrupa'daki ilk ayaklanma oluşu nedeniyle İkinci Dünya Savaşı'nın seyrini değiştiren en büyük ayaklanma olarak tarihe geçer. Bu ayaklanmanın bir diğer önemli etkisiyse; faşizmin pençelerinde acı çeken diğer kurbanlara moral ve ilham veren bir ayaklanma olmasıdır.
SEYİRCİDE KALICI BİR İZLENİM YARATMAK HEDEFLENİYOR
Oyunun en önemli özelliklerinden biri de, hiç sahne arası vermeden, dönemin gerçek görüntülerinden oluşan 7 parça filmin seyirciye gösterilerek seyircide yaşanan vahşete karşı bir dikkat uyarmasıdır. Yine aynı tekniğe hizmet eden kurgu karakterlerin yanında, Janusz Korzcak gibi tarihin gerçek karakterlerinden de kesitler paylaşılan oyun; hem gerçek oyunculuk, hem dönem gölge tekniği, hem de sinema tekniği kullanılarak seyircide kalıcı bir izlem yaratmayı amaçlıyor.
Oyunun yazarı ve yönetmeni Hayrettin Filiz, "Yaptığımız oyun, tüm baskı sistemlerine karşı direnen insanların ortak hikayesidir. Savaş günlerinde yasal olmayan ama kabul edilen baskı sistemi, savaştan sonra neden sürer peki diye düşündüğümüzde, seçtiğimiz repertuarımızın günümüzü karşılayan yeteneği karşısında hayret içinde kalıyoruz" dedi. Yaşanan zulmün günümüzde sadece kılık değiştirdiğini, ancak dünyanın birçok yerinde haksızlıkların ve insana yapılan eziyetlerin devam ettiğini söyleyen Filiz; oyundan seçtiği bir replikle bu düşüncelerini özetledi: "Sesleri, toprağın içinde kaybolup giden su sızıntısı gibi yok oluyor insanların Yüzlerini nasıl anlatmalı bilmem? Sanki gördüklerini görmemiş olmayı tercih eden, sanki başka bir cehennemden dünyaya düşmüşler gibi, korkunç."