“Bu yol, yol değil”

Yurt genelinde gösterilen tepkiler sonucu çalışmaları şimdilik durdurulan ve durumun stabil olduğu 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki 'Yeşil Yol' projesi, yöre halkı tarafından Karadeniz'e yapılacak en büyük kötülük olarak tanımlanıyor


  • Oluşturulma Tarihi : 03.08.2015 06:49
  • Güncelleme Tarihi : 03.08.2015 06:49
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Bu yol, yol değil” haberinin görseli

E. ÇAĞLA GENİŞ

Rize'nin Çamlıhemşin İlçesi Yukarı Kavrun Yaylası’na tepkiler nedeniyle sokulamayan iş makineleri, vadinin arka tarafındaki Samistal Yaylası’na komando birlikleri eşliğinde getirilerek yol çalışması başlatılmıştı.  Dozerin geçeceği güzergahın önüne elinde sopasıyla oturan Havva Bekar, “Yaylaların yolu birleşmeyecek. Kesinlikle istemiyoruz. Vali bize çapulcu diyor. Biz çocukluğumuzdan beri burada yaşıyoruz. Vali, Kaymakam kimdir? Ben, ben, ben, halkım ben” diye isyan etmişti. Bu isyanın ardından tüm Türkiye’de Havva Ana’ya ve yöre halkının mücadelesine destek sesleri yükselmişti. Tüm bu yaşananların ardından Rize İdare Mahkemesi, yaylalarda yol yapımının doğaya ve turizme zarar vereceğini öne süren 9 kişinin açtığı davada, çalışmaların yürütmesini durdurdu. Şuan durumun stabil olduğunu ve çalışmaların durdurulduğunu belirten Fırtına İnisiyatifi üyesi aynı zamanda yıllardır yörede tur rehberliği yapan Uğur Biryol, “Dün Bergama'da siyanürle altın arayanlar bugün gözünü bizim dağlara dikmişlerdir. Bu konuda herkesi aklıselim davranmaya davet ediyorum. Çünkü Kaçkarlar, dünya mirasıdır” diyerek herkesi birlik olmaya çağırdı.

“KARADENİZ'E EN BÜYÜK KÖTÜLÜK YAPILACAK”

Projeyle, Karadeniz’e şimdiye kadar yapılmış en büyük kötülüğün yapılacağını vurgulayan Biryol, “Tüm bunların uygulanması halinde bırakın Karadeniz’in turizm potansiyelini arttırmayı, Karadeniz’e herhalde bugüne kadar yapılmış kötülüklerin en büyüğü yapılmış olacak. Karadeniz bölgesindeki vadileri HES’lerle kurutmak yetmiyormuş gibi, derelerin ana kaynaklarının bulunduğu buzul gölleri seviyelerine kadar yolları çıkartmak, onları birbirine bağlayarak denetimsiz, kontrolsüz geçişlere zemin hazırlamak olsa turizmi öldürür. Bölgeye gelen insanların tamamının arabalarıyla gezmek istediğini düşünmek oldukça yanlış. Keşfetmek için alternatif yollar önerilmeli, rehberlik müessesi geliştirilmeli ve coğrafya insanlarıyla gelen misafirlerin teması sağlanmalı, bu hakiki anlamda bir turizm olur. Bu yolların hemen hepsinin tarihi taş döşeli patika ve orman yollarının tam üzerinden geçirilmesi ise ayrı bir handikaptır” şeklinde konuştu.

“MÜCADELEMİZ SÜRECEK”

Meselenin tamamen bir rant yolu olan ve burada yaşayanların dağlarıyla vedalaşmasına sebep olacak Yeşil Yol denilen dayatma olduğunu belirten Biryol,  “Yolları hepimiz kullanıyoruz, temel meselemiz yollar değil. Biz, yaylalara yol gitmesin demiyoruz. Mevcut olan yaylaların yolları iyileştirilsin diyoruz. Bunu en başından beri söylüyoruz ama bunu anlamamakta ısrar edenler var. Olayı bambaşka boyutlara çekmeye çalışanlar da. Meselemiz tamamen bir rant yolu olan ve burada yaşayanların dağlarıyla vedalaşmasına sebep olacak Yeşil Yol denilen dayatmadır. Yeşil Yol yapıldığında, insanlar sanıyor ki biz eskisi gibi hayatımıza devam edeceğiz. Unutun bunu! Yayladaki evleriniz hazineye devredilecek ve siz oradan ebediyete kadar uzaklaştırılacaksınız. Yeşil Yol bir proje olmaktan çıkmış, dayatmaya dönüşmüştür. Bundan kurtulmanın yolu da bellidir, birlik olmak. Dün Bergama'da siyanürle altın arayanlar bugün gözünü bizim dağlara dikmişlerdir. Bu konuda herkesi aklıselim davranmaya davet ediyorum. Çünkü Kaçkarlar, dünya mirasıdır. Mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” diyerek kararlılıklarını belirtti.

“BAĞLANTI KURULMASINI İSTEMİYORUZ”

Yürütmenin mahkemece durdurulmasına karar verildiğini fakat tehlikenin devam ettiğini belirten avukat Yakup Okumuşoğlu, “Tehlike devam ediyor. Yargı süreci hala devrede. Süreç devam ederken birkaç defa çalışma teşebbüsünde bulunuldu. Halkın tepkisiyle karşılaşılınca çalışmalar yeniden durdu. Fiilen şuan çalışma yok fakat her an çalışmalar başlayabilir, böyle bir risk var. Sadece Fırtına Vadisi ile sınırlı bir konu değil. Samsun’dan başlayıp Fırtına Vadisi’ne kadar ciddi anlamda tahribat vermiş durumdalar.  Biz Fırtına Vadisi içerisinde Yeşil Yol bağlantısının kurulmasını istemiyoruz. Çünkü bu vadi koruma alanları itibariyle transit geçilebilecek bir yer değil. Vadide, doğal sit, milli parklar ve yaban hayatı koruma alanları vardır. Buranın piknikçilerin mangal yaptığı, 3 bin metrelerde villaların olduğu, derelerin deterjanlarla ve diğer biyolojik atıklarla kirletilebileceği ve mütehahhitlerin de para kazanabileceği bir yer olmasını istemiyoruz. Bu sebeple mücadelemiz haklı davamızı kazanana kadar devam edecektir” diyerek projenin sonuçlarına vurgu yaptı.

“ZEKİ ÇÖZÜMLER ÜRETİLEBİLİRDİ”

Uzun yıllar Palovit Yaylası'nda yaylacılık yapmış daha sonra ODTÜ'de makine mühendisliğini bitirip, ABD'de yüksek lisansını yapıp temiz enerji ve doğaya uygun teknoloji ile ilgili mühendislik firmasinda 15 senedir çalışan, fakat yaylasina da her yaz ayda bir giden Ümit Sırt ise Yeşil Yol'u, bir halka yapılabilecek en büyük kötülük olduğunu söyledi. Sırt, “Bu projeyi duyduğum zaman başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Biz o zaman bunun dağlara yatay giden tek bir yol olarak düşünüyorduk ve o bile yetiyordu oraları mahvetmeye. Daha sonra projeyi detaylı öğrendikçe hayatımın kabusu ile karşı karşıya olduğumu farkettim. Çünkü projeyi bir turizm güzergahı altında olmadık yerlerde çemberler çizip, parçalara ayrılıp sonra bir yerlerde toplanıyor.  Dağların o güzel alpin sırtları paramparça ediliyor, tünellerle deliş deşik ediliyor, bütün yaylaları ise hiç gereği yokken birbirleri ile bağlıyordu.  ABD geçirdiğim 15 senede doğayla iç içe çok yerlere gittim. Bu kadar fütursuzca doğaya saldıran, yöreyle alakası olmayan, kültürü yok sayan bir yatırım görmedim. Yörenin sorunları çok zekice çözümlerle çözülebilirdi. Ama devletimiz ne yazık ki samimi değildi onlarca yıldır kıllarını kıpırdatmadılar ve samimi olmadıklarını da bu son proje ile gösterdiler. Şu anda amacımız sonuna kadar bununla mücadele etmek. Sosyal medya, hukuk ve diğer stratejileri kullanarak bu projenin gerçekleşmesini engellemek olacaktır” ifadelerini kullandı.

İlginizi Çekebilir...

Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script