- Gündem
- 23.06.2025 11:40
Buca Fay Hattı’nın kırılmasıyla İzmir’de yaşanan 4.9 büyüklüğündeki deprem, vatandaşları sokağa dökerken, yetkili isimler toplanma alanlarının önemine dikkat çekti
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
Buca ilçesi merkezli 4.9 büyüklüğündeki deprem neredeyse tüm İzmirlileri ayağa kaldırdı. Gece 3 sularında sarsılan vatandaşlar, korku dolu anlar yaşarken, Buca Fay Hattı’nın kırılmasıyla beraber 60’ın üzerinde artçı yaşandı. İlk tespitlere göre 20 kadar binada hasar oluştu. Depremde panik nedeniyle 64 kişi hastanelere başvurduğu belirtildi. Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer ise uzman olarak gösterilen kişilerin panik ve travmayı arttıracak, epistemolojik verilerden uzak yorumlardan kaçınması gerektiğini vurguladı. Öte yandan, sokağa fırlayan yurttaşın ilk adresi yeşil alanlar oldu. Tam bu noktada afet sonrası toplanma alanlarının varlığı soru işaretleri oluşturdu. Atıl durumda bekleyen Buca Cezaevi’ni akıllara getiren İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP Meclis Üyesi İlhan Dal, “Bir gece ansızın yaşadığımız acı gerçek karşısında bir sığınma noktası olabilmesi için direniyoruz” dedi.
KENT ALÜVYON BİR ZEMİN ÜZERİNDE
İzmir’in alüvyon zemin üzerine kurulduğunu, binaların da önemli bir bölümünün kullanım ömrünü tamamladığını kaydeden Öziçer, “Bize düşen deprem öncesi, deprem anı ve sonrasında yapacaklarımızı planlamak. Bu konuda hem bireyler hem de kurumların üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor” dedi. Gece yaşanılan depremin orta büyüklükteki bir deprem olarak adlandırıldığını kaydeden Öziçer, “Ve orta büyüklükteki her depremlerin artçıları da devam edecektir. Artçıların ise büyüklüğüne göre birkaç haftadan, birkaç aya kadar devam etme durumları vardır. Bu 4.9 büyüklüğündeki depremin de artçıları muhakkak ki olacaktır. Bu bilimsel bir gerçektir. Maksimum bir iki hafta süreceğini düşünüyoruz. Ve bahsini ettiğimiz artçıların maksimum 4 büyüklüğüne kadar çıkacağını, vatandaşlarımızın hissedebileceği artçılar olacağını belirtebiliriz” bilgisini paylaştı.
PANİK VE TRAVMAYI ARTIRACAK YORUMLAR…
“Peki, bu deprem daha büyük bir depremin habercisi mi ya da tetikleyebilir mi?” sorusunu da yanıtlayan Sinancan Öziçer, “Bunu anlayabilmek için böyle bir teknoloji şu dönem için söz konusu değil. Bir deprem meydana geldiği zaman bunun daha büyük bir depremin öncüsü olduğunu düşünmek çok yanlış olur. Buna benzer yorumlara vatandaşlarımız kulak asmasın. Panik ve travmayı artıracak yönde yorumlar. ‘4.9 büyüklüğündeki bir deprem aynı fayda daha büyük bir depremi meydana getirebilir’ demek sağlıklı olmayacaktır. Zaten epistemolojik bir veri de değil… Ama şöyle bir yaklaşımda bulunmak daha makul olur; Bu fay kırığında 4.9 büyüklüğünde bir deprem oldu. İzmir ve çevresinin coğrafi yapısına bakıldığı zaman daha büyük depremlere de gebe” dedi.
BURALARA SIĞINMAK YANLIŞ
Öziçer, sözlerine şöyle devam etti: “Duyduğumuz haberlere göre pencerelerinden, balkonundan aşağıya atlayan vatandaşlarımız olmuş. Aralarında ağır yaralı olanlar da var. Temel afet bilincinin arttırılması gerekiyor. Sivil toplum örgütleri ve odalar olarak bizler elimizden geldiğince bunun eğitimini veriyoruz. Fakat o bilinci oluşturmak çok güç. Merdivenler, balkonlar, asansörler binanın bağımsız bölümleridir. Deprem anında ilk zarar görecek olan yerlerdir. Buralara sığınmak, koşmak yanlış.” Öziçer, son olarak “2018 yılında AFAD tüm ilçelere bir yazı gönderdi. Yerel yöneticilerin afet sonrası toplanma alanlarını revize edip, bir liste hazırlamalarını talep etti. Belli başlı standartları vardı elbette. 2 bin metrekarenin altında olmaması, kamuya terk alan olması ve çok eğimli bir alan olmaması isteniyordu. Bununla ilgili yerel yönetimlerin ciddi bir hazırlık içerisine girdiğini biliyoruz. İlçeler gerekli revizyonları yapıp, listeyi AFAD’a verdi. Özellikle İzmir’in Kuzey tarafındaki ilçelerin bizzat verdiğini biliyoruz. Buca ile ilgili tam bir bilgiye sahip değilim ancak muhakkak onlar da bir revize yoluna gitti.” Vatandaşların, E-devlet ve yerel belediyelerin web sayfaları üzerinden evlerine en yakın toplanma alanının neresi olduğunu öğrenebileceklerini belirten Öziçer, muhtarlara da seslendi: “Muhtarlıklara bölgedeki toplanma alanlarının haritasını asın, bünyenizdeki vatandaşları bilgilendirin” sözlerini gündeme getirdi.
CEZAEVİ BİR SIĞINMA NOKTASI OLABİLİR Mİ?
İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP Meclis Üyesi İlhan Dal ise depremin ardından yaşanan toplanma alanı sorununa ilişkin atıl durumda bekleyen Buca Cezaevi’ni işaret etti. Dal, “Cezaevi toplanma alanı olarak tabii ki sunulabilir. Biz zaten cezaevi için ‘yeşil alan olsun’ derken orayı sadece bir yeşil alan olarak düşünmüyorduk. Buranın aynı zamanda afet sonrası toplanma yeri olarak da değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorduk. Buca Cezaevi’nin bulunduğu nokta bir kamusal alan. Ve konumu dolayısıyla kolay erişilebilir olması, nüfus yoğunluğunun çok yakınında yer alması oldukça değerli. 30 Ekim depremini hatırlarsanız en çok enkaz olan Bayraklı’da insanlar toplanacak alan bulamadı. Sokaktaki parklar, bahçeler, banklar çaresiz kalan insanların barınağı oldu. Yeşil alanlar sadece ruhsal veyahut fiziksel olarak insanlara iyi gelmiyor. Bu tarz işlevler yüklenerek de faaliyete geçirilebilir. Dolayısıyla biz Buca Cezaevi için mücadele verirken, oranın sadece bir yeşil alan olması için çaba sarf etmiyoruz. Bir gece ansızın yaşadığımız acı gerçek karşısında bir sığınma noktası olabilmesi içinde direniyoruz” dedi.
HAFIZAMIZ ÇOK ZAYIF
Dal, son olarak, “Bu anlamda Buca Cezaevi sadece bir yeşil alan olmayacak, vatandaşa da en zor anında kucak açan bir kamusal alan olacak. Herhangi bir doğal afet karşısında can suyu olarak karşımıza çıkacak. Buca’daki 4-5 mahallenin tamda ortasında bir alan. Böyle bir alan başka bir ilçede yok. Belediyeler tarafından bu tarz alanların yeniden inşa edilmesi artık çok güç. Ciddi kamulaştırma yükleri bindiriliyor belediyelere. Hızla artan nüfus ile beraber bu alanların ihtiyacı daha da arttı. O yüzden bundan 20 yıl önce yapılan imar planları bugün ki nüfus yoğunluğunun ihtiyacını karşılamıyor. Ne yeşil alan, ne toplanma alanı, ne de yol genişliği, otopark alanı… Bu yüzden 2003 yılında yapılan cezaevi planına bizler karşı çıkıyoruz. Kentin o gün ki nüfus planları, Buca’nın bugün ki 600 bine yakın nüfusuna yetmiyor. Çünkü o planlar Buca’nın nüfusu 350 binlerdeyken yapılmış… Hafızamız çok zayıf. Nedense bu tip afetler sonrasında bu tür konuları hatırlıyor ve bir zaman sonra unutuyoruz. Olağan yaşantımıza devam ediyoruz. Ta ki yeni bir afete kadar” çıkışında bulundu.
PANİK YARATACAK BİR DURUM YOK
Deprem Uzmanı Prof.Dr. Hasan Sözbilir’in, depremle ilgili yaptığı açıklama şöyle: “Buca Gölet ile Gaziemir arasındaki fay kırıldı. Bizim yaptığımız jeolojik çalışmalara göre; bu fay, batıda Tuzla Fayı’na bağlanan bir fay. Eğim atımlı normal fay türünde. Sisam Fayı gibi çalışan bir fay. Bilindiği gibi İzmir’de can ve mal kaybına neden olabilecek deprem büyüklüğü 6 ve üstü. Fakat Buca Fayı 6’dan büyük deprem üretemez. Panik yaratacak bir durum yok. Buca Fayı, 5 kilometre uzunluğunda. Üreteceği deprem de 5 büyüklüğünde. 4.9’luk depremden sonra artçılar başladı. Daha da sürecektir, 3.7 gibi artçı depremler beklenebilir.”