Buca’nın köylerinde kırmızı alarm!

Buca köylerinde hayvancılığın ve tarımın belinin kırıldığını söyleyen Prof.Dr. Kundakçı, doğaya karşı korkunç bir saldırının düzenlendiğini ve yargı erki kullanılarak muhtarların engellenmeye çalıştığını vurguladı


  • Oluşturulma Tarihi : 01.08.2022 05:15
  • Güncelleme Tarihi : 01.08.2022 05:15
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Buca’nın köylerinde kırmızı alarm!

SULTAN GÜMÜŞ KAYA - ÖZEL HABER

İzmir’in Buca ilçesi Kaynaklar ve Kırklar köylerinde hobi bahçelerinin, düğün ve kahvaltı salonlarının sayısı önlem alınmaksızın artıyor. Tarım topraklarına ve bu topraklar için mücadele eden kişilere saldırı düzenlendiğini kaydeden Ziraat Mühendisi Prof.Dr. Akif Kundakçı, sadece bahsi geçen iki köyün değil, Buca’da yer alan birçok köyün tehdit altında olduğunu vurguladı. Kaynaklar’da bulunan Mollalı Deresi’nde yüzlerce ağacın kesildiğini açıklayan Kundakçı, “Bir gecede kesiyorlar, enkazını götürüyorlar, dümdüz bir tarla haline getiriyorlar. Alanın haritadaki görünümü adeta yok edildi. Coğrafyası değiştirildi” dedi. Tarımla uğraşan insan nüfusunun yüzde 10’lara çekildiğini belirten Kundakçı, “Türkiye’de hayvancılığın ve tarımın beli kırıldı, ihmal edildi! Genellikle tarımla uğraşanlar yaşlı nüfus. Onlar gittiği zaman Türkiye’de genç nüfusun tarıma döneceğini kimse garanti edemez” sözlerine dikkat çekti.

Öte yandan, yeni nesle ilişkin endişesini de dile getiren Prof.Dr. Kundakçı, “Dedelerimiz, babalarımız çocuklarına, torunlarına tarla, arsa, toprak miras bırakırdı. Şimdi ise henüz doğmamış nesle büyük bir borcu miras bırakıyorlar. Çünkü köylünün elinde ne var, ne yok satın aldılar ya da borçlandırdılar” dedi.

MUHTARLAR ENGELLENİYOR!

43 yıl üniversitede bir bilim insanı olarak görev yaptığını ve emekli olduktan sonra Kırklar Köyü’nde bir bağ evi kurarak Çiftçi Malları Koruma Teşkilatı’nın Buca örgütünde iştirak ettiğini söyleyen Kundakçı, “Kaynaklar Köyü’nün eski muhtarı Erhan Şen ile birlikte Türkiye’nin tarım topraklarını korumaya, tarım topraklarına ve tarımcıya yapılan saldırıları ve müdahaleleri engellemeye çalışıyoruz. Ama bunları engellemeye çalışırken ne yazık ki bizler de engelleniyoruz… Örneğin, Kırklar Köyü’nde görev alan muhtarımız doğayı katletmek isteyen bir çete ile mücadele ediyor. Bir avukata 21 kişi vekalet vermiş. Muhtar hakkında avukat savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Olay Kaymakamlığa kadar uzanıyor. Sayın Kaymakam incelemeci olarak bir avukatı görevlendiriyor. İki gündür muhtar onunla ilgileniyor… Muhtarların görevini yapması engelleniyor. Bıktırmak isteniyor. Devlet ve hazine arazilerini talan edenlerin saldırılarına maruz kalıyorlar. Bunu yaparken de yargı, soruşturma erkini kullanıyorlar” yorumunda bulundu.

KORKUNÇ BİR SALDIRI BAŞLADI

Kundakçı, sözlerine şöyle devam etti: “2017 ve sonrası yıllarda yoğun bir şekilde İzmir’in yakın çevresinde ve ilçelerde bulunan köylerdeki tarım topraklarına karşı korkunç bir saldırı başladı. Kooperatif kurarak gelenler var, başka amaçlarla gelenler var. Bir emlak komisyoncusu tarlayı satın alıyor, satın alırken de bir kooperatif kuruyor ve kooperatif üyelerinin adına bu işi yapıp, ondan sonra hisselendiyor. Ve maalesef bir takım yargı erki mensuplarımız da buna cevaz veriyor, yol açıyor. O hakimler ise şimdi Adalet Bakanlığına şikayet edilmiş durumda. Hukuka aykırı karar veren ve hukuku ihlal eden, tarım topraklarının talan edilmesine yol açan yargı erki mensuplarından bahsediyorum” bilgisini paylaştı.

BUCA KÖYLERİNDE TARIM BİTTİ!

“Tarım topraklarının tarım amacı dışında kullanılması kesinlikle yasak!” diyen Kundakçı, “Bakın, Buca köylerinde tarım bitirilmiş durumda. Şu an bu köydeki toprakların yüzde 60’ı bu şekilde kişilerin eline geçmiş bir halde… 2005’lerden sonra Türkiye’de tarım nüfusu yüzde 35’di. 100 kişiden 35’i tarımla geçimini sağlıyordu. O zaman ki siyasi iktidarımız, ‘Bunu Avrupa Birliği standartlarına göre yüzde 10’un altına indireceğiz’ dedi. Ve tarım ürünlerinin fiyatlarının aşırı derecede aşağı tutulmasına neden oldu. Çiftçi ürettiği ile yaptığı masrafın arasında kaldı. Masrafın daha fazla, gelirin daha az olmasına yol açan bir durum ile karşı karşıya kaldı. Odun niyetine zeytin ağaçlarını kesip sattılar! Tarımla uğraşan insan nüfusu yüzde 10’lara çekildi. Mesela ilginçtir ki keçi nüfusu Türkiye’de 2000’li yılların başında 16-17 milyonken, 2009’da 4 buçuk milyona kadar indi. 40-42 milyon koyun 21 milyona kadar indi. 22-23 milyon sığır 9-10 milyona indi… Suudi Arabistan’a canlı hayvan ihraç eden ve kurbanlık hayvanların önemli bir kısmını karşılayan Türkiye, Arjantin’den, Yeni Zelanda’dan kurbanlık hayvan ithal eder hale geldi. Ve et fiyatları aşırı derecede yükseldi. Sonra bu yanlışlardan dönüldü ama Türkiye’de hayvancılığın ve tarımın beli kırıldı, ihmal edildi! Genellikle tarımla uğraşanlar yaşlı nüfus. Onlar gittiği zaman Türkiye’de genç nüfusun tarıma döneceğini kimse garanti edemez. Toprak toplulaştırma ve tarım topraklarının aşırı parçalanmasını engellemeye yönelik çalışmalar maalesef başarılı olamadı ve engellenemedi” dedi.

 

KURUL HAREKETE GEÇMİYOR!

Kaynaklar Mollalı Deresi’nde yüzlerce ağacın kesildiğini kamuoyuyla paylaşan Prof.Dr. Akif Kundakçı, “Alan dozerlerle düz edildi. Çok çok üzücü bir durum. Bir gecede kesiyorlar, enkazını götürüyorlar, dümdüz bir tarla haline getiriyorlar. Alanın haritadaki görünümü adeta yok edildi. Coğrafyası değiştirildi. Açık konuşmakta yarar görüyorum. Şu an da ben İzmir Valiliği ile temas halindeyim. Orada Toprak Koruma Kurulu adında bir kurul oluşturuldu. Biz 2-3 senedir İzmir Valiliğinde bu kurulun harekete geçmesini bekliyoruz. Neden ilgilenmiyorlar, neden yapmıyorlar, siyasi bir baskı mı var? Sürgün olmayı veyahut doğruyu ve ülkenin menfaatlerini korurken bir takım sıkıntılar yaşamayı göze almadığınız takdirde bu ülke düzelmez!” eleştirisinde bulundu.

DOĞRU ENDÜSTRİLEŞME İHMAL EDİLDİ

Kundakçı, son olarak “Cumhuriyetin 80 senede biriktirdiği değerleri; şeker fabrikalarını, yem fabrikalarını, Sümer Bankı, ETİ Bankı satarsan, değerinin çok altında birilerine devredersen, tarımı bitirirsen, pancarı, pamuğu, buğdayı bitirirsen kendinden sonraki nesle bırakacağın toprağın, yeşilin kalmaz! Dedelerimiz, babalarımız çocuklarına, torunlarına tarla, arsa, toprak miras bırakırdı. Şimdi ise henüz doğmamış nesle büyük bir borcu miras bırakıyorlar. Çünkü köylünün elinde ne var, ne yok satın aldılar ya da borçlandırdılar. Bu hale gelmemizin altındaki neden tarımın ve doğru endüstrileşmenin ihmal edilmesidir” dedi.

Haber Merkezi