Sayfa Yükleniyor...
Buğday üretiminde bu yıl ciddi oranda rekolte kaybının yaşanacağını söyleyen hububat üreticisi Necati Polat, bu süreçten en çok etkilenecek kesimin ekmek üreticileri olacağını vurguladı
NURETTİN BAKİ - ÖZEL HABER
Yaşanan kuraklık, nisan yağmurlarının istendiği gibi olmaması nedeniyle buğdayda yüzde 20-30 arası rekolte kaybı öngörülüyor. Uzmanlara göre ise rekolte kaybı biraz daha artabilir de azalabilir de… Bu yıl iç tüketimi karşılamak için 2-3 milyon ton buğday açığı olabilir. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisi ve hububat üreticisi Necati Polat, buğday rekoltesinin bu yıl 20 milyon tonun altına düşeceğini vurguladı. Buğday rekoltesinde yaşanacak düşüşten en çok etkilenecek kesimin ekmek üreticileri olacağını da belirten Polat, “Buğday rekoltesindeki bu düşüş ekmek fiyatlarına yansıyacaktır” dedi.
KORKTUĞUMUZ BAŞIMIZA GELDİ!
Nisan ayında beklenen yağışın yaşanmaması nedeniyle buğdayın süt olum döneminde susuz kaldığını belirten Polat, “Küresel ısınma, olumsuz iklim koşulları, yetersiz ve zamansız yağışlar tarımsal üretimimizi tehdit etmeye devam ediyor. Ülkelerarası arz ve talep dengesizliği, özellikle Çin’in buğday ve arpa tüketimine daha çok yönelmesi dünyada hububatı ön plana ve kıymetli hale getirmiştir. Ülkemizde buğday ve arpanın yüzde 50’den fazla kısmı İç Anadolu (yüzde 38), Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde (yüzde 14) üretilmektedir. Buğday üretimimizin yüzde 75’lik kısmı kuru tarım, yüzde 22’lik kısmı ise sulu tarım olarak yapılmaktadır. Dolayısıyla buğday ve arpa üretiminde kalite ve miktar yağış miktarına bağlı olmaktadır. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ocak, şubat, mart yağışları buğday üretimi için normal seyretmekte iken, nisan yağışlarındaki yetersizlik ürünün süt olum döneminde önemli olan su ihtiyacını karşılamaktan uzak kaldı. Özellikle buğday ve arpa kıraç alanlarda ilkbahar yağışlarına süt olum döneminde ihtiyaç duyuyor. Bu sene bu olmayınca korktuğumuz başımıza geldi” diye konuştu.
20 MİLYON TONUN ALTINDA OLACAK!
Ülkemizde buğday hasadı serin havalardan dolayı biraz gecikmeli de olsa Adana ve yöresinde yoğun bir şekilde başladı. Bu bölgede olumlu iklim şartlarından dolayı verim çiftçinin yüzünü güldürecek gibi gözüküyor. Taban fiyatın geçen yılın fiyatının yüzde 36,1’in üzerinde olması çiftçi üzerinde olumlu etki yaptı. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki kuraklık bazı bölgelerde yüzde 100 olumsuzluk meydan getirmekte, ülkemizdeki rekoltenin yüzde 50’den fazlasını yetiştiren bu bölgelerde ortalama yüzde 30-50 verim kaybı gözükmektedir. Buna göre 21-22 milyon ton beklenen rekolten 20 milyon tonun altında kalacağına işaret etmektedir” ifadelerine yer verdi.
EKMEK ÜRETİCİLERİ SIKINTI YAŞAYACAK!
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) satış fiyatlarını açıklayamaması piyasayı bir belirsizliğe sürükleyeceğinin altını çizen Polat, bu süreçte en büyük sıkıntının ise ekmek üreticilerinin yaşayacağını belirtti. Polat, “TMO alım fiyatlarını deklare etti fakat satış fiyatlarını açıklamaması un ve yan sanayide bir belirsizliğe sebep olmaktadır. Bir an önce satış fiyatlarını açıklayıp piyasada oluşacak spekülasyon fiyatları önlemelidir. Burada en sıkıntılı kesim ekmek üreticileridir. Sektör hammadde fiyatlarındaki bu artışı ekmeğe yansıtmazsa sıkıntısı iyice artacaktır. Türkiye’de ekmek fiyatlarının serbest bırakılması kaçınılmazdır. Aksi takdirde ekmek üreticisi kendisini modernize edemeyecektir.
STRATEJİ DEĞİŞTİRMELİYİZ!
Türkiye’nin buğday üretiminde yeni stratejilere yönelmesi gerektiğine dikkat çeken Polat, Rusya örneğini verdi. Polat, “Türkiye buğday üretiminde yeni bir hikaye yazmak zorundadır. Değişen dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Her yıl 8 milyon ton buğday ithal ettiğimiz Rusya strateji değiştirmiş gibi gözüküyor. Ülkemizde katma değerli ürün olarak işleyip sattığımız un, irmik, bulgur, makarna gibi ürünlerin artık Rusya kendisi işleyip satmak peşinde. Rus teknolojisi çok zor kurulan bir teknoloji değil. Türkiye dünyadaki un ve un ürünleri pazarını kaybetmemesi için yıllık 30 milyon ton buğdayı ürütmek ve Rusya’ya bağlı olmamak mecburiyetindedir. Bu yıl cumhurbaşkanımızın açıkladığı bu taban fiyatla bunun startını vermiştir. Bundan sonrası Tarım ve Orman Bakanlığı ve çiftçimize düşmektedir” diye konuştu.
Haber Merkezi