Büyük utanç!

Bir topluluğun tapu senedi ya da nüfus kaydı olarak nitelendirilen mezar taşları ve mezarlıklar, aynı zamanda o topluluğun bölgedeki varlığının sarsılmaz kanıtlarıdır. İzmir’deki bu kanıtlar ise ne yazık ki bir köşeye atılmış durumda


  • Oluşturulma Tarihi : 05.04.2018 08:26
  • Güncelleme Tarihi : 05.04.2018 08:26
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Büyük utanç! haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Smyrna Agora Antik Kenti, sanatın oldukça yoğun olduğu, felsefenin ilk ortaya çıktığı yer olarak biliniyor. İzmir Namazgah semti yakınlarında bulunan bu örenyeri, tanıtımının iyi yapılmaması, devam eden kazı ve restorasyon çalışmaları nedeniyle birçok gezginin varlığından bile haberi olmadıkları yerlerden. Agora Açık Hava Müzesi olarak da bilinen bu Agora Antik Kenti, üç katlı olarak yapılmış dünyanın en büyük agoralarından biri olarak biliniyor. Agora Örenyeri tarihi ise, Roma dönemine kadar uzanıyor. Tanıtımının iyi yapılmaması, devam eden kazı ve restorasyon çalışmalarının yaratmış olduğu sıkıntı dışında tepki çeken bir şey daha var ki başta tarihçiler olmak üzere birçok insana utanç yaşatıyor. Bahsi geçen sorun ise müzenin adeta bir tarafına atılmış, atıl durumda görünen Osmanlı mezar taşları. Yerel Tarih Araştırmacısı Mehmet Ozan Semerci, “Roma Dönemine ait mezar taşları böylesine korunurken bizim ecdadımızın taşları neden bu halde?” diyerek yetkililere yüklendi. Aynı özenin Osmanlı mezar taşlarına da gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Semerci, okul tarafından müzeye getirilen öğrencilere de bu taşların tarihinin anlatılmadığını aktardı.

GÖRÜNTÜ İÇLER ACISI!

Agora, İzmir şehri içinde, Tepekule ve Kadifekale ile birlikte en önemli üç ören yerinden biridir. Kentin merkezinde yer alan bu müze, çok kültürlü ve çok katmanlı bir kent olan İzmir’de tarihi dokunun bir parçası olarak karşımıza çıkar. Ancak bu tarihi dokunun büyük çoğunluğunu Roma Dönemine ait eserler oluşturuyor. Müzede Osmanlı Dönemine ait mezar taşları da var. Ancak taşlar öylesine bakımsız ki gelenlerin ilgisini dahi çekmiyor. Hatta öyle ki müze ziyaretinde bulunan öğrencilere rehber tarafından Osmanlı mezar taşlarına ilişkin anlatımlar da yapılmıyor. Çünkü taşlar müzenin belirgin olmayan bir bölümüne üst üste atılmış halde. Taşları görenler tadilat aşamasında olduğunu düşünerek bakmadan geri dönüyor. Bu bilgileri ise hem kendi gözlemlerimiz hem de Yerel Tarih Araştırmacısı Mehmet Ozan Semerci’nin paylaşımları aracılığıyla edindik. Kendisi sık sık müzeyi ziyaret edip yaşanan gelişmeleri takip etmekte. İçler acısı bir görüntüyle karşılaşmaktan üzüntü duyduğunu kaydeden Semerci, birçok araştırmacı ile birlikte bu sorunun çözüme kavuşması için çaba sarf ettiklerini ancak karşılık bulmadığını dile getirdi. Büyükşehir tarafından Agora Antik Kentte bir toplantı düzenlendiğini söyleyen Semerci, “O kadar gelip buralarda toplantı yaptılar. Hiç mi taşların halini görmediler. Gerçi haklılar o kadar atıl durumdaki ne olduğunu fark edememişler. Bu taşları alıp tıpkı Roma Dönemine ait taşlara yaptıkları gibi onları da düzenli bir hale getirseler ölürler mi? Çok mu zor dizmek, özenli bir hale getirmek. Bunu düzeltmenin yolu çok mu zor ki o kadar talep etmemize rağmen yapamıyorlar?” dedi.

“TEHLİKE O DERECE BÜYÜK”

‘Hazireler’ kitabında da bu konuya yer verdiğini aktaran Semerci, “Bu mezar taşları ecdadımıza ait. Önemli isimlerin mezar taşları. Ancak burada bakımsız ve sahipsiz. Neredeyse ilgilenen hiç kimse yok. Bu mezarlar ülkemizin şifreleri ve kara kutuları. Bizim milli kültürümüzün kaynağı bu hazirelerdir. Bu mezarlar sıradan mezarlar değildir. Sanki sorumlular tek bir amaç için birleşmiş gibi. Görünen o ki bu amaçlarından derhal geri dönmeleri lazım. Aksi halde ecdadımızdan geriye hiçbir şey kalmayacak” diye aktardı. Konuşmasına devam eden Semerci tehlikenin büyüklüğüne yer vererek şöyle ekledi: “Mezar taşları üzerinde çalışma yapmış olanların kaygılarını dile getiren ortak soru şudur: ‘Günümüzde bu taşların en basitini dahi yapabilecek bir taş ustası var mıdır?’ Diyeceğim şu ki kaybolan her taş telafisi asla mümkün olmayacak bir büyük kayıptır. Her geçen gün zararımıza işliyor. Böyle giderse gün gelecek geçmişimizin bu önemli belgelerini arkeolojik kazılarda arayacağız ama yine de bulamayacağız. Tehlike o derece büyüktür. Lütfen bu taşlara özen gösterilsin ve böyle bir köşeye atmaktan vazgeçilsin. Demiyorum ki, Roma Dönemine ait eserler yok sayılsın, göz ardı edilsin, onlara ilgi gösterilmesin. Dileğim şu ki bizim taşlarımız da aynı özene sahip olsun.”