Can dostların meleği

Bir mağazada asgari ücretle çalışan ve maaşının neredeyse tamamını sokak hayvanları için harcayan Şükran Taşan, daha fazla sokak hayvanına yardım edebilmek için ek iş olarak ücretli kedi bakıcılığı yapıyor


  • Oluşturulma Tarihi : 27.10.2017 07:01
  • Güncelleme Tarihi : 27.10.2017 07:01
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Can dostların meleği

E. ÇAĞLA GENİŞ / ÖZEL HABER

İzmir’de bir mağazada asgari ücretle muhasebeci olarak çalışan 24 yaşındaki Şükran Taşan, sokak hayvanlarına olan duyarlılığı ve sevgisiyle tanınıyor. Çocukluğundan bu yana hayvanları çok sevdiğini söyleyen Şükran, mahallesinde bulunan sokak hayvanları ile yakından ilgileniyor, “Gerekirse ben aç kalırım onları doyururum” diyerek gelirinin neredeyse tamamını onların bakımı için harcıyor. Şükran, sosyal medya yoluyla yaptığı duyurularla sokak hayvanlarının çevresindekiler tarafından sahiplenilmesini de sağlıyor.

Elinde mama kalmadığı ve mama desteği alamadığı zamanlarda çok üzüldüğünü söyleyen Şükran, daha fazla sokak hayvanına yardım edebilmek için ek iş olarak ücretli kedi bakıcılığı yapıyor. Sahipleri seyahate çıkan kediler için evini pansiyona çeviren Şükran, buradan elde ettiği gelirle de sokak hayvanlarının masraflarına katkı sağlıyor. Mama desteği veren yardımseverlerle zaman zaman iletişime geçtiğini söyleyen Şükran, mama bağışında bulunmaları için herkese çağrı yaptı.

“ONLARIN BANA İHTİYACI VAR”

Şükran, hayvanlara karşı duyarlılığının daha küçük yaşlarda sokakta ölmek üzere bulduğu iki kedi yavrusunu sahiplenmesiyle başladığını şöyle anlattı: “Öğrencilik dönemimde gönüllü olarak şehir çöplüğünde besleme yaptım. Psikolojik olarak çok yıpratıcı olsa da hayvanlara olan sevgim o dönemde daha da arttı. Onların bana ihtiyacı var, hep daha fazlası için uğraştım ve uğraşmaya devam ediyorum. Zamanımın bir kısmı işte çalışarak diğer bir kısmı da sokak hayvanlarını besleyerek tedavi ettirerek ve evimde pansiyon hizmeti verdiğim diğer kedilerle uğraşmakla geçiyor.”

“ŞİKAYETÇİ OLANLAR DA VAR”

Yaptığı yardımlar nedeniyle mahallede kendisini destekleyenler olduğu kadar tepki gösterenlerin de bulunduğunu dile getiren Şükran, “Çoğu zaman sokakta besleme yaparken bazı insanların tepkileri negatif olabiliyor. Gereksiz bir uğraşmış gibi gelebiliyor insanlara. Koyduğum mama kaplarım, su kaplarım yok ediliyor zaman zaman. Daha kötüsü de olabiliyor… Baktığım çocuklar mahalle sakinleri tarafından şikayet ediliyor. Belediye barınaklarına aldırılıyor. En çok yıpratıcı ve üzücü tarafı bu benim için. El bebek gül bebek baktığın; sabah ise giderken sevmelere kıyamadığın, akşam işten dönerken sürekli gözünün aradığı çocukların bir anda insanların bencillikleri sonucu yok edilmesi ve senin bir daha onları hiç bulamayışın çok yıpratıcı bir şey” dedi.

EVİNİ PANSİYONA ÇEVİRDİ

Elinde mama kalmadığı ve yardımseverlerden mama desteği alamadığı zamanlarda çok üzüldüğünü söyleyen Şükran, masrafları karşılayabilmek için evini kediler için pansiyona çevirdi. Seyahate çıkacak olan kedi sahiplerine günlük 20 liraya pansiyon hizmeti sunan Şükran, “Sokakta benden gelecek bir avuç mama için yolumu gözleyen sokak hayvanları var. Mamamız bitince aç kalabiliyorlar günlerce. Onların önünden ellerim bomboş geçince kahroluyorum. Sokaktaki kedilerin mama ve tedavi masraflarını karşılayabilmek için ek iş olarak ücretli kedi bakıcılığı yapıyorum evimde. Kediler özgürlüğüne düşkün canlılardır, amacım onları stres ortamından uzak olacakları şekilde özgürce misafir etmektir. Kişiler seyahate çıktıklarında kedilerini sıcak, huzurlu, güvenli ev ortamında ağırlıyorum. Kedilere toplu ya da tek başına kalacakları konforlu konaklama imkanı sağlıyorum. Ayrıca kedi sahipleri talep ettiği takdirde kendi evlerinde de bakabilirim. Günlük pansiyon bedeli 20 lira. Bu işle sokak hayvanlarının masraflarına katkıda bulunuyorum” ifadelerini kullandı.

ÖLMEK ÜZEREYDİ, HAYATA TUTTUNDU

Sokakta ölmek üzereyken eve alarak sahiplendiği kedisi Marla’yı 3 ay önce kaybettiğini belirten Şükran, duygularını şöyle aktardı: “4 yıl önce bu zamanlarda Marla ile Lorin’le karşılaşmıştım. Deli gibi yağmur yağıyordu; annelerini araba ezmişti. Marla, ölmek üzereydi; onları eve getirdim. Daha 1 aylıklardı. İkisi de hayata tutundu. Ama Marla’nın doğuştan bir hastalığı varmış. Sürekli nöbetler geçiriyordu. 4 yıl boyunca hem çok güzel hem de çok zor günler yaşadık. Tedavisi için sürekli Ankara’ya gidiyorduk, çok fazla ameliyat atlattı. 3 ay önce çok kötü krizler geçirerek bana veda etti. İlk göz ağrımdı. Onun sayesinde hayvanları bu denli sevdim. Kardeşi hala benimle kalıyor. 3 ay oldu Marla’yı kaybedeli ama hala ilk günkü gibi acısı.”

“GÖZLERİNİN İÇİNE BAKIN”

İnsanların hayvanlar ile birlikte yaşamayı öğrenmesi gerektiğini ifade eden Şükran, şunları söyledi: “Onlar da o sokağın sakinleri, aynı mahallede yaşamayı öğrenmeliyiz. Barınağı arayınca hiç bilmedikleri ormanlara, çöplüklere, dağ başlarına atılıyorlar. Gerisi ölüm, açlık ve hastalık... En çok yıpratıcı tarafı bu benim için. Sevgi hayatın genelinde olması gereken bir şey… Empati kurun çünkü o zaman birçok şeyi daha iyi anlamış olacaksınız. Anladığınız zaman harekete geçmiş olacaksınız. Sokağınızda yaşayan hayvanların gözlerinin içine bakın. Her şey orada saklı… Onların ağzı ya da dili yok; her daim bize muhtaçlar. Barınakları aramayın, hiçbir hayvani o ölüm kamplarına tıkmayın. Arada sırada kötü ilçelerin barınaklarını ziyaret edin. O zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.”

Haber Merkezi