- Gündem
- 25.05.2025 15:00
Artan şiddet olayları ve yoksulluğun, kanunlarda ‘suç’ olarak tanımlanmış eylemleri gündelik yaşamın bir parçası haline getirdiğini kaydeden dernek, “Çocuk suçluluğu ile mücadelede çözüm, hapis cezası değildir” dedi.
Çocuk suçluluğu ile mücadelede çözümün, hapis cezası olmadığını vurgulayan Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği, çocukların daha ağır şartlarda yargılanması ve daha ağır hapis cezalarına çarptırılmasına yönelik taleplerin, gündeme daha sık getirilmesi gerektiğini savundu.
Artan şiddet olayları ve yoksulluğun, kanunlarda ‘suç’ olarak tanımlanmış eylemleri gündelik yaşamın bir parçası haline getirdiğini kaydeden dernek, “Çocukların, bir suçun maruz kalanı ya da eylemde bulunanı olarak yargı mercilerinin, basının, kamuoyunun önüne daha sık çıkması, çocuğa karşı şiddet ve çocuk suçluluğu ile etkin bir mücadelenin olmadığının göstergesidir. Son zamanlarda ise çocukların daha ağır şartlarda yargılanması ve daha ağır hapis cezalarına çarptırılmasına yönelik talepler, gündeme daha sık gelmektedir” dedi.
Peki, çocukların suça karışmasındaki sebep etkin bir çocuk koruma politikasının yokluğundan mı yoksa daha ağır hapis cezaları olmamasından mı kaynaklanır? Dernek, şu yanıtı verdi: “Adalet İstatistikleri 2024 verilerine bakıldığında çocukların adli sisteme girmesine sebep olan suç gruplarında ilk sırayı vücut dokunulmazlığına karşı işlenen suçlar, ikinci sırayı ise malvarlığına karşı işlenen suçlar alıyor. Söz konusu istatistiklerde 2024 yılında toplamda kaç çocuğun hapsedildiğine ise yer verilmiyor. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün resmi internet sitesindeki istatistiklerde 07.04.2025 tarihi itibariyle 12-18 yaş arasındaki mahpus çocukların sayısı 4.011 olarak yer alıyor. Bu sayı, son zamanların en yüksek çocuk mahpus sayısı olarak karşımıza çıkıyor. Geçtiğimiz yıllara bakıldığında ise 2022’nin Ocak ayında 1.882, 2023’ün Ocak ayında 2.511, 2024’ün Ocak ayında 2.637 ve 2025’in Ocak ayında 3.738 çocuğun haklarındaki suç isnadı dolayısıyla hapishanede olduğunu görüyoruz. İstatistikler, çocuk adalet sistemindeki artan hapsetme eğiliminin, artan suç oranları karşısında bir çözüm olmadığını gösteriyor.”
Dernek, şu bilgileri de paylaştı: “Kapatılmanın doğasındaki şiddet ve ihmaller, çocukların risk ve ihtiyaçlarına dair bireyselleştirilmiş bir takip ve destek sistemi benimsenmeyip hapsedilmeleri; ailelerinden, hukuki yardımdan, eğitim-öğrenimden, bütüncül bir sağlık desteğinden uzaklaştırılmaları, tutulma koşullarının hak temelli bağımsız çalışmacılar tarafından izlenmesinin her geçen gün daha çok engellenmesi, -özellikle tutuklu çocuklar için- tahliye sonrası yaşama entegre olmalarına yönelik bir planlamanın olmaması çocukların hapsedilmesini bir hedef değil, düzeltilmesi gereken bir uygulama olarak karşımıza çıkarıyor. Öte yandan insan haklarını temel alan adalet sistemlerinde çocuklar; hapishanelerde tutularak değil, etkin çocuk koruma politikaları ile desteklenerek suç ortamından uzaklaşıyor. Çocukların her ne sıfatla olursa olsun suçla ilişkilenmesini önlemek için bir politika benimsemeyip çözümün çocukları özgürlüğünden yoksun bırakmakta bulunması, kamuoyunda bu sesin güçlendirilmesi ve yasa yapıcılar ile uygulayıcıların bu sese kulak vermesi, Birleşmiş Milleler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye; ceza adaleti bağlamında ise onarıcı adalete aykırıdır. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, bir çocuğun özgürlüğünden alıkonulmasını son ve en kısa süreyle uygulanabilecek bir yöntem olarak kabul eder.”
Son olarak ise, “Çocukların yaşama ve gelişme hakkını koruma ve suça karışmasını önleme yükümlülüğündeki yasa yapıcı ve uygulayıcıların, bu yükümlülüğü yerine getirmeyip ihlaller zincirinin son halkasında bir çocuğun hapsedilmesini olağanlaştırmasını ve gündemdeki ‘daha ağır ceza’ taleplerini karşılamak üzere girişimlerde bulunmasını çocuk haklarında bir geriye gidiş olarak görüyoruz. Alandaki uzmanların, meslek odalarının, sivil toplumun, kamuoyunun ve elbette ki çocukların katılımları ile her çocuk için kapsayıcı bir çocuk koruma politikasının hazırlanması için onları bir an önce harekete geçmeye davet ediyoruz” çağrısı yapıldı.