- Gündem
- 20.03.2025 00:32
CHP İzmir İl Başkanı pazar günü yapılacak olan ön seçim hakkında" 8 Mart’ta yaptığımız çağrıdan sonra benim gördüğüm Kiraz'dan Bergama'ya kadar vatandaşın ve her üyenin tepkisini göstermek için sandığa geleceğidir. Biz kaç kişi olduğumuzu göstereceğiz" diye konuştu.
SEMİ TEKTAŞ Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP İl Örgütü’nde basın mensupları ile bir araya gelerek soruları yanıtladı. Aslanoğlu, CHP sokağa çıkmıyor eleştirilerine yanıt verirken, bundan sonraki süreçte atılacak adımlar hakkında bilgi verdi. Aslanoğlu, soruşturmaların İzmir’e sıçrama ihtimaline hakkında ise, “Türkiye’de yaşayan herhangi bir vatandaşımız; sebepsiz, uydurulmuş gerekçelerle gözaltına alınabilir” diye konuştu.
Sabah saatlerinde il binası önünde yapılan eylem hakkında konuşan Aslanoğlu, “Partililer bilir ki CHP İzmir İl Binası önündeki en kalabalık eylemlerden birisi buydu. Coşku da çok yüksekti. Bugün öğlen saatlerinde merkezi bir eylemlilik yaptık sonrasında İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin eylemine katıldık sonrasında da tüm ilçelerimizde eş zamanlı açıklama yaptık. Neden böyle yaptığımızı sordular, ilçelerimizde merkeze gelemeyen ancak eylemlere katılmak isteyen vatandaşlarımız vardı. Biz o vatandaşlarımızı da düşündük. İlçe dediğimizde aklınıza metropol gelmesin, Bergama’da da Kiraz’da da tepkilerini koymak isteyen vatandaşlarımız vardı. Yarın da neler yapacağımıza ilişkin yol haritamızı çıkaracağız” diye konuştu.
Soruşturmaların İzmir’e sıçrama ihtimali hakkında konuşan Aslanoğlu, “İzmir ile İstanbul arasında bir bağlantı yok. Daha önce İzmir’de bürokratlık yapan arkadaşlarımız da gözaltına alındı. İzmir’den herhangi birinin gözaltına alınmasını ya da kendimin gözaltına alınmasını bekliyor musunuz derseniz bugün Türkiye’de yaşayan herhangi bir vatandaşımız; sebepsiz, uydurulmuş gerekçelerle gözaltına alınabilir. Hukuk düzeni maalesef bu aşamaya gelmiş durumda. Herkes böyle bir kötücülüğü bekleyebilir” dedi.
Aslanoğlu, “Esenyurt’ta yaklaşık dört beş ay öncesine bakacak olursak olaylara dar perspektifte bakmayan, meseleyi çıplaklıkla bakanlar görüyor ki hiçbirinde hukuk, adalet ve şüpheye dayalı araştırma olmadığının farkındalar. Beşiktaş’ta bir iş insanı var dendi, bir sürü AK Partili belediyelerde de iş yapıyormuş. Gerçekten bir araştırma olsa AK Partili belediyeleri de çağırırlardı. Bırakın gözaltına alınmayı hiçbir AK Partili belediye başkanına ‘Bildiğin var mı?’ diye çağrılmadı bile. Örneğin Esenyurt’ta AK Parti'ye oy verenler diyor ki ‘Seçimde yine aynı partiye veririm ama bu adaletsizlik’ diyor. Var olan kararı hukuki zeminde değerlendiremeyiz. Bu kararların hukuki bir bağlantısı yok. İş siyasi, cevabı da siyasi olacaktır. Biz bir şey beklemiyoruz ancak gösteriyorlar ki her türlü kötücülüğü yapabilecek potansiyeldeler. Terör iddiasına gelecek olursak Karadeniz çocuğu Ekrem İmamoğlu’nu onların deyimiyle terörle iltisaklandırılması Karadeniz fıkrasıdır” diye konuştu.
Aslanoğlu, “Asansöre bindik, birisi dedi ki ‘başkanım, yürümeyecek miyiz?’, ya hu yürüyüşten geliyorduk zaten, az önce yürümüştük. Demokrasi Güçleri bizim birlikte demokrasi mücadelesi verdiğimiz arkadaşlarımızdır. Onlar 18:00’de eylem koyuyorlar, biz 19:00’da. İzmir merkezde büyük bir yürüyüş yapıldı, öğlen de tüm partiler CHP bayrağının altında beraberdik. Zafer Partisi’nden DEM Parti’ye kadar sağ olsunlar geldi, destek oldu. TÜRK-İŞ, Baro, DİSK, aklınıza gelebilecek herkes buradaydı. Aynı mesele için kafa yoruyoruz. ‘Sokağa çıkma çağrısı’, zaten sokaktaydık! Tanımsız bir çağrıyı siyasetçi sorumluluğuyla yapmazsınız, yapacağınız işin tanımlı olması lazım” diye konuştu.
Aslanoğlu, “Biz, parti karar vermeden açıklama yapmaya karar verdik. O yüzden iş tüm Türkiye’de 2’deyken bizde 1’de oldu. Mesela, ‘neden Gündoğdu’ya gitmedik?’. Birçok sebebi var. Güvenlik var, duyuru süreci var, insanların taşınması var, Erdoğan’ın yönettiği hükümetin valisinin izin süreci var. O yüzden bunların tamamını bir plan dahilinde sürdürülebilir eylemlilik çerçevesinde örgütlüyoruz. Yarın STK’ların temsilcileriyle bir araya geleceğiz” şeklinde konuştu.
Aslanoğlu, “İzmir’de ezber cümleler var, olumlu ya da olumsuz var. Adam, ‘böyle olur’ diyor, ‘neden’ diyorsun, ‘2014’te böyle oldu’ diyor, ama 2014’te değiliz ki! Bu iş matematik problemi gibi, x, y, z değişince sonuç değişir. Benim sahada en başından bu yana gördüğüm önseçimin, 8 Mart’ta yaptığımız çağrıdan sonra gördüğüm, Kiraz’dan Bergama’ya kadar gördüğüm vatandaşın ve üyenin tepkisini göstermek için sandığa geleceğidir. Biz kaç kişi olduğumuzu göstereceğiz. Bu, vatandaşta da üyede de karşılık bulmuş. Bugün aldığımız karar da bu yüzden. Üye olmayanlar da oy kullanacak çünkü vatandaşın da böyle bir talebi var. O talep için her sandığın yanına bir dayanışma sandığı kuracağız. Ben genel merkezden önce, ‘vatandaş oy kullanmak istiyorsa hazirunların altına tutanak tutun, oy kullansın, vatandaşı kırmayın’ diye talimat vermiştim. ‘Ben üye oldum’ deyip ‘üyelik kaydını gösteriyorsa ona oy kullandıralım’ demiştim. Herkes gelip oy kullanacak çünkü bıkan milyonlar bir şey yapmak istiyor. Ben 7:45’te partiye geldim, birisi kapıda bekliyordu. O kişi, ‘Ben üye olmaya geldim, burada yetkili biri yok mu?’ dedi. Bugün bütün ilçelerimizde üye kaydına yetişmeye çalışıyoruz. Bu vatandaşın tepkisini koyma isteğidir” diye konuştu.
Aslanoğlu, “Hoca, ekonomiyi anlatırken Ayşe Teyze’den bahsederdi. Ayşe Teyze biliyor ki bir ülkede demokrasi yoksa hiçbir şey olmaz çünkü malınızın garantisi kim olacak? Bir kaotik yere Hans’ın eşi neden Hans’ı göndersin? Bir ülkenin Cumhurbaşkanı Adayı toplumun yarısından fazlasının asla ikna olmadığı bir sebeple hapse atılıyorsa Hans’ın hapse atılmayacağını kim garanti eder? Ben bir dönem Kuzey Irak’ta da iş yaptım. Mesela Cezayir’e iş yapmak için Türkler gitmek istemez. Niye? Çünkü Ayşe Abla gitmesini istemez. Ayşe Abla diyor ki ‘3 kuruşuna da lanet olsun, ne işin var senin orada?’. Ayşe Abla diyor ki ‘Sen para kazanacaksın oğlan babasız kalacak, ne işin var senin orada?’ Hans’ın eşi de diyor ki ‘ne işin var senin Türkiye’de?’. Paranın garantisi var mı? Adam getirdiği parayı geri götürüp götüremeyeceğini bilmiyor. Böyle belirsizliğin olduğu bir yerde insanlar güvenli limana dönmek isterler” diyerek sözlerini tamamladı.