Çift diplomalı kokoreççi

İki üniversite bitiren ve 1 yıl önce öğretmenliği bırakarak kokoreç ustası olmaya karar veren Ayşegül Yüksel, ustalıkta erkek meslektaşlarını aratmıyor. Yüksel, “Çift diplomalı birinin kokoreççilik yapması insanlara tuhaf geliyor ama işimi seviyorum” diyor


  • Oluşturulma Tarihi : 07.08.2019 06:39
  • Güncelleme Tarihi : 07.08.2019 06:39
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Çift diplomalı kokoreççi haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Ağırlıklı olarak erkeklerin yaptığı çoğu meslek grubunda çalışan kadınların sayısı gün geçtikçe artıyor. İzmir’in Aliağa İlçesi’nde yaşayan evli ve iki çocuk annesi Ayşegül Yüksel de, erkek mesleği olarak bilinen ‘kokoreç ustalığı’ yapıyor. İki üniversite bitiren ve 1 yıl önce öğretmenliği bırakarak kokoreç ustası olmaya karar veren Yüksel, şimdi ‘kadın eli değen’ tezgahında lezzet mesaisi yapıyor. Dükkana gelen müşteriler daha çok erkeklerin yaptığı bu işi bir kadının yaptığını görünce başta şaşırsalar da verilen hizmetten ve lezzetten gayet memnunlar. Kokoreci alışılagelmişin dışında, ‘fırında’ yaklaşık dört saat pişirerek hazırlayan Yüksel, “Çift diplomalı birinin kokoreççilik yapması insanlara tuhaf geliyor ama işimi seviyorum” diyor.



ÖĞRETMENLİKTEN KOKOREÇ USTALIĞINA
Müşteriler daha çok erkeklerin yaptığı bu işi bir kadının yaptığını görünce başta şaşırsalar da verilen hizmetten ve lezzetten gayet memnun olduklarını söyleyen 34 yaşındaki Ayşegül Yüksel, “İki üniversite bitirdim; işletme ile engelli bakımı ve rehabilitasyonu… Evlenince Alanya’dan İzmir’e taşındım. Eşim ve kardeşi bu dükkanı açtığında ben öğretmenlik yapıyordum. Bir tane ustamız vardı, kokoreci o yapıyordu. Usta ile anlaşamadılar ve yolları ayrıldı. Ne yapacaklarını düşünürlerken dedim ki ben yapabilirim… Öğretmenliği bırakarak tezgahın başına geçtim. Daha önce bildiğim bir iş değildi ve hayatımda hiç kokoreç de yememiştim. Sadece iş çıkışlarında gelip ustayı izliyordum arada. Ama kısa sürede, deneye deneye nasıl yapıldığını öğrendim. Zor bir iş olsa da isteyerek yaptığım için bana çok kolay geliyor. Kokoreç ustaları genelde hep erkek olur. Müşterilerimiz de beni görünce önce bir şaşırıyorlar. Telefonda sipariş alırken, ‘Siz mi yapıyorsunuz’ diye şaşırıyorlar. Ama mesleğin cinsiyeti yoktur diye düşünüyorum. Herkes, her işi yapabilir. Hele ki kadınlar; her işi başarır. ‘Git öğretmenlik yap, burada ne işin var diyen olmuyor’ çünkü burada olduğum ve bu lezzeti tadabildikleri için çok mutlular. Dükkanımızı 1 yıl önce açtık. Sabahları eşim ve ben bakıyoruz. Akşamları ise eşimin annesi ve kardeşi… Aslında herkes kokoreç yapmayı öğrendi. Ailecek tezgahın başındayız diyebilirim. İşimizi düzgün yaparak müşteriyi memnun etmeye çalışıyoruz” dedi.



KOKOREÇ KÖFTESİ YOLDA!
Fırında kokorecin insanlar tarafından çok talep gördüğü ve farklı illere de satış yaptıklarını dile getiren Ayşegül Yüksel, “Geçenlerde kokoreç köfte yapmayı denedik. O da güzel bir lezzet oldu. Biraz daha geliştirerek yakında menümüze ekleyeceğiz. Bizim kokorecimizin en önemli özelliği kokmuyor oluşu. Çünkü 4 saat boyunca fırında pişiyor. Mesela kadın müşterilerimiz; en iyi diye lanse edilen yerlere gittiklerini ama iki ısırık aldıktan sonra kokusundan dolayı yiyemediklerini söylüyorlar. Buraya geldiklerinde ise ilk kez ağız tadıyla kokoreç yediklerini söylüyorlar. Hayatında hiç kokoreç yememiş biri gelip burada ilk kez yediğinde memnun kalır. İleri yaşlardaki müşterimiz ise yağ oranı az olduğu için tercih ediyor. Seyyar bir triportör aldık, logomuz ve markamızla süsledik. Tanıtım amaçlı olarak onunla fuarlara da katılmayı düşünüyoruz. Kokorecimizi Türkiye’nin dört bir yanına yolluyoruz. Fırında piştikten sonra tazeliğini kaybetmesin diye hemen şokluyoruz. Sonra dilimlere bölüp vakum poşet yapıyoruz, havasını alıyoruz. Bu şekilde buzdolabında tazeliğini koruyor” dedi.



KÖTÜ İMAJI SİLMEK İSTİYORUZ
Eşinin bu işi severek yaptığını belirten İlker Yüksel, şunları söyledi: “Öğlen 12’de dükkanı açıyoruz, gece 1’de kapatıyoruz. Fırında yavaş yavaş 4 saat boyunca pişiriyoruz dolayısıyla pişmeyen hiçbir yeri kalmıyor. Sabahtan gelip kokoreci hazırlıyoruz ve fırına atıyoruz, öğlene kadar anca pişiyor. Kömürde pişirilen kokorecin içi çiğ kalıyor. Ayrıca şişte beklerken bakteri üretmeye devam ediyor. Sağlık açısından da zararlı. Eşim bu mesleği devam ettirdiği için gurur duyuyorum. Zor bir iş elbette. Biz kokorecin insanların gözündeki kötü imajını silmek istiyoruz. Bu yüzden müşterinin tezgah başında kadın usta görmesi hijyen ve güven açısından da çok olumlu yansıyor. İzmir’den ve çevre illerden çok müşterimiz var. Sadece Aliağa ile sınırlı değiliz. Lezzet sırlarımız var ama veremeyiz. Üzerine döktüğümüz bir sos var mesela. Süt, salça ve başka şeyler de var ama söyleyemeyiz.”

YAZIN FIRINDA KIŞIN KUZİNEDE
Gelini ve oğullarına dükkanda yardım eden 62 yaşındaki Ürkiye Savaş, “Kokoreç yapmayı ben de yeni öğrendim. Lezzetimiz çok beğeniliyor. Sırrımızı soranlara dört saat pişmesi diyoruz daha fazlasını söyleyemem. Yazın fırında, kışın kuzinede yapıyoruz. Müşteriler dükkanda kadın ustaları görmekten dolayı çok memnun. Her şeyden önce hijyenli olduğunu görüyorlar. Onlara güven veriyoruz. Daha çok aileler geliyor. Zaten burası da bir aile işletmesi. Kadınların bu işe daha yatkın olduğunu düşünüyorum.”



KADINLAR DAHA İYİ YAPIYOR!
Müşterilerden Metin Eryılmaz ise, şimdiye kadar hep erkek ustalarından elinden kokoreç yediğini ancak artık kadınların daha iyi yaptığını düşündüğünü belirterek, “Haftada 3-4 kez Şakran’dan buraya gelip kokoreç yiyoruz. Kokoreç konusundaki lezzetiyle Türkiye’de ilk 3’e girebilecek bir yer olduğunu düşünüyorum buranın. Oldukça lezzetli. Şimdiye kadar hep erkek ustaların elinden kokoreç yemiştim. Ama bir kadının yaptığı kokorecin daha lezzetli olduğunu gördüm” ifadelerini kullandı.