Çiftçi-Sen’den 17 Nisan Uluslararası Köylü Mücadeleleri Günü mesajı 

İklim krizinin olumsuz etkilerinin bu yıl ülkemizde daha net görüldüğünü vurgulayan sendika, “Bitkisel üretim ile hayvan yetiştiriciliğinin bağı kopartıldı” dedi 


  • Oluşturulma Tarihi : 17.04.2025 14:37
  • Güncelleme Tarihi : 17.04.2025 14:37
  • Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Çiftçi-Sen’den 17 Nisan Uluslararası Köylü Mücadeleleri Günü mesajı  haberinin görseli

17 Nisan Uluslararası Köylü Mücadeleleri Günü kapsamında yazılı bir basın açıklaması yayımlayan Çiftçi-Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem ve Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Bu yılın gündemi Toprağa Erişim Hakkı’nın dillendirilmesi üzerinedir” dedi. 
Yapılan açıklamada, “1996 yılının 17 Nisan’ında Brezilya’da Topraksız Kır İşçileri- MST’li çiftçiler toprağa erişmek için verdikleri meşru mücadele sırasında şirket ve devletin güvenlik güçleri tarafından saldırıya uğramış ve 19 MST üyesi acımasızca katledilmiştir. Çiftçilerin küresel örgütü La Via Campesina (Çiftçi Yolu) 17 Nisan’ları katledilen çiftçileri anmak ve şirketlerin gıda sistemine karşı mücadelenin yükseldiği bir gün haline getirmek için 17 Nisan’ı ‘Çiftçi Mücadele Günü’ olarak belirlemiştir. O tarihten bu yana her 17 Nisan’lar ‘Çiftçilerin Uluslararası Mücadele Günü’ olarak ortak gündemli değişik eylem ve etkinliklerle anılmaktadır. Bu yılın gündemi Toprağa Erişim Hakkı’nın dillendirilmesi üzerinedir” ifadelerine yer verildi.

GIDA HER CANLI İÇİN OLMAZSA OLMAZ OLANDIR

“Toprak hakkı, çiftçilerin ve kırsal toplulukların köylü tarımsal ekolojisi yoluyla sağlıklı gıda üretmeye devam edebilmeleri ve toplumsal, ekonomik ve siyasal yaşama tam katılım sağlayabilmeleri için olmazsa olmazıdır” denilen açıklamada, “Ancak bu hak ve mücadele sermaye devletleri tarafından hâlâ suç sayılmakta, Dünya’daki çiftçi/köylü örgütlerinin ortak hazırladıkları  BM Genel Kurulunda kabul edilen kısa adı ‘Köylü Hakları Deklarasyonu’nda geçen haklar sistematik olarak ihlal edilmektedir. Gıda her canlı için olmazsa olmaz olandır. Sağlıklı gıdaları üretebilmek ancak temiz toprak ve kirletilmemiş su ile mümkündür. Çiftçilerin temiz toprak ve suya erişimi ile doğayla birlikte üretebilmesi tahrip edilmemiş ekolojik yapıları gerekli kılar. Yaşamı canlı kılabilmemiz, kültürlerimizi yaşatabilmemiz ancak böyle mümkün olabilir ve gıda egemenliğinin temelini oluşturur” sözleri dikkat çekti.

BİTKİSEL ÜRETİM İLE HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİNİN BAĞI KOPARTILDI

Açıklamanın devamında, “Sermaye için ise toprak, su, hava, doğanın her bir parçası kar aracı, bir meta olarak görülmektedir. Sermaye birikimi için toprak, hava, su ve doğal kaynaklar gasp edilmekte ve hatta ülkelerin işgaline kadar gidilmektedir. Ortadoğu’da yaşananların, Filistin’in İsrail tarafından işgalinin nedeni hep aynıdır. Bu nedenledir ki ülkemizde ve Latin Amerika’dan Afrika ve Asya’ya kadar birçok ülkede toprak, su şirketler tarafından gaspediliyor, hava kirletiliyor buna karşı duran, topraklarında onurlu bir yaşam sürdürmek ve sağlıklı gıda üretmek isteyen köylüler/çiftçiler ise şiddete maruz kalıyorlar. Gıdayı, toprağı, suyu, enerjiyi kontrol etmek isteyen şirketler dünyanın her yerinde toprak gaspı yapıyorlar, neoliberal politikaları uygulayan siyasi iktidarlarda onların sunduğu politika ve projeleri de uyguluyorlar. Madencilik faaliyetleri, alışveriş merkezleri, otoyollar, çarpık kentleşme, ‘yenilenebilir enerji’ projeleri altında toprağa, suya, havaya el koyma ve kirletme yatırımları her yıl binlerce hektar tarım arazisini, su kaynaklarını, iklim koşullarını yok ederek kırsal yaşamı etkiliyor. Otlak ve meraların özelleştirilmesinin sonucu bitkisel üretim ile hayvan yetiştiriciliğinin bağı kopartıldı” ifadelerine yer verildi.

TOPRAK GASPINA SON VEREREK…

Sermayenin bitmeyen kar hırsının sonucu yaratılan iklim krizinin olumsuz etkilerinin bu yıl ülkemizde daha net görüldüğünü vurgulayan sendika, “Binlerce hektar arazi don olayının etkisi altında kaldı. Ancak toprağa, suya erişim hakkını savunan köylüler/çiftçiler, ekolojistler dünyanın hiçbir yerinde buna sessiz kalmıyor, ellerinden geldiğince bu tür saldırılara karşı mücadele ediyor ve şiddete maruz kalıyor. Yeter artık. Topraklarımız metalaştırılmasın! La Via Campesina ve Çiftçi-Sen olarak; Siyasi iktidarlara Toprak gaspına son vererek, toprağı köylüler arasında yeniden dağıtacak Gıda Egemenliğine odaklanan, halkçı ve kapsamlı bir Tarım Reformu çağrısında bulunuyoruz” dedi.

BAŞKA ÇAREMİZ YOK

Son olarak taleplerini ileten sendika, “Arazi kullanımının sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarını göz önünde bulundurun. Eşitsizliğin, sınır dışı edilmelerin ve mülksüzleştirilmelerin yapısal nedenlerini ele alın. Filistinlilerin ve pek çok başka bölge yerinden edilmiş toplulukların topraklarını halka geri verin. Köylü ve yerli toplulukların toprakları ve bölgeleri üzerindeki haklarını tanıyın. Özellikle gençler, kadınlara lehte ayrımcılık küçük ölçekli gıda üreticileri lehine tarım arazilerinin yeniden dağıtılmasına yönelik kamu politikalarını uygulayın. Toprak ve arazi gaspına son verin. Ekosistemi tahrip eden uygulama ve yatırımlardan vazgeçin. Köylülerin otlak ve meralarını geri verin. Gıda krizinin sürekli büyüdüğü, yoksulların, emekçilerin gıdaya erişiminin her geçen gün zorlaştığı günümüzde daha adil ve onurlu, halkların kendi kültürlerine uygun, doğayla uyumlu bir gıda sistemi bugün daha fazla ihtiyaçtır ve bunun için kolektif bir çaba gereklidir. Bunun içinde Kır ve kent arasında dayanışma ve sınıf ittifakları kurmaktan ve güçlendirmekten başka çaremiz yoktur” çağrısında bulundu.

Yazarımız Kim ?

SULTAN GÜMÜŞ KAYA