Çiftçi-Sen’den Adnan Çobanoğlu: Anız yakmanın hiçbir faydası yok

Tarım alanlarında yapılan kontrolsüz anız yakma işlemi, ekolojik dengeyi tehdit etmekle kalmıyor; orman yangınlarının başlıca nedenlerinden biri haline geliyor. Çiftçi-Sen’den Adnan Çobanoğlu, bu uygulamanın çiftçiye de doğaya da zarar verdiğini vurguluyor

  • Oluşturulma Tarihi : 15.07.2025 09:03
  • Güncelleme Tarihi : 15.07.2025 09:03
  • Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Çiftçi-Sen’den Adnan Çobanoğlu: Anız yakmanın hiçbir faydası yok haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER/ Türkiye’de özellikle yaz aylarında artan orman yangınlarının önemli sebeplerinden biri de tarım arazilerinde yapılan anız yakma işlemi. Bu geleneksel ama tehlikeli yöntemin, toprağı verimli kılmak bir yana, geri dönülemez ekolojik zararlara yol açtığını vurgulayan Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, kuraklıkla boğuşan, doğal yaşam alanlarıyla iç içe geçmiş bölgelerde anız yakmanın, binlerce hektarlık ormanı yok etmesine neden olabileceğini anlattı. Hem çiftçilerin hem doğanın korunması adına bu uygulamanın terk edilmesi gerektiğini belirten Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, kamusal bilinç ve etkin denetim çağrısında bulundu. 

ZARARLARI KAVRATILAMIYOR 

Anız yakma uygulamasının çiftçiler arasında neden hâlâ yaygın bir yöntem olarak kullanıldığını anlatan Çobanoğlu, “Kolaylık olarak algılandığından ve Tarım Bakanlığının yıllardır bu konuda aydınlatıcı bilgi ve eğitimleri vermemesinden kaynaklı olarak hâlâ çiftçiler bu tutumlarından vazgeçemiyor. Tıpkı dünyanın birçok ülkesinde yasaklanan ot öldürücü kimyasalların ülkemizde yaygın kullanımının teşvik edilmesi, yasaklanmaması gibi; anız yakmanın zararları kavranılamıyor, kavratılamıyor” dedi. Anız yakmanın tarımsal faydası olduğuna dair yaygın bir inanış olduğu kaydedilirken, Çobanoğlu, bu yaklaşımın bilimsel açıdan ne tür zararları olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Anız yakmanın hiçbir faydası yok, aksine zararı var. Toprakta binlerce bakteri, böcek vb. canlı vardır ve bu canlılar sayesinde toprağa ekilen tohumlar tekrar canlanır. Bu canlıların bir kısmı toprağı işler, bir kısmı ise bitkileri doğrudan besler. Anızları yaktığında topraktaki bu canlıları da büyük ölçüde yakmış, toprağın can verici özelliğini zayıflatmış olursun.” 

ORMAN YANGINLARININ NEDENİ ANIZ YAKMA DEĞİL

Anız yakma işleminin orman yangınları ile olan bağlantısını da ele alan Çobanoğlu, “Eğer ekinlerin yakınında ormanlık alan varsa bu anız yakmalardan olumsuz etkilenir. Ancak bu günkü orman yangınlarının nedeni anız yakma değil. Ancak görünen o ki yangınlar konusunda hiçbir önlem alınmıyor. Aksine orman yangınları sonrası yanan arazilerin madencilik, inşaat vb. ranta açıldığını yaşıyoruz, görüyoruz” sözlerine dikkat çekti. “Mevcut mevzuat anız yakmayı nasıl düzenliyor? Yasak olmasına rağmen bu uygulama neden devam ediyor?” sorusunu da yanıtlayan Çobanoğlu, “Sözde 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nda (2006) anız yakma yasaklanmış ve Valiliklere, Tarım İl-İlçe müdürlüklerine çiftçilere eğitim verilmesi vb. görevler yüklenmiştir. Lakin bu yetkililer hiçbir şekilde çiftçilere bu konuda eğitim vb. programlar yapmamaktadır. Muhtarlara, ziraat odalarına vb. ‘çiftçilere duyurun’ diyerek sadece genel duyurular yapmaktadırlar” bilgisini paylaştı.

HAYVAN YEMİ OLARAK KULLANILABİLİR 

Anız yakmaya başvuran çiftçiler için alternatif yöntemleri ve bu yöntemlerin neden yaygınlaşmadığını aktaran Çobanoğlu, “Öncelikle bitkisel üretim ile hayvansal üretimin birlikte yapılması teşvik edilmeli. Çünkü bu anızlar aynı zamanda hayvan yemi olarak da kullanılabilmektedir” dedi. Çiftçilerin bu uygulamadan vazgeçmesi için nasıl bir teşvik ya da destek mekanizması kurulması gerektiğini de anlatan Çobanoğlu, “Çiftçilere agro-ekolojik tarımsal üretim konusunda destekler, eğitimler verilebilirse ve hububat, mısır vb. üretim yapan çiftçilere hayvansal üretimde yapmaları konusunda özel destekler verilirse dönüşüm sağlanabilir” ifadelerine yer verdi.

ŞİRKET TOHUMLARINA BAĞIMLILIK

Çiftçi-Sen olarak sadece bu konuya ilişkin özel bir çalışma yürütmediklerini belirten Çobanoğlu, “Ancak üye arkadaşlarımıza ve çevremize agro-ekolojik tarımsal üretimin ne olduğunu, bitkisel üretim ile hayvansal üretimin birlikteliğinin önemini vb. anlatıyor, siyasi iktidardan ve yerel yönetimlerden bu önerilere uygun taleplerde bulunulması ve  2. Dünya Savaşından sonra tüm dünyada yaygınlaştırılmaya çalışılan kimyasallara, şirket tohumlarına vb. bağımlı hale getiren tarım sisteminden (endüstriyel tarım sisteminden) vazgeçilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz” mesajını iletti.