- Gündem
- 09.07.2025 02:20
Kadına yönelik şiddet olaylarının ve kadın cinayetlerinin giderek arttığı şu günlerde, İzmir Kadın Meclisi Üyelerinden Hilal Susuz ile ‘trans davalarını’ Hande Buse Şeker davası üzerinden konuştuk
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Türkiye’de her geçen gün artan kadına yönelik şiddet olaylarının davalarının bir tanesi yine İzmir mahkemelerinde görülüyor. Türkiye, kadına yönelik şiddetin, ayrımcılığın ve kadın cinayetlerinin bir türlü son bulmadığı bir ülke haline geldi. Yine ülkemizde işlenen ve eski sevgilisi olduğu iddia edilen bir polis memuru tarafından öldürülen Hande Buse Şeker davasının ikinci duruşması 13 Eylül Cuma günü İzmir Bayraklı Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme kasım ayına ertelendi. Mahkeme heyetinin dava dosyası için ise “Hayatımda gördüğüm en kuvvetli dosya” ifadelerini kullandığı belirtiliyor.
KUVVETLİ BİR DOSYA
İzmir Kadın Meclisi Üyelerinden Hilal Susuz, “Hande Buse Şeker’in cinayet haberini ilk okuduğumuzda şu şekilde medyaya yansımıştı” diyerek hem medya üzerinden hem de toplumun algısına değinerek ‘trans cinayetleri’ hakkında şunları söyledi: “Medyada aktarılan bilgilere göre durum şöyleydi; ‘Görevli bir polis yoldan geçerken yukarıda bir olay yaşandığını duyuyor bunun üzerine yukarıya çıkarak silahını kullanıyor.’ Fakat işin aslı öyle değildi. Hande Buse Şeker’in arkadaşları ile konuştuğumuzda bu failin Hande Buse’nin eski erkek arkadaşı olduğu ve sonrasında olayın yaşandığı gün de yine Hande Buse’nin evine gittiği yönünde bilgiler mevcut.”
“Ancak trans cinayetlerine baktığımız zaman ortada transların öldürülmesi meşru bir şeymiş gibi bir algı yaratılıyor” diyen Susuz, “Bunu yapan kişide ya cezasız kalıyor ya da ödül gibi bir ceza alıyor ve bu işten kurtuluyor. Geçmişten günümüze baktığımız zaman da böyle gelmiş böyle gider diye düşünülüyordu fakat umuyoruz ki bu dava sonuçlandığında her şey değişecek. Hande Buse zeki bir kadındı ve maruz bırakıldığı şeyin de farkında olduğu için evine bir gizli kamera yerleştirmişti. O kamerada zaten olayın tüm ayrıntıları mevcut. Bu kişinin aslında görevli bir polis olarak orada değil de zaten onunla görüşmek için evinde olduğu ve Hande Buse’ye silahı nasıl doğrulttuğunu ve ev arkadaşını da nasıl yaraladığını görüyoruz. Muhtemelen bu kamera kaydı olmasaydı o polis şuanda tutuklu yargılanmayacaktı bile” şeklinde konuştu. Susuz, davanın seyri ile ilgili ise “Bazen bir şeylerin görsel kanıtlarının olması caydırıcı cezaların verilmesi yönünde etki edebiliyor. Burada mahkeme önüne baktığımız zaman seyircilerden çok polis var ama ilk duruşma seyirciye kapalı oturum olarak yapıldı. Bundan sonraki duruşmalarda kapalı olarak ilerleyecek gibi görünüyor. Derneklerin müdahillik talepleri bile mahkeme heyeti tarafından kabul edilmedi” dedi.
“DAVALARIN TAKİPÇİSİ OLUN”
Susuz, toplumun cinsiyet normlarına bakış açısı hakkında ise şu ifadelere yer verdi: “Baktığımız zaman trans bireyler ‘toplumun normlarına uymayan’ insanlar olarak değerlendiriyorlar. Şuan Türkiye’de 2019 yılında ‘kadın cinayeti’ anılıyorsa eğer hala ileriki zamanlarda insanlara trans cinayetlerinin de bir kadın cinayeti olduğunu ve onların da bir kadın olduğunu öğreteceğiz. Hande Buse Şeker, toplumun ona atfettiği erkek kimliği ile değil, kadın kimliği ile öldürüldü. Trans olması onun ölümünü meşrulaştıramaz. Fakat toplumun gözünde ve yasalarda bu böyle görünüyor. Bizim de mücadelemiz diğer kadın cinayetlerinde olduğu gibi bunda da sesimizi çıkartarak devam edecektir. Bu süreci hep birlikte takip ederek elimizden geldiğince Hande Buse Şeker ve arkadaşı için mücadele edeceğiz. Bu süreçlerde ailelerle birlikte mücadele etmek veya bu suça maruz bırakılmış fakat kendisinde bu hukuki mücadele cesareti bulamayan herkesin de davaların takipçisi olmalarını istiyoruz” diye belirtti.