Sayfa Yükleniyor...
Çocuklar için ciddi bir tehlike saçan bilgisayar oyunları hakkında ailelere uyarılarda bulunan Avukat Tuğba Yaylamış, “Aileler çocuklarına kişisel verilerin gizliliği hakkında bilgi vermelidir” dedi
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Son dönemde karşımıza çıkan ve 18 yaş altı çocuklar için ciddi bir tehlike saçan bilgisayar oyunları giderek çocukları bilgisayara bağımlı hale getiriyor. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte her türlü içeriğe kolayca ulaşabilmemizi sağlayan internet yanlış kişilerin eline geçtiğinde sonucu ölümle biten olaylara sebebiyet verebiliyor. İzmir Barosu Bilişim Hukuk Komisyon Üyesi ve Çocuk Hakları Merkezi Üyesi Avukat Tuğba Yaylamış ise bu konu hakkında çok önemli uyarılarda bulundu. Çocuk alanında yürüttüğü çalışmalarında taraf oldukları uluslararası sözleşmeler ve bu sözleşmelere uygun olarak düzenlenen çocuk koruma kanunu gereğince çocuğun üstün yararını bir şemsiye hak olarak kabul ettiklerini belirten Yaylamış, “Çocuğun yararını tüm yararların üzerinde görüp tüm çalışmalarımızı bu yönde şekillendiriyoruz” dedi.
SİBER ZORBALIK!
Çocukların yaşantımızda oldukça önemli bir yer tutmakta olup geleceğin teminatı sayıldığını vurgulayan Yaylamış, “Özellikle bilişim sistemlerinin giderek gelişmesi ile yeni oyunların ve ilgi çekici uygulamaların varlığı çocuklara iyi bir eğitim verebilmek için bir fırsat olarak algılanmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki her şey amacına uygun kullanıldığı takdirde iyidir. Özellikle internet ortamı çocukların yanlış şeyler öğrenmesine sebep olabilmektedir” ifadelerini kullandı. Suç davranışının rahatlıkla öğrenilebilen bir davranış biçimi olduğunu söyleyen Yaylamış, “Zira çocuklar yetişkinlere nazaran daha bilgisiz ve savunmasız kişilerdir. Suç davranışının çocuklar üzerindeki etkisi yetişkinlere göre çok daha fazla olabilmektedir. Son zamanlarda çocuklarımız için büyük tehlike arz eden ve 2017’de ortaya çıkarak birçok çocuğun ölümüne neden olan Mavi Balina ve Marian oyunlarının dışında şimdilerde mavi balinaya benzeyen ‘Momo’ adlı tehlikeli bir oyun daha piyasaya sürülmüştür. Momo’yu tanımlamak gerekirse cep telefonu ve sosyal medya aracılığıyla yayılan bir siber zorbalıktır. Bu oyun çocuklara kendilerine zarar vermelerini hatta intihar etmelerine dahi yönlendiren bir oyundur. Oyunda kullanıcı, çocukların akıllı telefonlarında yer alan kişisel verilerin gizliliğinin tehlikeye girdiği çocuklara anlatılmalıdır. Bu kişisel verilerden kasıt da kişilerin felsefi, siyasi ya da dini fikirlerini, ırki kökenlerini, hukuka aykırı olan ahlaki eğilimlerini, cinsel yaşamlarını, sağlık durumlarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse cezalandırılır diye kanunumuz kişisel verinin tanımını yapmıştır aslında. Çocuklar farkında olmadan internet ortamında kişisel verilerini kolaylıkla paylaşabilmekte olup; isimlerini, resimlerini, telefon numaralarını, mail adreslerini, ev adreslerini, okul adresini kolaylıkla paylaşabilmektedirler” diye konuştu.
KORKUYLA HİPNOZ EDİYORLAR!
Bu oyunları kuran kişilerin genellikle depresyonda, kaygı ve davranış bozuklukları olan ve suça eğilimli çocukları hedef aldığının altını çizen Yaylamış, “Bunlara aslında oyun demek de doğru değil. Bunlar aslında telefona indirilen bir uygulama. Bir link ve yönetici aracılığıyla yönlendirilerek oynatılıyor. Yönetici tarafından verilen görevlerin gece yarısından sonra çocukların gerçekleştirilmesi isteniyor. Başlangıçtaki süre içerisinde çocuğun kendisine ait kişisel verileri paylaşması isteniyor. Burada aslında karşı taraf bir nevi hipnoz çalışması yaparak çocuğu etkisi altına alıyor. Çocuk o anki korkuyla tehditlere inanıyor ve verilen komutları uyguluyor. Korku mekanizmasının devreye girdiğini düşündüğümüz zaman bunu yetişkin yaştaki bir insanın bile kabul edebileceğini düşünebiliriz. Bu çocuklar için tam bir sanal ölüm tuzağıdır. Oyunun sonucunda toplumda yaşayan diğer çocuklar ile iletişim kuramayan çocuk o oyuna bağımlı hale geliyor. Çocuklar bu şekilde odalarından çıkamaz hale geliyorlar” şeklinde konuştu.
HER 5 AİLEDEN BİRİ
Yaylamış, ebeveynlerin bu durumu gözlemleyerek fark edebileceklerine dikkat çekerek “Çocuk odasından dışarı çıkmıyorsa aile şüphelenmelidir. Bu oyunda dikkat edilmesi gereken bir diğer hususta bu tehlikenin içindeki insanların genellikle 18 yaşın altındaki çocuklar olduğudur. Buda 18 yaşın altındaki çocukların daha çabuk ikna edilebiliyor olmasından kaynaklanıyor. Bu doğrultuda özellikle ailelerin çocuklarla iletişimlerini çok sıkı tutmaları gerekiyor. Gerekirse çocukların bilgisayarlarını ve cep telefonlarını denetlemeleri gerekiyor. Çocuklara kendisine ve ailesine ait kişisel verilerini paylaşmaması gerektiğini öğretmemiz gerekiyor. İnternet ortamında yabancı insanlarla görüşmemesi gerektiği çocuklara sürekli söylenmelidir. Türkiye’de her 5 aileden birinin çocuğu siber zorbalık kurbanı oluyor. İçerisinde sanal zorbalık bulunduran Momo oyunu görüldüğü üzere küçük yaştaki çocukları hedef almaktadır. Bu çocukların bilişsel gelişimleri henüz tamamlanmadığı için bu tarz zorbalıklar karşısında nasıl davranmaları gerektiğini bilememekte, korkmakta, verilen talimatlara uymakta ve karşısındaki kişinin söylediği birçok şeyi çocuklar yerine getirebilmektedir. Bu oyunlar hep aynı oyunlar sadece isimler değişiyor ve tehlike hep aynı” ifadelerine yer verdi.
AİLELERİN EN BÜYÜK HATASI
Bu konuda ailelerin de hatasının bulunduğunu söyleyen Yaylamış, “Aileler sosyal medya hesaplarında çocuğa ait bilgileri, fotoğrafları paylaşıyor. Fakat 18 yaş altındaki bir çocuğun bu konuda rızası yoktur ve alınmaz da. Siz tutup da 10 yaşındaki bir çocuğa senin rızan var mı dediğiniz zaman o çocuk daha rızanın dahi ne olduğunu bilmiyor. Biz yetişkinler ise bunu kendi rızamızla yapıyoruz ve kendi rızamızla da kaldırabiliriz. İnternet ortamına yüklenen her türlü bilgi belirli hukuki yollara başvurulmadığı takdirde silinmiyor. Bu konular hakkında yurt dışında dava örnekleri mevcut. Burada paylaşılan fotoğraflar fotoshop ile başka bedenlere naklediliyor ve çocuk pornografisi daha da yaygınlaşıyor. Söylemek istediğim şey şu ki kimin pedofili hastası olup olmadığını bilemezsiniz. Bu en yakınınızdan biri bile çıkabilir. Bu sebeple çocuğunuz ile ilgili bilgileri sosyal medyada paylaşmayın diyoruz. Çocuğa zarar vermek isteyen birisi bu paylaşımlardan her türlü bilgileri edinerek dilediği kötülüğü yapabilir” dedi.
Haber Merkezi