Çocuklar kıymetlidir ÖLDÜRMEYELİM!

Toplumsal hayattaki çöküntü, yıkım ya da dağılma önce neden çocukları etkiliyor? 4 yaşındaki Saliha Çakır’ın ölümüne yol açan pestisitler, sadece onun yaşamını yok etmedi, koca bir nesli tehdit ediyor


  • Oluşturulma Tarihi : 25.09.2021 08:16
  • Güncelleme Tarihi : 25.09.2021 08:16
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Çocuklar kıymetlidir ÖLDÜRMEYELİM! haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER

Önceki gün yayımlanan ‘Pestisitlerin açtığı yara ‘Nar yerken ölen çocuklar!’ başlıklı haberimiz ile 4 yaşında hayatını kaybeden Saliha Çakır’ın ölümüne neden olan tarım zehri kalıntılarını (pestisitler) aktarmıştık. Kayseri’de iki yıl önce gıda zehirlenmesi şüphesi ile hastaneye götürülen ancak yapılan tüm müdahalelere karşın yaşamını yitiren Çakır’ın adli tıp raporu yakın zaman önce ortaya çıktı. Rapora göre, Çakır’ın yediği narda bulunan pestisitler onun ölümüne yol açmış. Küçük kızın ölümü ne münferit ne de talihsiz bir olay. Yaşanılan durum toplumsal hayattaki çöküntünün, yıkımın ya da dağılmanın önce çocukları etkilediğini kanıtlar nitelikte… Türkiye’de pestisit konusu bir çocuğun ölümü üzerinden tekrar üretilirken, zehirli tarım kalıntılarının özellikle bebekleri ve çocukları neden doğrudan etkilediğini araştırdık. Konuya ilişkin görüşlerine yer verdiğimiz TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, bu tarz gıda ürünlerini piyasaya sürenlerin ifşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı Kampanya Koordinatörü Turgay Özçelik ise pestisitler nedeniyle bir neslin risk altında olduğunu dile getirerek, çocukların sağlığını ve zekasını yıprattığını vurguladı.

SADECE İFŞASI YETMEZ…

“Pestisit kullanımı halk sağlığını olumsuz bir şekilde etkileyen bir sorundur” diyen TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, şunları söyledi: “Gıdalar ve insan sağlığı dışında hayvanlar ve doğa üzerinde de yıkıma neden olmakta, biyoçeşitliliğe zarar vermektedir. Dünya Sağlık Örgütünce en tehlikeli ve muhtemel kanserojen olarak sınıflandırılan pestisitler için ilgili merciler gerekli adımları ivedilikle atmalı, hatta ülkemizde de yasaklamalıdır. Uzun yıllardır ‘taklit, tağşiş ve hileli’ gıda üreten firmaların sadece ifşası yetmez. Taklit ve tağşiş kapsamı dışında ürünlerin mikrobiyolojik analiz sonuçları da açıklanmalı, pestisit kalıntı limitini aşan ürünler ile aflatoksin, okratoksin sınır değerlerini aşan ürünler ve bunları piyasaya süren firmalar da ifşa edilmeli.”

BEBEKLER VE ÇOCUKLAR EN KIRILGAN GRUP!

Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı Kampanya Koordinatörü Turgay Özçelik ise pestisitler nedeniyle bir neslin risk altında olduğunu gündeme getirerek, çocukların sağlığını ve zekasını yıprattığını vurguladı. Özçelik, sözlerine şöyle başladı: “Bugünün çocukları, bir nesil öncesinin çocuklarına göre daha hasta. Çocukluk kanserlerinden otizme, doğum kusurlarından astıma, geniş çapta çocuk hastalıkları ve bozuklukları artışta. En son bilimsel verileri değerlendirdiğimizde, şüpheye fazla yer kalmıyor: bu ayıltıcı durumun başlıca sebeplerinden biri, pestisitler. Bebekler ve çocuklar bu tür pestisitlerin yol açtığı sağlık zararı açısından en kırılgan grubu oluşturuyor. Bebek ve çocuklardaki kanser riski yetişkinlere kıyasla 10 kata kadar artıyor. Pestisitlere maruz kalmanın, çocuklarda beyin ve sinir sistemi yapısı ve işlevine zarar verdiğini gösteren ikna edici kanıtlar bulunuyor. Nörotoksik pestisitlerin, artmakta olan dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu, otizm rahatsızlıklarına, IQ ve diğer bilişsel işlev ölçütlerinde geniş çapta düşüşe katkıda bulunduğu, açıkça kabul ediliyor. Ayrıca çocuklarda artış gösteren astım, obezite ve diyabet gibi sorunların pestisitle ilişkisine dair ciddi bilimsel veriler var. Üstelik bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, pestisitlere çok düşük miktarda maruz kalındığında dahi özellikle hamilelik ve erken çocukluk döneminde, önemli sağlık sorunlarına yol açıyor.”

PESTİSİT KULLANIMI ARTTI AMA TARIM DÜŞTÜ!

Verimlilik için ‘olmazsa olmaz’ olarak sunulan pestisitlerin kullanımının Türkiye’de son dört yılda yüzde 51 arttığını ama birim alandan alınan verimin bunun çok uzağında olduğunu kaydeden Özçelik, “Türkiye’de tarım alanlarında bir artış olmamasına, hatta yüzde 3 düşüş olmasına rağmen, pestisit kullanımı giderek artıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre 2014 yılında tarım yapılan alanlar 23 bin 941 bin hektar iken, 2018 yılında 23 bin 200 bin hektara geriledi. Aynı dönemde pestisit kullanımı ise yüzde 51 arttı ve 39 bin 723 tondan, 60 bin tona ulaştı. Bu artışın üretime etkisi ise, pestisit kullanımı ile verimlilik arasında iddia edildiği gibi doğrusal bir ilişki olmadığını, pestisit kullanımının verimliliğin artmasına yönelik beklentilerin çok uzağında kaldığını gösteriyor. 2014-2018 yılları arasında pestisit kullanımı yüzde 51.10 artmasına rağmen, hektar başına ton olarak buğdaydaki verim artışı yüzde 14.17, meyve grubunda yüzde 13.85, sebze de yüzde 7.82, ayçiçeğinde yüzde 6.4, patateste yüzde 4.4. mercimekte ise verim kaybı söz konusu” bilgisini paylaştı.

SİRKELİ SUYLA PESTİSİT ÇIKMAZ

“Sirkeli suyla yıkayarak pestisitten kurtulamazsınız” diyen Özçelik, son olarak, “Ne yazık ki bu da pestisitlerle ilgili yanlış bilinen şeylerden biri. Maalesef ki pestisitlerden kurtulmanın, gıdamızı pestisitlerden arındırmanın herhangi bir yolu yok. Çünkü pestisit, ürünün sadece dış yüzeyine uygulanmıyor. Tohumdan hasada kadar her dönemde pestisit uygulandığı için, kullanılan tarım zehirlerinin büyük bölümü gıdamızın bütününe intikal ediyor. Yani elmayı yıkayarak kabuğundaki zehirden kurtulsanız dahi, zehrin büyük bölümü hala elmanın içerisinde kalıyor. Pestisitlerden kurtulmanın tek yolu, zehirsiz, ekolojik ürünleri tercih etmek” dedi.