Çocuklar tarihin kıyısında denize girene dek…    

Termik santrallerin artık bir enerji kaynağı olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Karaçorlu, “Aliağa Nemrut Körfezi’nde, çocuklar tarihin kıyılarında denize girene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 12.12.2019 07:15
  • Güncelleme Tarihi : 12.12.2019 07:15
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Çocuklar tarihin kıyısında denize girene dek…     haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Yetkililer tarafından Aliağa ve yakın çevresinde yeniden termik santraller kurma çalışmalarının hava kalitesi için büyük bir tehdit olduğu vurgulanırken, bir çağrı da Doğal ve Kültürel Yaşam Girişimi’nden geldi. Platformun sözcüsü aynı zamanda Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Kurucu Başkanı Ahmet Tuncay Karaçorlu, ülkemizde bulundukları her bölgede canlı yaşamını tehdit eden termik santrallerin artık bir enerji kaynağı olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizdi. Yeni çözüm örgütlenmelerine temel olmayı hedeflediklerini belirten Karaçorlu, “Termik santral girişimlerinin cirit attığı, sanayi tesislerinin cüruflarının Foça ormanları içerisinde tepeler oluşturduğu, Foça Antik Kenti’nin toprak altı kalıntılarının ‘Kanalizasyon Projesi’ adı altında acımasızca  parçalandığı bu bölge, özel bir örgütlenmeyle güçlü bir müdahale aracına kavuşmalıydı” dedi. “Ülkemize sanayi de gerekli diyerek, doğanın ve tarihin yağmalanmasına sahte gerekçeler sunanların mutlak bilmesi gerekir ki, gerçek sanayi, bilimin ve hukukun temelinde yükselecektir” ifadelerini kullanan Karaçorlu, Aliağa Nemrut Körfezi’nde, çocuklar tarihin kıyılarında denize girene kadar mücadelelerini sürdüreceklerini kaydetti.



“NE OLACAĞI HİÇ BELLİ DEĞİL”
Aliağa’da bir dönem meclis üyeliği yapan Sabahattin Yeşiltepe ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, termik santrallerin filtresiz çalışmasına olanak sağlayan yasayı veto etmesine dikkat çekerek “Bazı santraller şu an filtreyle kaplı ancak halen çalıştırılmıyor. Keza HAVAŞ Santrali de aynı. Bir de Aliağa sanayi kenti olduğu için özellikle demir - çeliklerden çıkan bacalarda filtre yok. Bunları defaten biz de söyledik, filtre takılması için çaba sarf ettik ama başındaki insanların daha yüksek yerlerde tanıdıkları oldukları için çok fazla ilgi göstermediler, onların sözü dinlendi, bizim değil! Aliağa’daki çoğu termik santralin baca gazı filtresi yok, olanlar da çalıştırılmıyor. Tabi, tüm bu veto kararlarına rağmen hala bu şekilde devam eder mi bilmiyorum. Çünkü bu ülkede ne olacağı hiç belli değil” diye konuştu.
TAHRİBATLAR BELGELENECEK
“Batı Anadolu’dan, Aliağa’dan yeni bir çağrı” söylemiyle konuşmasına başlayan Ahmet Tuncay Karaçorlu, “Bizler, yeni çözüm örgütlenmelerine temel olmayı hedefliyoruz. Batı Anadolu’da, Aliağa’da, Antik Foça ve Antik Nemrut bölgesindeki demokratik çevreler, doğanın kıyımı ve tarihsel değerlerimizin yıkımı üzerine ortak izleme ve müdahale örgütlenmesini oluşturmaya doğru gidiyor. Doğal ve Kültürel Yaşam Girişimimizin çağrısıyla oluşturulması hedeflenen bu yerel izleme ve müdahale örgütlenmesinde, bölgede taraf olan doğa ve tarih girişimlerinden - sendikal girişimlere, kültürel girişimlerden - siyasal girişimlere kadar her alanda oluşmuş olan örgütlenmelerin yer alması amaçlanıyor” dedi. Örgütlenme yol haritasında yer alacak olan çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi anlamında da önemli / etkin bir taraf ve güç olacaklarının altını çizen Karaçorlu, “Özellikle Nemrut Körfezi’nin, çevresindeki çarpık liman yapılarının ve bölgede bulunan tarihi Kyme Antik Kenti’nin kalıntıları araştırılmaya devam edilecek. Bu kalıntıların belgelenmesini engellemek isteyen liman şirketlerinin ise yıllardır süren tahribatları belgelenerek durdurulacak” cümlelerine yer verdi.
ACIMASIZCA PLANLANAN BİR BÖLGE
“Termik santral girişimlerinin cirit attığı, sanayi tesislerinin cüruflarının Foça ormanları içerisinde tepeler oluşturduğu, Foça Antik Kenti’nin toprak altı kalıntılarının ‘Kanalizasyon Projesi’ adı altında acımasızca  parçalandığı bu bölge, özel bir örgütlenmeyle güçlü bir müdahale aracına kavuşmalıydı” sözlerine dikkat çeken Karaçorlu, son olarak şunları ekledi: “Aliağa’daki Liman şirketlerinin ve benzerlerinin yaptığı, bilim ve hukuk dışı  yollarla yasalaştırmaya çalıştığı 'Çevre Etki Değerlendirmesi' nin önemi ve önceliği açıktır. ‘Ülkemize sanayi de gerekli’ diyerek, doğanın ve tarihin yağmalanmasına sahte gerekçeler sunanların mutlak bilmesi gerekir ki, gerçek sanayi, bilimin ve hukukun temelinde yükselecektir. Ülkemizde bulundukları her bölgede canlı yaşamını tehdit eden termik santraller artık bir enerji kaynağı olarak görülmemeli. Bu nedenle Aliağa Nemrut Körfezi’nde, çocuklar tarihin kıyılarında denize girene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”