Çocukları kendi kanatlarıyla uçurmak istiyorlar!
Çocuk edebiyatına dair birçok konuyu konuştuğumuz usta öykücü Müren Beykan, ‘kız ya da erkek kitabı’nın çocukları ve gençleri nasıl sinsice cinsiyet ayrımcısı bireylere dönüştürdüğünü vurguladı
SULTAN GÜMÜŞ/ÖZEL HABER
23 yıl önce yola çıkan ve editörlüğünü yaptığı Günışığı Kitaplığını anlatan usta öykücü Müren Beykan ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Her ay binlerce kitap çıkarken nitelikli okur yetiştirmenin de giderek zorlaştığını kaydeden Beykan, kitaplarda yaratılan cinsiyetçi yaklaşımları eleştirdi. “Son yılların pazarlama tekniği ‘kız ya da erkek kitabı’nın çocukları ve gençleri nasıl sinsice cinsiyet ayrımcısı bireylere dönüştürdüğünü hep beraber izliyoruz” sözlerini kullanan Beykan, Günışığı Kitaplığı’nın tam da bu noktada yüz seksen derece farklı durduğunun altını çizdi. Ülkenin her bölgesinde yayıncıların ve yazarların okurlarıyla bir araya gelebilmesinin, bir zamanlar ancak ‘hayali kurulabilen’ bir olanak olduğunu belirten Beykan, “Ancak, bu ‘gelişmede’ ticaretin iştahının, edebiyatın okurla buluşmadaki kırılgan ilişkisini ne yazık ki hırpalar niteliğe ulaşma tehlikesini de barındırmıyor değil” dedi.

BİZİM YALNIZLIKSAVAR FENERLERİMİZ
Kitap seçkilerinde nelere dikkat ettiğini söyleyen Beykan, şunları söyledi: “Edebiyattan keyif almak, biz yetişkinler kadar çocukların ve gençlerin de hakkı. Onları çeşitli yargı ve yaptırımlar üzerinden dürtüp duran niteliksiz kitaplar ile edebiyat arasındaki ayrımı anlamaları için, has edebiyatla sıkça karşılaşmaları önemli. Hepimizin yalnızlıksavar birer fenerimizin olması harikadır şu hayatta. O fener, bazen David Almond’dır, Christine Nöstlinger’dir, bazen Behiç Ak’tır, Çiğdem Sezer’dir, bazen de Zeynep Cemali’dir, Müge İplikçi’dir. Nedir bu bilge fenerlerin özelliği; elbette en başta –burası bilhassa önemli– her yaştan okurun keyifle okuyacağı duyarlık ve derinlikte öyküler, romanlar kurgulamaları, yazdıklarıyla okurun ayağını yerden kesmeleridir. Editörü hayallere uçuran bir kitap, okurlarını da hayallerle besler, yaşamın zorlu anlarında can yoldaşı olur, farklı dünyaları, farklı görüşleri gönle düşürür. Baktığı yerde bambaşka gerçeklikler görebilen fenerleri ararız biz; terbiyeli, akıllı uslu, hanımhanımcık, dünden baş eğmiş karakterlerle okurunu sindiren, yıldıran fenerleri değil. Çocukların her an, her alanda eğitilmesi gereken küçükler olduğunu düşünmeyiz. Onların, kendilerini, dünyayı keşfetmeleri için, bin dertle dönen bu dünyada yaşamlarına keyif ve hazlar katabilmek için kitaplara ihtiyaçları olduğunu düşünerek yaparız seçimlerimizi. Onları yargılarla donatmak değil, kendi kanatlarıyla uçurmak derdimiz.”
23 YIL ÖNCE YOLA ÇIKTI
Beykan’ın, okurlar tarafından benimsenen ve çok fazla baskı sayısına ulaşan kitapları mevcut. Yeni bir yazarla yola çıkacağı zaman herhangi bir sebeple başarısız olma ihtimalinin gözünü korkutup korkutmadığını da açıklayan Beykan, “Çocukların, gençlerin yıllar içinde değişen eğilimleri var. Sürekli onları izleme, onlardan öğrenme çabasındayız. Yeni yazarlarla uzun hazırlanma süreçleri yaşıyoruz. Genelde çok çalışkan, yazdığıyla yetinmeyip daha iyisini arayan kişilerdir bizim yazarlarımız. Dolayısıyla gözümüzde korku yok, çocukların bu yazarı ne sürede keşfedeceklerinin merakı var” dedi. “Çoğu zaman ‘çocuk edebiyatı’ kitaplarının ders verici tarafı olması üzerinde duruluyor. Bu durum ne kadar doğru ya da nelere ağırlık verilmeli sizce?” sorusunu da yanıtlayan Beykan, “Günışığı Kitaplığı çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatı yayımlamak üzere 23 yıl önce yola çıktı ve yoluna devam ediyor. Türkçe’nin dil estetiğiyle birleşen nitelikli kurguların arayışında olduk; yetişkinlerin de keyifle okuyacağı, ama küçükleri, gençleri gözeterek yazılmış öyküleri, romanları aradık; metinlerin edebi niteliğini, özgünlüğünü olmazsa olmaz saydık. Herhangi bir konuda mesaj vermek ya da bilgilendirmek, öğretmek amacı güden, hatta önyargılar aşılayan dosyalar, roman ya da hikaye biçiminde de olsalar bizim ilgi alanımıza girmezler. Günışığı Kitaplığı için en önemli ayrım bu noktadadır” diye konuştu.
KİTAPLAR CİNSİYET FARK ETMİYOR
Kitaplar kadar kapakları da önemli elbet… Hem çocukları hem de velileri ikna etmek gerekiyor genelde. Peki, işin tasarım kısmında nelere dikkat edilmeli? Beykan, şunları aktardı: “Çocuk ve gencin beğenisi, veli ve öğretmenden elbette daha önemli bizim için. Son yılların pazarlama tekniği ‘kız ya da erkek kitabı’nın çocukları ve gençleri nasıl sinsice cinsiyet ayrımcısı bireylere dönüştürdüğünü hep beraber izliyoruz. Günışığı tam da bu noktada yüz seksen derece farklı duruyor. Bizler bütün kitapların cinsiyet fark etmeden okunması gerektiğine inanıyor ve kapaklarımızı da her cinsin beğenebileceği tasarımlarla biçimlemeyi önemsiyoruz. Kız kahramanlı kitapları erkek çocuklarının, erkek kahramanlı kitapları da kız çocuklarının okuması, onların yaşamın çeşitli aşamalarında yan yana durabilmesine katkıda bulunacağına güveniyoruz. Bu nedenlerle, her yaş grubunun kitap kapaklarında meraklandırıcı biçimler ve renkler seçmeye özen gösteriyoruz. Elbette, kitabın metniyle doğru bağlantılar kuran, ana karakterlerini, ana konuyu güçlü vurgulayan tasarımlar baş tacımız.”
“HAYALİ KURULABİLEN BİR OLANAKTI”
Yıl boyunca şehir fuarları, bölge fuarları, ilçe fuarları derken yüzlerce fuar oluyor. Fuarların sayısı artarken gelen okur sayısının da düştüğü gözlemleniyor. Usta öykücü Beykan, konuya ilişkin, “Gerek TÜYAP fuarlarının daha çok ilde düzenlenmesi, gerekse yerel yönetimlerin düzenlediği fuarların artması elbette güzel bir gelişme sayılmalı. Ülkenin her bölgesinde yayıncıların ve yazarların okurlarıyla bir araya gelebilmesi, bir zamanlar ancak ‘hayali kurulabilen’ bir olanaktı. Ancak, bu ‘gelişmede’ ticaretin iştahının, edebiyatın okurla buluşmadaki kırılgan ilişkisini ne yazık ki hırpalar niteliğe ulaşma tehlikesini de barındırmıyor değil. Yazar imzası almak için, belki de okunmayan kitaplar uğruna zaman yitiren okurlar, okurunun onu ne kadar ‘okuduğunu’ ölçemeyen yazarlar, fuarlara koşmaktan yayın niteliğini hayata geçirmede sıkışıklığa düşen yayınevleri… Toplumun her kesimi için bu yılın ve önceki yılların ekonomik anlamda zorlu geçmesi, alım gücünün düşüşü yayıncının fuarlardan beklentisini de olumsuz etkiledi, etkiliyor. İnternetten kitap sipariş edebilmek de fuara gitme gereğini de kısmen ortadan kaldırdı. Bu olanaktan uzak bölgelerimiz hala var, ancak Anadolu’daki sadık okurun büyük çoğunluğu online mağazalar sayesinde kitaba ulaşabiliyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.