- Gündem
- 06.05.2025 01:02
Çocuğa yönelik cinsel suçlar ile cezalandırma yöntemleri olarak idam ve hadım olmak üzere güncel sorunlar hakkında açıklamalarda bulunan İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi, çözümün zihniyet değişiminde olduğunu bildirdi
SULTAN GÜMÜŞ
İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Türkiye’de son yıllarda daha fazla artış gösteren çocuk istismarlarına yönelik toplumda yükselen ve çözüm olarak sunulan ‘idama ve hadım’ konusunda bir basın açıklaması düzenledi. İzmir Adliyesi’nde gerçekleştirilen basın açıklamasında, “İdam veya hadım çözüm değildir! Çözüm zihniyetin değişmesidir” denildi. İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi adına basın açıklamasını okuyan İzmir Barosu Genel Sekreteri İlke Erol, zihniyet değişmediği sürece ve toplum bu konularda eğitilmedikçe idamın işlenen suçları azaltmayacağı gibi, hak / hukuk / adalet kavramlarını da gölgede bırakacağını kaydetti. Çocuklar için korkularımızla ayrışmaya son vermemiz gerektiğini belirten Erol şöyle devam etti: “Herkesçe infial içinde izlendiği üzere çocuklara yönelik saldırı haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Şükrü Erbaş’ın dizelerindeki gibi, ‘Yaşama nişanımız çocuklar; Hangi evde doğarlarsa doğsunlar. Bizim evde ölüyorlar…’ Evet, durum bu kadar acı ve acı hepimize bu kadar yakın. Son dönemlerde artan ve görünür hale gelen çocuk cinayetleri ve çocuk istismarı (fiziksel, duygusal, cinsel) ve en ağır biçimi çocuk cinsel istismarı; münferit, sapık, hasta insanların, idam ve hadım tartışmaları ile adeta çözümsüzlük üreterek tartışılmamalıdır. Evrensel değerlere uygun, bilimsel, çocuk hak ve özgürlüklerini esas alan devletin yükümlülüklerinin belirlendiği hukuk güvenliğinin sağlandığı, toplumsal değer yargılarını, koruyucu yöntemler belirlenmelidir. Çocuklar üzerinden yaşadığımız korkularımız toplumsal ayrışmadan uzak siyasetler üstü benimsenmeli ve çözüm üretilmelidir.”
ŞİDDETİ ÖNLEME PLANLARI
“Can yakıcı çocuk istismarları tartışılırken dahi özelikle sosyal medyada herkes konunun esasından uzak anlık öfke ve tarafgir bir dille konuşmaktadır” diyen Erol, “Oysa zaman korkularımız üzerinden ayrışılacak zaman değildir. Unutulmamalıdır ki öncelikli sorumluluk devletindir, tüm kişi ve kurumlar farklı alanlarda çalışan meslek kuruluşları bir araya gelerek sorunun çözümü noktasında yol gösterici ve çözüm üretici olmalıdır” dedi. Öncelikle çocuğa dönük şiddeti önleme planlarının olması gerektiğini belirten Erol, “Bağımsız özgür düşüncenin gelişme ortamına sahip üniversitelerde bilimsel akademik çalışmalar yapılmalıdır. Ciddi bir saha çalışması yapılmalı ve veri toplama, değerlendirme çalışması gerçekleştirilmelidir. Riskler, nedenler belirlenmelidir. Eril cinsiyetçi söylem ortadan kaldırılmalı, çocukların evrensel değerlere uygun kız erkek birlikte eğitim almaları sağlanmalıdır, bilimsel referanslarla günlük yaşamın şekillenmesi hukuki düzenlemelere gidilmeli, çocukların cinsel obje olarak değerlendirmelerinin önüne geçilmelidir” ifadelerini kullandı.
BÜTÜNCÜL ÇÖZÜM ÜRETİLMELİ
Hukuk güvenliği ve belirliliğinin sağlanmasını öngören Erol, şöyle ekledi: “Vatandaşın aynı olaya aynı hukuksal korunmanın ayrımsız herkes için sağlanacağı inancı sağlanmalıdır. Fahiş cezalar sonucunda cezasızlık halinin ortaya çıkmasına engel olunmalı, adil yargılama ile evrensel değerlere uygun cezalandırma olmalıdır, çocuğun korunması ile ilgili müdahale görevini de içeren idari kurumsal yapı olmalıdır, sivil toplum örgütlerinin dernek ve vakıfların bağımsız çalışma yapmasına fırsat tanınmalıdır, siyasi yakınlıktan uzak; çocukla ilişkide bulunan tüm kişi, kurum ve kuruluşların, fırsat eşitliğine, denetime, kurallara uygunluğu sağlanmalıdır. Ekonomik eşitsizlik ortadan kaldırılmalıdır. Bilimin, eğitimin, sanatın gelişiminin önündeki engeller kaldırılmalı, toplumun tüm katmanlarınca ulaşılabilir olması sağlanmalıdır.” İdam ve hadımın çözüm getirmeyeceğini aktaran İlke Erol, “Çözüm zihniyetin değişmesidir. Zihniyet değişmediği sürece ve toplum bu konularda eğitilmedikçe idam işlenen suçları azaltmayacağı gibi, hak / hukuk / adalet kavramlarını da gölgede bırakacaktır. İdam ve hadım cezasının uygulandığı ülkelerdeki sonuçlara bakıldığında, tüm örneklerde görüleceği üzere bir şiddet türünün ortadan kaldırılması için asla çözüm yöntemi olmadığı net olarak görülecektir. Çocuğa yönelen her türlü istismar için çözüm: çocuğa özgü adalet, koruma ve rehabilitasyondur. Bu bağlamda şiddete şiddet ile karşılık vermek yerine çocukların korunması odağında bütüncül çözüm üretilmelidir” sözlerine dikkati çekti.