Sayfa Yükleniyor...
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye dış politikada kalıpları yıkmaya, ezberleri bozmaya, tarihi mirasıyla uyumlu yepyeni bir başarı hikayesi yazmaya devam ediyor." dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak Meclis çatısı altındaki çalışmalarını yoğun tempoyla sürdürdüklerini belirterek, "İttifak olarak tam bir dayanışma ve eş güdüm içerisinde aziz milletimize karşı sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmenin çabasındayız. Ancak bu çatı altındaki hizmet mücadelemizde de Türkiye'deki çarpık muhalefet anlayışının tüm tezahürlerine tekrar tekrar şahit oluyoruz. Biz milletimize daha fazla hizmet üretmek için gecemizi gündüzümüze katarken, muhalefet kanadı da bizi engellemek, bizi yavaşlatmak, bizim hızımızı kesmek için elinden geleni yapıyor. Milletin verdiği yetkiyi hizmet ve sorun çözmek için değil, tam tersine köstek olmak için kullanıyorlar. İnsanımız hizmet bekliyormuş, Türkiye'nin ihtiyacı varmış, bürokrasimiz sıkıntı yaşıyormuş, ülkemiz küresel yarışta geri kalıyormuş maalesef bunların hiçbiri muhalefetin umurunda bile değil. Ne dünyadan haberleri var ne de ülkenin meselelerini dert ediniyorlar. Muhayyel bir koltuğu özellikle sağa sola çekiştirmekten başlarını kaldıramıyorlar" dedi.
Türkiye'de bir türlü kapanmayan muhalefet açığı olduğunu ve bu açığın günden güne daha da büyüdüğünü söyleyen Erdoğan, "Son 22 yılda tüm uğraşlarımıza rağmen bu açığın kapatılması noktasında arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık. Muhalefet siyasi rekabeti siyasi husumete dönüştürme alışkanlığından bir türlü vazgeçmedi. 'Muhalefet yapıyoruz' ambalajına sardıkları düşmanca eylemleriyle Türkiye'ye vakit kaybettirdiler, telafisi mümkün olmayan zararlar verdiler. Gezi vandallığından FETÖ'nün kumpasları ve darbe girişimlerine kadar demokrasimize hedef alan tüm saldırıların hamiliğini üstlendiler. Lütfen hafızanızı şöyle bir yoklayın; biz adeta kelle koltukta FETÖ ile mücadele ederken, bunlar örgütün şirketlerinin önünde nöbet tutuyordu. Biz Gezi olaylarında milli iradeyi savunurken, bunlar sokakları ateşe veren çapulcuların avukatlığını yapıyordu. Biz 15 Temmuz gecesi tanklara karşı milletimizle birlikte göğsümüzü siper ederken, bunlar keyif kahvelerini yudumlayarak darbeyi seyrediyorlardı. Biz Suriye'den Gazze'ye mazlumların haklarını savunurken, bunlar siyasi ikballeri için zalimlere şirin gözükmeye çalışıyorlardı. Dikkatinizi çekelim; tüm bu süreçler boyunca muhalefette genel başkanlar değişti, yönetim kadrosu değişti, milletvekili sıralarında oturanlar değişti fakat kendi halkına yabancı zihniyette herhangi bir değişim yaşanmadı. Yeni genel başkanla birlikte değişime dair umutlar ise yerini kısa sürede hayal kırıklığına bıraktı" diye konuştu.
CHP'de gelenin gideni aratma geleneğinin Özgür Özel ile de bozulmadığını kaydeden Erdoğan, "Sayın Özel, söylemleriyle, üslubuyla, siyaset tarzıyla oturduğu koltuğun hakkını maalesef veremedi. CHP liderinin siyasi ciddiyetten ve olgunluktan yoksun trajikomik hallerine baktıkça bu partiye oy veren vatandaşlarımız adına doğrusu biz üzülüyoruz. Son üç haftadır marjinal sol örgütlerin sloganını meşrulaştırmak için kendini paraladı ve adeta kırk dereden su getirdi. Grup kürsüsünde Almanca şiir okuma müsameresinden şahsımıza yönelik edepsizce hakaretlere kadar her türlü hünerini sergiledi. Sonuçta ne oldu, söyleyeyim; motor su kaynattı, devreler yandı, hafıza 'error' verdi. Sayın Özel, 85 milyona rezil rüsva oldu. Bize 'şiir bilmez' derken, asıl cahilin, asıl şiir bilmezin, asıl kültür bilmezin kendisi olduğu ortaya çıktı. Merhum Ziya Gökalp'in şiirini okuyup caka satmak isterken tam anlamıyla bir şiir katliamına imza attı. Kıptilere hakaret olmaması için söylemek istemiyorum ama bu söz de yerine oturuyor. 'Merdi Kıpti şecaat arz ederken, sirkatin söylermiş'. Sayın Özel de marjinal sol örgütlerin sloganını aklamaya çalışırken, kendi cehaletini ifşa ediyor. Aslında şiir konusunda Sayın Özel'e kendini geliştirmesi için bazı tüyolar verebiliriz ama kendisinin içler acısı halini gördükçe ona söyleyip zayi etmek istemiyoruz. Aklına her geleni söylemek, boş konuşmak, mugalata yapmak, sürekli polemik peşinde koşmak akıllı bir siyaset yöntemi değildir. Sayın Özel'in hem şahsi siyasi ikbali hem de siyaset kurumunun itibarı açısından kendisini süratle toparlamasını temenni ediyoruz. Yakın dostlarının siyasetin bir ciddiyet ve seviye işi olduğunu CHP Genel Başkanı'na hatırlatmalarının artık şart olduğuna inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Konuşmasında, kalp kapakçığından operasyon geçiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, "Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, inşallah sağlığına kavuşmasından duyduğumuz memnuniyeti özellikle ifade ediyorum" diye konuştu.
Partisinin 12 Ekim'de başlayan belde, ilçe ve il kongrelerini, 7 Şubat'ta yapılan İstanbul İl Kongresi ile tamamladıklarını hatırlatan Erdoğan, Genel Merkez Gençlik Kolları ve Kadın Kolları Kongrelerini de başarıyla gerçekleştirdiklerini ifade ederek, "Kongrelerimizin tamamında coşku, birliktelik, kardeşlik ve dayanışma had safhadaydı. Kongre salonlarında teşkilatımızla hasretle, aşkla kucaklaştık. Vatandaşlarımızın sokaklara ve yollara taşan teveccühüne mazhar olduk. Hanımefendilerden gençlerimize, teşkilatımızın her bir neferinin bitmeyen enerjisine şahitlik ettik" dedi.
'ONLAR ADINA BİZ UTANIYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin 38'inci Olağan Kurultayı'ndaki 'şaibe' iddialarına ilişkin de şunları söyledi:
"Lafa gelince şeffaflık ve dürüstlüğü hiç kimseye bırakmayanların çevirdikleri dolaplar yavaş yavaş ortalığa saçılmaya başladı. Medyaya, sosyal medyaya ve gazetelere yansıyan iddiaların yenilir yutulur bir tarafı yok. Bakın burada şunu söylemek mecburiyetindeyim; Türkiye Yüzyılı'nı konuştuğumuz bir dönemde, Türk siyasetinin bu tür yüz kızartıcı ithamlarla gündeme gelmesinden, onlar adına biz utanıyoruz. Ana muhalefet cephesinde patlak veren iddiaları, kendi seçmenlerinin de büyük bir taaccüp ve teessüfle takip ettiğine inanıyorum. Temennimiz ortaya dökülen bu pisliklerin ana muhalefette bir arınmaya ve temizlenmeye vesile olmasıdır. Para kulelerinin temsil ettiği mülevves anlayışın önce ana muhalefetten, sonra da siyaset kurumundan sökülüp atılması şart. İster ülke genelinde isterse siyasi parti bünyesinde olsun, sandığın itibarına gölge düşüren her türlü gayrimeşru tasarrufun reddedilmesi, Türk demokrasinin saygınlığı adına önemli bir kazanım olacaktır. Biz şeffaflığın, dürüstlüğün ve seçmen iradesinin hiçbir müdahaleye maruz kalmadan özgürce tecelli etmesinden yanayız. Eskisi ve yenisi ile CHP genel başkanlarının içinde debelendikleri gayya kuyusuna bizi de çekmelerine müsaade etmeyeceğiz. Onlara önerimiz şudur; kapanmamış bir hesapları varsa buna bizi alet etmesinler. Konu yargıya da intikal ettiğine göre, gitsinler kozlarını mahkemede paylaşsınlar. Ama bizim üzerimizden hesap görme yanlışına düşmesinler. Çünkü bizim onların hançer siyasetiyle oyalanacak ne vaktimiz var ne sabrımız var, ne de bu rezaletleri kaldıracak midemiz var. Bakın biz ne hançer biliriz ne de şaibeli iş yaparız. Siyasette de devlet idaresinde de bütün işlerimizi daima kanuna, nizama, teamüllere ve etik değerlere uygun icra ederiz."
'TÜRKİYE YEPYENİ BİR BAŞARI HİKAYESİ YAZMAYA DEVAM EDİYOR'
Muhalefetin gündemiyle kendi gündemleri arasında devasa fark olduğunu ve her geçen gün bu farkın daha da belirgin hale geldiğini söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hep söylüyorum; bizim yaptıklarımıza onların hayalleri bile yetişemez. 3 ülkeyi kapsayan Güneydoğu Asya seyahatimiz, bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir. Burada öncelikle şunu ifade etmek isterim; büyük devlet, sadece lafla olunmaz. Büyük devlet olmak için tıpkı ecdadımız gibi büyük hayaller kurmak, büyük hedefler belirlemek gerekir. Her 3 seyahatimizde de Türkiye'nin ve Türk milletinin büyüklüğünü çok yakından müşahede ettik. Görüyoruz ki Türkiye, dış politikada kalıpları yıkmaya, ezberleri bozmaya, tarihi mirasıyla uyumlu yepyeni bir başarı hikayesi yazmaya devam ediyor. Küresel siyasette kritik değişimlerin yaşandığı, ticaret savaşlarının tekrar konuşulmaya başlandığı bir dönemde gerçekleştirdiğimiz bu ziyaretimiz son derece önemliydi. Seyahatimiz boyunca tarihiyle, kültürüyle, değerleri ve vicdanıyla büyük bir milletin mensubu olmaktan bir kere daha gurur duyduk."
'LİDERLERE TOGG HEDİYE ETMEMİZ MUHALEFETİ RAHATSIZ ETTİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışı ziyaretlerinde liderlere yerli ve milli üretim Togg hediye ettiklerini anımsatarak, şunları söyledi:
"Ziyaretimizde muhataplarımıza ayrıca yeni Türkiye'nin sembollerinden biri haline gelen elektrikli otomobilimiz Togg'u hediye ettik. Liderlere lokum yerine Togg hediye etmemizin ülkemizdeki muhalefeti rahatsız ettiği görülüyor. Düşünün öyle bir ruh halindekiler ki Türkiye'nin dünyadaki rolüne dair övgü dolu sözlere itiraz, rakiplerimizden önce muhalefet partilerinden geliyor. Hele bir tanesinin cehaleti karşısında hayret etmemek inanın elde değil. Ne dünyadan haberi var ne de yükselen Asya gerçeğine vakıf. Köhne mantığıyla 'Geri kalmış' diyerek küçümsediği ülke, dünyanın en büyük ekonomilerinin yer aldığı G20 ülkesi. Kendi çapsızlığını, kendi vizyonsuzluğunu, kendi yetersizliğini Türkiye'nin çıkarlarının önüne koyan sığ bir zihniyetle muhatabız. Dış politikayı sadece Batı'yla ilişkiler kurmak olarak algılayan çapsızlara sadece şunu hatırlatmak isterim, bu işler her şeyden önce vizyon, tasavvur, irade ve ufuk meselesidir. Ufku dar olanlar bizi anlayamaz. Milletimizin binlerce yıllık tarihini bilmeyenler, 10 bin kilometre ötede Türkiye'ye gösterilen muhabbeti anlayamaz. Şarap tatmak veya parti düzenlemek için Avrupa'ya gidenlerin bizim 360 derecelik dış politika vizyonumuzu anlamalarını zaten beklemiyorum. Hatırlayın, rejimin çöktüğü gece çıkıp 'Esad'la görüşülmeli' diyecek kadar olayları bigane olanlardan sağlıklı bir dış politika yorumu çıkmaz. Bizim için asıl olan kifayetsizler korosunun ne dediği değil, milletimizin ne söylediğidir. Bizim için önemli olan halkımızın düşüncesidir, kanaatidir, umumi efkarıdır. Allah'a hamdolsun, milletimiz de ülkemize ve şahsımıza yönelik bu büyük saygı ve sevginin sebebini çok iyi bilmektedir. Kendi ülkelerine miyop bakanlar, burunlarının ucundaki gerçeği göremese de Asya'dan Afrika'ya tüm mazlumlar Türkiye'nin ne yapmaya çalıştığının gayet bilincindedir. Bir diğer hakikat ise şudur; dünyanın dört bir ucunda bize gösterilen yoğun ilgi, Türkiye'nin kazandığı nüfus ve itibarın, Gazze ve Suriye başta olmak üzere bölgesel meselelerde benimsediği onurlu, ilkeli duruşun bir sonucudur."
'AYRICALIKLI SİSTEM ÇÖKMÜŞTÜR'
TÜSİAD yönetiminin açıklamalarına yönelik de konuşan Erdoğan, şunları kaydetti:
"TÜSİAD'ın açıklaması sonrasında 'Emre amade uşak' misali sıraya dizilen muhalefet figürlerini nazarıdikkate almıyoruz. Kuklalarla bizim işimiz olmaz. TÜSİAD zihniyeti, siyasetin zayıf ve devletin onun tasallutu olduğu dönemlerin zihniyetidir. 2002 öncesinde TÜSİAD zihniyetinin neye tekabül ettiğini biliyoruz. Eski Türkiye'de siyaseti istedikleri gibi dizayn ediyorlardı. Gazete manşetleri vasıtasıyla iktidarlar ayar veriyorlardı. Biz buna 'Dur' dedik. İktidarlarımız döneminde kişi başına gelir 3 bin 600 dolardan bu sene 15 bin doların üzerine çıktı. Ey TÜSİAD, 3 bin 600'den 15 bin doların üzerine çıkan bir süreç var. Bu, AK Parti döneminin iktidarında oldu. Ya siz hesap bilmiyorsunuz ya da hesabınız bozuk. İhracatımız 36 milyar dolardan 2024 senesinde 262 milyar doları buldu. Çıkarlarına dokunduklarımızın, rant musluklarını kestiklerimizin operasyonlarına maruz kaldık. Bunların en başında sizin de bildiğiniz üzere TÜSİAD geliyordu. Türkiye'nin gerçek anlamdaki her demokrasi ve kalkınma hamlesi TÜSİAD zihniyetini daima rahatsız etmiştir. Nitekim bu kuruluşun darbeciler, cuntacılar, emperyalistler ve onların etki ajanlarının safında ülkemize ve milletimize karşı sergilediği üstenci, faşizan, nobran tavırlar toplumsal hafıza kayıtlarımızda muhafızdır. Başaramayacaksınız. Türkiye'nin terör örgütleriyle ihtisaslı veya yolsuzluk batağına saplanmış kendi ayıbını örtmek için sağa sola sataşan muhterislere teslim olmasını istiyorsanız, bilin ki böyle bir şey asla gerçekleşmeyecek. 'Çöktü' diyerek feveran ettikleri rant düzenleridir. Ayrıcalıklı sistem çökmüştür. Siyasetçilere had bildirdikleri kibirli sistem çökmüştür. Millet, ekonomik krizlerle kıvranırken zenginleştikleri sistem çökmüştür. Gazete manşetlerinden siyasete ayar verdikleri sistem çökmüştür. Biz bu makamlarda olduğumuz sürece de devletin kaynaklarının bir avuç zengine aktığı eski sistemi geri getirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Eski Türkiye'nin karanlık ve kaotik ikliminde senelerce borunuzu öttürmüş olabilirsiniz. Hukukun kapsamı alanı dışında tutulduğunuz eski Türkiye'yi özlüyor da olabilirsiniz ama yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneğiyseniz, iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz."
HABER MERKEZİ / DHA