Define aramada ÇED süreci: Doğru değerlendirilip denetlenmeli!

Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği değişikliği ile define arama faaliyetlerinin tamamı ÇED mevzuatına alınmasını değerlendiren TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, düzenleme yapmanın tek başına yeterli olmadığını, ÇED raporlarında verilen taahhütlerin izlenmemesi ve denetlenmemesi gerektiğini söyledi

  • Oluşturulma Tarihi : 29.11.2019 13:53
  • Güncelleme Tarihi : 29.11.2019 13:53
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Define aramada ÇED süreci: Doğru değerlendirilip denetlenmeli! haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ
Gümüşhane’deki 12 bin yıllık Dipsiz Göl’de define aramak istenirken gölün kuruması ve görüntünün kirlenmesi nedeniyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı harekete geçti. Bakanlık, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’ne ekleme yaparak seçme-eleme kriterleri uygulanacak projeler listesine “Define arama projeleri” ekledi. Böylece define aramak istendiğinde Bakanlık üzerinden onay alınıp, definenin aranacağı yere ilişkin ÇED uygunluğu şartı gelecek. Düzenleme yapmanın tek başına yeterli olmadığını ifade eden TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, ÇED raporlarında verilen taahhütlerin izlenmemesi ve denetlenmemesi gerektiğini söyledi. Kınay, “ÇED ile mevzuata bir ilave izin süreci daha geldi. Aynı uygulama yanlışları bu aşamada da devam ederse sonuç maalesef değişmiyor. Bu kapsamda izin verirken uzmanlar tarafından değerlendirmelerin doğru yapılması, uygulama aşamasında da izleme ve denetimin gerçekleştirilmesi gerekiyor” dedi.
DİPSİZ GÖL ÖRNEĞİ
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, “Ülkemizde define arama konusu mevzuatlarımız ile tanımlanmıştır. Bu kapsamda 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu hükümlerine göre arkeolojik sit alanlarında, tescilli alanlarda ve kanun kapsamında tanımlı korunması gereken alanlarda define aranması yasaktır. Bu kanun kapsamında çıkarılan Define Arama Yönetmeliği ile arkeolojik ve doğal sit alanları dışında kalan kesimlerde yapılacak çalışmalara ilişkin esaslar belirlenmiş ve Valilik izni, müze denetimi ile bu kazıların nasıl yapılacağı tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu çalışmaların ilgili kurum ve kuruluşların izin ve denetimi olmadan gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Dipsiz Göl örneği ile yaşadığımız süreç; ülkemizde doğal ve kültürel varlıklarımızı korumak ile yükümlü kurumların izni ve refakati, denetimi ile gerçekleştirilmiş bir yıkımdır” diye konuştu.
İLAVE BİR YASAL DÜZENLEME
Yapılan düzenlemenin kaybedilen değerlerin geri getirilmesini sağlamayacağını ancak tekrar yaşanmaması adına kamu ve toplumsal denetimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdiğini savunan Kınay, “Bir kazı faaliyeti olarak tanımlanabilecek define arama çalışmalarının ÇED Yönetmeliği kapsamında alınması ile bu çalışma kapsamında oluşacak çevresel etkiler hazırlanacak Proje Tanıtım Dosyaları ile İl Çevre ve Şehircilik Müdürlükleri tarafından değerlendirilecek olup, mevcut yasal düzenlemelerimizde de hali hazırda Kültür ve Tabiat Varlıklarını korumak ile yükümlü kurumlar ve kurullar tarafından da değerlendirilmesi gereken çalışmalara ilişkin ilave bir yasal düzenlemedir. Bu noktada Dipsiz Göl örneğinde yaşanan yıkımın yürürlükte bulunan yasal mevzuatlar kapsamında kültür ve tabiat varlıklarımızı korumak ile yükümlü ilgili kurumlar tarafından verilen izinler ve ilgili kurumlar denetiminde yapıldığı unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.
NE SAĞLANMIŞ OLDU?
Düzenleme sayesinde belirtilen bölgede define aranmasına karşı mahalleli, yurttaş, muhtar ya da STK’ların dava açabileceğini kaydeden Kınay, “ÇED Yönetmeliği kapsamında yer almasının diğer mevzuatlar ile değerlendirildiğinde farkı; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından söz konusu projelerin halkın bilgilendirilmesi ve katılımı sürecinde ilan ve duyuruları yapılması gerektiğinden bölge halkının da bu çalışmaların nerede yapıldığına dair bilgisi olması ve toplumsal denetim ve izleme sürecinin de gerçekleştirilmesidir. Ülkemizin doğal ve kültürel varlıklarının korunması ve yönetilmesi süreçlerinde yapılması gereken, kamunun görev ve sorumluluklarının yetkin ve uzman personel ile yönetim, planlama, uygulama ve denetim mekanizmalarında etkin bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Bu süreçlerde oluşacak ihmal ve aksaklıklar geri dönüşü mümkün olmayan kayıplara yol açacaktır” açıklamasında bulundu.