Sayfa Yükleniyor...
2007 yılında Seferihisar’daki tekne faciasında hayatını kaybeden göçmenlerin bir kısmının defnedildiği Doğançay’daki kimsesiz mezarlar, yerini belli eden bir taşı bile olmamasının yanı sıra bakımsızlık nedeniyle çökerek çamur deryasına döndü
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Her yıl binlerce göçmenin geçiş yaptığı Türkiye’de, İzmir önemli göç yollarından biri. Hedefleri Avrupa’ya ulaşabilmek olan göçmenlerin çok azı bunu gerçekleştirebilirken, çoğu kayıtsız ve güvencesiz işlerde çalışarak hayatta kalmaya çalışıyor. Bazıları da göç yolunda hayatını kaybedip, yolculuğunu kimsesizler mezarlığında tamamlıyor. Bundan 14 yıl önce, İzmir’in Seferihisar ilçesinden yola çıkan ve yaklaşık 85 göçmeni Yunanistan’a götüren tekne kötü hava şartları nedeniyle alabora olarak batmıştı. 9 Aralık sabahı, karaya vuran cesetler üzerine başlatılan arama kurtarma çalışmalarında, ilk günlerde 46 kişinin cesedine ulaşılırken, 15 kişi ise kendi çabası ya da sahil güvenlik ve balıkçıların yardımıyla kurtulmuştu. İlerleyen günlerde ise 4 kişinin daha cesedine ulaşılmış ancak geriye kalan 20 kişi bulunamamıştı. Ege Denizi’nde yaşanan en büyük kazalardan biri olan Seferihisar faciasının izleri hala zihinlerdeki yerini korurken, hayatını kaybeden göçmenlerin bir kısmının defnedildiği Doğançay Mezarlığı’nda Dünya Göçmenler Günü dolayısıyla anma düzenlendi. Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der) tarafından yapılan anmada, yürek burkan detaylardan biri de mezarlıkların vahim durumu oldu. Yeni bir hayat umuduyla çıktıkları yolda yaşamlarını yitiren göçmenlere ait 35 numaralı adadaki mezarlar, ‘kimsesiz’ olmasının yanı sıra bakımsızlık sebebiyle tahrip olmuş durumda. Biriken yağmur suları nedeniyle bir kısmı çöken ve çamur deryasına dönen mezarlarda bilgilerin yer aldığı bir taş bile bulunmazken, Mülteci Der’den denizlerde hayatını kaybeden göçmenlerin anısını yaşatmak için alanın çevrilerek anıta dönüştürülmesi çağrısı geldi.
ONLARIN YAKINLARI ARTIK BİZİZ
14 yıl önce yaşanan facianın kıyıya cesetlerin vurmasıyla fark edildiğini belirten Mülteci Der Genel Koordinatörü Pırıl Erçoban, arama kurtarma çalışmalarına rağmen göçmenlere ait cesetlerin bir kısmına ulaşılamadığını hatırlattı. Anmanın yapıldığı mezarlığın denizde boğularak hayatını kaybeden göçmenlerin yaşadığı dramın sembolü olduğunu vurgulayan Erçoban,“Facianın ardından hayatını kaybeden göçmenlerin bir kısmı buraya, bir kısmı da Seferihisar taraflarında defnedildi. Biz o dönem Yunanistan’dan gelen arkadaşlarımızla bu mezarları bulup, ‘Sınırlardaki ölümlerin sorumluları devletler ve onların politikalarıdır’ demiştik. Bu ölümleri unutmayacağımızı söyleyerek anmalar yapmaya başlamıştık. Uzun süre devam ettirdik. Fakat pandemi döneminden beri hiç gelememiştik. Bu kaza maalesef denizlerde yaşanan son dram olmadı. Sonrasında da Ege Denizi’nde birçok facia yaşandı. Geçişler, geri itmeler ve ölümler arttı. Denizde hayatını kaybeden göçmenler ve mülteciler zamanla buralara sığmayarak başka adalara gömülmeye başlandı. Görüyoruz ki 35 numaralı adaya defnedilen göçmenler bugün tamamen unutulmuş durumda. Sınırlarda ölen, öldürülen tüm hayatları anmak için buradayız. Umuyoruz ki gitmek isteyenlere güvenli ve yasal yollar açılır. Bu insanların yakınları, burada olduklarını bile bilmiyorlar muhtemelen. Onların yakınları artık biziz” dedi.
BÜYÜKŞEHİR’E ANIT ÇAĞRISI
Mezarlardaki bakımsızlığın insan hakları açısından ciddi bir ihlal olduğunu altını çizen Mülteci Der Avukatı Eda Bekçi ise, şunları söyledi: “Tahminlerimize göre 35 numaralı adada yaklaşık 20 göçmenin mezarı var. Normalde kişilerin cenazesi eğer sahipsizse, savcılık tarafından DNA örneklerinin alınıp daha sonra yeri belli bir şekilde defnedilmesi gerekir. Yarın öbür gün yakınları bu kişileri ararsa mezarlarını bulabilsinler diye... Ama gördüğünüz gibi burada kayıtlarda varsa bile bir numara veya taş bile yok. Bir belirlilik yok. Burası denizlerde yaşanan drama dair sembol bir anlam taşıyor. Çok büyük bir kaza hatta derneğimizin kurulmasına sebep olan bir kazadan bahsediyoruz. 85 kişilik bir teknede sadece 15 kişi kurtulmuştu, geri kalanların da bir kısmının cenazesine bile ulaşılmadı. Bu çok acı bir gerçek ve son da değil. Ege ve Akdeniz’de hala kazalar devam ediyor. İnsanın yaşayacak bir avuç toprak bulamayıp sonra bir avuç toprağa gömülüyor olması çok acı. En azından onların anısını yaşatmak, buradan geçen insanların ‘Bu mezbelelik, bu çukur nedir?’ dememesi için etrafı çevrilmiş ve bir plaka ile kazanın anlatıldığı bir anıta dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Duyarlılık oluşturulması konusunda Büyükşehir Belediyesi ile irtibat kuracağız. Çünkü her sene geldiğimiz yeri artık belirsizlikten ve tahribattan bulamıyoruz bile. Çoğu mezar çökmüş durumda, oldukça bakımsız.”
Haber Merkezi