- Gündem
- 19.05.2025 18:45
İzmir’in hızlı ve denetimsiz bir şekilde büyüdüğünü belirten uzmanlar, olası bir depreme İzmir’in hazır olmadığını belirtti. Günde 20’nin üzerinde deprem olan İzmir’in fay haritasının çıkartılması gerektiği ifade ediliyor
KENAN YEŞİL - ÖZEL HABER
17 Ağustos Depremi’nin 19’uncu yılını yaşadığımız şu günlerde yaşanılan acılar aynı günkü gibi tazeliğini koruyor. ‘Depremin değil ihmalin öldürdüğü’ 17 Ağustos’un yıl dönümünde depreme ne kadar hazır olduğumuz tekrar sorgulanmaya başlandı. Üç deprem kuşağı içerisinde, ikinci deprem kuşağı yani Alp Himalaya içerisinde yer alan Türkiye’nin tamamı deprem bölgesi içinde yer alıyor. Öte yandan İzmir ise önemli fay hatlarının bulunduğu ve günde 20’nin üzerinde depremin yaşandığı bir bölgede yer alıyor. 7 büyüklüğünde bir depremin olma olasılığının yüksek olduğu bir kent olan İzmir’in, depreme ne kadar hazır olduğu ise net bilinmiyor. Uzmanlar ise İzmir’in hızlı ve denetimsiz bir şekilde büyüdüğünü belirterek önemli uyarılarda bulundu.
GÜNDE 20 DEPREM
İzmir’in deprem durumunu özetleyen Dokuz Eylül Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Mehmet Utku, “Küresel ölçekte dünyada deprem bölgeleri üçe ayrılıyor. İkinci deprem kuşağı ise ülkemizin de içinde bulunduğu Alp Himalaya deprem kuşağıdır. İzmir’in durumu ise tamamı deprem ülkesi olan bir coğrafyanın bir şehri. Türkiye’nin istisnasız tamamı deprem bölgesidir. İzmir uzun dönemde 7 büyüklüğünde depremin olması büyük olan metropol şehridir. İzmir, 7 büyüklüğünde deprem olma olasılığının yüksek olduğu ve 20 yıl içinde bu depremin olma ihtimalinin olmadığı bir yer. Ancak küçük sismik hareketlerde deprem olma ihtimalini yüksek olduğu yerdir. İzmir ve çevresinde günde ortalama 20 civarında irili ufaklı deprem meydana gelir. Enerjinin günlük olarak boşaltıldığının göstergesidir. İzmir ve çevresinde çok sayıda fay var. Türkiye’ye 2. derece kuşakta bulunmasında yer almasından dolayı bol kırıklı bir coğrafyada yaşıyoruz” diye konuştu.
FAY HARİTASI ÇIKARTILMALI
Yaptığı sunumda depremin devasa enerjisini anlatan Doç.Dr. Utku, depremin atom bombasının 300 katı olduğunu söyledi. Depremden kaçmanın ya da durdurmanın günümüz teknolojisi ile mümkün olmadığını belirten Doç.Dr. Utku, çözümün ise bilinçlenmek ve depreme dayanıklı yapılar yapmaktan geçtiğini dile getirdi. Kurumların ve STK’ların deprem konusuna müdahil olması ile hassasiyetin oluştuğunu aktaran Doç.Dr. Utku, kentsel dönüşüm konsepti ortaya konulmasının da önemli olduğuna değindi. Deprem bölgesi haritasının ve deprem yönetmeliğinin güncellendiği belirten Doç.Dr. Utku, 2007 deprem yönetmeliğinin mükemmel bir yönetmelik olduğunu vurguladı. 2019’dan itibaren uygulamaya geçilecek yeni deprem yönetmeliğiyle karakteristik özelliği nokta yapısına göre binalar dizayn edileceğini dikkat çeken Doç.Dr. Utku, “İzmir için bir fay haritası yapmamız lazım. Nokta bazında deprem kaynaklarını belli ederek fay özelliklerini ortaya çıkarmamız lazım. Deprem, zemin, yapı uyumunun yapılması lazım. Deprem yönetmeliğini iyi mühendisler kullanırsa depreme dayanıklı binalar yapılır” şeklinde konuştu.
HIZLI VE DENETİMSİZ BÜYÜME
İzmir’in hızlı ve denetimsiz bir şekilde büyüdüğünü belirten Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür, “İzmir yüzlerce yıl önce ancak bir mahalle kadar büyük iken yaşanan depremde 30 binden çok insanının yaşamını yitirmiş bir kent. İzmir şimdi ise hızlı ve denetimsiz bir şekilde büyüyor. Kötü zeminlerdeki yaygın yapılaşmalar bir yana, diri faylar üzerinde yüz binler yaşıyor artık. Kentin merkezinde birkaç büyük fay geçiyor. Körfezin tabanından gelip Kemalpaşa’ya uzanan bir demet fayı geçtiği ve üzerinde yüzlerce metre zayıf zemin tabakaları birikmiş olan Bayraklı ve Bornova’da gökdelenler yapılır oldu. bir deprem sırasında buradaki çevre yolları, üst geçit ve kavşakları, viyadükleri göçer mi diye sorgulayan kalmadı” dedi.
MODELLEME ÇIKARTILMALI
Yeraltının iyi tanınması gerektiğini yoksa bir depremin diğer bir depreme neden olabileceğini söyleyen Öngür, “Önceki depremlerden ders almalıyız. Kazıklar 150 metre de olsa bir sıvılaşma olursa deprem sırasında kazıklar hiçbir sürtünme almadan o yapıyı taşıyamaz. Henüz ilimizde olmayan bilgileri üreterek ve bunları bildiklerimizle modelleyerek her bir fayın her bir yenilme senaryosuna göre, kentin nerelerinde nasıl yer hareketlerinin olacağını bilmek zorundayız. Bu mühendislik donanımı ve kadroları var. Bu yapılabilir. Öncelikle İzmir kentsel alanı ve çevresinin yer altı jeolojisini doğru ve çok ayrıntılı biçimde modellemek zorundayız. Bu yerbilimci dünyasının görevidir. Bu tek başına bir mühendisin üzerinden gelecek bir sorun değil. Bu bir kamu sorunu. Tüm İzmir’in bütün yer altı coğrafyası iyi bir şekilde aydınlatılması gerekiyor. Bir ovadayız bu ovanın altında bazı yerlerde zayıf yerler var. Körfez geçiş projelerin ön araştırmasında bunu gördük. Bu kamulaştırılarak çözülür. Modellemeler iyi yapılmalı ki yapıyı yapacak olanlar da doğru bir çalışma yapsın” dedi.
DEPREM SENARYOSU GÜNCELLENMELİ
İzmir deprem senaryosunun güncellenmesi gerektiğini vurgulayan İnşaat mühendisi Selma Nalbantoğlu, “Senaryonun oluşmasında en önemli veri, kentimizdeki yapı stokunun durumu. Yani yapı envanterinin çıkarılması gerekli ki olası depremde hangi binalar yıkılır, hangileri hasar görür, yollar köprüler, viyadüklerin durumu nedir bilmek gerekir. İzmir’de iki ilçemizde yapı envanter çalışması yapıldı ve değerlendirildi. Tüm belediyelerimiz ve Büyükşehir Belediyenin yetkilileri seslenmek istiyorum ki, envanter çalışması bir an önce tamamlansın ve İzmir kenti stratejik afet yönetimini hazırlayabilsin. Ülkemizdeki ilk deprem senaryosu, güncel bilgi ve verilerle yeniden hazırlanabilsin” diye konuştu.