Devlet anaokullarında bağış zorunluluğu özel okullarda fahiş ücretler!

Derinleşen ekonomik kriz, okul öncesi eğitime erişimi zorlaştırırken hem özel hem de devlet anaokullarında aileler ciddi mali yüklerle karşı karşıya kalıyor. Veli-Der temsilcileri, eğitimin ücretsiz ve zorunlu olması gerektiğini vurguladı

  • Oluşturulma Tarihi : 18.07.2025 08:47
  • Güncelleme Tarihi : 18.07.2025 08:47
  • Kaynak : MERVE AĞRIÇ
Devlet anaokullarında bağış zorunluluğu özel okullarda fahiş ücretler! haberinin görseli

Türkiye’de derinleşen ekonomik kriz, okul öncesi eğitimi hem erişim hem de eşitlik açısından ciddi biçimde tehdit ediyor. Bir yanda ücretleri aylık 100 bin TL’ye ulaşan özel anaokullar, diğer yanda devlet okullarında velilerden ‘bağış’ ya da ‘okul gideri’ adı altında talep edilen paralar, okul öncesi eğitimi pek çok aile için lüks haline getirdi. İzmir’de hem özel hem devlet anaokullarında yaşanan bu tabloyu değerlendiren Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, sistematik biçimde kamusal eğitimin tasfiye edildiğine dikkat çekerek, ücretsiz ve nitelikli eğitimin anayasal bir hak olduğunu hatırlattı. Eğitimde gizli özelleştirmenin başladığına işaret eden Kalafat, ekonomik krizle birlikte yoksul ailelerin çocuklarının nitelikli eğitime erişemediğini ifade etti. Veli- Der üyesi Eylem Tunalı ise bazı ailelerin çocuklarını denetimsiz olan ‘merdiven altı’ yerlere yönlendirmek zorunda kaldığını söyledi. Anaokullarının zorunlu eğitim kapsamına alınması gerektiğini belirten Veli-Der üyeleri, okul öncesi eğitimin bir ayrıcalık değil temel bir çocuk hakkı olduğunun altını çizdi.

KALAFAT: GİZLİ ÖZELLEŞTİRMENİN BAŞLANGICI

Özel anaokulların aylık bütçenin ortalama 25 bin TL’ye çıktığını ifade eden Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, “Aylık olarak 70 bin TL veya 100 bin TL isteyen yerlerde var. Talebe ve hizmete göre fiyatlandırılıyor. Devlet okullarında bağış parası olarak değil okul giderleri olarak istediklerini duyuyoruz. Devlete bağlı bir kurumda ‘çocuğunuzu kaydetmek için para istiyoruz’ demeleri gibi bir durum olamaz. Bu durumda da hukuksuzluk söz konusu olur. Bu nedenle ‘katkı payı’ ‘okul giderleri’ adı altında istiyorlar. 25 bin TL özel anaokuluna veremeyen veli, devlete bağlı anaokullarına göndermek zorunda kalıyor. Okul öncesi eğitimin temel parçası olduğunu gören bir yerden yaklaşmak zorundayız. Çocuklarımızın anayasal olarak ücretsiz ve nitelikli eğitimi almaları gerekiyor. Yani aylık bin TL veremeyen bir veli çocuğunu anaokuluna göndermesin mi? Bu durum kamusal eğitimin altının boşaltılması ve bir tür gizli özelleştirmenin başlangıcı olarak tanımlanabilir” dedi. 

EKONOMİK KRİZİN FATURASI YOKSULA 

Türkiye’de çocuklara yönelik bir yatırımın yapılması gerektiğini vurgulayan Kalafat, “Fabrikalar açılsa da para manipülasyonlarıyla ülkeyi döndürmeye çalışsalar da savaşa taraf olsanız da olmasanız da bu çocuklar doğru ve eşit eğitimi alırsa o zaman ülke kalkınır. Ekonomik krizin faturasını yoksul, gariban öğrencilere kesmek büyük bir hata. Köprüyü, yolu bir kenara bırakıp çocuklara imkân sağlamak gerekiyor” diye aktardı.

ÖĞRETMEN SEÇİMİ İÇİN BAĞIŞ

İlkokula geçiş sürecinde ise bazı okullarda yaşanan birtakım sorunlara değinen Kalafat, “İlkokula geçiş sürecinde öğrencilerin hangi sınıflara gideceği kura ile belirleniyor. Ancak bazı kurumlarda, kura sistemi dışında, velilerden para alınarak öğrencilerin istedikleri öğretmenlerin sınıflarına yerleştirilmesine öncelik tanınıyor. Örneğin bir okulda 8 adet 1’inci sınıf şubesi bulunuyor. Bu şubeler arasında, mesleki tecrübesi ya da sınav başarısıyla öne çıkan, ‘başöğretmen’ ya da ‘uzman öğretmen’ unvanına sahip bir öğretmen varsa, veliler çocuklarının bu öğretmenin sınıfına düşmesini talep ediyor. Oysa normalde öğrencilerin öğretmenleri kura ile belirlenmeli. Çünkü tüm öğretmenler aynı eğitim sürecinden geçip KPSS ve formasyon şartlarını yerine getiriyor ve müfredatı anlatmakla yükümlü. Ancak Millî Eğitim Bakanlığı’nın ‘başöğretmen’ ve ‘uzman öğretmen’ ayrımı yapması, öğretmenler arasında rekabete yol açarken velileri de bu unvanlara sahip öğretmenleri talep etmeye yöneltiyor. Öğretmen karşılığında para alınıyor. Geçen yıl 70 bin TL gibi rakamları duymuştuk. Bu yıl 100- 150 bin TL duyarız herhalde. Bağış adı altında yaptırıyorlar bunu” sözlerine yer verdi. 

TUNALI: ANAOKULLARINA TALEP DÜŞÜYOR 

Anaokulunun zorunlu bir eğitim olmadığını ifade eden Veli- Der üyesi Eylem Tunalı ise valilik tarafından her yıl bir oranın belirlendiğini aktardı. 2025-2026 eğitim öğretim yılı için henüz bir rakamın açıklanmadığını aktaran Tunalı, “Aylık bin TL, yıllık 10-11 bin TL’ye denk gelecek bir ücretin belirleneceğini ön görüyoruz. Ancak henüz kesin bir şey yok. Çoğu okulda velilerin ekonomik durumu iyi değil. Bu ücretleri vermekte zorlananlar oluyor. Ancak bir kesim de özel okulların yüksek olmasından dolayı aylık bin TL’lik ücrete razı oluyor. Ekonomik durumu uygun olan çocuğunu gönderebiliyor ancak olmayan gönderemiyor. Bu durumda da anaokullarına olan talep düşüyor. Kırtasiye malzemelerinin fiyatları çok yüksek. Biz çocukların kullanacağı malzemeleri sene başında veliden talep ediyoruz. Bu durumda da oldukça yüksek bir maliyetli hesap çıkıyor. Tüm çocuklar okul öncesi eğitimden faydalanmalı. En azından ilkokula eşit şekilde başlamış olacaklar. Anaokulu çocuk gelişimi için oldukça önemli. Ekonomik anlamda da velileri rahatlatır. Ekonomik durumu yetmeyen veliler farklı farklı merdiven altı yerlere göndermek zorunda kalıyor” dedi. 

ANAOKULU ZORUNLU OLMALI 

Anaokulunun da zorunlu hale getirilmesi gerektiğinin altını çizen Tunalı, “Tüm çocuklar okul öncesi eğitimden faydalanmalı. En azından ilkokula eşit şekilde başlamış olacaklar. Anaokulu çocuk gelişimi için oldukça önemli. Ekonomik anlamda da velileri rahatlatır. Tüm gün çalışan kesim çok fazla. Yarım gün çocuğunu bırakacak yer bulamıyorlar. Ekonomik durumu yetmeyen veliler farklı farklı merdiven altı yerlere göndermek zorunda kalıyor. İzmir’de anaokuluna para vermek istemeyenler Sıbyan Mekteplerine gönderiyor. İzmir’de de bu mekteplerin sayısı oldukça fazla. 5-6 yıl önce yaptığım araştırmalara göre; Sıbyan Mektepleri en çok Bayraklı’da vardı. Burada ne kadar pedagojik bir eğitim veriliyor tartışılır” diye aktardı.