Dini eğitim çocukların vicdanını geliştirir

Uzman Pedagog ve Aile Danışmanı Sedat Baş, okul öncesi dönemde dini eğitim uygulamalarını değerlendirerek çocukların vicdani gelişiminin artacağını ifade etti


  • Oluşturulma Tarihi : 30.12.2019 09:34
  • Güncelleme Tarihi : 30.12.2019 09:34
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Dini eğitim çocukların vicdanını geliştirir

BURCU YANAR - ÖZEL HABER
Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığının 2023 Eğitim Vizyonu çerçevesinde hayata geçirdiği ‘Dinimi Seviyorum, Öğreniyorum’ isimli projesi aslında yeni bir uygulama değil. Yıllar önce pilot illerde imzalanan protokollerle zaten uygulamaya geçmiş bir eylemdi. Son zamanlarda yeniden gündeme gelen bu konu bazı tartışmaları da beraberinde getirdi. Bazı aileler çocuklarının küçük yaşlarda zorunlu din eğitimi almasını istemezken bazıları ise çocuklarının dini eğitim alabilmesi için ilgili kurumlara başvurularda bulundu. İzmir’de ise konun muhatapları olan İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü kendilerinin bu konuda bir bilgisi olmadığını söylerken, İzmir İl Müftülüğü ise çocuklara din eğitiminin yaşlarına uygun bir biçimde oyunlar eşliğinde Diyanet’e ve müftlüğe bağlı kurslarda isteyenlere verildiğini, anaokulları ile şu ana kadar böyle bir iletişimde bulunmadıklarını belirtti.



‘Dinimi Seviyorum, Öğreniyorum’ Projesi kapsamında 4-6 yaş grubundaki çocuklara, “Manevi değerlerin temellerinin oluşumunu sağlamak, değerler eğitimi kapsamında dini ve ahlaki değerlerin kazandırılması amacıyla çocuğun üst öğrenimi de hedef alınarak, kişisel gelişiminde Türk toplumuna özgü davranış ve değerlerinin İslam ahlakıyla bütünleşmesi amaçlanmaktadır” ifadeleri kullanılarak 12-18 kişilik sınıflarda eğitim verilmesi planlıyor. Eğitimin içeriği ise haftada 6 saat Arapça ve dini eğitim olarak belirlendi.
GELİŞİMİN YÜZDE 90’I 0-6 YAŞINDA
Uzman Pedagog ve Aile Danışmanı Sedat Baş ise konuyu çocukların ahlak ve davranış eğitimi boyutunda önemli bir yere sahip olduğunu belirterek değerlendirdi. Uzm. Pedagog Sedat Baş, “Birçok ünlü psikolog ve pedagog tarafından bakıldığı zaman çocuk gelişiminin yüzde doksanının 0-6 yaş döneminde oluştuğu söylenir. İleriki dönemde 0-6 yaşın bütün hayatını etkileyeceğini, kişilik, değerler ve normlar anlamında ne öğrendiyse bu yaş aralığında hayatına ve davranış kalıplarına yansıdığı da biliniyor. Bu yüzden de çocukların bu dönemde edindiği tüm kazanımlar ve davranışlar bütün hayatında etkili olacak” dedi. Dinin zaten doğumdan itibaren hayatımızın içinde var olduğunu vurgulayan Sedat Baş, “Çünkü din bizim için bir yolculuk ve hayatımıza eşlik eden manevi bir olgudur. Kısacası bizi yalnız hissettirmeyen bir huzur kaynağıdır. Birçok Avrupa ülkesinde de çocuklara küçük yaşlardan itibaren din eğitimi veriliyor fakat ülkemizde bu durumun neden bu kadar kritize edildiğini anlamış değilim. Şefkatin ne olduğunu, merhamet ve vicdan gelişiminde dinin ne olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Bu konuda ailelere Kohlberg’i okumalarını tavsiye ediyorum” diye konuştu.
KORKUTULARAK BÜYÜTÜLÜYORLAR
“Bizler bugüne kadar yaptığımız bütün hataların dini tam olarak bilmediğimizden kaynaklandığını bilmiyor muyuz?” sorusunu da yönelten Sedat Baş, “Din bize doğru düzgün öğretilmediği için bizler toplum olarak bu durumdayız. Çünkü çocukluğumuza baktığımız zaman bizler aslında yalanlarla din ile korkutulduk. ‘Allah taş eder, Allah yakar, Cennete almaz’ gibi cümlelerle korkutularak büyütülüyor çocuklar. Hal böyle olunca da dini sadece bir kısıtlama mekanizması olarak gören bir nesil yetişiyor. Din aslında bir hoş görüdür ve bu bütün dinler adına geçerlidir. O yüzden din dersleri çocuk odaklı kalınarak mutlaka çocuklara aktarılmalıdır. Bunun dünyada birçok örneği de mevcut. Almanya’ da, Rusya’da diğer Avrupa ülkelerinde. Özellikle de Almanya’da Katoliklerin ve Protestanların ayrı ayrı anaokulları vardır” diye konuştu.
ÇOCUKLAR HOŞGÖRÜYÜ ÖĞRENSİN
Asıl korkutucu olanın çocuklara bu konularda bilmeyenler tarafından yanlış bilgi verilmesi olduğunu da kaydeden Baş, “Bazı aileler kendi gelecek kaygılarını bu olaya yansıtıyorlar. Anaokulunda din eğitim veriliyor diye radikal İslamcı bir ülke olduk sanıyorlar. Bırakın bizim çocuklarımız da kendi dinlerini ve diğer dinlere saygıyı öğrensinler. Vicdanları gelişsin. Bir kediye, köpeğe hayvanlara merhamet etmeyi öğrensinler. Vicdanları gelişsin. Çocuklar bir camiyi de görsünler, bir kiliseyi de görsünler, bir sinagogu ve bir cem evini de görsünler. Bizim toplumumuz zaten hoşgörü toplumudur ve günümüzde en çok ihtiyacımız olan şey de budur. Hayat bir ritüeldir. Din de bir ritüeldir. Ben inanıyorum ki bu dini eğitim ile birlikte çocuklar yemek düzeninde bir dua veya yediği yemeklerden dolayı şükretmeyi de öğretecekler. Bu kötü bir şey mi?” diyerek sözlerine son verdi.

Haber Merkezi