Sayfa Yükleniyor...
Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Sözbilir, olası bir deprem felaketi sırasında insanların dışarı çıkması gerektiğini belirterek virüsün hızla yayılabileceğini söyledi
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, tüm dünyada hızla yayılan koronavirüs (Kovid-19) için ilginç bir noktaya değindi. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu hatırlatan Prof.Dr. Sözbilir, “Kovid-19 salgınını durdurmak ve önüne geçmek için ‘Evde kal’ çağrıları yapılıyor. Evet virüsün yayılmasını önlemek adına bu gerekli bir adım ancak herhangi bir olası büyük şiddetli bir depremde insanlar evlerinden dışarı çıkmak ve toplanma alanlarında bir araya gelmek zorunda kalabilirler. Bu da bulunduğumuz durum içerisinde virüsün hızla yayılmasına davetiye çıkartır. Bu sebeple ‘Bilim Kurulu’ gibi Afet Bilim Kurulu da kurulmalıdır” dedi.
“ARAZİ ÇALIŞMALARI DURDURULMALI”
Koronavirüs (Kovid-19) 2019 yılı Aralık ayından itibaren insan bedeniyle tanıştığını ve belirli özelliklerde mutasyona uğrayarak içimizde yaşam alanı bulmaya çalıştığına dikkat çeken Prof.Dr. Hasan Sözbilir, “İnsanoğlu ve Kovid-19 arasındaki etkileşim bağışıklık kazanılıncaya kadar da sürecek. Bu süreçte özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan kimseler aramızdan ayrılacaklar” diye belirtti. Geriye kalanların Kovid-19 ile yaşamaya devam edecek olduğunu ve bunların önemli bir bölümünü de başka bir kronik hastalığı olmayan sağlıklı insanlar olduğunu söyleyen Prof.Dr. Sözbilir, “Bunların da içindeki önemli bir oran genç nüfus olarak değerlendiriliyor ve bu genç insanların bir kısmı yer bilimleri adı verilen doğayı tanıma, anlama ve doğayı bozmadan ondan en iyi şekilde yararlanmayı amaç edinen elit bir topluluk. Bu topluluğun doğayı anlayabilmesi için doğada dolaşması ve doğa içinde gizli kalmış doğal hazineleri ortaya çıkarması veya doğal afetlere neden olacak kaynakları önceden saptamasına ve önlem almasına yönelik arazi çalışmaları yapması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Söz konusu arazi çalışmalarının şehirlerarası mobiliteyi, belirli bölgelerde topluluk şeklinde arazi kampı kurmayı, farklı köylere uğramayı, kısacası Kovid-19Wun insan bedeniyle başka şehir ve köylere ulaşmasını ve dolayısıyla o yörelerdeki insanlara bulaşmasına neden olabileceğini vurgulayan Sözbilir, “Bu yüzden gerek devlet ve gerekse de özel şirket (özellikle madencilik şirketleri) nezdinde yapılan veya yapılması planlanan ve Kovid-19’un kırsal alan, köy ve kasabalara yayılmasına neden olacak arazi kamplarına yönelik çalışmaların durdurulması gerekmektedir. Bu aşamada söz konusu kamplarda kalan grupların da, kişisel karantina uygulamaları, yüz yüze çalışmalar yapmamaları, yapmaları gereken çalışmaları telekonferans yoluyla gerçekleştirmeleri, hem kendi kişisel sağlıkları ve hem de karantina sonrası gidecekleri yerlerdeki insanların sağlığı için elzemdir. Bu konunun, üzerinde dikkatle durulması gereken ve hayati derecede önemli bir husus olduğunu ifade etmek istiyorum. Çünkü konu uzmanı bilim insanlarının dediği gibi, Kovid-19’un yayılması, hijyenin yanı sıra, ancak ve ancak mobilitenin sıfırlandığı bireysel karantina ile durdurulabilir” ifadelerine yer verdi.
OLASI BİR DEPREM RİSKİ ARTTIRABİLİR
Bu durumdan en az zararla çıkmanın önemli olduğunun altını çizen Prof.Dr. Sözbilir, “Doğa ve insan kaynaklı tehlikeler gündeme geldiğinde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tehlikenin tipi, nereden ve nasıl geldiği, tehlikenin boyutu, yaşamsal, sosyal, ekonomik ve siyasal anlamda yaratacağı riskler ve bu tehlikeden en az zararla çıkmanın yolları üzerinde çalışmak konu ile ilgili insanların birincil görevidir. Tabi ki her tehlikeden korunma yöntemleri de birbirinden çok farklıdır. Bazen tehlikenin herhangi birinden korunmak için geliştirilen yöntemler, başka bir tehlike için risk oluşturabilir” diye konuştu.
Prof.Dr. Hasan Sözbilir sözlerine şu şekilde devam etti: “Örneğin Kovid-19 için ‘Evde kal’ önlemi olası bir deprem için geçerli olmayabilir veya günümüz koşullarında yakın gelecekte olabilecek olası bir yıkıcı deprem sonrası halkın toplanma alanlarına gönderilmesi ve geçici barınma alanlarında topluca bir yaşam tarzına yönlendirilmesi Kovid-19 için riski arttıran çok önemli bir faktör durumuna geçebilir. Bu nedenle normal koşullarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de uygulanmakta olan deprem öncesi, sırası, sonrası eylem planlarının yeniden gözden geçirilmesi için Sağlık Bakanlığı nezdinde kurulan ‘Bilim Kurulu’ gibi Cumhurbaşkanlığı veya ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde Doğal Afet Bilim Kurulu’nun bir an önce kurulması ve mevcut durum için yeni stratejiler ve eylem planlarının oluşturulması hayati derecede önem arz ediyor.”
Haber Merkezi