Dünya nüfusu artıyor, gıda üretimi azalıyor!

Prof.Dr. Harun Uysal, artan dünya nüfusuna paralel olarak artmayan gıda üretimi nedeniyle gıda yetersizliğinin Kovid-19’dan sonra da devam edeceğini belirtti


  • Oluşturulma Tarihi : 04.05.2021 07:58
  • Güncelleme Tarihi : 04.05.2021 07:58
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Dünya nüfusu artıyor,  gıda üretimi azalıyor! haberinin görseli
Dünya nüfusu artıyor, gıda üretimi azalıyor! haberinin görseli

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL HABER

Ege Üniversitesi (EÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Harun Raşit Uysal, koronavirüs salgınının tüm dünyayı etkilediği günümüzde aşılamanın dünyada hızla yapılamaması durumunda kapanmaların devam edeceğinin ve tedarik zincirlerindeki kırılmalar nedeniyle ülkelerde gıda yetersizliğini baş göstereceğini belirtti. Kovid-19 salgınıyla kamuculuğu yeniden hatırlayan kapitalist ülkelerin diğer ihracatçı ülkeler le birlikte başta buğday olmak birçok ürünün ihracatına sınırlama getireceklerini ifade eden Prof.Dr. Uysal, “Bu da bu ürünlere gereksinim duyan ülkelerde gıda sıkıntısına neden olacak. Hele yoksulluk ve açlık çeken Afrika ülkeleri bundan daha fazla etkilenecekler. Bu durum oralarda daha fazla yoksulluk ve açlık olarak geri dönecek. Pandemi, gıda maddelerindeki maliyet artışları, gençlerin tarımdan uzaklaşması, üretim miktarındaki düşmeler gıda fiyatlarının artışına bu da yoksul kesimlerin gıdaya ulaşımında güçlüklere neden oluyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre 2007’den bu yana gıda fiyatlarındaki artış yüzde 70’e dayandı” diye konuştu.

GIDA YETERSİZLİĞİ DEVAM EDECEK

FAO’nun küresel gıda fiyatları artışının iki ana nedenden kaynaklandığına dikkat çektiğini belirten Prof.Dr. Uysal, “İlk sebep küresel ısınmayla birlikte insan faaliyetleri sonucu oluşan iklim değişikliği nedeniyle yaşanan kuraklık iken, ikinci ana neden ise koronavirüs. Çünkü pandemi ile birlikte; üretim süreçleri, tarımsal iş gücü serbest dolaşımı, sekteye uğrayan lojistik ağı ülkelerin giderek artan kendine yeterlilik kaygısı fiyatları da yukarı yünlü hareket ettiriyor. Artan dünya nüfusuna paralel olarak artmayan gıda üretimi nedeniyle gıda yetersizliği Kovid-19’dan sonra da devam edecek. Ancak gıda yetersizliğinin sadece üretimden kaynaklanmadığını da göz ardı etmemek gerekiyor. Aslında gelir dağılımındaki adaleti sağlamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

5 MİLYAR EKMEK ÇÖPE GİDİYOR

Prof.Dr. Uysal, Gıdada Sürdürülebilirlik Endeksi’ne göre dünyada gıdaya erişimi yetersiz 1,8 milyar insan yaşadığını ve yaklaşık 2 milyar insanın da sağlıklı ve yeterli suya ulaşamadığına vurgu yaparak, “2040 yılında dünyada en fazla su kıtlığı çekecek 33 ülke arasında Türkiye de var. Diğer taraftan dünyada varlıkların yarısından fazlasının da yüzde 1’lik bir kesimin elinde olduğu düşünüldüğünde gelirde ve varlıkların paylaşımında adaletin sağlanması gerektiği daha fazla öne çıkıyor. Bunun yanı sıra israf da çok önemli bir faktör. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü verilerine göre, gıda ürünlerinin tarladan sofraya ulaşması sırasında yetersiz uygunsuz nakliye, depolama koşulları yüzünden gıdanın yüzde 25’i heba oluyor. Dünyada her yıl israf edilen gıda miktarı ise en az 1,3 milyar ton. Türkiye’de yılda yaklaşık olarak üretilen 49-50 milyar kilo yaş meyve-sebzenin 12 ile 24 milyar kilosu yani dörtte biri ile yarısı hasat, taşıma sırasında ve pazarlar-marketler ile evlerde heba oluyor. Yılda sadece Türkiye’de 5 milyar ekmek çöpe gidiyor. İyi bir hasat, soğukta depolama, pazar yerlerinde düzen ve sadece ev gereksinimini karşılayacak kadar ürün almayla bu israf giderilebilir ve bu miktarlar hem tüketimde hem de ekonomi içerisinde tutulabilir” şeklinde konuştu.

TARIM ALANLARI NASIL ARTACAK?

Gerekli önlemler alınmazsa asıl sorunun 2050 yılında yaşanacağını ve gıda savaşlarının 2050 yılında kendini göstereceğini belirten Prof.Dr. Uysal, “Tahminlere göre, 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara ulaşması beklenirken; en az üçte ikisinin yani 7 milyar insanın yani bugünkü kadar nüfusunun kentlerde yaşayacağı söyleniyor. Bu da nüfusu beslemek adına bugünkü gıda üretiminin en az yüzde 50 artırılması gerektiği anlamına geliyor. Tarım toprakları bugün maksimum düzeyde kullanıldığına göre artış nasıl sağlanacak? Yeni tarım alanlarının açılması için yağmur ormanları, ormanlar ve meralar mı feda edilecek?” dedi.

ENDÜSTRİYEL TARIMDAN VAZGEÇİLMELİ

Gelecekte gıda savaşlarının önlenmesi için gelir adaletinin sağlanması gerektiğini ve çevreye-toprağa-suya-insana aşırı zarar veren iklim değişikliğini tetikleyen vahşi endüstriyel tarımdan vazgeçmek gerektiğinin altını çizen Prof.Dr. Uysal, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bunun yerine çevreye-insana-toprağa-suya-hayvana dost üretim yöntemleri tercih edilmelidir. Bu dostluğu sağlamak için; bölgeye adapte olmuş yerel tohumlar, tuza ve susuzluğa dayanıklı yerel çeşitler ekilmeli, vahşi sulama yöntemlerinden vazgeçilmeli, mera alanları genişletilmeli, tarım alanlarına konut-maden-taş ocakları-termik santraller yapılmasının önüne geçilmeli, robotik tarım yöntemleri geliştirilmeli, soğuk hava depolarının miktarı arttırılmalı, hayvanlara iyi davranılmalı, sular kirletilmemeli, israf önlenmeli ve bütün bunları daha rahat gerçekleştirmek için kooperatifçilik öne çıkarılarak bütün üreticilerin örgütlenmesi sağlanmalıdır.”