Sayfa Yükleniyor...
Dünyada ilk kez onaylanan engelli izci grubu olan, Engelsiz İzciler İzmir Derneği, İzmirden tüm dünyaya örnek oluyor. Dernek, takım çalışmaları, oyunlar, beceri geliştirici çalışmalar ile engelli izcilerin özgüvenlerini geliştiriyor ve sosyal hayata katılımlarını artırıyor
TANER UYANIKER - ÖZEL HABER
İzmirde bir grup gönüllü, engelliler için yola çıkarak dünyada eşi benzeri olmayan bir çalışmaya imza attı.
Otistik, Down Sendromlu, zihinsel engelli, fiziksel engelliler başta olmak üzere tüm engel gruplarını bünyesinde bulunduran ve dünyada engelli izciliği programı olan ve onaylanan tek engelli izci grubu olan Engelsiz İzciler İzmir Derneği, engellileri doğayla buluşturarak engellilerle hayat arasında sıkı bir bağ kuruyor. Uluslararası izci kamplarına da katılan grup, burada engelli olmayan izcilerle aynı şartları paylaşarak, hayata karşı neleri başarabileceklerinin farkına varıyor. Dernek Başkanı Esin Akgür ile yaptıkları çalışmaları ve engellilerin sorunlarını masaya yatırdık.
Derneğin kuruluş amacını, Engelli ve engelli olmayan bireylerin sosyal hayata katılımını sağlamak, kendi kişisel gelişimlerini, becerilerini izcilik vasıtası ile arttırabilmek ve mümkün oldukça kendilerine yeter hale gelmesini sağlamak için gerekli çalışmaları yapabilmek ifadeleriyle açıklayan Akgür, izciliğin bu çalışmaları gerçekleştirebilmek için en başta gelen araçlardan biri olduğunu söyledi. Akgür, izciliğin tanımını ise şu şekilde yaptı: İzcilik; uluslararası, din, dil, ırk, cinsiyet ve milliyet ayrımı olmaksızın herkese açık olan, politik olmayan, izci giysili, eğitimsel bir gençlik hareketidir.
ENGELLİLER SORUNSUZ KAMPI TAMAMLIYOR
İzciliğin yaşamında çok önemli bir yer kapladığını, hatta bir hayat biçimi olduğunu belirten Akgür, Hep bilirdik Hababam Sınıfından izciliği; zor şartlarla baş etmeyi, kendine yetmeyi, kardeşliği, birliği neşeli bir dille anlatırdı. Oğlum ilkokul sıralarında izciliğe başladığında ben de izci gönüllüsü olarak, izci liderlerinin fedakarca katkılarını, izciliğin çocuk ve gençleri ilerideki yaşamlarına hazırlayan, kişisel gelişimlerine katkı sağlayan etkili bir eğitim sistemi olduğunu gördüm. Aynı sıralarda Milli Eğitim Bakanlığı ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun ortaklaşa yaptığı SRAP (Sosyal Riski Azaltma Projesi) isimli bir proje devam ediyordu. Proje Kadifekale semtinde dezavantajlı çocuk ve gençlerle, gerçekleştirilmiş ve maddi olanaksızlıklar nedeni ile bu gibi faaliyetlerden faydalanamayanlar için memnun edici sonuçlar ortaya çıkarmış idi. Bu çalışmalar sırasında bende koruyucu anne olarak faaliyetlere ve kamplara katıldım ve sonrasında projeyi başlatan liderlerimin ısrarı ile bende izci lideri oldum. Projeler birbirini izledi; SRAP projesinden sonra, Konak Belediyesi bünyesindeki semt merkezleri ve Milli Eğitim İl Müdürlüğü ile protokol yapılarak ilçe sınırları içerisindeki okullarda izcilik çalışmaları başlatıldı. Daha sonra da bu çalışmanın engelli bireylere olabilecek katkının farkına vardık ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Hizmetleri bünyesinde izcilik çalışmalarımızı uygulamaya koyduk dedi.
Engelli izciliğin örneği olmayan bir çalışma olduğunu vurgulayan Akgür, bu yüzden engel grupları ve engellilerin eğitimi üzerine aldığı dersler sonrası engelli izcilere özel programlar geliştirerek faaliyetlerine başladıklarını belirtti. Engelsiz bireylerle yapılan kamplarda engelli izcilerin sorunsuz kampı bitirdiğini belirten Akgür, Bu zamana kadar eğitimlerimizin haricinde birçok yaz ve kış kampı, kaynaştırıcı ve çevreyi tanıtıcı geziler, flashmoblar çeşitli farkındalık yaratıcı faaliyetler hatta uluslararası izci kampı katılımlarımız oldu. Bizleri en çok mutlu eden uluslararası engelli olmayan izciler ile yapılan kamp sırasında engelsiz izcilerimizin hiçbir sıkıntı çekmeden kamp faaliyetine uyum sağlamış olması ve neler başarabileceklerinin farkına varmış olmalarıdır diye konuştu.
KAMP BİTİMİNDE HERKES MUTLU DÖNÜYOR
İzcilik faaliyetlerinin özellikle açık havada yapılan çalışmalarla anlam kazandığının altını çizen Akgür, izciliğin yaparak, yaşayarak öğrenilen bir şey olduğunu söyledi. Akgür, Kamplar, geziler sırasında doğayla bütünleşiyoruz zaten, çimenin yeşili, toprağın tozu-kokusu üzerimize siner hep. Ayrıca fiziksel şartlar var bir de, onlarla mücadele edersiniz. Hani çelikleşme derler ya onun gibi olur. Bazen engelli izcimiz ya da velisi çekiniyor, acaba doğada kamp ortamında problem yaşar mıyız, çadırda zor olur, tekerlekli sandalye kumda yürür mü diye. Ama kamp bitiminde herkesin mutlu döndüğünü söyleyebilirim. Doğayla, hayvanlarla yapılan rehabilitasyon çalışmaları var bilindiği üzere. Hobi bahçeleri, atlar, köpekler kuşlar gibi birçok hayvan bu amaçla kullanıyor. Doğada olduğunuzda sizi tatmin edecek şeyi mutlaka buluyorsunuz dedi.
DÜNYAYA DA ÖRNEK
Otistik, Down Sendromlu, zihinsel engelli ve fiziksel engelliler başta olmak üzere tüm engel grupları ile çalıştıklarını belirten Akgür, Trakya İzciler Birliği Federasyonunca Woodbage eğitimi sonrası yazdığı Engelli İzciliği, Dünyada ve Türkiyede ki Örnekleri konulu tezinde tüm engel gruplarına özel programlar hazırladığını ve bu programların uygulandığını söyledi. Dünyada engelli izci konusunu gündeme getirdiklerini ifade eden Akgür, şunları söyledi: Engelli ya da engelsiz izciler tanımını Trakya İzciler Birliği Federasyonumuzun bağlı olduğu WOIS tarafından Venezuela da yapılan 5. Dünya Eğitimci Liderlerin Eğitimine katıldığımız da (5th World TTT-WOIS); WOIS bünyesinde yer alan engelli izci ünitelerinin aynı isim ve logo altında toplanması ve dünya genelinde kurulacak bir alt kurul tarafından yönetilmeleri, hazırlanan özel bir program çerçevesinde çalışmaları önerildi. Bu öneri doğrultusunda gerçekleştirilen beyin fırtınasında, engelli izciliğinin bundan böyle dünya genelinde -her ülkenin kendi lisanında- Melek İzciler ya da Meleğin İzcileri adıyla anılması ve yaygınlaştırılması kararı alındı. WOIS Dünya Melek İzciler Kurulunu oluşturma ve bu kurula başkanlık etme görevi TİB Engelsiz İzciler İzmir Derneği Başkanı olarak da bana verildi.
ENGELLİLERİN İLK SORUNU EĞİTİM
Engellilerin yaşadığı sıkıntılara da değinen Akgür, bunların başında eğitim sorununun geldiğini söyledi. Birçok engelli bireyin eğitim hizmeti alamadığını ya da çok zor şartlarda eğitim alabildiklerini sözlerine ekleyen Akgür, şu ifadelerde bulundu: Engel guruplarına göre uygun sınıfların, öğretmenlerin sayısal olarak yetersizliği, fiziki koşullar ve ulaşım sorunları eğitim alınmasını güçleştiren problemler, bir diğeri sağlık ve rehabilitasyon hizmetlerini alma sırasında karşılaşılan sorunlardır. Sağlık hizmetlerine erişim pahalı ve sağlık işlemlerinden faydalanmak için uygun ulaşım vasıtalarının bulunamaması ayrı sorun. Sağlık hizmetlerinin kalitesi ve uygunluğu da maalesef tartışılır durumda. İstihdam sorunu her ne kadar genel bir sorun olsa da engelli bireylere etkisinin daha fazla olduğunu değerlendiriyorum. Bir takım yasalar ile istihdam için kontenjanlar ayrılmaya çalışılsa da pratikte sorunlarla karşılaşılıyor. Sosyal ve siyasal hayata katılımda da sorunlar var. Bu durumu çevremizde rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Engellilere uygun sosyal mekanlar çok az bulunmakta, olanlar için ise genellikle ulaşım sorunu karşımıza çıkıyor. Mimari durum facia yeni yapılan kamu binaları bile engelliler gözetilerek yapılmıyor. İzmir için aynı sorunlardan bahsedebiliriz. Bununla beraber İzmir Büyükşehir Belediyesinin Engelsİzmir Projesi bir miktar umut veriyor. İlçe belediyelerinde de yapılan çalışmalar var ancak henüz tatmin edici seviyede değil.
Tüm yurttaşların sorunları gibi engellilerin sorunlarının çözümünde hem yerel hem de genel yönetimlere çok iş düştüğünü hatırlatan Akgür, engellilere yönelik pozitif ayrımcılığın uygulanması ile engellerin kaldırılmasının başarılı olacağını belirtti. Akgür, Bence engellilerin sorunlarını anlamamız için deneyimlemek gerekiyor. Yasa koyucuların, yöneticilerin ve toplum adına karar alan herkesin farkındalık merkezlerinde ya da normal yaşam içinde önce tüm engel gruplarının zorluklarını yaşayarak, görerek ve önerileri dikkate alarak çalışmaları gerektiğine inanıyorum. Engellilerin ihtiyaç ve haklarının yerine getirilmesi genel ve yerel yönetimlerin birinci yükümlülüğüdür dedi.
TOPLUM ENGELLİLERİ GÖRMEK İSTEMİYOR
Toplumun engellileri görmek istemediğini belirten Akgür, bu konuda sınıfta kalmak üzere olduğumuzu ifade etti. Konuyu örnekle açıklayarak insanları empati kurmaya davet eden Akgür, şunları söyledi: Örneğin engelliler için yapılmış otoparkı, yoldaki işaretlemeleri, bir engelli rampasını amacı dışında kullanmak toplumu çok da fazla rahatsız etmiyor. Hepimiz artan engellere sahibiz aslında görme, duyma, yürüme gibi pek çok yetimizi yaş aldıkça kaybediyoruz ve engelli oluyoruz. Bu yüzden empati yapmak önemli. Zorluklarla mücadele etmek sadece engelli bireylerin ve ailelerin sorunu olarak görüldükçe çözümden uzaklaşıyoruz. Toplumun gelişmesinin bireylerden başladığı muhakkaktır. Her bir birey toplum içerisinde kendine düşen görevi özümsemeli ve engellilik konusunda empati kurabilmeli. Engelli olduğumuzda ya da engelli bir yakınımız olduğunda bu sorunları görmeye başlıyoruz ve geç kalıyoruz. Engelliler için genel ve yerel yönetimlerce yapılan çalışmalara sahip çıkmalı; yapılan rampaların önüne masa koyarak ya da araç park ederek engelleyici olmamalı, ihtiyaç ve haklarının alınmasında her platformda destekleyici olmak toplumun görevi olmalı, önyargılardan kurtulunmalı belki de ilkokullardan itibaren bilinçlendirme ve eğitim programları uygulanmalı ve farklılıklarla birlikte yaşamayı öğrenmeli.
ENGELLİLERİNDE HAKLARI OLDUĞUNU KABUL EDELİM
Toplumun engellilerin de hakları olduğunu kabul etmesi ve saygılı davranması gerektiğini söyleyen Akgür, Medyadan okuyoruz bazen, çocuğunun sınıfındaki engelli bireyi istemeyen, engellileri öteleyen toplumun dışına itmeyi isteyen zihniyeti. Bu davranış tarzları daha da zorlaştırıyor engelli bireyin hayatını. Sonuç içe kapanma, toplumdan kendini soyutlama, utanma olarak karşımıza çıkıyor. Biz de hem toplumun bir parçası hem de bir STK olarak üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Geldiğimiz noktada beraber izcilik faaliyetlerinde bulunduğumuz engelli arkadaşlarımız ve ailelerinden aldığımız geri dönüşler beni mutlu ediyor. Faaliyetlerimizde yaptığımız takım çalışmaları, oyunlar, beceri geliştirici çalışmalar, engelli izcilerimizin özgüvenlerini geliştiriyor, sosyal hayata katılımlarını arttırıyor. Bazen farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Bir meydana gidip veya vapura binip, sloganlarla engellilerin sıkıntılarını toplumun hafızasına kazımak toplumun bilinçlenmesi için olumlu olabiliyor. Çözümün kolay olmadığını bilelim ama yılmayalım diyorum dedi.
Esin Akgür Kimdir?
1972 İzmir doğumluyum. Engelsiz İzciler İzmir Derneğinin kurucusu ve başkanıyım, WOIS Dünya Melek İzciler Kurulu Başkanı ve Trakya İzciler Birliği Federasyonunda Uluslararası İzci Lideri Eğitimcisiyim. Gıda teknikerliği okudum, ayrıca amatör telsiz operatörlüğü, Oryantring hakemliği, işaret dili tercümanlığı, kamera önü oyunculuğu ve drama gibi pek çok eğitimleri de aldım. Halen KİHEP eğitimim devam ediyor ve AÖF Kamu Yönetimi son sınıf öğrencisiyim. Çok yönlü olmaya çalışıyorum, meraklıyımdır, öğrenmeyi ve kendimi geliştirmeyi hedef edindim hep.
Haber Merkezi