Dünyaya örnek olacaktı kapatıldı!

Bilimsel Tiyatro Atölyesi kurucusu ve yönetmeni Hayrettin Filiz, köy enstitülerinin tarihi hakkında gazetemize özel bilgilendirmelerde bulundu


  • Oluşturulma Tarihi : 14.06.2016 07:22
  • Güncelleme Tarihi : 14.06.2016 07:22
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Dünyaya örnek olacaktı kapatıldı! haberinin görseli

ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL HABER

Köy enstitüleri, ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı kanunla açılmış okullardır.

Tamamen Türkiye'ye özgü olan eğitim projesini 1938 yılında Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel yönetmiştir. Kapanışı 1954 senesinde gerçekleşen köy enstitülerinin tarihine derinlemesine bir bakış açısı gerçekleştirerek araştırma yapan Bilimsel Tiyatro Atölyesi (BTA) kurucusu ve yönetmeni Hayrettin Filiz ile konu üzerine konuştuk, detayları kendisinden aldık.

NE ZAMAN KURULDU?

Köy enstitülerinin tarihi hakkında gazetemize özel bilgilendirmelerde bulunan Hayrettin Filiz, “1940 yılında kurulan köy enstitüleri, bilgiyi ezberden kurtaran, öğrenciyi bir bilgi deposuna dönüştürmekten çok onu iş içinde eğitmek düşüncesine yakın okullardı. İkinci Dünya Savaşı’nın tüm acımasızlığıyla sürdüğü yıllarda kurulan enstitüler, ülkemizin yüzde 86’sının okuma yazma bilmediği ve yüzde 80 kesimin köylerde yaşadığı günlerde kurulmuştu. Amacı Atatürk’ün devrimlerini eğitim alanında da uygulamak ve kendine yeten ve cehaleti buruşturup atan bir ülke oluşturmaktı. Bu doğrultuda dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün desteğiyle, 28 Aralık 1938 günü Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel ve dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç tarafından sistem edilen köy enstitüleri, 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılmış okullardır” dedi.

ÖNEMLİ BİR EĞİTİM HAREKETİ

Köy enstitülerinden çıkan gençlerin, farklı dallarda nitelik nicelik sahibi olduğuna dikkat çeken Filiz, eğitim sistemi hakkında konuştu. Filiz, “1940 yılından başlayarak, Türkiye'de seçilen, şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere köy enstitüleri açıldı. Buradan yetişecek öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, hem okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve bilimsel tarım tekniklerini öğretecekti. Öğretmenler gittiği yörelerde bilinmeyen tarım türlerini de köylülere öğretecekti. Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için iş içinde eğitim ilkesi uygulanıyordu. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin yüzde 50'lik bölümü temel örgün eğitim konularını içerirken, geri kalan zaman uygulamalı eğitime ayrılıyordu. Köy enstitülerini bitiren bir öğretmen sadece bir ilkokul öğretmeni olmuyor aynı zamanda ziraatçilik, sağlıkçılık, duvarcılık, demircilik, terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularını da uygulamalı olarak öğreniyordu. Bu sayede öğretmenler eğitim vermeye gittikleri köyde, köylülerin iş birliği ile okul inşa ediyor ve devletin okul yapmasına gerek kalmıyordu. Örneğin; ilk ve tek yüksek köy enstitüsü olan Hasanoğlan Köy Enstitüsü, diğer köy enstitülerini kuran köy enstitüsü öğrencileri tarafından inşa edilmişti. Köy enstitülerinden mezun olan öğretmenlere yetiştirildikleri branşa ve gönderilecekleri köye göre 150 parçaya varan alet ve kitap veriliyordu kendilerine. Öğretmenler bu aletleri kullanarak, köylülerin de yardımıyla köy okulunu inşa ediyor ve köylülere hem modern tarım tekniklerini hem de okuma yazmayı ve hatta müzik aletleri çalmayı öğretiyordu” diye konuştu.

DÜNYADA BENZERİ YOK

Her köy enstitüsü öğrencisinin senede 25 roman bitirme zorunluluğu olduğuna da dikkat çeken Filiz, “Bu sayede zeki köy çocuklarından, engin entelektüel birikimleri olan aydınlar oluşuyordu. Bu aydın köy öğretmenleri en az bir tane müzik aletini çalmasını da öğreniyordu. Aşık Veysel, köy enstitülerinde müzik derslerinde öğrencilere bağlama çalmasını gösteriyordu. Sabahın erken saatlerinde uyanan öğrenciler kızlı ve erkekli zeybek ve halk oyunları oynayarak sabah sporlarını da yapmış oluyorlardı. Daha sonra kahvaltı, ardından zorunlu okuma saati vardı. Kahvaltıyı, önce kalkıp fırında ekmek pişiren öğrenciler hazırlıyordu. Bu bakımdan köy enstitüleri yaparak öğrenim konusunda dünyada benzeri görülmemiş bir örnek oluşturmuş ve birçok akademik inceleme ve araştırmaya örnek olmuştur” dedi.

NEDEN KAPATILDI?

Topluma faydalı bireylerin yetişeceği köy enstitülerinin neden kapatıldığı sorusuna da açıklık getiren Filiz, “Enstitülerde hazırlanan programlar, toplumun sanat ve kültür hayatına katkıda bulunulması amacıyla çevre il ve köylere de götürülerek sergilenmekteydi. Ancak savaş yıllarıydı. 2. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru 1945 yılında Sovyetler Birliği Lideri Stalin'in Türkiye'den Kars, Artvin ve Ardahan'ı ve boğazlarda askeri üs istemesi üzerine İsmet İnönü ABD'den askeri destek istemişti. Bu desteği vermeye hazır olduğunu belirten ABD, Truman Doktrini ile yardıma başlamıştı ama karşılığında Türkiye'de serbest seçimlere dayanan demokrasi düzeninin yerleştirilmesini ‘5 yıllık kalkınma planları’ ve ‘Köy Enstitüleri’ gibi Sovyet sistemine benzer uygulamaların kaldırılması şartını koymuştu masaya. 1946 yılında hükümetin yaklaşan seçimleri yitirme kaygısıyla CHP içinden muhalif milletvekillerinin başını çektiği örgütlü muhalefetin kampanyasıyla, köy enstitüleri müfredatında ve yapılanmasında kuruluş amacından uzaklaşan değişiklikler yapıldı. İlerleyen yıllarda da, daha önceleri sıkı sıkıya bağlı olduğu iş içinde eğitim ilkesinden uzaklaştırıldı. Önceleri yaratıcılığın ön plana çıktığı eğitim anlayışının yerine giderek geleneksel, ezberci eğitimin yerleştiği öğretmen okullarına dönüştürülerek 1954’te kapatıldılar" açıklamasında bulundu.

KOMÜNİST SİSTEME BENZETİLDİ

Sözlerini şu şekilde sürdüren Filiz: “Köy enstitülerine yöneltilen ve kapatılmalarıyla sonuçlanan belli başlı karalamalar birkaç ana başlık altında toplanabilir. Enstitülerde öğrenciler tek tip üniforma giyiyordu ve enstitü müdürü bile buna uyup aynı üniformayı giyiyordu. Öğrenciler bizzat yönetime katılıyorlardı. Bu nedenlere dayanan suçlamalar, enstitülüleri komünist yuvaları olmakla suçlamaya yetiyordu zaten. Sürekli ihbar mektupları alan polis, enstitüleri basmaya başlamıştı. Kız öğrencilerin erkek öğrencilerle karma eğitim görmesi de sonu gelmez dedikodulara neden oluyordu. Bir diğer ve en önemli nedense, köylere atanan öğretmenlerin yörenin toprak ağalarıyla sorunlar yaşamasıydı. Bu geçimsizlikler köy öğretmenlerinin toprak ağalarının seçtirdiği milletvekillerine şikayet olarak ulaşıyordu. Bu durum da toprak sahiplerinin durmaksızın Ankara'ya baskı yapmalarına neden oluyordu. Enstitüler, bir pazarlığa kurban edilerek önce içi boşaltıldı ardından da Demokrat Parti'nin iktidarda olduğu 1954 yılında tümden kapatıldı.”

NEDEN VE NE İÇİN KURULDU?

Dünya Eğitim tarihinin doğru, işlevli ve güçlü adımlarından biri olan köy enstitüleri hamlesi döneminin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından İsmet Paşa'nın destekleri doğrultusunda 1938 yılında hayata geçirilmek üzere ilk adımları atıldı. 1940 yılında resmi olarak hayat bulan eğitim hamlesi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ndeki komünist sisteme benzetilmesi dolayısıyla Amerika tarafından dayatılan Truman Doktrini’nin imzalanması ile kapatılmasının önü açılmış oldu. Zeki ve entelektüel köy çocuklarının oluşturulması amacıyla yola çıkılan köy enstitüleri hamlesi, 1954 yılında dönemin iktidarı Demokrat Parti tarafından son buldurularak, bir daha açılmamak üzere kapandı.

Yaşar Kemal, 4 Aralık 2008 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nü aldığı sırada yaptığı konuşmada köy enstitülerine dair şu ifadeleri kullanmıştır: “Biz Cumhuriyet çağının sanatçıları, romancılar, şairler, ressamlar kendi kültürümüze, dilimize dönmeyi öğrendik. Tercüme bürosunun çevirdiği dünya klasikleri ile yetiştik. Halkevlerinin, köy enstitülerinin kuruluşları bize yardım etti. O köy enstitüleri ki gelecekte dünyamızı gerçek insanlığa kavuşturacak tek eğitim düzenidir.”