- Gündem
- 14.05.2025 19:07
Prof.Dr. Harun Raşit Uysal, geliri düşük insanların hileli gıdaya yönelmek zorunda kaldığını ve hilebazların bunu bildikleri için hileli üretim yapmaya devam ettiklerini söyledi
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN - ÖZEL HABER
Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit, tağşiş yapıldığı veya ilaç etken maddesi ilave edildiği tespit edilen toplam 229 firmaya ait 386 parti ürünü internet sitesinden açıkladı. En fazla uygunsuzluk tespit edilen ürünlerin et ve et ürünleri (domuz eti, tek tırnaklı eti, at eti), zeytinyağı (tohum yağları), süt ve süt ürünleri (jelatin, bitkisel yağ) olduğu dikkat çekerken, son liste ile birlikte 2012 yılından bu yana 1443 firmaya ait 3202 parti ürün tüketicilerin bilgisine sunulmuş oldu.
MERDİVENALTINI NE YAPACAĞIZ?
Tarım ve Orman Bakanlığının açıkladığı ifşa listesinde İzmir’den de 14 firma yer aldı. Bakanlığın yayınladığı ifşa listesini değerlendiren Ege Üniversitesi (EÜ) Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölüm Başkan Vekili Prof.Dr. Harun Raşit Uysal, yayınlanan son listenin kendisini şaşırtmadığını belirtti. Prof.Dr. Uysal, gerekli önlemlerin alınmaması halinde taklit ve tağşişlerin devam edeceğine vurgu yaparak “Son yayınlanan ifşa listesinde adresi belli olan firmalar var. Peki, adresi belli olmayan firmaları ne yapacağız? 2019 yılının son çeyreğinde yayınlanan listede de 618 firmaya ait bin 211 ürün vardı. Son yayınlanan listede de 229 firmaya ait 386 üründe taklit ve tağşiş belirlendi. Peki, merdiven altı firmaları ne yapacağız? Yaş olarak pazar tezgahlarında satılan meyve ve sebzeleri ne yapacağız? Bunlar ne kadar güvenli onu da bilmiyoruz. Semt pazarlarında peynir, zeytin ve helvalar markasız olarak satılıyor. Türkiye’de bir hafta içinde binlerce pazar kurulurken pazarlarda binlerce denetlenmeyen ürün satılıyor. Denetlenebilen firmalar taklit ve tağşiş yapıyorsa, denetlenmeyen firmaları siz düşünün. Bu buzdağının görünen yüzüdür” ifadelerini kullandı.
TÜKETİCİLER FİRMALARI CEZALANDIRSIN
Yayınlanan son ifşa listesinde taklitlere bakınca aynı yöntemleri yine gördüklerini ifade eden Prof.Dr. Uysal, “Zeytinyağına başka yağlar katılarak tağşiş yapılması, yoğurtlara bitkisel yağ katılması, tereyağına margarin karıştırılması, yoğurtlarda su salmasını engellemek için jelatin, küflenmeyi önlemek için natamisin kullanılmasını her listede görüyoruz. Bunları biz hep söylüyorduk ve söylediklerimizin doğruluğu yayınlanan bu liste ile bir kez daha kanıtlanmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı yayınladığı son iki ifşa listesi ile gıda terörü olduğunu tüketicilerin gözleri önüne sermiştir. Bunu yapmalarından dolayı bakanlığı tebrik ediyorum. Her zaman bakanlığın bu tavrını destekliyorum. Ellerinde ne varsa hepsini açıklasınlar ve bunlar tüketiciler tarafından bilinsin. Tüketiciler o firmaların mallarını almasın ve tüketiciler onları cezalandırsın. Devletin para cezaları düşük, hapis cezası pek olmadığı ve ticaretten men etmek gibi caydırıcı cezalarda bulunmadığı için bu ifşa listeleri ile firmaları cezalandırma görevi tüketiciye düşüyor” dedi.
İNSANLAR UCUZA YÖNELİYOR
Asgari ücretin 2 bin 324 TL olduğunu ancak 2020 yılında bir ailenin yapacağı masrafın verilen 300 TL zamdan daha fazla olacağının altını çizen Prof.Dr. Uysal, “Dolayısıyla geliri düşük olan insanlar ucuz ürünlere yöneliyorlar. Türkiye’de bu insanların ucuz ürünlere yönelmek durumunda olduğunu bilen ve bunu kullanan bir sektör yok mu? Elbette var. Türkiye’de bu yüzden hileli ve ucuz ürün yapılıyor. Çünkü alıcısı var ve talep ediliyor. İnsanların gelirlerinin düşük olduğunu bile hilebazlar, ürettikleri hileli gıdaları pazara sunuyorlar. Bence en büyük temel sorun buradan kaynaklanıyor. Asgari ücret 2 bin 324 TL yerine daha yaşanabilir rakam olmalıydı. Bu duruma çözüm bulması gereken devletin kendisidir. Devletin asgari ücret ödeyen sanayicileri ve asgari ücretlileri rahatlatması gerekir. O zaman bu insanlar ucuz gıdalara yönelmezler. İstediğiniz kadar cezaları caydırıcı kılın ama asgari ücret böyle kaldığı sürece hiçbir şey yapılamaz. Birinci ve en önemli aşamada insanların gelirlerinin yükseltilmedir. Açlık sınırı ve asgari ücret arasında bir fark yok. Yoksulluk sınırı da 7 bin TL civarında açıklandı. 48 milyon insan açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. İnsanlar bu gelirleriyle 40 TL’ye Ezine peyniri, 70 TL’ye tereyağı alamazlar” şeklinde konuştu.
ETİKETLER YENİDEN DÜZENLENMELİ
Talep olduğu için arzın da olduğunu bu nedenden dolayı hilebazların düşük gelirli insanların taleplerini bildikleri için buna göre ürün çıkardıklarını belirten Prof.Dr. Uysal, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Maalesef etiket okuma alışkanlığımız da yok. Okuyan insanlar da sadece son kullanma tarihine bakıyor. Türkiye’de 80 milyon tüketiciden tüm etiketi okuyan 100 bin kişi çıkmaz. Bununla birlikte etiketler çok küçük yazıldığı için de okunamıyor. Okunsa bile etiketlerin üzerinde yazan E kodunu tüketici bilmez. Onun için bir anlamı yok. Etiketler, insanların okuyabileceği şekilde tekrar düzenlenmelidir. Etikette yazan bilgilerin açık olarak yazılması ve neden kullanıldığının belirtilmesi gerekiyor.”